
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
Y.DOÇ.DR. BEKİR KOÇLAR
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İskan politikası (TR)
2. İskan (TR)
3. Türkmenler (TR)
4. Tanzimat Dönemi (TR)
5. Osmanlı Devleti (TR)
6. Güney Anadolu (TR)
7. Fırka-i (TR)
8. Uluslararası politika (TR)
9. Türk-Rus ilişkileri (TR)
10. Türk-Ortadoğu ilişkileri (TR)
11. Türk-Kıbrıs ilişkileri (TR)
12. T (TR)
13. İlçe yönetimi (TR)
14. İl yönetimi (TR)
15. İdari yapı (TR)
16. Yönetim sistemleri (TR)
17. Valiler (TR)
18. Mülki idareler (TR)
19. Kaymakam (TR)
20. Tribes (EN)
21. Fırka-i Islahiye (EN)
22. South Anatolia (EN)
23. Ottoman State (EN)
24. Tanzimat Period (EN)
25. Turkomans (EN)
26. Settleme (EN)
27. Cumhuriyet Halk Party (EN)
28. Democrat Party (EN)
29. Turkish-American relations (EN)
30. Turkish-Cyprus relations (EN)
31. Tu (EN)
32. Corner managemenet (EN)
33. Republic Period (EN)
34. Public administration (EN)
35. Head of districts (EN)
36. Civil government (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Van’da mahalli basın ve İkinisan gazetesi örneği (1957-1961) In Van local press and İkinisan newspapers (From 1957 to 1961)
Tanzimat Dönemi bir iskan modeli; Fırka-i Islahiye ve Güney Anadolu iskanı A model of settement in the Tanzimat era; Fırka-i Islahiye (the reformer party) ant the settement of South Anatolia
Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren sistemli bir şekilde iskân politikası takip etmiştir. Başlangıçta fetih ve Türkleştirme amacına dönük olarak yürütülen iskân faaliyetleri XVII. yüzyıldan itibaren içe dönük bir mahiyet kazanmıştır. Tanzimat dönemi ise aşiretlerin iskânında önemli bir yer tutmaktadır. Tanzimat reformlarının ülkenin her tarafında uygulanması ve merkezi otoritenin tesis edilmek istenmesi aşiretlerin iskânını zorunlu hale getirmekteydi. XXVIII. yüzyıldan itibaren büyük güç kazanan ayanların tasfiye edilerek merkezî idarenin tesis edilmesi dönemin önemli özellikleri arasında yer almaktaydı. XIX. yüzyılda Güney Anadolu, gerek aşiretlerin ve gerekse bir asırdır hakimiyet kurmuş olan ayan veya hanedanların hakimiyetinde, devlet otoritesinden çıkmış bir vaziyete gelmişti. Çukurova gibi verimli toprakların ekonomiye kazandırılması, reformlara muhalefet eden güçlerin tasfiyesi ve aşiretlerin yerleşik çiftçi haline getirilerek kontrol altına alınması hususları Fırka-i islahiye ordusunun hazırlanmasına sebep oldu. Önceki iskân faaliyetlerinden farklı olarak bizzat bu amaçla İstanbul’da hazırlanan bir ordu ile Güney Anadolu’nun aşiret ve hanedanları iskân ve sürgüne tabii tutuldular. Ordunun aktif olarak faaliyet gösterdiği ilk altı ayda (Mayıs- Kasım 1865) reformlara muhalefet eden unsurlar ortadan kaldırıldı. Devamında ise bütün iskân sahası tek bir idare altında toplanarak Ahmet Cevdet Paşanın valisi olduğu Halep vilayeti teşkil edildi. Yaklaşık bir yıl süren bu dönemde ise imar ve iskân faaliyetleri yerine getirildi. Mayıs 1865 -Mart 1867 arasında yaklaşık iki yıl içinde aşiretler iskân edilmiş, hanedanlar sürgüne gönderilmiş, yeni şehir ve köyler kurulmuş, verimli araziler ziraata açılmış, bölgenin iktisadi kalkınması için imar faaliyetlerine başlanmış ve son olarak da Tanzimat Güney Anadolu’da tam anlamıyla uygulanmaya başlanmıştır. Bu nedenle Güney Anadolu’nun günümüzdeki iktisadi, kültürel, sosyal yapısının oluşmasında Fırka-i Islahiyenin iskân çalışmaları önemli bir yer tutmaktadır.
