
-
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 422 377 3000
- https://www.inonu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
Y.DOÇ.DR. FEZA BURAK
Üniversite: İnönü Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
PCOS’lu hastalarda endometrium Bcl-2 ekspresyonu ve spiral arter doppler ultrasonografi parametrelerinin değerlendirilmesi
bolüm vn ÖZET Amaç: PCOS’lu hastalarda endometrial bcl-2 ekspresyonunun ve spiral arter kan akımı değişiküklerinin endometrial hiperplazi gelişimindeki rollerini ve endometrial hiperplazi öngörümündeki kullanılabilirliğinin belirlenmesi. Araştırmanın yöntemi: Tanımlayıcı kontrollü Çalışmanın yapıldığı yer ve olgular İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dah’na başvuran PCOS tanısı olan 25 hasta çalışma grubunu, normal menstrual siklusu olan 25 kadın da kontrol grubunu oluşturur. Yapılan işlem ve ölçüm: Hasta grubuna bir sflclus dönemlerinde 15 gün arayla iki kez ve kontrol grubuna adetlerinin 7±2ve21 ±2 günlerinde olmak üzere spiral arter Doppler ultrasonografik inceleme yapıldı. Hasta ve kontrol grubunun endometrial biopsi örneklerinde bcl-2 proto-onkogen proteininin monoklonal antikorları kullanılarak boyandı. Hasta ve kontrol grubunun spiral arter RI değerleri ve immünhistokimyasal boyanmanın yaygınlık ve şiddeti değerlendirildi ve karşılaştırıldı. Bulgular: PCOS’lu hastalarda spiral arter RI değerleri kontrol grubunun her iki adet dönemine göre yüksek bulunmuştur (p<0.05). Kontrol grubunda proliferatif dönemdeki endometrial bcl-2 ekspresyonu, sekretuar dönemden yüksek bulunmuştur (p<0.05). PCOS'lu hastaların endometriumlannda bcl-2 ekspresyonu, kontrol grubunun sekretuar döneminden anlamlı yüksek bulunmuştur (p0.05). Sonuç: Oligoovulatuar sikluslu PCOS’lu hastalardaki bcl-2 ekspresyonunun endometrial hiperplazi ve karsinom için tetikleyici olabileceğini ve endometrial hiperplazi öngörümünde spiral arter Doppler ultrasonografinin de yararlı olabileceğini düşünüyoruz. Anahtar kelimeler PCOS, Doppler ultrasonografi, Bcl-2 proto-onkogen protein 32
Hormon replasman tedavisi olan menopozdaki hastalarda mastalji sıklığı ve mamografi değişiklikler
VII-OZET Menopoz ovarian aktivitelerin kaybını takip eden dönemde adetlerin kalıcı olarak kesilmesidir. Bu olaydan en az bir yıl içinde kadının adet kanamaları olmamışsa post menopozal döneme girmiş sayılır (14). Bu dönemde oluşan östrojen eksikliğine bağlı olarak gelişen kardiyolojik, psişik ve iskelet sistemi üzerine olan negatif etkiler hayat kalitesini ve genel vücut sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu döneme olan ilginin artışı bu dönem sorunlarının giderilmesine yönelik çabaların artmasına sebep olmuştur. HRT uygulanan kadın populasyonunda ölüm oranlarının azalması ve yaşam kalitesinin görünür bir şekilde yükselmesi bu tedavinin önemini ve gerekliliğini vurgulamaktadır. Ancak tıpta her tedavi yönteminde olduğu gibi HRT uygulamalarının da bazı yan etkileri kaçınılmazdır. Kullanılan ilaçların özellikle endometrium ve meme üzerindeki olumsuz etkisi gerek hasta gerekse hekim için büyük önem taşımaktadır. Günümüzdeki verilere göre on yıla kadar olan tedavilerin meme kanseri riskini önemli oranda arttırmadığı söylenebilir. Bu bulgulardan yola çıkarak olgu seçimi iyi yapmak ve hastayı kontrollere gelmeye inandırmak şarttları ile HRT postmenopozal dönemdeki bütün kadınlara önerilmelidir. Ancak HRT uygulanacak hastalara, yapılan tedavinin olumlu ve olumsuz yönleri ayrıntıları ile anlatılmalı, tedaviye başlama kararı hasta ile birlikte alınmalıdır. Bu çalışmanın amacı ; menopozda HRT alan hastalarda ortaya çıkan mastalji