
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 246 211 1000
- http://w3.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. SONGÜL SALLAN GÜL
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Öğretmenlik (TR)
2. Öğretmenler (TR)
3. Mesleksel statü (TR)
4. Mesleki değer (TR)
5. Toplumsal cinsiyet (TR)
6. İslam dini (TR)
7. İnançlar (TR)
8. Örtünme (TR)
9. Sosyolojik analiz (TR)
10. Simge (TR)
11. Kur?an-ı Kerim (TR)
12. Kamusal alan (TR)
13. Kadın (TR)
14. Çalışanlar (TR)
15. Yoksulluk (TR)
16. Sosyal devlet (TR)
17. Sağlık hizmetleri (TR)
18. Neo-liberalizm (TR)
19. Aile hekimliği (TR)
20. Occupational value (EN)
21. Vocational condation (EN)
22. Teachers (EN)
23. Teaching (EN)
24. Social gender (EN)
25. Head covering (EN)
26. Isparta (EN)
27. Women (EN)
28. (EN)
29. Koran (EN)
30. Symbol (EN)
31. Sociological analysis (EN)
32. To cover oneself (EN)
33. Fai (EN)
34. Poverty (EN)
35. Workers (EN)
36. Family practice (EN)
37. Neo-liberalism (EN)
38. Health services (EN)
39. Social state (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Farklı statülerde çalışan öğretmenlerin öğretmenlik mesleğine bakışları(Isparta örneği)
Bu tezin amacı, farklı statülerde çalışan öğretmenlerin öğretmenlik mesleğine ve kendi geleceklerine bakışının analiz edilmesidir. Çalışmamızın ilk bölümünde mesleğe ilişkin kavramalar ve mesleğin toplumsal konumunu açıklayan kuram ve yaklaşımlar verilmiştir. İkinci bölümde dünyada ve Türkiye’de öğretmenlik mesleği ele alınarak incelenmiştir. Bu bağlamda Türkiye’de öğretmenlik mesleğinin meslekleşme koşulları ve öğretmenlik mesleğinin özellikleri verilmiştir. Milli Eğitim şuralarında ve kalkınma planlarında öğretmen yetiştirme politikaları bu bölümde incelenmiştir. Üçüncü bölümde alan verilerinin analizi ve odak grup görüşmesi ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Son bölümde ise genel değerlendirmeler yapılmış olup, bu sürece ilişkin bazı yargılara ulaşılmıştır. Son olarakta önerilere yer verilmişidir. Anahtar Kelimeler: Meslek, Öğretmenlik, Statü, Eğitim, Gelir
Türkiye’de 1980 sonrası kadın ve aile politikalarının kamu yönetimine yansıması: Aktörler, paydaşlar ve paradokslar The projections of women and family policies in Turkey on public administration since 1980: Agencies, partners, and paradox
Türkiyede Cumhuriyetle beraber, uzun yıllar kadın olgusu, kadının aile içindeki statüsü bağlamında ele alınmış, modernizmin evrimci bakış açısıyla aile dönüşürken, kadının eşitlikçi konumunun gelişeceği umulmuştur. Özel alana yönelik doğrudan bir müdahale ya da kurumsal bir yapının varlığına ise gereksinim duyulmamıştır. 1980?lerin apolitik toplumsal gündeminde yeni yeşeren kadın hareketi ile beraber sivil inisiyatif ile kadın hem özel, hem de kamusal alandaki statüsünü sorgulamaya başlamıştır. Bu süreç toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılıklara karşı mücadelenin fitilini yakmıştır. Kamunun konuya müdahil olması da, 1980?lerin sonlarında başlamış, kadının toplumsal statüsünü yükseltmek ve ayrımcılıklara karşı mücadele etmede kurumsallaşma süreci başlamıştır. 1985 yılında kadına yönelik politikaların geliştirilmesinde Türkiye?nin Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin (CEDAW) imzalamasıyla başlayan devletin sorumluluk alma süreci, merkezi devlet içinde kurumsal yapıların gelişmesini olanaklı kılmıştır. 