
-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 232 412 3100
- http://www.hastane.deu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. SELMAN SÖKMEN
Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Rektal neoplazmlar (TR)
2. Nüks (TR)
3. Neoplazmlar (TR)
4. Neoplazm evreleri (TR)
5. Kemoterapi-adjüvant (TR)
6. Kanser (TR)
7. Cancer (EN)
8. Chemotherapy-adjuvant (EN)
9. Neoplasm staging (EN)
10. Neoplasms (EN)
11. Recurrence (EN)
12. Rectal neoplasms (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Kolon kanserinde radiyal sınırın prognostik önemi
Amaç: Kolon kanseri için cerrahi uygulanan hastalarda tümör yerleşiminin kolonun peritonsuz kısmında ya da anatomik olarak dar mezenterli parçasında olması ile lokorejiyonel reküren hastalık ve azalmış sağkalım arasında bir nedensel ilişki olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada kolon kanseri nedeniyle potansiyel küratif rezeksiyon geçiren hastalarda sirkumferansiyel rezeksiyon marjin (CRM) tutulumunun prognostik öneminin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2005 ? Ocak 2008 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Kolorektal Cerrahi Biriminde radikal rezeksiyon yapılan 179 kolon kanserli(sadece pT3-pT4 kolon tümörleri) hastanın prospektif olarak kayıt altına alınan klinikopatolojik verileri analiz edildi. Histopatolojik incelemede CRM, tümörün en derin penetrasyonununa en yakın retroperitoneyal ya da peritoneyal adventitisyal yumuşak doku marjini olarak değerlendirildi. Sonuçlar: CRM pozitifliği 25 hastada (%14) izlendi. CRM tutulumu ile diferansiyasyon derecesi, tümör invazyon derinliği, lenf nodu tutulumu, venöz invazyon, lenfatik invazyon, tümör invazyon sınır tipi ve lokal nüks gelişimi arasında anlamlı ilişki saptandı(p<0.05). Çok değişkenli analizde venöz invazyon pozitifliği ve tümör invazyon derinliği ile CRM arasında anlamlı ilişki saptandı(p<0.05). Lokal nüks görülme sıklığı CRM pozitifliği izlenen hastalarda CRM negatifliği olan hastalara göre artmış olarak bulundu(p<0.01). CRM tutulumu olan hastalarda hastalıksız sağkalım(355±74 gün), CRM tutulumu olmayan hastalara göre (609±45 gün) anlamlı düzeyde azalmıştı(p<0.05). CRM pozitifliğinin hastalıksız sağkalım üzerinde 0.5 kat negatif etkisinin olduğu bulundu (p=0.027; CI=0.276-0.926). Sonuç: Bu çalışmada kolon kanserinde CRM tutulumunun varlığı ilerlemiş tümör yayılımının göstergesi olarak belirlenmiştir. CRM pozitifliği onkolojik açıdan nüks ve sağkalımın ne oranda gerçekleşeceğinin önemli bir belirleyicisidir. CRM pozitif olan hastalar sistemik hastalık riskinin artması nedeniyle postoperatif adjuvan kemoterapi ve radyoterapiden fayda görebilir. Bu nedenlerle kolon kanserli hastaların histopatolojik raporlarında bu prognostik faktörün yorumlanması rutin olmalıdır.
