
-
Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 474 225 1150
- http://www.kafkas.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
Y.DOÇ.DR. SALİH ÖZTÜRK
Üniversite: Kafkas Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Standart yaklaşımlar çerçevesinde yeni Basel sermaye yeterliliği uzlaşısı
Küresellesmenin ekonomik uzantılarından olan mali liberallesme sonucu, küresel ekonomi 1980 ve 1990’lı yıllarda bir çok finansal krize maruz kalmıstır. Bilgi ve iletisim teknolojilerindeki devasa gelismeler küresel sermayenin önündeki sınırları kaldırarak, ülke ekonomilerini entegre etmis, dünyayı tek bir mali pazara dönüstürmüstür. Kaderleri birbirine bağlı hale gelen ülkelerin tek baslarına risklerden korunma, krizlerin üstesinden gelme imkanı kalmamıstır. Önemli maliyetler ile sonuçlanan krizleri önlemek, finansal istikrarı sağlamak uluslar arası is birliğini zorunlu kılmıstır. Bu konuda bilinen en genis düzenlemeler bütünü olan Yeni Basel Sermaye Yeterliliği Uzlasısı (Basel II) küresel düzeyde finansal istikrarı hedeflemektedir. Basel II, birbirini tamamlayan üç yapısal bloktan olusmaktadır. Birinci blok, asgari sermaye yükümlülüğünün hesaplanmasına yönelik olup kredi riski, piyasa riski ve operasyonel risk olmak üzere üç bölümden olusur. Diğer iki blok; banka denetim otoritesinin incelemesi ile önemli bilgilerin kamuya açıklanması yoluyla piyasa disiplinini ve seffaflığı sağlamaya yöneliktir. Basel II, Uluslararası Takas Bankası bünyesinde bulunan Bankacılık Denetim Komitesi tarafından yayınlanmıs olup, bankaların mali bünyelerini sağlamlastırmak için sermayelerinin riskli aktiflere oranının %8’den az olmamasını öngörür. Basel II en fazla etkiyi bankalar ve firmalar üzerinde yaratacaktır.Bankaların kredilendirme sürecinde önemli değisiklikler yaratması beklenen yeni düzenleme özkaynağı daha güçlü, daha disiplinli ve etkin bankacılık sistemi getirerek finansal istikrara katkıda bulunacaktır. Anahtar kelimeler:asgari sermaye, kredi, finansal istikrar, kriz, risk.
Dolaylı vergilerin ekonomik etkileri ve Avrupa Birliği ile dolaylı vergileri uyumlaştırma süreci
Devletler, kanunların kendilerine yüklemiş olduğu görevlerin finansmanında ağırlıklı olarak vergileri kullanmaktadırlar. Türkiye’de vergi gelirlerinin dağılımına baktığımızda dolaylı vergilerin vergi gelirleri içindeki payının gittikçe arttığı görülmektedir. Bunun nedenleri ise hem dolaylı vergilemedeki etkinlik hem de vergiye karşı tepkinin yumuşatılması arzuları olmuştur. Türk vergi sisteminde mevcut dolaylı vergiler çok fazla başlık altında iken bunlar Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim vergisi olmak üzere iki başlık altına toplanmıştır. Dolaylı vergi gelirlerinde meydana gelen artışlar ekonominin fren mekanizmaları olmalarına rağmen ekonomik göstergelerle (GSMH, GSYİH,v.b) paralellik arz etmeleri onların bu yönlerini gizlemekte ve ekonomiye katkı yarattıkları izlenimi doğmaktadır. Dolaylı vergiler ortadan kalkar ya da dolaylı vergi oranları azaltılacak olur ise tüketimin artması sonucu artan gelir üzerinden alınacak dolaysız vergi gelirleri artacaktır. Ülkedeki mevcut vergi adaletsizliklerini ortadan kaldırabilmek için dolaysız vergilere ağırlık verilmesi zorunludur. Dolaylı vergilerde ve oranlarında yapılması gerekli değişiklikler sonucu vergi gelirlerinde meydana gelecek azalış, dolaysız vergilere ve özellikle ülkemizde en az vergilendirilen servet vergilerine başvurulması yolu ile telafi edilebilir. Avrupa Birliği sürecinde vergi uyumlaştırmaları mali yapımızı zorunlu bir düzenlemeye tabi tutacaktır.


Yorum yaz