
-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 232 412 3100
- http://www.hastane.deu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. UĞUR PABUÇCUOĞLU
Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Amaç ve hipotez: Günümüzde birincil beyin tümörlerinin kök hücrelerden kaynaklandıgı hipotezi güçlenmektedir. Çalısmamızda nöral kök hücre belirleyicilerinin pilositik astrositomlardaki ekspresyonunu ve sonuçların prognostik açıdan degerini arastırmak amaçlanmıstır. Kök hücre belirleyicilerinden CD133, CD34, p75NTR, Sox-2 antikorları pilositik astrositom olgularına immunohistokimyasal yöntemle uygulanmıs, ekspresyonlar glial belirleyicilerin (olig-2, GFAP, vimentin) ve nöronal belirleyicilerin (Nörofilamen, Neu- N, sinaptofizin) ekspresyonları ile karsılastırmalı olarak incelenmistir. Bu tümörlerde ayrıca EGFR, p53, bcl-2, Ki-67 gibi tümör iliskili antijenler arastırılmıstır. Moleküler degisiklikler yanısıra olguların klinik özellikleri de tümörün biyolojik davranısını aydınlatmak için incelenmistir. Yöntem: 1990-2005 yılları arasında tanı alan 62 pilositik astrositom olgusundan doku mikroarray blok ve kesitleri hazırlanmıstır. Otopsi vakalarına ait fetal ve eriskin normal serebral korteks, serebellum dokuları kontrol amaçlı kullanılmıstır. Kesitlere immunohistokimyasal yöntemle CD133, CD34, p75NTR, bcl-2, EGFR, Nörofilamen, GFAP, vimentin, sinaptofizin, Sox-2, Olig-2, p53, Ki-67, NeuN antikorları uygulanmıs, floresan in situ hibridizasyon yöntemi ile de 15 olguda 1p/19q delesyonu incelenmistir. Bulgular: Olguların yas ortanca degeri 84 aydır (aralık 14-193 ay). Kız/erkek oranı esittir. Olguların %68’i (n=42) arka çukur, %29’u (n=18) supratentoryal bölge, %3’ü (n=2) medulla spinalis yerlesimlidir. 32 olguya (%52) total, 30 olguya (%48) subtotal eksizyon uygulanmıstır. Olguların %15’inde (n=9) ortalama 12 ay içerisinde nüks saptanmıstır. Vimentin tüm olgularda, GFAP ise fokal boyanma gösteren dört olgu (%10) dısında yaygın eksprese edilmistir. Sinaptofizin immunoreaktivitesi 40 olgunun 25’inde (%62), Nörofilamen 57 olgunun %21’inde (n=12), NeuN 50 olgunun %4’ünde (n=2) pozitiftir. EGFR ve p53 pozitifligi olguların hiçbirinde izlenmemistir. Bcl-2 antikoru ile 39 olgunun %16’sında (n=6) ekspresyon saptanmıstır. Ki-67 41 olguda ortalama %2 (aralık %0-8) oranında pozitiftir. CD133 bir olgu dısında olguların hiçbirinde, CD34, p75NTR de hiçbir olguda pozitif saptanmamıstır. Sox-2, 48 olguda ortalama %45 (aralık %0-90) oranında, Olig-2 ise 50 olguda ortalama %35 (aralık %0-90) oranında pozitiftir. statistiksel inceleme sonucunda nüks gelisimi cerrahi eksizyon derecesi ve yas ile ters yönde, Ki-67 boyanma indeksi ile pozitif yönde iliskili bulunmustur. Yası 5’ten küçük olguların hem tüm olgular hem de sadece subtotal eksizyon uygulanan olgular arasında nükssüz sagkalım süreleri daha kısadır. Ki-67 boyanma indeksi %2’den yüksek olgularda nükssüz sagkalım süreleri daha kısadır. mmunohistokimyasal belirleyiciler ile nüks gelisimi arasında istatistiksel olarak anlamlı iliski saptanmamıstır. Floresan in situ hibridizasyon yöntemi uygulanan 15 olguda 1p/19q delesyonu saptanmamıstır. Sonuç: Pilositik astrositom olgularında glial belirleyiciler yanı sıra daha düsük oranlarda olsa da nöronal belirleyicilerin eksprese edilmesi tanısal yaklasım için önemlidir. Özgül olmayan bir nöral kök hücre belirleyicisi Sox-2’nin pilositik astrositomlarda varlıgı kök hücre hipotezini desteklemektedir. Olig-2’de izlenen immunoreaktivite sonuçları, GFAP ve vimentin sonuçları ile birlikte pilositik astrositomlardaki glial diferansiasyonu göstermekte, 1p/19q delesyonunun saptanmaması oligodendroglial diferansiasyon olasılıgından uzaklastırmaktadır. Subtotal eksizyon uygulanan, 5 yas altında tanı alan ve Ki-67 boyanma indeksi %2’den yüksek olgular nüks yönünden riskli gruplardır. Bazı kök hücrelerde ve nadiren yüksek dereceli glial tümörlerinde izlenebilen CD133, p75NTR antijenleri pilositik astrositomlarda gözlenmemistir. Yüksek dereceli glial tümörlerde görülen p53 mutasyonu, EGFR amplifikasyonu pilositik astrositomlarda nüks gelisimi ile iliskili degildir. Çalısmada kullanılan doku mikroarray yöntemi genis immunohistokimyasal panel ve in situ hibridizasyon incelemesini kolaylastırmıstır. Anahtar kelimeler: Pilositik astrositom, nöral kök hücre, nüks, doku mikroarray yöntemi

Yorum yaz