
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
- http://tip.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
Y.DOÇ.DR. FÜSUN EROĞLU
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Monitörize hasta bakımında deksmedetomidin kullanılmasının hemodinami, solunum ve anksiyete üzerine etkileri The effects of using dexmedetomidine in monitorized patient care on hemodynamic, respiration and anxiety
84 ÖZET Bu çalışmada rejyonal anestezi altında elektif alt abdominal ve alt ekstremite cerrahisi yapılan 40 ASA I-II olguda deksmedetomidini sedatif ajan olarak kullanıp, hemodinami, solunum sistemi ve anksiyete üzerine etkilerini inceledik. Premedikasyon yapılmayan hastalar monitörize edildikten sonra postoperatif analjezi amacıyla epidural kateter takıldı. Anestezi amacıyla spinal blok uygulanan hastaların duyusal blok seviyesi Tıo’a ulaştığında sedasyon için deksmedetomidin infüzyonuna başlandı. Deksmedetomidin 0.5 ug/kg/saat 10 dakikalık yükleme dozunu takiben 0.2 ug/kg/saat idame dozu operasyon bitimine kadar uygulandı. Sistolik (SAB), diyastolik (DAB), ortalama arter basınçları (OAB), kalp atım hızı (KAH), periferik oksijen saturasyonu (Sp02), Ramsay Sedasyon skalası (RSS) ve Bispektral indeks (BIS) değerleri blok öncesi, blok sonrası, sedasyon öncesi ve sedasyon süresince ve postoperatif 2 saat boyunca 5 dk aralıklarla kaydedildi. Ayrıca preoperatif ve postoperatif anksiyeteyi değerlendirmek amacıyla STAI anketi uygulandı. Çalışmada tüm olgularımızda yeterli sedasyon oluştu. Hiç bir olguda fazla veya yetersiz sedasyon gelişmedi. RSS ve BIS skorlarında istatistiksel olarak anlamlı düşme gösterdi (p<0.05). SAB, DAB, OAB ve KAH'sa istatistiksel olarak anlamlı azalma gözlendi (p<0.05). STAI anketinde preoperatif ve postoperatif anlamlı fark gözlendi (p<0.05). Solunum depresyonu oranı kontrol değerlerine göre istatistiksel olarak anlamsız bulundu. Sonuç olarak; rejyonel anestezide sedatif ajan olarak deksmedetomidin kullanıldığında hemodinamik parametrelerin azaldığı, fakat hastaların solunum depresyonu olmaksızın uyanık ve uyarıldıklarında koopere olduğu sedasyonu sağlamak için iyi bir ajan olabileceği kanısına vardık.
Epidural anestezide %2 artikain ve %0.5 bupivakain kombinasyonunun %0.5 bupivakain ile karşılaştırılması
ÖZET Epidural Anestezide % 2 artikain ve % 0.5 bupivakain kombinasyonun % 0.5 bupivakain ile karşılaştırılması Çalışmamızda, hızh anestezi başlangıcına rağmen kısa etki süreli artikaini, yavaş başlangıçlı ancak uzun etki süreli bupivakain ile kombine ederek hızlı başlangıçlı ve daha uzun süren bir epidural anestezi oluşturmak amacıyla; ASA I-II grubundan seçilen 40 hastaya i.v. kanül takılarak operasyondan önce 15 ml/kg izotomk serum gidecek şekilde perfiizyona başlandı. Operasyondan 45 dk önce premedikasyon amacıyla 0.5 mg atropin ve 0.07 mg/kg midozolam Lm. olarak uygulandı. Olgular monitörize edilip SAB, DAB, OAB, KAH ve SP02 değerleri ölçülerek sol lateral pozisyonda yatırıldı. L4.5 aralığından 18 nolu Touhy iğnesi ile drenç kaybı yöntemiyle epidural aralığa girildikten sonra, 3 ml test dozu verildi. Daha sonra I. gruba (n=20) % 2 artikain 2mg/kg ve % 0.5 bupivakain 0.5 mg/kg olacak şekilde 20 ml’ye tamamlayacak şekilde serum fizyolojik ile, II. gruba (n=20) % 0.5 bupivakain total doz 1 mg/kg’a olacak şekilde 20 ml’ye tamamlayacak şekilde serum fizyolojik verildi Enjeksiyon yeri steril tamponla kapatılarak hasta sırtüstü pozisyona yatırıldı. Duyusal blok başlangıç süresi kaydedildikten sonra operasyon tipine göre istenilen dermatom seviyesine ulaşınca operasyon başlatıldı. I. ve II. grupta; duyusal blok başlangıç süresi, duyusal bloğun maksimal üst seviyesi ve ulaşma zamanı, motor blok derecesi, cerrahi başlangıç süresi, duyusal bloğun iki dermatom gerilemesine kadar geçen süre, kardiovasküler parametrelere etkisi ( SAB, DAB, OAB, KAH, SPO2), hasta ve