
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 246 211 1000
- http://w3.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
Y.DOÇ.DR. TİMUÇİN KODAMAN
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Soğuk savaş sonrası Hindistanın Avrasya jeopolitiğindeki yeri
Bu tezin amacı; bagımsızlıgından bu yana, istikrarlı bir sekilde kalkınma programları uygulayan Hindistan’ın, Soguk Savas sonrası dönemde, uluslar arası ortamda küresel güç statüsünü elde etme mücadelesini, elde ettigi kazanımları ve ABDHindistan isbirligi sürecine olası yansımalarını degerlendirmektir. Yukarıda belirtilen konuları incelemeyi amaçlayan bu çalısma; üç bölümden meydana gelmistir. Birinci bölümde; Hindistan’ın kurulusundan Soguk Savas sonrası döneme kadar olan dıs politikasının tarihsel süreci ele alınmıstır, ikinci bölümde; Hindistan’ın nükleer ve bölgesel bir güç olabilmek için yaptıgı mücadelenin degerlendirilmesi, üçüncü bölümde ise; Hindistan’ın Amerika Birlesik Devletleri ile olan iliskileri ve Hindistan’ın küresel güç olma yolundaki adımları ortaya konulmaya çalısılmıstır. Sonuç olarak, dünyanın en kalabalık demokrasisi olan, sürekli büyüyen ekonomisi ve Soguk Savas sonrası, özellikle de 11 Eylül olaylarından sonra artan Amerikan-Hint iliskileri ile Hindistan, küresel güç olma yolunda önemli adımlar atmayı basarmıstır. Ayrıca, bölgedeki en büyük üç devlet olan Çin, Pakistan ve Hindistan’ın nükleer silahlara sahip olması, Pakistan ile Hindistan arasında, kuruldukları günden bu yana devam eden Kesmir Sorunu, Güney Asya’yı dünyanın en tehlikeli bölgelerinden biri yapmaktadır. islami terör örgütleri ile mücadele etmesi nedeniyle, Amerika Birlesik Devletleri’nin vazgeçilmez müttefiki Pakistan ile küresel güç olma yolunda ilerleyen Hindistan, Amerika Birlesik Devletlerinin arabuluculugunda iliskilerini olumlu yönde gelistirmislerdir ve ilerleyen zamanda, daha güçlü bir isbirligi ile aralarındaki sorunları çözebilecekleri degerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Hindistan, Pakistan, ABD, Kesmir, Nükleer, Küresel Güç.
Soğuk savaş sonrası yeni Türk cumhuriyetleri üzerinde Türkiye-İran rekabeti
LY g=(7 62ö8. 6$9$ù 6215$6, <(1ø 7h5. &80+85ø<(7/(5ø h=(5ø1'( 7h5.ø<(ø5$1 5(.$%(7ø $VOÃKDQ ,ö',5 6ÂOHPDQ 'HPLUHO hQLYHUVLWHVL 8OXVODUDUDVà øOLúNLOHU %|OÂP <ÂNVHN /LVDQV 7H]L VDID (OÂO 'DQÃúPDQ
Sınıraşan sular Fırat ve Dicle nehirlerinin, Türkiye, Suriye ve Irak ilişkileri üzerine etkileri
ÖZET SINIRAŞAN SULAR FIRAT VE D CLE NEH RLER N N, TÜRK YE, SUR YE VE IRAK L ŞK LER NE ETK LER Abdulkadir DURSUN Süleyman Demirel Üniversitesi, Uluslararası lişkiler Bölümü Yüksek Lisans Tezi, 186 sayfa, Mayıs 2006 Danışman : Yrd. Doç. Dr. Timuçin KODAMAN Bu tezin amacı, Fırat ve Dicle nehirlerinin, Türkiye, Suriye ve Irak ilişkilerine etkilerini incelemektir. Çalışmanın temel çıkış noktası, son dönem Batılı otoritelerin ve yazarların, özellikle Ortadoğu ülkeleri için, sıkça ?su savaşları? senaryoları üretmeleri ve bunu dile getirmelerindeki doğruluk payını araştırmaktır. Konuyu tahlil edebilmek için Ortadoğu Bölgesi’nde yaşanan su sorunlarını ve Türkiye , Suriye, Irak arasında gelişen su sorunlarının anlaşılması ve açıklanması gerekmektedir. Bölgesel