şikayetinin sıklığını ve mastalji şikayeti ile HRT’ne bağlı meydana gelen mamografik değişiklikler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaktır. Mastalji şikayeti hastanın ilacı bırakmasında önemli bir faktör olması nedeni ile üzerinde durulması gereken bir konudur. Mastalji meme kanserinin önemli bir semptomu olması ve HRT’nin meme dokusu üzerindeki etkisinin hastaya tam olarak anlatı Imaması nedeni ile tedaviyi bırakmalarında önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu amaçla ; İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Menopoz Polikliniğine başvuran ve önceden tesbit edilen çalışma kriterleri ölçütlerine uygun 90 hasta çalışmaya alındı. 59 Hastalar 30’ar kişilik 3 gruba ayrıldılar. Grup l’e estradiol 3.9 mg transdermal preparat, Grup I l’e estrojerı 0.625 mg + medroxyprogesterone acetate 2.5 mg tablet oral, Grup IN’e tibolon 2.5 mg tablet oral verildi. Başlangıç mamografileri ve HRT sonrası kontrol mamografileri çekildi. Tedavi öncesi meme muayeneleri yapıldı. Mastalji mevcudiyeti, şiddeti ve HRT ile ilişkisi sorgulandı. Mastalji ile ilişkisini araştırmak için hormon profiline ve ek olarakta kan lipit değerlerine bakıldı. 6 aylık tedaviyi takiben ; mastalji sıklığı ile mamografik dansite değişiklikleri arasındaki ilişkiye baktığımızda, dansite değişikliği olmayan toplam hasta sayısı 80 olup bu hastalara HRT öncesi mastalji olup olmadığı sorulduğunda 54 tanesinde mastalji var 26 tanesinde ise yoktu, tedavi sonrası 33 tanesinde mastalji tesbit edildi, 47 tanesi ise mastalji tarif etmemiştir. Sırası ile yüzde oranlarına bakıldığında %41,3 ve % 58,8 idi. HRT sonrası meydana gelen mamografik değişikliklerin toplam hasta sayısına göre dağılımına bakıldığında ; 80 hastada ( %88,9 ) dansite değişikliği izlenmez iken, toplam 6 hastada ( %6,7 ) diffüz dansite artışı 4 hastada da ( %4,4 ) yeni dansite oluşumu izlendi. Dansite değişikliğinin gruplar arası dağılımına bakıldığında istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı ( P>0.05 ). Ayrıca kullanılan HRT’nin ne tipi nede süresinin dansite değişikliği üzerine etkisi olmamıştır. Gruplar arası mastalji sıklığının HRT ile ilişkisine bakıldığında ; Transdermal estradiol alan grupta % 6.7 bulunurken, oral kombine östrojen progesteron alan grupta % 30’u, tibolon alan grupta ise % 0 bulundu. Mastalji ile ilişkisini araştırmak amacı ile hormon profiline bakıldı. Mastalji şikayeti ile hormon değerleri arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Çalişmamızda HRT grubunda bulduğumuz yan sonuçlardan total kolesterolde azalma, LDL- kolesterolde azalma, lipo a da azalma ve HDL-kolesterolde artış, literatürle uyumlu bulundu. Sonuçlarımız incelendiğinde ; HRT’nin gerek hastanın yaşam kalitesini artırması gerekse menopoz döneminde ortaya çıkan osteoporoz ve koroner kalp hastalığındaki artan riskin önlenmesinde, menopozun erken döneminde, belirgin bir kontrendikasyon yoksa başlanmasının ideal bir durum olduğu ; HRT sırasında ortaya çıkabilecek sorunlarla ilgili olarak hastanın bilgilendirilmesi gerektiği, mastalji şikayetinin ortaya çıkabileceği, bu şikayetin ilacı bırakmayı gerektirecek bir neden olmadığının hastaya anlatılması gerektiği, HRT’nin ne tipinin ne süresinin 60 ne de menopozal durumun mamografik değişiklikler üzerinde etkili olmadığı, fakat alınan HRT tipinin ve dozunun mastalji şikayeti üzerinde etkili olduğu, mastalji şikayeti tesbit edilen hastalardaki mamografik değişikliklerin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı sonucuna varılmıştır. Aynı zamanda HRT nin kardiyoprotektif olumlu etkilerinin olduğu teyid edilmiştir. 61

Yorum yaz