
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF.DR. SELAHATTİN KIYICI
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
İslam hukukunda feragat Renunciation in Islamic law
ÖZET Tezimiz bir giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Tezin giriş bölümünde hakkı sona erdiren belli başlı sebeplere özetle değindik. Bunu takip eden birinci bölümde; hak kelimesi üzerinde genişçe durduk. İkinci bölümde; hakkın düşmesi konusunu mezheplerin görüşleri ışığında açıkladık. Üçüncü bölümde; aile hukukunda hakkı sona erdiren amiller üzerinde durduk. Son bölümde ise; miras hukukunda hakkın düşmesi ve irtifak hakları konusunu mezheplerin görüşleri ışığında ele alıp inceledik.
İslam Hukuku açısından resmi olmayan nikah uygulamalarının doğurduğu hak zayileri Casualties of right wich non- offical marriage caused practices in respect of Islamic Law
Bu çalışma, ana hatlarıyla iki nokta üzerinde yoğunlaşmaktadır. Birincisi İslam’da aile kurumun oluşmasında ilk adım olan nikâh ve evliliktir. Bütün hukuk sistemlerinde bu yer almakla beraber İslam hukukunda nikâh hukuki bir akit olmaktan öte kutsal bir yapıya bürünmüştür. Aile insanoğlunun içinde doğup büyüdüğü, ilk eğitimini aldığı en küçük sosyal yapıdır. Toplumun çekirdeğini oluşturur. Toplumun yapıtaşı olan bu kurum içerisinde kadın ise son derece önemli bir yere sahiptir. Çünkü toplumu doğuran ve yoğuran kişidir. Tarih içerisinde evliliklere baktığımızda ise kadının durumu ve konumu bize aile kurumu hakkında yeterli bilgiyi vermektedir. Bu açıdan bakıldığında İslam’ın aile müessesesine ve kadına verdiği değer kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Çünkü İslam’ın hedefi insanlara hem dünyada hem de ahirette mutluluk vermektir. Nikâh konusu da tamamen kadının haksızlığa uğramaması üzerine kuruludur. Fakat İslam’ın bu hassasiyetinin yanlış anlaşılıp, yanlış uygulanması, günümüzde insanlara bazı sıkıntılar yaşatmaktadır. Bir diğer nokta olarak ele aldığımız bu durum ? Resmi ve medeni nikâh formları? başlığıyla, yaşanan örneklerle ortaya konulmuştur.
?Hanefû ve Şafiû Fıkhında Zekât le lgili Farklı Görüşler? isimli tezimiz bir giriş ile dört bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümü araştırmanın amacı, önemi, sınırları ve yönteminden oluşmaktadır. Birinci bölümde zekâtın vücubunun şartları ile edasının şartlarını Hanefû ve Şafiû mezhep imamlarının görüşleri doğrultusunda tespit edilmeye çalışılmıştır. ki mezhebin farklı görüşlerinin yanında mezhep içerisinde âlimlerin farklı görüşlerine de yer verilmiştir. kinci bölümde zekâtı vacip olan mallar her bir mezhebe göre tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun yanında farklı görüşler de işlenmiştir. Üçüncü bölümde zekâtın verileceği kimseler mezheplere göre tespit edilmeye çalışılmıştır. Dördüncü bölümde ise sadaka-i fıtır konusu işlenilmiştir. Vücubunun, edasının şartları ile sadaka-i fıtır miktarı mezheplere göre tespit edilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Zekât, Hanefû Mezhebi, Şefiû Mezhebi, görüşler, alimler, Sadaka-i Fıtır.
İslam Ceza Hukukunda ta’zir At-tazeer in İslamic Punishment Law
İslam Hukuku’nda kadınların köleliği ve hakları
Çal mam z Giri ve üç bölümden olu maktad r. Giri i iki k s m olarak tasarlad k. Birinci k s mda çal mam z n konu ve kapsam ; önemi ve gayesi, metodu ve sistemati i alt ba l klar n n yer ald teknik alt yap verildi. kinci k sm nda ise köle ve cariye kavram n n anlam alan ; slam hukukuna göre incelendi. Birinci bölümümüzü kölelik ve cariyelik kavramlar n n tarihi süreçte durumunu inceledik. Bu kavramlar aç klayarak köleli i do uran sebepler üzerinde durdu. slam öncesi semavi ve semavi olmayan dinlerde kölelik konular n inceledik kinci bölümde özellikle slam toplumlar nda kölelik durumu, özellikle kad n köleler göz önüne al narak incelendi.. Üçüncü bölüm ise slam hukukuna göre kölelerin yine özellikle kad n kölelerin sosyal hayattaki pozisyonlar na, hak ve hürriyetlerine de inerek inceledik. Ve sonuç bölümünde de tezimizin sonucunda vard m z sonuçlar aç klad k.
İslam hukunda borçlusu ve alacaklısı bakımından nafaka mükellefiyeti
110 Özet İslam hukuku içerisinde nafaka yükümlülüğü taraflar arasındaki hukuki münasebet esasına göre düzenlenmiştir. İnsan hayatının devamı için gerekli olan iaşe, giyim, mesken vb. gibi konularda giderlerin ifadelendirilmiş hali olan nafaka, eşler arasındaki birlik ve beraberliğin devamında ve aile topluluğunun huzur ve mutluluğunda çok önemlidir. İslam hukuku evlilik nafakasının tek borçlusu olarak kocayı mükellef kılarken, günümüz hukuku (Türk Medeni Kanunu) kadın erkek eşitliği bağlamında kadını da evin geçimine ortak etmiştir. İslam hukukunda kadının evlilik nafakasını hak etmesi için geçerli bir nikâha sahip olması yeterlidir. Evlilik nafakasının sona ermesi de boşanmayladır. İslam hukukundaki diğer bir nafaka çeşidi de hısımlık nafakasıdır. Hısımlık nafakası müşterek bir asılda birleşen ve civar hısımlar arasında mevzubahistir. Bunlar; anne-baba, kardeşler, kaçıncı kuşaktan olursa olsun dede-nine, amca, dayı, teyze, hala ve bunların çocuklarıdır. Hısımlık nafakası hısımlar arasında zengin olan akrabanın fakir olan akrabaya vermiş olduğu karşılıksız yardımdır. Hısımlık nafakası herhangi bir şeyin bedeli olmayıp, ihtiyaç ve zaruret halinde verileceğinden muhtaç durumda olmayan akraba nafaka isteme hakkı olamaz. Bu sebeple hısımlık nafakası ihtiyaç ve zarurete binaen alacaklısına verilir.


Yorum yaz