
-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 232 412 3100
- http://www.hastane.deu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. SERVET AKAR
Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Spondilit-ankilozan (TR)
2. Polimorfizm-genetik (TR)
3. Polimeraz zincirleme reaksiyonu (TR)
4. Nükleotidler (TR)
5. Histok (TR)
6. Spondilit-ankilozan (TR)
7. Sakroiliyak eklem (TR)
8. Manyetik rezonans görüntüleme (TR)
9. Enflamasyon (TR)
10. HLA B27 antigen (EN)
11. Histocompatibility (EN)
12. Nucleotides (EN)
13. Polymerase chain reaction (EN)
14. Polymorphism-genet (EN)
15. Inflammation (EN)
16. Magnetic resonance imaging (EN)
17. Sacroiliac joint (EN)
18. Spondylitis-ankylosing (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Arkaplan: Ankilozan spondilit (AS) HLA-B27 ile güçlü bir ilişki göstermektedir. Bu etkileşimin en iyi bilinen hastalık ilişkisi olması ve 1973?den beri biliniyor olmasına rağmen HLA-B27 tiplendirmesi teknik olarak bazı güçlükler göstermektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda Avrupalı ve Asyalı AS?li hastalarda, rs4349859 ve rs13202464 no?lu tek nükleotid polimorfizmlerinin (single nucleotide polymorphisms; SNPs) major histokompatibilite kompleksi ile (MHC) tag olduğu ve HLA-B27 tespitinde kullanılabileceği gösterilmiştir. Amaç: Bu çalışmanın amacı HLA-27 tespitinde daha önce bahsedilen SNP?lerin sensitivite ve spesifisitesini değerlendirmektir. Yöntem: Polimeraz zincir reaksiyonu restriksiyon fragmanı uzunluk polimorfizmi (polymerase chain reaction restriction fragment length polymorphism;(PCR-RFLP) yöntemi kullanılarak iki SNP (rs13202464 and rs4349859) genotiplendirildi. Bu genotiplendirme için gerekli primerler primer-BLAST arayüzü kullanılarak Primer3 algoritması ile dizayn edildi. PCR ürünleri BmrI ve Taq?I restriksiyon enzimleri ile sindirime uğratıldı. Gentiplerin kalite kontrolü için random seçilen bazı örnekler aynı zamanda ABI 3130 automated DNA sequencer cihazı kullanılarak sekanslandı. HLA-B27 analizi ticari olarak bulunan SSP-typing kit kullanılarak genotiplendirildi. SSP-tiplendirme sonuçları %2 agarose jel üzerinde gösterildi Sonuçlar: Çalışmaya toplamda modifiye New York kriterlerine göre AS olarak izlenen 207 hasta (%72 erkek, ortalama yaş 42.3 ± 10.8 ve 146 [%71] HLA-B27 pozitif) ve 32 sağlıklı kontrol (%78 erkek, ortalama yaş 52.7 ± 10.8 ve 2 [%6] HLA-B27 pozitif) dahil edildi. rs4349859 no?lu SNP için efekt alleli (A) yüksek spesifiteye sahipti (1.000) ancak sensitivite değeri 0.469 idi. rs13202464 no?lu SNP için efekt alleli (G) için spesifite 0.967 ve sensitivite 0.530 olarak hesaplandı. Yorum: Bu çalışmanın sonuçları daha önce HLA-B27 için oldukça güçlü tag olduğu bildirilen SNP?lerin, Türk popülasyonunda, klasik HLA-B27 tayin yöntemlerine göre avantajı olmadığını düşündürmektedir. Bizim toplumumuzda HLA-B27 ile daha güçlü ilişki gösteren SNP?lerin saptanabilmesi için başka çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Erken aksiyal spondiloartritli hastalarda magnetik rezonans görüntülemede ortaya konan sakroiliit varlığının radyolojik sakroiliit gelişimi ile ilişkisi The relationship between sacroiliac joint abnormalities on magnetic resonance imaging and the development of radiographic sacroliitis in patients with early axial spondyloarthritis