Atatürk dönemi kültür politikasında Türk Tarih Kurumu Halkevleri ve Türk Dil Kurumu’nun yeri ve önemi The place importance of Turkish History Foundation, community houses and Turkish Language Foundation in cultural politics of Atatürk’s period
97 ÖZET 1930’lara kadar devleti kurmak ve öncelikli inkılaptan gerçekleştirmek zorunluluğundan dolayı dil ve tarih işlerine ancak bu tarihten sonra daha çok zaman ayrılabilmiştir. Millî kültürün iki temel unsuru olan dil ve tarih konularında bilimsel araştırmalar yapmak, Türk tarihinin köklü geçmişini ve Türk dilinin derinliğini, zenginliğini ortaya koymak amacıyla Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu kurulmuştur. Böylece dil ve tarih konulan Atatürk’ün iki büyük kültür davası olmuş ve hayatının son yıllarında vaktini en çok bu konulara ayırmıştır. Cumhuriyetin devraldığı tarih anlayışı Türk tarihini İslam tarihi veya hanedan tarihi çerçevesinde ele alırken Batılı yazarlar tarafından Türklerin medeni kabiliyetten yoksun, ikinci sınıf statüsünde olduğu iddiaları savunuluyordu. Bu ortamda Atatürk tarihe bakış açımızı değiştirerek Türk tarihinin binlerce yıllık bir mazisinin olduğu, dünya uygarlığına büyük katkılarının olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Türk dili, Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra Arapça ve Farsçanın etkisine girerken Tanzimattan sonra ise Batı dillerinin etkisi altında kalmıştır. Cumhuriyete kadar dilde sadeleşme konusu tartışılagelmiş ancak köklü çözüm Cumhuriyet Döneminde gerçekleşmiştir. 1928’de Latin harflerinin kabulü dilde sadeleşme konusunda ilk adım olmuş ve 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyetinin kurulmasıyla bu konu bilimsel bir yaklaşımla ele alınmıştır. Türk dilinin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılması çalışmaları dönemin en çok uğraşılan konularından biri olmuş ancak bu konuda zaman zaman aşırılığa kaçılmıştır. 19 Şubat 1932’de 14 merkezde açılan ve kısa zamanda ülke geneline yayılan Halkevleri ile toplumun inkılap ideolojisi etrafında bütünleşmesi amaçlanmıştır. Halkevlerinden beklenen temel amaç, inkılapların halk tarafından benimsenmesini sağlamak olmuştur. Bunun için de halkın Cumhuriyetin yeni hayat düzenine uygun yetiştirilmesi gerekiyordu.Bu noktada Halkevlerine görev düşmüştür. Halkevleri Tarih ve Dil kurumlarının birer şubesi gibi faaliyet göstermiş ve bu kurumlar tarafından oluşturulan ideolojiyi halka götürmek vazifesini üstlenmiştir.
