
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
- http://tip.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
YRD. DOÇ. DR. KURTULUŞ ÖNGEL
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Kan basıncı (TR)
2. Genetik (TR)
3. Diabetes mellitus (TR)
4. Diabetes mellitus (EN)
5. Genetic (EN)
6. Blood pressure (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Bu çalışmayla birinci basamakta takip edilen kadınların kontraseptif tercihlerini, tercihlerinde sosyoekonomik ve kültürel farklılıkların etkilerini ve bu bölge için aile planlamasının başarısını değerlendirmeği amaçladık. Aynı zamanda çalışma sonunda anne ölüm oranlarına etkili olabilecek faktörler belirlenerek önlenebilir olanlar da ortaya konacaktır. Çalışma kentsel olarak Isparta İl Merkezi’ne bağlı birinci basamak sağlık kuruluşlarında yürütülmüş olan kesitsel tipte bir araştırmadır. Çalışmanın başlangıcında Isparta İl merkezine bağlı sağlık ocakları/aile sağlığı merkezleri sayısı ve bu merkezlere bağlı nüfus tespit edilmiştir. Toplam nüfus, birinci basamak sağlık merkezleri sayısıyla orantılı olarak tabakalara dağıtılmıştır. Her sağlık ocağı/aile sağlığı merkezinden kaç tane kadının çalışmaya alınacağı tespit edildikten sonra; sistematik örnekleme yöntemi ile bu merkezlerden kadınlara ait 681 adet 15-49 yaş kadın izlem kartı incelemeye alınmıştır. Kartlarda yer alan parametrelerden elde edilen veriler SPSS 9.05 paket programına aktarılmıştır. Çalışmamızdan elde edilen en önemli sonuçlara göre ilimizde en fazla kullanılan yöntemin 160 kadın(%23.5) ile kondom olduğunu, bunu 153 kadınla(%22.5) RİA ve 131 kadınla(%19.2) etkisiz yöntem kullanmanın izlediğini gördük. 152 kadının(%22.3) herhangi bir korunma yöntemi kullanmaması dikkat çekici bir rakamdır. Araştırmamızda toplam gebelik sayısına baktığımızda ağırlıklı olarak(%42) ailelerin 2 çocuğa sahip olduğunu gördük. Sağlık ocaklarına kayıtlı kadınların meslekleri incelendiğinde 550 (%80.8) gibi büyük bir oranın çalışmadığı göze çarptı. Son gebelik bilgilerine göre düşüklerin toplam gebelik sayısı üzerinde daha etkili olduğu ve ölü doğum sayısını arttırdığı istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Çalışmadaki önemli bulgulardan biriside, eşin eğitim durumu düşükse kullanılan yöntem açısından ya hiç yöntem kullanılmıyor veya etkisiz yöntem kullanılıyor olmasıdır..
Diyabetin oluşumunda genetik yatkınlığın önemi ve Tip 2 diyabet hastalarının birinci derece akrabalarının sosyodemografik özelliklerinin saptanması amacımızdır. Bu çalışmayla Tip 2 Diyabet tanısı konulmuş, takip ve tedavi altındaki hastaların birinci derece akrabalarının yaşam şekillerinin saptanması, diyabetle ilişkili major risk faktörlerinin ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışma kentsel olarak Isparta Yedişehitler ASM’de yürütülmüş kesitsel tipte bir araştırmadır. Araştırma prospektif olarak planlanmıştır. ASM’ye kayıtlı bulunan 490 kişi (birinci derece akrabasında diyabet bulunan 245 kişi ve birinci derece akrabasında diyabet bulunmayan 245 kişi) çalışma kapsamına alındı. Rastgele örneklem yöntemiyle çalışma süremizce ASM’ye başvurmuş olan, gönüllü kişiler çalışma kapsamına alındı. Çalışmaya katılan hastalara ilk olarak; sosyodemografik