1989 yılının sonunda kadının toplumsal statüsünü artırma ve kadına yönelik ayrımcılıkla mücadele faaliyetlerini yürütecek bir kamusal irade olarak Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü (KSGM) kurulmuştur. Aynı yıl yeni sağ politikaların etkisiyle aileye yönelik araştırmaları esas alan Aile Araştırma Kurumu (AAK) da oluşturulmuştur. Türkiye kadın ve aileye ilişkin kurumsal mekanizmaların geliştirilmesinde dengeleyici rol oynamaya çalışmış, bir yandan muhafazakar siyasal iktidarların, diğer yandan yeni liberal politikaların etkisiyle kurumsal mekanizmalar gelişirken, ayrımcılıkla mücadelede kadın örgütleri sivil inisiyatif etkin rol oynamıştır. Avrupa Birliği (AB) uyum politikalarıyla birlikte, kadının güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için atılması gereken somut adımlar ve yasal gereklilikler tartışılmaya açılmış, Türkiye’nin değişen refah politikaları doğrultusunda kurumsal mekanizma ve politika uygulamaları ve modelleri ortaya çıkmıştır. Konuya artan duyarlılık, yasal düzenleme ve kurumsallaşma sürecine hız kazandırmıştır. 2003?den itibaren ise, kamu politikalarının uygulanabilirliğini ve etkinliğini artırmak için kurumsal yapıların yerelleşme olanakları ve politikaları oluşturulmuştur. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik geliştirilen ulusal eylem planlarının odak noktası aile içi şiddet ve istihdam politikaları olmuştur. Ancak tüm bu önlemlere ve kurumsal gelişmelere karşın Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğini anaakım haline getirememiş ve İnsani ve Toplumsal Cinsiyet Gelişme Endekslerindeki riskli ülke olma konumunu sürdürmüştür. Bunda Türkiye?de izlenen yeni liberal piyasa odaklı ekonomik politikaların yanı sıra sosyal alanda halen baskın konumunu sürdüren ataerkil muhafazakâr aile odaklı bakışın rolü büyüktür. Ayrıca ülkemizdeki siyasal iktidarların eril yapıları sürdürme istekleri, kurumsal iktidar ilişkileri ve ideolojik çatışmalar, kadın ve aileye ilişkin kamu ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliği süreçlerini olumsuz etkilemekte ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik politikaların başarı düzeyini azaltmaktadır. Bu çalışmada Türkiye’de kadın ve aile politikaları kamu politikaları bağlamında ele alınmakta, bu politikaların tarihsel bağlamı ortaya konularak 1980 sonrasına odaklanılarak, süreçte, kurumsallaşma dinamikleri, paradokslar, aktör ve paydaşlar incelenmektedir. Kadın ve aile politikaları refah politikaları bağlamında tartışılmakta, Türkiye’de uygulanan politika ve kurumsal yapıların modellemesi oluşturularak, eleştirel ve kadın bakış açısıyla konu irdelenmektedir.
Bilgisayar oyunlarında toplumsal cinsiyetçi kurgulama
Bilgi ve enformasyon teknolojisindeki gelişmeler yeni bilgi teknolojilerini oluşturan bilgisayar oyunlarını ortaya çıkarmıştır. 1960’lı yıllardan itibaren gelişme gösteren bilgisayar oyunları kitleleri dönüştürmek ve manipüle edebilmek amacıyla gündelik yaşamda çok önemli bir yer edinmektedir. Bu anlamda bilgisayar oyunları yalnızca eğlence amaçlı kullanılan bir araç değildir, aynı zamanda toplumsal cinsiyet ideolojisinin ve kültürel bir yansımanın da aracıdır. Bu koşullar içerisinde dil, din, ırk, sınıf ve cinsiyet gibi toplumsal farklılıklar bilgisayar oyunlarında yeniden üretim süreci içerisinde gerçekleşmektedir. Özellikle bu çalışma cinsiyetçilik temelinde incelendiğinde bilgisayar oyunlarında toplumsal cinsiyetin teknoloji dolayımlı nasıl yeniden üretildiğini sorgulayacaktır. Bu anlamda çalışmada kullanılacak oyunlar Türkiye’de ve Dünya’da geliştirilen oyunlar arasından farklı oyun türlerine göre amaçlı örneklem yöntemi ile seçilerek feminist kuramlar çerçevesinde incelenmiştir. İncelenen oyunlarda kadının ikincil ve edilgen olarak konumlandığı, belirlenmiş cinsiyet rollerinin ataerkil sisteme ve var olan ideolojik yapıya uygun olarak yeniden üretildiği feminist bakış açısıyla ortaya çıkarılmıştır. Anahtar kavramlar: Bilgisayar oyunları, toplumsal cinsiyet, enformasyon toplumu