ÖZET Tarih Çalışmalarına Kaynak Olarak Tercüman- Milliyet- Cumhuriyet- Hürriyet Gazetelerinde Kıbrıs Sorunu (1954- 1974) adlı bu çalışmamızda, 1950’li yıllardan sonra ülke gündeminde önemli bir yer tutan Kıbrıs Sorunu’nun Türk basınına yansımalarını bilimsel bir yaklaşımla ele almaya çalıştık. Bu çalışma giriş, iki ana bölüm ve sonuç kısımlarından oluşmaktadır. Kıbrıs Sorunu’nun tarihsel alt yapısını ortaya koymak amacıyla giriş bölümünde, 1974 yılına kadar Kıbrıs tarihi genel olarak ele alınmıştır. Asıl konumuzu oluşturan ?Tercüman, Milliyet, Cumhuriyet, Hürriyet? gazetelerinin Kıbrıs ile ilgili haberleri gün, ay ve yıl olarak Birinci Bölüm’de özetlenmiştir. Söz konusu haberler 1954-1974 yılları arasını kapsamaktadır. İkinci Bölümde adı geçen gazetelerde yer alan Kıbrıs konusu ile ilgili köşe yazıları incelenerek özetlenmiştir. Sonuç bölümünde ise Kıbrıs sorunu ile ilgili basında çıkan haber ve köşe yazılarının, genel bir değerlendirmesi yapılarak, gazetelerin Kıbrıs’a bakış açıları ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca adı geçen gazetelerin soruna yaklaşımları karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
Karadeniz bölgesinde Rumluk faaliyetleri (1918-1923) Grek activities in the Black Sea region
117 ÖZET Türkiye’nin, Millî Mücadele yıllarında Karadeniz Bölgesi’nde Pontusçu Rumlara karşı vermiş olduğu mücadeleyi konu alan araştırmamız: Giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, bölgenin tarihi geçmişi ve Pontus kavramı üzerinde durmaya çalıştık. Birinci bölümde, Pontus Devleti kurma idealinin nasıl ortaya çıktığı ve I. Dünya Savaşı’nda bu ideallerini hayata geçirmek için yapmış oldukları faaliyetleri izah ettik. Ayrıca bu bölümde Osmanlı Devleti’nin bu hareketlere karşılık almış olduğu tedbirlere de yer verdik, ikinci bölümde ise, Pontus meselesine yardımcı olan etkenleri ve bu çerçevede faaliyet gösteren örgütleri anlattık. Üçüncü bölümde, Mondros Mütarekesi sonrası gelişen silahlı ve siyasî mücadelelerini, dördüncü bölümde ise Türkiye’nin isyanı bastırma çalışmalarını ve Pontus meselesinin nihayetini açıkladık. Ayrıca araştırmamızda, Trabzon Müdafaa-i Hukuk-u Millîye Cemiyeti, İstikbâl Gazetesi ve Topal Osman faktörü üzerinde durmamızın nedeni; bölgede Pontusçu Rumlara karşı mücadele veren unsurların başında gelmelerinden dolayıdır. Araştırmamızda konuyla ilgisi olduğuna inandığımız Türk Ortodoksları meselesi ve Papa Eftim’in çalışmalarına da yer vermeye çalıştık. Yunanistan, kurulduğu tarihten itibaren sürekli Osmanlı Devleti’nin aleyhine büyüyerek topraklarını genişletmişti. Pontus meselesinin ortaya çıkması, Yunan yayılmacılığının bir devamı niteliğindedir. Megola İdea’yı gerçekleştirme uğrunda çalışan Etnik-i Eterya Cemiyeti Tanzimat’tan sonra Karadeniz kıyılarına da el atarak bu bölgede bir Pontus Devleti kurma hayalini yerleştirmiştir. Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmasıyla beraber bölgedeki Pontusçu Rumlar, ideallerini gerçekleştirmek için silahlı ve politik faaliyetlere başlamıştır. Pontusçu Rumların bu faaliyetlerine en büyük desteği, başta İstanbul Fener Rum Patrikhanesi olmak üzere Yunanistan ve Batılı devletler veriyordu. Pontus ayaklanmasının başım da din adamları çekiyordu. 