özelliklerini, beslenme şekillerini, fiziksel aktivitelerini ve diyabet oluşumundaki risk faktörlerini araştırmaya yönelik hazırlanmış olan anket formu uygulandı. Hastaların boy, kilo, tansiyon, bel çevresi, rastgele kan şekerleri ölçüldü. Rastgele alınmış olan parmak ucu kan şekeri 140 mg/dl ve üzeri olanlar 75 gr. OGTT uygulanarak temel biyokimyasal parametrelere bakıldı. Araştırma sonucunda elde edilen veriler bilgisayar ortamında (SPSS 13.0) istatistik paket programına aktarılmıştır. Çalışmamızdan elde edilen en önemli sonuçlara göre birinci derece akrabalarında DM olanların rastgele bakılan kan şekeri düzeyleri, birinci derece akrabalarında DM olmayanlara göre daha fazlaydı (t=3.238,p=0.001). Birinci derece akrabalarında DM olanların sistolik ve diyastolik kan basıncı düzeyleri, birinci derece akrabalarında DM olmayanlara göre daha fazlaydı (t=2.441,p=0.015), (t=2.311,p=0.021). Araştırmaya katılanlardan ilkokul mezunu olanlar %57.55 (p=282) gibi yüksek oranındaydı. Araştırma grubunun hemen hemen yarısını alt gelir düzeyindeki bireyler oluşturmaktaydı. Çalışma kapsamındaki kişilerden hiç spor yapmayanlar (%71.0-%66.9) çoğunluktaydı. Alkol içenler birinci derece akrabasında diyabet olanlarda %9, birinci derece akrabasında diyabet olmayanlarda %8.2, sigara içenler %22.6 oranındaydı. Araştırma grubunda erkekler kadınlara göre daha fazla sigara ve alkol içiyordu. Çalışmamızda obezite sıklığı birinci derece akrabasında diyabet olanlarda %33.5, birinci derece akrabasında diyabet olmayanlarda %32.7 oranındaydı. Sistolik kan basıncı 140 mmHg ve üzerinde olanlar %14.8 (p=71), diastolik kan basıncı 90 mmHg ve üzerinde olanlar %18.97 (p=93) oranındaydı. Ayrıca çalışma grubunun %48.6’sı (p=237) abdominal obezitesi mevcuttu. Anahtar kelime: Genetik, Kan basıncı, Obezite, Tip 2 Diabetes Mellitus
Gebelerde anksiyete ve depresyonla ilişkili sosyodemografik özellikler
Gebelik dönemini sağlıklı ve rahat geçirmek kadın için ve doğacak çocuk için çok önemlidir. Son yıllarda ruh sağlığı alanındaki gelişmelerin ışığında çesitli ruhsal sorunların da artık gebelikte görülebileceği bilinmektedir. Bu tezin amacı, gebelerin sosyodemografik özelliklerini belirlemek ve bunların depresyon, anksiyete ile ilişkisini araştırmaktır. Bu sayede sadece gebelerin sosyodemografik özelliklerinden yola çıkarak anksiyete ve depresyon konusunda bir yaklaşım sunmak da hedeflenmiştir. Çalışmaya SDÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine başvuran 452 hasta dahil edilmiştir. Çalışmaya alınan gebelere anket formu ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmamızda gebelerin HAD ölçeğine göre %28,8’inde anksiyete bulunurken, %71,2’sinde anksiyete bulunmamaktadır. Gebelerin ortalama anksiyete puanı 7,98 ± 4,053 olarak bulunmuştur. Çalışmaya katılan gebelerin %35,0’inde depresyon bulunurken, %65,0’inde depresyon bulunmamaktadır. Gebelerin ortalama depresyon puanı 6,58 ± 3,794 olarak bulunmuştur. Gebelerin meslek, sigara kullanımı gibi sosyodemografik özellikleri, ilaç kullanımı, psikiyatrik hastalık öyküleri, toplam gebelik, ölü doğum, yaşayan çocuk ve düşük sayısı gibi gebelik bilgileri ve evlilik hayatınının değerlendirilmesi ile anksiyete puanları