Türban ve örtünmenin sosyolojik anlamı:
Günümüz Türkiye’sinde türban gündemde fazlaca yer alan konuların başında gelmektedir. Zaman zaman önemini yitirmiş gibi görünse de türban sorunu aslında sadece üzeri örtülen ve daha sonra yeniden sorgulanmaya başlanan bir konu olarak süregelmektedir. Özellikle 1980’ler ve 2000’li yıllardan sonra sürdürülen türban tartışmaları ve sonrasında ortaya çıkan İslami yükselişin temel aldığı konu inanç eksenli gelişmiştir. Bu noktada İslami hareketlilikle birlikte farklı bakış açıları ortaya çıkmıştır. Kadınlar bu sürecin içinde nesne olarak yer almışlar, kimlik, özgürlük ve özneleşmek adına mücadeleye başlamışlardır. Kadınların istekleri doğrultusunda kamusal alanda ?kadın? kimliğiyle yer alma mücadelesi, türbanın simge olarak algılanması ve modernizm bağlamında örtünme ve türbana bakış sosyolojik olarak ele alınmıştır. Bu bağlamda çalışma Isparta iliyle sınırlandırılmış olup, derinlemesine mülakat tekniği uygulanmış ve sorgu alanlarına cevap aranmıştır. Anahtar Kelimeler: Türban, İnanç, Din, Örtünme, Tarikat, Kamusal Alan, Kadın.
Yoksulluğun değişen yüzü çalışan yoksullar: İstanbul Sancaktepe Kemal Türkler Mahallesi üzerine bir araştırma Working poor as the changing identity of poverty: A research on the town of Kemal Türkler Mahallesi, Sancaktepe, İstanbul
1980’den sonra tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kendisini iyiden iyiye hissettiren neoliberal politikalar refah rejimleri ve çalışma ilişkilerinde köklü değişimleri beraberinde getirmiştir. Yoksullukla mücadele, devletin sorumluluk alanından piyasa özgürlükleri içerisinde hareket eden sivil toplum kuruluşlarına yönlendirilirken, istihdamın farklı ve güvencesiz türleri ise çalışma yaşamında etkin bir rol oynamaya başlamıştır. Bu anlamda formel olanı toplumsal yaşamdan çekildiği ve çekilen alanları enformelin doldurduğu görülmektedir. Yoksulluğun çözümünü bireylerin istihdama katılmalarında arayan yaklaşımların cevap veremediği soru olarak çalışan yoksullar ortaya çıkmaktadır. Günümüzde enformel istihdam alanları yanında formel istihdam alanlarında da görülen bu kesimlere yönelik kapsamlı politikaların geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde yoksulluk tanımları ile birlikte yoksulluk çalışmalarına ilişkin kuram ve yaklaşımlar değerlendirilmiştir. İkinci bölümde dünyada ve Türkiye’de yoksulluğun tarihsel seyri ve yoksulluk ölçütleri ile birlikte, sosyolojinin klasikleri ve sosyolojik teoride yoksulluğa bakış ele alınmıştır. Dünyada ve Türkiye’de çalışan yoksullara ilişkin yapılan çalışmalar ve değerlendirmeler yine bu bölüm içerisinde değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde ise araştırmanın bulguları analiz edilerek yorumlanmıştır. Ayrıca görüşmeler sonucunda elde edilen verilerden kategorik içerik analizi yapılmıştır. Son bölümde ise araştırma bulguları değerlendirilmiş ve çalışan yoksulların sorunlarının çözümüne yönelik öneriler belirtilmiştir.