2 Mayıs 1919’da toplanan Paris Banş Konferansı, Osmanlı topraklarının paylaşılma senaryolarına sahne olurken, Pontusçularda bu fırsatı kaçırmamak için isyanın önemli simalarından Metropolit Hrisantos ile bu konferansa katılmışlardır. Ancak 118 onferanstaki çıkar çatışmaları sonucunda Pontusçular umdukları desteği bulamadan geri önmüşlerdir. Siyasi bir manevrayla Türkler yaklaşmaya çalışan Hrisantos’un gerçek melleri çok geçmeden anlaşılacaktır. Pontusçu Rumlar bölgede bir devlet kurabilmeleri için nüfus çoğunluğunu ağlamaları gerektiğini biliyorlardı. Propagandalarında, bölgedeki Rum nüfusunun rürklerinkinden fazla olduğunu ileri sürüyorlardı. Trabzon Salnamelerinden yararlanarak 3U konuya açıklık getirmeye çalıştık. Hazırladığımız tablolar ile gayrimüslimlerle Türk lüfusunu karşılaştırdık. Göçmen Rumlara rağmen devlet kurabilecek nüfus çoğunluğuna sahip değillerdi. Amaçlarım gerçekleştirmek için giriştikleri çetecilik faaliyetleri bölge halkına sıkıntılı anlar yaşatmıştı. I. Dünya Savaşı’nda, Doğu Karadeniz’de etkili Rum çeteleri Rusların bölgeyi terk etmesinden sonra onlarla birlikte Rusya’ya gitmişlerdi. Mütarekeden sonra Trabzon ve çevresinde çok az Rum çetecisi kalmıştı. Çetecilik faaliyetlerinde daha ziyade güçlü oldukları Samsun ve çevresinde tutunmaya çalışmışlardı. Bölgeye gelen Mustafa Kemâl Paşa’ da raporunda bu durumu belirtiyordu. Ankara Hükümeti’nin almış olduğu tedbirlerle 6 Şubat 1923′ de Pontusçu Rumların isyanına son verildi. Bazı Rum çetecileri de 1923 yılı başında Yunanistan’a gittiler. Aym yıl Lozan Antlaşmasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi ile geride kalan Rumlar da 1924 yılının sonuna kadar bölgeden ayrıldılar. Böylece Karadeniz kıyılarında bir Rum Pontus Devleti kurma hayali sona ermiş oldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin dış borçları (1950-1960) Foreign debts of Turkish Republic (1950-1960)
127 ÖZET Osmanlı Devleti Kırım savaşına finansman sağlamak amacıyla ilk defa borç almıştır. Uzun süren savaşlar sonucunda ekonomisi zayıflayan, borçlarını ödeyemez duruma düşen Osmanlı Devleti, alacaklı devletlerin borçlarını tahsil etmek için kurduğu Düyun-u Umumiye İdaresi adlı bir kuruluş tarafından ekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir. İkinci Dünya savaşı sonrası Avrupa’daki ekonomik bunalımı ve bu ülkeleri etkileyen Rusya’nın komünizm fikirlerini ve yayılmacı politikalarını engellemek isteyen Amerika, Truman ve Marshall yardımlarıyla Avrupa’yı ekonomik açıdan güçlendirmek için çaba sarf etmiştir. Türkiye’nin Truman ve Marshall yardımlarıyla başlayan Amerikan dostluğu, Türkiye’nin NATO’ya üye olmasıyla pekişmiştir. Bu yardımlar 1952’ye kadar devam etmiş ve daha sonra ikili anlaşmalarla günümüze kadar sürmüştür. Amerika bu yardımlar sayesinde Türkiye’nin hem askeri hem de ekonomik işlerine karışma fırsatı bulmuştur. Amerikalı uzmanlar, Türkiye’nin Marshall yardımını alabilmesi ve dış kaynak kullanması için devletçi, mücadeleci ekonomi politikasını değiştirmesi gerektiğini söylemişlerdir. Önerileri arasında özel girişimlere önem verilmesi gibi maddeler vardır. Ayrıca yapılan yardımın hangi alanlara kullanılacağını kendileri belirlemişlerdir. Görüldüğü gibi ekonomi politikalarımızın değişiminin başlangıcı DP Hükümcti’nden önceye dayanmaktadır. Sovyet Rusya’nın Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karşı saldırma politikası izlemesi, Truman ve Marshall yardımından sonra NATO’ya üye olmasıyla son bulacaktır. 