arasında anlamlı faklılık gözlendi. Gebelerin eğitim düzeyi, aylık gelir, meslek, gebelik sırasında çalışma, eşinin mesleği gibi sosyodemografik özellikleri, toplam gebelik, ölü doğum ve yaşayan çocuk sayısı, gebeliğin istemli olup olmaması, yardımcı üreme tekniği kullanımı gibi gebelik bilgileri ve gebelikte cinsel yaşamın olumsuz etkilenmesi ve evlilik hayatının değerlendirilmesi ile depresyon puanları arasında anlamlı farklık gözlendi. Sonuç olarak depresyon ve anksiyete açısından riskli gebeleri önceden tespit ederek yakın takibe almak ve tedavi amaçlı yönlendirmenin bebek ve anne sağlılığı açaısından önemli olduğu düşünülmektedir. Anahtar sözcükler: Gebelik, Anksiyete, Depresyon, Sosyodemografik özellikler, SDÜ
Protez kapak hastalarinda anksiyete ve depresyon ile ilişkili sosyodemografik özellikler
Psikiyatrik ve organik hastalıklar arasındaki ilişki bilinmektedir. Protez kapak hastalarının, yaşam boyu ve sık aralıklarla poliklinik kontrolüne gitmek zorunda olmaları ve komplikasyonlarla karşılaşma olasılıklarının yüksek olması nedeniyle depresyon veya anksiyete görülme sıklığının da yüksek olacağı düşünülmektedir. Bu çalışmada protez kapak hastalarında depresyon ve anksiyete düzeyini belirlemek ve bunun sosyodemografik ve klinik özelliklerle ilişkisini araştırmak amaçlanmıştır. Çalışmaya SDÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji polikliniğine başvuran 98 protez kapak hastası dahil edildi. Çalışmaya alınan protez kapak hastalarına protez kapak hastalarını değerlendirme formu, Beck Depresyon Ölçeği ve Hamilton Anksiyete Değerlendirme Ölçeği uygulanmıştır. Çalışmamızda protez kapak hastaların beck depresyon ölçeğine göre 26’sında (% 26.5) depresyon izlenmedi. Yirmi (% 20.4) hastada hafif düzeyde, 38 (% 38.8) hastada orta düzeyde, 4 (% 4.1) hastada ciddi düzeyde ve 10 (%10.2) hastada çok ciddi düzeyde depresyon izlendi. Çalışmaya katılan hastaların Beck Depresyon Ölçeği ortalama puanı 18.3±11.4 ve Hamilton Anksiyete Ölçeği ortalama puanı 19.1±11.1 bulundu. Protrombin zaman ve INR düzeyi ile depresyon düzeyleri arasında anlamlı ilişki tespit edildi. Kalp kapak protezine eşlik eden hastalığı olan hastalarda depresyon düzeyi daha ciddidir (p=0.005). Benzer şekilde kronik gastointestinal hastalığı olan çalışma hastalarının da çok ciddi depresyon içinde oldukları gösterildi (p=0.001). Hipertansif hastalar hipertansiyonu olmayanlara göre daha yüksek depresyon (p= 0.026) ve anksiyete (p=0.01) puanlarına sahipti. Kan transfüzyonu yapılan (p<0.001) ve daha kilolu (p=0.014) olan hastaların daha yoğun anksiyete yaşadıkları tespit edildi. Sonuç olarak, bu tür hastaların uygun antidepresan ve anksiyolitik ajanlarla tedavilerinin mortalite ve morbiditeyi azaltabileceği düşünülmektedir. Anahtar sözcükler: Anksiyete, Depresyon, İnternasyonel normalizasyon oranı, Protez kapak hastalığı, protrombin zamanı
