
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
YRD. DOÇ. DR. CENGİZ DEMİR
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Trombositopeni (TR)
2. Diabetes mellitus-insülin bağımsız (TR)
3. Aspirin (TR)
4. Thrombocytopenia (EN)
5. Aspirin (EN)
6. Diabetes mellitus-non insulin dependent (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Kronik İdioptatik Trombositopenik olgularımızın klinik seyir ve tedavi vevabı yönünden değerlendirlmesi Klinic progress and treatment response in patients with ITP
İdiyopatik trombositopenik purpura (ITP) otoimmün, platelet antikorlarına bağlı özellikle dalakta olmak üzere retiküloendotelyal sistemde yıkım sonucu trombositopeni ile karakterize bir hastalıktır. En sık olarak çocuklarda ve genç erişkinlerde (kadınlarda erkeklerden daha çok) ortaya çıkar. ITP’de başlangıç genellikle sinsi olup, sıklıkla hafif-orta şiddette uzun bir hemoraji öyküsü tanımlanır. Kronik İTP olgularında genellikle trombosit sayıları 10×109/L’nin altına düşmedikçe ciddi kanamalar görülmez. Fakat standart bir yaklaşım olarak erişkin ITP olgularında trombosit sayısı 30X109/L’nin altına indiğinde aktif kanama bulgusu olmasa da tedaviye başlanır. Retrospektif olarak yapılan bu çalışmaya Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Hematoloji Servisinde 1993-2009 yılları arasında idiyopatik trombositopeni tanısı alan ve kayıtlarına ulaşılabilen 110 hasta alındı. Hastalar tedavi alıp almamalarına, uygulanan tedaviye alınan cevap türüne göre gruplandırıldı. Tedavi ile trombositleri son 4 hafta boyunca 50 x 109 /L’nin altında olanlar cevapsız, 50 x 109 /L ile 150 x 109 /L arası olanlar kısmi cevaplı, 150 x 109 /L üstünde olanlar ise tam cevaplı olarak değerlendirildi. Kronik İTP tanısı ile çalışmaya aldığımız 110 hastanın 83’ü kadın, 27’si erkek idi (K/E:3.1). Olguların başlangıç trombosit değerleri 1×109/L ile 100×109/L arasında değişmekteydi (ortalama 20.84 x109/L) . 64 olgu cilt bulguları (peteşi, purpura, ekimoz), 48 olgu mukozal kanama (burun, ağız, idrar, mens, gastrointestinal kanamalar), 1 olgu ise beyin kanaması ile başvurdu. Olguların 11’i tedavisiz takip edildi. Tedavi uygulanan 99 olgunun tümünde başlangıç tedavisi olarak 1 mg/kg dozuyla metil prednizolon (MPRD) başlanmıştı. Bu tedavi ile olguların 53’ünde (%53.5) tam cevap alındı. Tam remisyon elde edilen hastaların %37’sinde (20 hasta) daha sonra 2-6 ay içinde nüks gelişti ve bunlara splenektomi yapıldı. Steroid tedavisine ve splenektomiye cevap vermeyen 19 hastaya ise immunosupresif tedavi verilmiştir. Sonuç olarak, bu çalışma başlangıç prednizon tedavisi ve splenektominin İTP olgularının çoğunda etkili olduğu, refrakter İTP olgularında da vinkristinin etkili olabileceği kanısına varılmıştır. Anahtar kelimeler: İdiyopatik trombositopenik purpura, Prednizolon, Splenektomi, İmmunosupresif tedavi
Tip ıı diabetes mellituslu hastalarda asetilsalisilik asit direnci sıklığı ve olası nedenleri
Giriş: Tip 2 diyabet hastalarında tüm ölüm nedenlerinin %70 inin Kardiyovasküler komplikasyonlar ve tromboembolik olaylar olduğu kabul edilmektedir. Diyabetik hastaların trombositleri aspirine daha az duyarlıdır. Biz bu çalışmada antitrombotik tedavi amacıyla aspirin kullanan tip 2 diyabetli hastalarda mevcut aspirin drencinin sıklığını araştırmayı ve olası nedenlerini ortaya koymayı amaçladık. Materyal-Metod: Çalışmaya aspirin tedavisi kullanan 98’i diyabetik ve 39’u non-diyabetikti toplam 137 hasta dâhil edildi. Hastaların kollojen ADP ve kollojen epinefrin düzeylerine PFA?100® trombosit işlev inceleyicisi yöntemi ile bakıldı. Kollojen epinefrin düzeyine göre de cevaplı (kollojen epinefrin>300sn), yarı cevaplı (kollojen epinefrin 150-300sn) ve cevapsız (kollojen epinefrin <150sn) olarak gruplandırıldı. Hematolojik ve biyokimyasal parametreler aspirin direncine göre karşılaştırıldı. Bulgular: Diyabetik hastaların 32(%34,4)'si, non-diyabetik hastaların 14(%35,8)'ünde direnç vardı. Aspirine dirençlilerde HbA1c daha yüksekti (p=0,028). RDW ise aspirine cevaplı hastalarda daha yüksekti (p=0,045). BMI aspirin direnci varlığında daha yüksek bulunurken (p=0,021), kollojen epinefrin oranları serum kolesterol düzeyleri ile negatif korele (p<0,05). Digoksin kullanmayan hastaların ASA ya tam cevap oranı istatistiksel açıdan daha fazlaydı (p=0,049). Glukoz MPV ile pozitif korele bulundu (p<0,001). Sonuç: Diyabetik hastalarda HbA1c ile aspirin direnci arasında pozitif bir korelasyon bulunması sekonder koruma amaçlı aspirin kullanan tip 2 diyabetik hastalarda kan şekeri regülasyonunun önemini göstermektedir. Ayrıca hiperlipidemi ve obezite aspirin direnci nedenleri arasında ön plana çıkmaktadır.
YRD. DOÇ. DR. CENGİZ DEMİR İLE İLGİLİ SAYFALAR VE DÖKÜMANLAR
YRD. DOÇ. DR. CENGİZ DEMİR İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ
1. Adı Soyadı : Cengiz DEMİR
2. Doğum Tarihi : 16 HAZİRAN 1969
3. Unvanı : Prof.Dr.
4. Öğrenim Durumu:
Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl
Lisans Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Dokuz Eylül Üniversitesi 1993
Y. Lisans Turizm ve Otel Yönetimi New Haven Universitesi 1997
Doktora Turizm İşletmeciliği Dokuz Eylül Üniversitesi 2001
5. Akademik Unvanlar ve Görevler:
Görev Unvanı Görev Yeri Yıl
Ar.Gör. Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu/Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi
1994-1997
Ar.Gör. Sosyal Bilimler Enstitüsü/Dokuz Eylül Üniversitesi 1997-2002
Dr.Ar.Gör. Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu/Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi
2002-2004
Yar.Doç. Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu/Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi
2004-2004
Yar.Doç. Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu/Adnan
Menderes Üniversitesi
2004-2005
Doç. Ege Ün. İİBF, İşletme Bölümü 2006-2011


Yorum yaz