128 Demokrat Parti’nin 1946 yılında kurulmasıyla çok partili hayata geçilecek, 1950 yılında Demokrat Parti iktidara gelecektir. Tarım ve sanayi alanında reformlar yapılmış fakat dış borçların artışı cngellenememiş 10 yılda 13 kat artmıştır. Bu dönem özel girişimciliğine dayalı serbest piyasa ekonomisi kurma ve devletin ekonomideki ağırlığını azaltma vaatleri ile başlamıştır. Fakat üç-dört yıllık bir liberal ekonomi politikası uygulamasından sonra bu başı boş politika, diğer iç ve dış faktörlerle de birleşerek ekonominin istikrarsızlığa sürüklenmesine neden olmuştur. Bunun üzerine, ekonomide müdahaleler ve kontroller artmıştır. Devletin ekonomideki payı daralmamış hatta genişlemiştir. 1952 yılına kadar süren Marshall yardımları ve bunun yanında sağlanan milletlerarası krediler Türkiye’nin yapılanmasına harcanmıştır. 1950 – 1960 döneminde yapılan borçlanmalar ve bunların ödenmesinde zorlanan Demokrat Parti hükümeti bir takım ekonomik tedbirler almasına rağmen 1958 yılında ekonomik istikrar programını kabul ederek ekonominin iflas ettiğini açıklamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi araştırmalarına kaynak olarak Fikir Hareketleri dergisi (1933-1940)
ÖZET Fikir Hareketleri dergisi 1933-1940 yılları arasında Hüseyin Cahit YALÇIN tarafından çıkarıldı. Yedi yıl boyunca aralıksız (364 sayı) çıkan dergideki tüm makaleler bizzat Hüseyin Cahit tarafından yazılmış veya tercüme edilmiştir. Dergideki tercüme yazılarının tamamına yakını Hüseyin Cahit’in Matla’da sürgündeyken yaptığı tercümelerdir. Dergi, cumhuriyetin kuruluşunun onuncu yılı şerefine 24 sayfa çıkmış olan ilk sayı hariç sürekli olarak 16 sayfa çıkmıştır. Fiyatı yayın hayatı boyunca 20 kuruş olarak kalmıştı. Zengin bir içeriğe sahip olan dergi ekonomiden siyasete, edebiyattan dine, siyasal sistemlerin tetkikinden ünlü bilim ve siyasetçilerin hayatlarına kadar birçok konu hakkında çalışma ortaya koymuştur. Derginin genel politikası Türkiye Cumhuriyetine ve onun ilkelerine sağdan veya soldan yapılan tenkitleri tahlil ve teşrih ederek farklı bir görüş ortaya koymaktır. Bu amaçla demokrasiyi ve hakimiyet-i milliye anlayışı diğer siyasal sistemlerle kıyaslanarak demokrasinin üstünlüğü ispatlanmaya çalışılmıştır. Dergide İnkılapların Türkiye’yi birkaç asır ileri götürdüğü, ülkemizde uygulanan devletçilik sisteminin Türk ekonomisini batmaktan kurtardığı, hilafetin kaldırılmasının çok isabetli bir karar olduğu gibi Atatürk inkılaplarını destekleyici görüşler savunulmuştur. Ayrıca dergide Türk edebiyatının ünlü genç yazarları tarafından kaleme alınan eserler eleştirilerek bir edebiyat gündemi oluşturulmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda Türk gençliğini olumsuz yönde etkilediği düşünülen sosyalizm ve faşizm gibi ideolojiler dergide tanıtılmış, onların eksik ve hataları ortaya konularak gençleri bu ideolojilerin olumsuz etkisinden kurtarma iddiası öne çıkarılmıştır. Fikir Hareketleri dergisinde inkılap bir şuur haline getirilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, derginin sahibi ve yazarı Hüseyin Cahit Yalçın tarafından cumhuriyet ve geçmiş kıyaslaması yapılmış, Türk Milletinin geçmişte özelliklede istibdat döneminde çok sıkıntı çektiği, kendi anılarından alıntılarla anlatılarak Cumhuriyetin güzelliği ve olumlu yönleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Böylece Türk milletinin neden inkılaplara destek vermesi gerektiğinin gerekçeleri ortaya konularak Cumhuriyeti sahiplenme düşüncesi etkinleştirilmek istenmiştir. Bu dergide 1597 tane makale yayınlanmıştır. Bu makaleler başta Hüseyin Cahit Yalçın olmak üzere F. Nitti, Alain, F.Delaisi, C. Turgeon, F. Strowski, C. Sforza, J.Benda, F. Cambo, M. Trumer, C. Bougie adlı yazarlar tarafından kaleme alınmış olup, ekonomi, felsefe, siyaset, edebiyat eleştirisi, hatırat ana başlıklarından oluşmaktadır.