cerrah konforu, lokal ve sistemik yan etkiler kaydedilip istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Ayrıca hastalar 55 yaş üstü ve altı olarak tekrar gruplandınlarak parametreler karşılaştırıldı. Çalışmada elde ettiğimiz bulgulara göre, duyusal blok başlangıç süresi (7.2±1.6 dk), duyusal blok maksimal seviyeye ulaşma süresi (12.0±1.9 dk) olarak bulundu. Cerrahiye başlama süresi I. grupta daha kısa ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). II. grupta duyusal blok iki segment gerileme süresi daha fazlaydı (140.1+23.9 dk) (pO.001). Buna karşılık grup Fin duyusal blok gerileme süresi (109.2+10.5 dk) olarak bulundu. Motor blok kalitesi, hasta konforu ve cerrah konforu açısından grup I ve grup IFde istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı. Hemodinamik parametreler her iki grupta anlamlı bir fark oluşturmazken grup İT de 30. dk SAB değeri düşük bulundu. Grup I'de % 10 hastada, grup İT de % 20 hastada sıvı replasmanı ile düzelen hipotansiyon görüldü. Sedasyon gerektiren ajitasyon, grup I'de % 5 hastada grup H'de ise % 20 hastada görüldü. Tek taraflı blok ise sadece grup IFde % 10 oranında görüldü. Yaş gruplarına böldüğümüzde 55 yaş altı hastalarda grup I'de duyusal blok başlangıç süresi daha kısa bulundu (55 yaş altı 6.9± 1.0-55 yaş üstü 8.0±2.8 dk) (p<0.05). Buna karşılık grup IFde 55 yaş üstü grupta duyusal blok gerileme süresi 55 yaş altına göre daha kısa bulundu (55 yaş altı 149+22.7 dk-55 yaş üstü 128±20.4 dk) (p=0.036). Hemodinamik parametreler açısından grup IFde 55 yaş üstü grupta OAB 25. dk da anlamlı olarak düşük bulundu (p<0.05). 58 Sonuç olarak epidural anestezi uygulanan olgularda; erken duyusal blok başlangıcı ve uzun etki süresi istenen olgularda cerrah ve anesteziste zaman kazandırdığı için % 2 artikain ve % 0.5 bupivakain kombinasyonunu tercih edilebilecek bir yöntem olduğunu düşünüyoruz. 59
Akut akciğer hasarında N-asetilsistein ve erdosteinin koruyucu etkilerinin karşılaştırılması
65 ÖZET Hemorajik şok modelinde oluşturulan akut akciğer hasarına maruz kalan ratlarda oral erdostein ve N-asetilsisteinin akciğerler üzerindeki koruyucu etkisini araştırdık. Kırk adet yetişkin Wistar rat çalışma grubuna alındı ve dört gruba ayrıldı. 1. grup: kontrol grubu; 2. grup: hemorajik şok; 3. grup 1 mg.kg”‘ erdostein + hemorajik şok; 4. grup: 0.5 mg.kg”‘ NAC + hemorajik şok uygulandı. Ratlara 90 mg.kg”‘ ketamin ve 80 mg.kg”‘ rompum ile intraperitoneal anestezi uygulandıktan sonra, arteryel monitorizasyon sağlandı. 2., 3., ve 4. gruptaki ratlara ortalama arter basınçları 40 mmHg olacak kadar hemorajik şok uygulandı. Resüsitasyon sonrasında MDA ve GSH için kan ve doku örnekleri alındı. Trakeal insizyon uygulanarak, 40 mi BAL solüsyonu ile bronkoalveoler lavaj yapıldı. BAL’da PMNL ve alveoler makrofajları sayıldı. Kan MDA değerlerinin kontrol grubuna göre 2., 3., ve 4. gruplarda istatistiksel olarak yüksek olduğu saptandı (p<0.05). Akciğer dokusundaki MDA değerleri 4. grupda, 3. gruba göre istatistiksel olarak yüksek bulundu (p0.05). Bronkoalveoler lavaj sonucunda PMNL ve alveoler makrofaj değerleri gruplar arasında karşılaştırıldı. İstatistiksel fark bulunamadı (p>0.05). Ancak erdostein grubunda diğer gruplara göre PMNL değerlerinin daha düşük, alveoler makrofaj değerlerinin ise daha yüksek bulunması, erdosteinin hemorajik şok ile oluşan akut akciğer hasarında daha etkili olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak; bu çalışmada hemorajik şokun neden olduğu akut AC hasarı üzerine erdosteinin lokalize bir etkisi olduğunu ve bunun akut AC hasarım iyileştirmeye yönelik olduğunu saptadık. Erdostein GSH oluşumundaki mekanizmayı bir noktasından kırıyor veya glutatyon peroksidazı aktivite eden yollardan birisinde yer almış olabilir. Bu konuda daha çok klinik ve deneysel çalışmanın yapılmasının gerekli olduğunu düşünmekteyiz.


Yorum yaz