Gerekçe: Ankilozan spondilitte (AS) tanıda gerekli olan radyolojik sakroiliit gelişimi yaklaşık bir dekat kadar sürebilmekte ve bu durum tanı gecikmesine yol açmaktadır. Magnetik rezonans görüntüleme (MRI) sakroiliak eklemde aktif inflamasyonu gösterme ve erken tanıyı kolaylaştırmak için giderek artan sıklıkta kullanılmaktadır. Ancak MRI anormalliklerinin prognostik önemi net değildir. Bu nedenle, bu çalışmada radyolojik sakroiliit gelişimi ve MRI değişiklikleri arasındaki ilişkiyi inceleme yanında radyolojik sakroiliit için ön-gördürücü olabilecek faktörleri saptamayı amaçladık. Yöntem: 26.06.2002 ve 29.12.2006 tarihleri arasında Romatoloji kliniğince istenilen tüm MRI incelemeleri gözden geçirildi, bazal ve takip (en az bir yıl sonra) grafileri olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Sakroiliit ile ilgili MRI bulgularının tanımlanması için ASAS/OMERACT grubu önerileri kullanıldı. MRI’da kemik iliği ödemi (KIO) Leeds skorlama sistemi kullanılarak skorlandı. Direk grafide sakroiliak eklemler modifiye New York kriterlerine uygun olarak skorlandı. Tüm MRI incelemeleri ve radyografik görüntüler bir araştırmacı tarafından değerlendirildi ve daha sonra aynı araştırmacı, random seçilen bir grup grafi ve MRI incelemelerini kör olarak yeniden değerlendirdi. Araştırmacının kendi içindeki (intra-reader) güvenilirliği için linear kappa değerleri kullanıldı. Demografik bilgileri, klinik ve laboratuvar özellikleri hasta kayıtlarından elde edildi. Sonuçlar: Veritabanı taraması ile 472 hastanın MRI incelemesi saptandı, bunların 50’sinin MRI incelemesi SİE’lere yönelik değildi. Geri kalan 422 hastanın (322 kadın [%77], 97 erkek [%23]) 167’si (%39.6) analize uygundu ancak bir MRI incelemesi teknik nedenlerle değerlendirilemedi. Çalışmaya alınan hastalar ile analize giremeyen hastaların MRI incelemesi sırasındaki dışında demografik özellikleri ve hastalık ilişkili bulguları oldukça benzerdi. Yalnızca çalışma grubunun tetkik sırasındaki ortalama yaşları daha fazla idi. 346 hastanın tetkikinin radyolojik raporuna ulaşıldı ve KIO varlığı açısından gözlemciler arası uyum değerlendirildiğinde ?=0.550 olarak ve bu uyum istatistiki olarak anlamlı idi. MRI’da akut değişiklikler için gözlem ici (intraobserver) önemli derecede (? = 0.750; <0.001), modifiye New York kriterlerine göre radyolojik sakroiliitin varlığı için ise mükemmel uyum tespit edildi. Bazal direkt grafilerinin yeniden değerlendirilmesinde 3 hastanın modifiye New York kriterlerine göre AS olarak sınıflandırılabildiği görüldüğünden bu üç hasta sonraki analizlere dahil edilmedi. MRI değerlendirilmelerinde, 53 (%32) hastada KIO saptandı ve bu hastaların 24'ünde sakroiliak eklemde en az bir kadranda grade 2 ve üzerinde KIO tespit edildi. Ortalama dört yıllık takipte on hastada radyografik sakroiliit gelişmişti. MRI'da KIO ve yüksek derece KIO varlığı radyolojik sakroiliit gelişimi ile ilişkili bulundu. Ayrıca, MRI'da yapısal değişikliklerin varlığı, erkek cinsiyet, HLA B27 pozitifliği ve üveit varlığı da sakroiliit gelişimi ile korele idi. Regresyon analizinde ise orta şiddette KIO varlığı ve erkek cinsiyet radyolojik sakroiliit gelişimi için bağımsız değişkenler olarak saptandı. Tartışma: Başlangıçta MRI'da SIE'de aktif inflamatuvar lezyon varlığı gelecekte AS gelişimi ile ilişkili görülmektedir.


Yorum yaz