Kıbrıs Cumhuriyeti ve Kıbrıs sorunu (1960-1974) Republic of Cyprus and Cyprus conflict
ÖZET Doğu Akdeniz’de Anadolu’nun bir parçası görünümündeki Akdenizlin üçüncü büyük adası Kıbrıs, stratejik konumu ile hem uluslararası güç odakları hem de Türkiye için jeopolitik bir değer taşır. Tarihi süreç içinde bir çok kavim ve devletin egemen olduğu Ada’da halk çeşitli milletlerden oluşan karmaşık bir yapı sergiler. Osmanlı Devleti’nin 1571 ‘de Kıbrıs’ı ele geçirmesinden sonra, Ortodoks-Hristiyan Rum toplumu ile Müslüman-Türk toplumu arasındaki ikili, etnik ve dini yapı Kıbrıs Ortodoks kilisesinin kışkırtmalarıyla belirginleşmiş,Megalo-Idea ve Enosis kavramları Yunan ve Rumlarca gündeme taşınmıştır. 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonunda Rus tehdidine karşı Akdeniz’deki çıkarlarını korumak isteyen İngiltere, Osmanlı Devletine baskı yaparak Kıbrıs’a önce geçici olarak yerleşmiş, Birinci Dünya Savaşı sırasında da Adayı ilhak etmiştir.ilhak Lozan Antlaşmasıyla Türkiye tarafından kabul edilmek zorunda kalınmıştır. Kıbrıs’taki Türk ve Rumlar ingiliz koloni yönetimine ve birbirlerine karşı mücadelelerini kendi hedefleri istikametinde sürdürmüşlerdir. Bu süreçte Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar, sorunun uluslararası bir nitelik kazandırılması, İngiltere ve Türkiye ise sorunun ilgili tarafların birlikte görüşmeleriyle çözümlenmesi politikasını izlemiştir. İngiltere’nin Kıbrıs sorununa çözüm amacı ile başlattığı görüşmeler sonucunda, ilgili tüm tarafların katılımıyla 19 Şubat 1959’da Londra Antlaşması imzalanmış, Kıbrıs ve Rum toplumların ortak olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti, Anayasa ile Garanti ve İttifak antlaşmaları imzalanarak 15/16 Ağustos 1960 tarihinde bağımsızlığına kavuşmuştur. 116 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla imzalanan Garanti ve ittifak Antlaşmalarına rağmen anayasayı değiştirmeye çalışan Rumlar, Akritas planı ile de Enosis’i gerçekleştirmeyi amaçlamışlardır. Makarios’un Anayasa değişiklik tekliflerinin kabul edilmemesi üzerine Kıbrıs tarihinde “Kanlı Noel” olarak yer alan 21-22 Aralık 1963 olaylarında bir çok Türk katledilmiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti’ni fiilen sona erdiren bu olayları takip eden günlerde Ada’da görevlendirilen BM Barış Gücü de barışı sağlamada etkisiz kalmıştır. Makarios’un SSCB’nin siyasi desteğinde Yunanistan’daki Cunta yönetimi ve Türk tarafı ile mücadelesi, EOKA terör örgütünün Türklere yönelik eylemleri, BM’deki çözümsüz görüşmeler ve son olarak Kıbrıs’ta yapılan Nicos Sampson darbesi Türkiye’nin Ada’daki Türk toplumunun güvenliğini sağlamak üzere garantörlük hakkını kullanarak Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirmesine neden olmuştur. 117