Türkiye’de neoliberal politikalar doğrultusunda sağlıkta dönüşüm: Isparta-
Çalışmanın ilk bölümünde yeni liberalizmin ve yeni kamu yönetimi anlayışının; geleneksel kamu yönetimini ve kamu hizmetlerini ve bu çerçevede sağlık hizmetlerinin sunumunu nasıl değiştirdiği ele alınmıştır. İkinci bölümde sağlık hizmetlerinin sınıflandırılması, devletin sağlık hizmetlerinin sunumunda aldığı role göre sağlık sistemlerinin nasıl organize edildiği incelenmiş ve dünya ülkelerinden seçilen örnekler çerçevesinde sağlık hizmetlerinin finansman modelleri ve birinci basamak sağlık hizmetlerini sunumları değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde, Cumhuriyetin ilanından günümüze kadarki süreçte Türkiye’de sağlık hizmetlerinin gelişim çizgisi ve sağlık hizmetlerinin sunumunda yaşanan dönüşümler ele alınmış, Sağlıkta Dönüşüm Programı değerlendirilmiş, birinci basamak sağlık hizmetlerinde yeni bir uygulama olan aile hekimliği modelinin ülkemizdeki gelişim süreci incelenerek kuramsal çerçeve tamamlanmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde Temmuz-Aralık 2009 ayları arasında Isparta ve Burdur il merkezlerinde görev yapan aile hekimleri ile yüz yüze görüşmelerden elde edilen araştırma bulguları değerlendirilmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise, yeni liberal anlayış doğrultusunda Türkiye’de sağlık hizmetlerinin sunumunda yaşanan dönüşüm ve aile hekimliği sisteminin ele alındığı genel bir değerlendirme yapılmış, bu bağlamda sonuç ve öneriler sunulmuştur.
Bir erkek mesleği olan mühendislikte mühendis kadınların yaşam ve direniş stratejileri The survival and resistance strategies of women engineers in engineering which is accepted as a men profession
Çalışmanın amacı çalışan kadın makine mühendislerinin sosyolojik anlamda eril olarak görülen bir meslek alanında kendilerini var ederken ev ve iş yaşamlarını uyumlaştırma direnç ve stratejilerini incelemektir. Bu doğrultuda ekonomik, sosyolojik ve feminist kuramlar bağlamında oluşturulan temel ölçütler üzerinden yola çıkılarak Isparta Makine Mühendisleri Odasına ve İzmir Makine Mühendisleri Odasına kayıtlı çalışan toplamda 34 kadın makine mühendisine soru formu ve derinlemesine mülakat teknikleri uygulanarak araştırma sorularına yanıt aranmıştır. Çalışma bulguları mühendis kadınların meslek tercihini belirlediği düşünülen sosyo-demografik değişkenler etrafında sorgulanmış ve kategorik içerik perspektifi ile analiz edilmiştir. Araştırmada çalışan makine mühendisi kadınların babalarının mesleğe yönlendirmede temel etken olduğu saptanmıştır. Çalışmada kadın mühendislerin kent kökenli olmalarına karşın meslek ve aile ilişkilerinde uyumlulaştırma süreçlerinin kariyerin daha önünde olduğu da ortaya çıkan bir belirlemedir. Ayrıca araştırmanın temel amaçları doğrultusunda aile içi rollerin paylaşımı ve mesleki rol bağlamında kadınların mesleklerinde kendilerini var etme çabalarının öne çıktığı ama aynı zamanda medeni duruma göre farklı mesleki ve ev içi stratejileri geliştirdikleri gözlemlenmiştir. Özellikle evli mühendis kadınların ev ve iş yaşamını uyumlaştırma stratejilerine öncelik verdikleri ve iş yaşamında kadınsı olarak tanımlanan alanlara yöneldikleri, ancak ev yaşamında sosyal ilişki ve aile içi karar verme mekanizmalarında daha etkin yer aldıkları görülmüştür. Bekâr mühendis kadınların ise eril alanlara daha fazla yöneldikleri ve direnç stratejileri geliştirirken iş yaşamının gerekliliklerine ve donanımına sahip olma çabalarının öncelikli olduğu görülmüştür. Ancak her iki medeni durum temelinde ortak olan nokta, eril bir alan olduğu düşünülen makine mühendisliğinin kadınlar için dezavantaj içeren bir meslek alanı değil, aksine mesleğin sağladığı sosyalizasyon nedeniyle her ne kadar gelenekçi rol paylaşımları yaygınsa da, aile içi rol paylaşımında eşitlikçi tutum oluşturulması yönüyle de avantajlar içerdiği görülmüştür.


Yorum yaz