Koroner arter hastalığı gerek gelişmiş batı ülkelerinde gerekse ülkemizde morbidite ve mortlitenin en sık görülen nedenleri arasındadır. Koroner arter hastalığı ortaya çıktıktan sonra uygulanan girişimsel yöntemler yüksek bir maliyet gerektirir, oysaki koroner ateroskleroz önlenebilen bir hastalıktır. Anksiyete bozuklukları da toplumda oldukça sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklardandır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda bu hastalıkla beraber serum lipid profil bozuklukları ve elektrokardiyografik değişiklikler saptanmıştır. Yaptığımız bu çalışma ile anksiyete bozukluklarıyla serum lipid profili ve EKG değişikliği arasında ilişki olup olmadığını araştırarak hastalarımızı ileride gelişebilecek koroner arter hastalığı yönünden bilgilendirme yapılacaktır; ayrıca hastaların kabul etmesi halinde de bu hastalığın önlenmesi için birincil ve ikincil koruma girişimleri yapılacaktır. Çalışma Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri polikliniğinde anksiyete bozukluğu tanısı alan ve kronik hastalığı (diyabetes mellitus, hipertansiyon, korone arter hastalığı, dislipidemi) olmayan hastalar üzerinde Eylül 2009-Şubat 2010 tarihleri arasında yapılmıştır. Onam formunu imzalayarak çalışmayı kabul eden hastalara sosyodemografik veri anketi, Hamilton Anksiyete Ölçeği testi uygulanmıştır. Ardından hastalara müsait oldukları birgün en az 12 saatlik bir açlıktan sonra gelmeleri söylenerek serum lipid profili ve EKG’leri değerlendirilmiştir Çalışmaya 71’i kadın (%55,9) 56’sı erkek(%44,1) 127 kişi alındı. PB olan grupta LDL düzeyiyle Hamilton anksiyete puanı (HAP) arasında (p:0.020); trigliserid düzeyi ile HAP (p:0.046), EKG bozukluğu varlığı (p:0.034) arasında; total kolesterol düzeyi ile HAP arasında (p:0.038) anlamlı ilişki bulundu. YAB grubunda LDL düzeyiyle HAP arasında (p:0.019); total kolesterol düzeyiyle HAP arasında (p:0.003); EKG bozukluğuyla anksiyete tanı süresi (p:0.024), HDL düzeyleri arasında (p:0.011) anlamlı ilişki saptandı. OKB grubunda LDL düzeyiyle HAP (p:0.031), sigara kullanımı (p:0.032); total kolesterol ile EKG bozukluğu (p:0.048) ve HAP (p:0.000) arasında anlamlı ilişki saptandı. Çalışmamızda bütün anksiyete alt gruplarında LDL düzeyiyle HAP arasında anlamlı ilişki saptadık. Anksiyete bozukluğu olan hastaların psikiyatrik kontrollerinin yanında, rutin olarak serum lipid profili ve EKG takiplerinin de yapılarak ileride gelişebilecek koroner arter hastalıkları minimum seviyeye indirilebilir.
YRD. DOÇ. DR. KURTULUŞ ÖNGEL İLE İLGİLİ SAYFALAR VE DÖKÜMANLAR
YRD. DOÇ. DR. KURTULUŞ ÖNGEL İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı: Kurtuluş ÖNGEL
Doğum Tarihi: 08 Şubat 1972
Ünvanı: Yrd.Doç.Dr.
Öğrenim Durumu:
– Orta: Bornova Anadolu Lisesi, İzmir (1987)
– Lise: İzmir Fen Lisesi, İzmir (1990)
Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl
Lisans Tıp Fakültesi Ege Üniversitesi 1996
Doktora/S.Yeterlik/
Tıpta Uzmanlık
Aile Hekimliği
TC. SB. İstanbul Haseki Eğitim ve
Araştırma Hastanesi
2002
Tıpta Uzmanlık Tezi Başlığı (özeti ekte) ve Danışman(lar)ı :
Konsultasyon-Liyezon Psikiyatrisinde Psikiyatrik Yakınmalar ile İlişkili Multifaktöriyel
İnceleme. İstanbul-2002.
Tez Danışmanları: Doç.Dr.Mustafa Yenigün, Prof.Dr.Esat Göktepe.
Görevler:
Görev
Unvanı
Görev Yeri Yıl
Dr. Karabük Eskipazar Hamamlı Sağlık Ocağı 1998-1998
Dr.Ar.Gör. TC.SB. İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi 1998-2002
Uzm.Dr. TC.SB. İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2002-2003
Uzm.Dr. İzmir TC.Karayolları 2.Bölge


Yorum yaz