Demokrat Parti döneminde dış politika (1950-1960) Foreign politics of Demokrat Party period (1950-1960)
109 ÖZET Demokrat Parti iktidarı yılları (1950-1960) dışpolitika gelişmeleri açısından oldukça yoğun bir dönemdir. Dönem içi gelişmelerin birçok nedeni II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan yeni yapılanmadan kaynaklanmaktadır. Demokrat Parti 14 Mayıs 1950 seçimleri sonrası iktidarı teslim aldığında, bir önceki dönemden farklı bir dışpolitika izlemeyeceğini beyan ederek görevi teslim almıştır. DP, öncelikli olarak Sovyetler Birliğinin 1946 yılında Türkiye’ye yönelttiği tehditlere kesin çözüm arayışına girmiştir. Bu anlamda iktidarın henüz ilk aylarında Nato’ya müracaat edilmiştir. Fakat arzulanan sonuç alınamamıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için Kore savaşı ‘na asker gönderilerek Nato’ya katılma sürecini hızlandırmıştır. Neticede Nato ve Amerikan ilişkilerimiz son derece olumlu gelişmiş Türkiye ait olduğu zeminlerde politika üretmeye başlamıştır. Türkiye ABD ile olan olumlu ilişkileri diğer yandan SSCB ile olumsuz gelişmiştir. 1953’te Stalin’in ölümü ilişkilerde bir yumuşama dönemi açmış ise de tam olarak normalleştiğini söylemek mümkün değildir.Türkiye olası Sovyet tehdit ve saldırısına karşı bölgesel paktlara da büyük önem verilmiştir. Önce Balkan Paktı ardından Bağdat Paktı bu amaçla oluşturulmuş bölgesel ittifaklardır. Kıbrıs meselesinin Türkiye önüne çıkması bu döneme rastlar. Adaya hakim olan İngiltere’ye karşı diplomatik ve terör yöntemleri ile adaya sahip olmak isteyen Rum’lar bir müddet sonra aynı metotları ada üzerinde ki Türklere de uygulamaya başlamışlardır. Ada’ da adil bir çözüm için başlanılan çabalar sonuç vermiş Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin temelleri bu dönemde atılmıştır.
Cumhuriyet Dönemi mülki idare sistemi The Civilian administration system in republican term
Y.DOÇ.DR. BEKİR KOÇLAR İLE İLGİLİ SAYFALAR VE DÖKÜMANLAR
Y.DOÇ.DR. BEKİR KOÇLAR İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
……………………………………………………………………………………………………………
208
İletişim / Communication
Adem DOĞAN, Göksel GÖKER: Kamu Kurumlarında Bir Halkla İlişkiler Çalışması Olarak
Vatandaş Memnuniyeti Ölçümü.
Citizen Satisfaction Measurement as a Public Relations Practic in Public
Institutions……………………………………………………………………………………………………..
236
Tarih / History
Bekir KOÇLAR: Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne Dersim’de Yönetim
Sorunu.
Administration Problem in Dersim: From Ottoman Empire to Turkish Republic……
261
Emine PANCAR: Aydın Cephesi Kuva-yı Milliyesi İçin Yürütülen İaşe ve İkmal Faaliyetleri.
Subsıstence And Supply Actıvıtıes Implemented For The Natıonal Forces At The
Aydın Front……………………………………………………………………………………………………
274
Makale Yazım Kuralları/ Writing Instructions for Papers…………………………………………………….
285


Yorum yaz