
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
YRD. DOÇ. DR. MUSTAFA İZMİRLİ
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Çörekotu (TR)
2. Tüm vücut ışınlaması (TR)
3. Sıçanlar (TR)
4. Nitrik oksit (TR)
5. Arginin (TR)
6. ADMA (TR)
7. ADMA (EN)
8. Arginine (EN)
9. Nitric oxide (EN)
10. Rats (EN)
11. Whole body irradiation (EN)
12. Nigella (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Tüm vücut ışınlaması yapılan sıçanlarda serum asimetik dimetil arginin ve nitrik oksit düzeylerine l-arginin ve nigella sativanın etkisi The effects of the L-arginine and the Nigella sativa on the levels of the serum asymmetric dimethyl arginine and the nitric oxide in whole body irradiated rats.
AMAÇ: Bu çalışmada tüm vücut ışınlaması yapılan sıçanlarda serum Asimetrik dimetil arginin (ADMA) ve Nitrik oksit (NO) seviyeleri üzerine L-Arginin (LA) ve Nigella sativa (NS)’nın etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Deneysel Araştırmalar Birimi’nden temin edilen 60 adet dişi Wistar Albino ırkı sıçan kullanılmıştır. Tüm vücut ışınlaması (TVI) Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkoloji Anabilim Dalı Kliniğinde Kobalt-60 (Co60) Theratron 1000E teleterapi cihazıyla SAD yöntemiyle yarı kalınlığa doz hesaplaması yapılarak tek fraksiyonda toplam 6 Gy dozunda ön-arka tüm vücut ?-ışınlaması şeklinde uygulanmıştır. Sıçanlar; fantom ışınlama ve intraperitoneal (ip) 2.5 ml/kg % 0,9 NaCl solüsyonu uygulanan `kontrol grubu’, TVI ve i.p 2.5 ml/kg % 0,9 NaCl solüsyonu uygulanan `TVI grubu’, i.p 2.5 ml/kg NS sabit yağı uygulanan `NS grubu’, TVI ve 2.5 ml/kg NS sabit yağı uygulanan `TVI ve NS grubu’, Oral yolla 10 mg/kg LA uygulanan `LA grubu’ ve TVI ve oral yolla 10 mg/kg LA uygulanan `TVI ve LA grubu’ olmak üzere toplam 6 gruba ayrılmıştır. NS sabit yağı ve LA uygulamaları aynı gün içinde TVI’dan 2 saat önce yapılmıştır. Sıçanlar TVI’dan 2 saat sonra anestezi altında sakrifiye edilerek intrakardiak yolla alınan serum örneklerinde biyokimyasal olarak ADMA ve NO düzeyleri belirlendi ve gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak değerlendirildi. BULGULAR: TVI ile NO ve ADMA düzeylerinde kontrol grubuna göre istatistiksel anlamlı olarak artış tespit edildi (p0.05) ancak ADMA düzeylerinde istatistiksel anlamlı olarak (p0.05) ancak ADMA düzeylerinde istatistiksel anlamlı olarak (p<0.05) azalma tespit edilmiştir. ADMA ve NO düzeyleri arasında korelasyon sadece NS+TVI grubunda tespit edilmiştir (p<0.05). SONUÇLAR: TVI öncesinde NS ve LA uygulanması ile ADMA ve NO düzeylerinde azalma olması nedeniyle NS ve LA'nın iyonize radyasyonun oksidatif etkilerine karşı umut verici doğal bir radyoprotektif ajan olduğu düşünülebilir. Sonuç olarak NO ve ADMA'nın önemli birer hedef molekül olabileceği, NS ve LA'nın da önemli birer substrat olabileceği ve tedavi etkinliğini azaltmadan ışınlamanın erken ve geç yan etkilerini azaltabileceği ümit edilmektedir. Anahtar sözcükler: ADMA, NO, Tüm Vücut Işınlaması, N. Sativa, L-Arginin, Sıçan
Amaç: Radyoterapinin amacı tümörü oluşturan hücrelere tasarlanan maksimum doz verilirken, normal dokuların da maksimum düzeyde korunmasıdır. Midenin farklı bölgelerinden (kardia, korpus ve antrum) köken alan kanserlerinde cerrahi sonrası yapılan üç-boyutlu konformal radyoterapi planlamasında en iyi hedef volüm ve en az riskli organ dozunu sağlayan en uygun plan modelinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğine Ocak 2008 ile Aralık 2009 tarihleri arasında başvuran mide kanseri tanısı almış otuz hastanın BT simülasyon görüntüleri üzerinde yapıldı. Hedef volümler (primer tümör ve nodal bölgeler) ve tedavi volümüne giren risk altındaki dokulardan medulla spinalis, kalp, karaciğer, sağ ve sol böbrek konturlandı. Kobalt 60 ve lineer akseleratör cihazları için AP-PA karşılıklı paralel alanlı konvansiyonel plan ile iki, üç ve dört alanlı üç-boyutlu konformal planlar oluşturuldu. Hedef volümler ve risk altındaki organların aldıkları dozlar da doz volüm histogramlar kullanılarak değerlendirildi. Bulgular: Konformal planlamalar ile hedef volümlere tüm planlarda yeterli doz uygulanabilirken AP-PA karşılıklı paralel alanlı konvansiyonel planların ortalamalarına bakıldığında bazı planlarda anastomoz ve porta hepatis bölgelerinin öngörülmüş dozun %95’ini almadığı ve homojen bir izodoz eğrisinin de oluşmadığı tespit edildi. Özellikle böbrekler, medulla spinalis ve kalp açısından en uygun koruma konformal dört alan tekniğiyle sağlandı ve bu planlarda görülen karaciğer dozundaki artışlar tolerans dozunu aşmadı. Konvansiyonel AP-PA karşılıklı paralel alanlı planlarda ve iki alan konformal planlarda ise medulla spinalisin tolerans dozunun (4500-5000 cGy) üstüne çıkıldığı tespit edildi. Sonuç: Bu çalışmamızda mide kanserli hastaların, üç boyutlu konformal radyoterapi planlarında hedef volüm ve riskli organ dozlarının dozimetrik karşılaştırılmasında konformal dört alan tekniğinin ve lineer akseleratör cihazının dozimetrik üstünlüğü tespit edildi.

Yorum yaz