etkiler ve tarihsel gelişim incelendiğinde sorunun iki boyutu olduğu gözlenmiştir. Bunlar; lk olarak, bölgesinde güçlü devlet olmak isteyen ülkeler, enerji ihtiyaçlarını temin edebilmek ve tarımsal faaliyetlerini geliştirerek devam ettirmek için mümkün olduğunca fazla su kullanmak istemektedirler. Bu nedenle, diğer ülkelerin suyla ilgili isteklerine olumsuz bakılmaktadır. kinci olarak, Ortadoğu Bölgesinde yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, bölge ülkelerinin birbirlerine karşı güvensizlik duygularını arttırmaktadır. Bu nedenle hiçbir bölge ülkesi diğerinin daha güçlü olmasını istememektedir. Suyun bereketini ve gücünü kullanarak kalkınmak ve güçlü devlet olmak isteyen ise diğerleri tarafından engellenmek istenmektedir. Sonuç olarak su, teknik bir malzemeden çok, siyasi bir malzeme olarak görülmekte, suyun akışı bir başkasının inisiyatifine bırakılmak istenmemektedir. Bölgede yaşanan güvensizlik ortamı devam ettiği sürece, herhangi bir anlaşma olmayacağı değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler : Türkiye, Suriye, Irak, Ortadoğu, Fırat, Dicle, Sınıraşan Su
11 Eylül terör saldırıları ve Amerika Birleşik Devletlerinin
ÖZET 11 EYLÜL TERÖR SALDIRILARI VE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNİN AFGANİSTAN MÜDAHALESİ İrfan POLAT Süleyman Demirel Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Yüksek Lisans Tezi, 170 Sayfa, Haziran 2006 Danışman: Yrd. Doç. Dr. Timuçin KODAMAN Bu tezin Amacı, ABD’nin Afganistan Müdahalesi ile Orta Asya bölgesindeki güç dengesini nasıl lehine geliştirdiğini incelemektir. Çalışmanın temel çıkış noktası, 11 Eylül 2001’de meydana gelen terör saldırılarının ABD’ye sunmuş olduğu fırsatları inceleyerek Afganistan Müdahalesinden sonra elde ettiği kazançları araştırmaktır. Bu konuyu tahlil edebilmek için Afganistan’da meydana gelen iktidar savaşlarının gerisinde yatan sebeplerin yeterince anlaşılması ve açıklanması gerekmektedir. Bu çalışma sırasında üç temel varsayım geliştirilmiştir. Bu çalışmanın bulguları aşağıdaki gibidir: İlk olarak, Afganistan, Batıdan Doğuya ve Kuzeyden Güneye Orta Asya’da önemli güzergahlara sahiptir. Bu yüzden bu ülkede güç mücadelesi geçmişten günümüze devam etmektedir. Bölge sistemini belirleyen güçlerin (ABD, RF, İran, Çin, Pakistan, Hindistan) çatışan çıkarları Afganistan’da huzur ve istikrarı engellemektedir. İkinci olarak, 11 Eylül terör saldırılarına kadar Afganistan ve Orta Asya’daki çıkarlarını kaybetmekle karşı karşıya kalan ABD, terör saldırılarını fırsat olarak değerlendirip Afganistan’a müdahale ederek gelecekteki çıkarlarını garanti altına almaya çalışmaktadır. Üçüncü olarak, Afganistan’da ABD lehine oluşan durum, bölge sistemindeki güçlerden Rusya, Çin ve İran’ı olumsuz olarak etkilemektedir. Ancak bu devletler bölgede güç sahibi olmak için yeni politikalar üretebilecek ve uygulayabilecek güçlerdir. Sonuç olarak, büyük devletler Afganistan’daki güç mücadelesinden vazgeçmedikleri sürece bu ülkede barış,huzur ve istikrar beklenmemelidir. Anahtar Kelimeler: Afganistan, Taliban, Usame Bin Ladin, El Kaide, 11 Eylül terör saldırıları, Meşru Müdafaa Hakkı, İnsan Hakları, Güç Dengesi.


Yorum yaz