
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
YRD. DOÇ. DR. ÖZGÜR KEMİK
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI
2. Neoplazmlar (TR)
3. Neoplazm evreleri (TR)
4. Kolon ve rektum cerrahisi (TR)
5. Kolon ne (TR)
6. Apendektomi (TR)
7. ELISA (EN)
8. Carcinoembryonic antigen (EN)
9. Colonic neoplasms (EN)
10. Colon and rectal surgery (EN)
11. Neoplasm staging (EN)
12. Appendectomy (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Kolon kanserli hastalarda serum karsino embriyonik antijen ve kolon kanser spesifik antijen-2 ile klinikopatolojik değişkenler arasındaki ilişki The relationship between clinicopathologic variables and serum cea and colon specific antigen-2 in patients with colon cancer
KOLON KANSERLİ HASTALARDA SERUM KARSİNO EMBRİYONİK ANTİJEN ve KOLON KANSER SPESİFİK ANTİJEN-2 İLE KLİNİKOPATOLOJİK DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ İLİŞKİ Kolon kanser spesifik antijen-2 (CCSA-2); kolon hücre malignitelerinde yeni tanımlanan bir belirteçtir. Kolon kanser spesifik antijen-2’nin kolon kanserindeki fonksiyonu bilinmemekle birlikte gelecekte önemli bir yer tutacağı düşünülmektedir. Biyolojik ve klinikopatolojik önemini ortaya koymak amacıyla kolon kanseri tanısı almış 107 hastada ELISA (enzyme-linked immunosorbent assay) yöntemi kullanılarak serum CEA ve CCSA-2 düzeyleri çalışıldı. Serum CEA ve kolon kanser spesifik antijen-2 seviyeleri; kötü differansiyasyon gösteren tümörlerde invazyon derinliği T3 ve T4 olan, lenf nodu metastazı yapan, venöz invazyonu bulunan ve TNM evrelemesinde evre 3 ve evre 4 olan hastalarda; kontrol gurubunu oluşturan bireyler ve iyi differansiyasyon gösteren tümörlerin yeraldığı invazyon derinliğinin T1 ve T2 olduğu, lenf nodu metaztazının olmadığı ve TNM evrelemelerinde evre 1 ve evre 2 olan hasta grubuna göre, istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.001, p<0.0001). Kolon kanser spesifik antijen-2 seviyeleri; CEA gibi kolon kanser hücrelerinin gelişmesi ve kanser metaztazı varlığı için potansiyel bir gösterge olarak kullanılabilmektedir.
Amaç: Bu çalışmamızdaki amacımız Aralık 2009 ve Temmuz 2010 tarihleri arasında akut apandisit tanısıyla laparoskopik ve açık teknikle apendektomi yapılan olguların, yapılan cerrahi müdahaleye karşı oluşan travmatik stres yanıt açısından değerlendirilmesidir. Materyal ve metod: Aralık 2009 ve Temmuz 2010 tarihleri arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Acil Cerrahi Kliniği’ ne ardışık olarak başvuran, 16-70 yaş arası, erkek ve kadın, ASA I-II grup hastalardan akut apandisit ön tanısıyla opere edilen 50 hasta çalışma kapsamına alındı. Hastalardan 25’ine laparoskopik 25’ine konvansiyonel yöntemle apendektomi yapıldı. Her iki grup serum IL 6 düzeyleri, cerrahi süreleri ve hastanede kalış süreleri açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Her iki grup arasında hasta özellikleri ve demografik veriler açısından istatistiksel olarak fark saptanmadı. Laparoskopik apendektomi planlanan 2 hastada açık yönteme geçildi. Karşılaştırılan grupların preoperatif bakılan serum IL 6 düzeyleri arasında da istatistiksel olarak fark saptanmadı (grup1: 65.73±6.34 grup2: 65.22±4.76 ve p=0.752). Laparoskopik apendektomi yapılan hasta grubunda postoperatif bakılan serum IL 6 düzeyi 76.11±16.18 ve konvansiyonel yöntemle apendektomi yapılan grupta ise IL 6 düzeyi 105.28±16.14 saptanmış ve aradaki istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur (p<0.001). Laparoskopik apendektomi yapılan grupta cerrahi süresi istatistiksel olarak daha uzun saptanmıştır (p<0.001). Konvansiyonel yöntem ile apendektomi yapılan grupta ise hastanede kalış süresi istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde uzun saptanmıştır (p<0.001). Sonuç: Laparoskopik apendektomi; akut apandisitin tedavisinde açık apendektomiyle karşılaştırıldığında cerrahiye bağlı travmatik stresi daha az indüklemekte ve daha az hastanede kalış süresi ile daha erken taburcu olmayı sağlayan güvenilir bir yöntemdir.

Yorum yaz