Amaç: Lokal ileri rektum kanserinde manyetik rezonans (MR) pelvimetri ile ölçülen tanımlı pelvik çapların, pelvik kavite indeksinin (PKİ), tümör volümünün ve tümör volüm regresyon oranının(TVRO) cerrahi teknik ve onkolojik sonuçlar üzerindeki etkisini araştırmak Gereç-Yöntem: Lokal ileri rektum kanseri nedeniyle neoadjuvan kemoradyoterapi(KRT) alan, küratif onkolojik cerrahi uygulanan 125 rektum adenokarsinomlu hastanın ileriye dönük olarak kaydedilmiş klinikopatolojik veri kümesi kullanıldı. Uzak metastazı/peritoneal karsinomatozu/ acil cerrahi girişimi olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Preoperatif MR ile ölçülen pelvik çaplar, PKİ(Pelvik girimXinterspinöz mesafe/pelvik derinlik), tümör volümü, TVRO[(Preoperatif tümör volümü=V1-KRT sonrası tümör volümü=V2x100)/V1] ile hastaların komplikasyonları ve onkolojik sonlanımları arasındaki ilişki araştırıldı. Rektum MR incelemes iki radyolog tarafından veriye çapraz-kapalı olarak yapıldı. Bulgular: Tek değişkenli analiz sonucuna göre; yaş (p= 0.010), evre(p= 0.005), lenfatik invazyon (p= 0.043), çevresel rezeksiyon sınırı(ÇRS)(p< 0.001), pelvik derinlik(p= 0.014), interasetabular uzaklık (p=0.026), PKİ(p=0.005), KRT sonrası tümör volümü/PKİ(V2/PKİ)(p=0.028), TVRO(p=0.02) ve lokal nüks(p<0.001) 5-yıllık sağkalımla ilişkili bulundu. Çok değişkenli analiz sonucuna göre; yaş (p= 0.03), ÇRS (p< 0.001)PKİ(p=0.049) ve evre (p= 0.027) bağımsız güçlü prognostik faktörler olarak saptandı. Tek değişkenli analizde, lokal nüksü belirlemede PKİ'nin küçük olması(PKİ≤90) anlamlı fark(p= 0.026) oluşturmuştur. Lojistik regresyon analizine göre komplikasyon gelişimini intertüberöz mesafe, sakral promontoryumdan S3-S4'e uzanan mesafe ve TVRO belirlemektedir. Lineer regresyon analizine göre kan kaybı miktarı için PKİ(p<0.001) ve pelvik derinlik(p<0.033); ameliyat süresi için de PKİ(p<0.001) bağımsız belirleyici bir faktördür. Komplikasyon ve lokal nüksü belirlemede en yüksek diskriminatif analizi PKİ ve TVRO sağladı. Diskriminatif analiz sonucunda komplikasyon ve lokal nüksün doğru sınıflandırılma oranı sırasıyla %66 ve %88 olarak saptandı. Sonuç: Lokal ileri rektum kanserli hastalarda MR görüntüleme ile elde edilen pelvimetrik ve tümör volümü ölçümleri ile hastaların komplikasyonları ve onkolojik sonlanımları öngörülebilir. Bu ölçümler prognostik açıdan tartışmalı evrede olan olgularda(T3N0) neoadjuvan KRT tedavi kararının alınmasında ya da alınmamasında etkili olacaktır.
Amaç: Neoadjuvan kemoradyoterapi verilen ve verilmeyen rektum kanserli hastaların rezeke edilmiş patolojik piyeslerinde tümör tomurcuklanmasının prognostik önemi ve iyi bilinen klinikopatolojik faktörler ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlandı. Hastalar ve Yöntem: Ocak 2000?Haziran 2010 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi’nde uluslararası kabul edilmiş standartlara göre klinik evrelemesi yapılıp cT3N0-cT4N0 veya herhangi bir cTN(+) pozitif olarak lokal ileri rektum kanseri tanısı almışve multidisipliner kolorektal konseyinde neoadjuvan kemoradyoterapi alması gerekliliği karara bağlanmış, metastazı olmayan rektum kanseri hastaları(n=117) ile preoperatif adjuvan tedavi verilmeyen cT2N0-cT3N0 rektum kanseri hastalarının(n=113) klinikopatolojik verileri ve onkolojik sonuçları prospektif olarak değerlendirildi. ?Tumor budding?[Tümör Tomurcuklanması(TT)] değerlendirilirken Hase ve ark.’nın 1993 yılındaki tanımlaması esas alınarak izole tek bir kanser hücresi veya 5’den daha az sayıda hücreden oluşmuş olan kanser hücresi kümesi ?tomurcuklanma odağı? olarak kabul edildi. Elde edilen sayı tümör tomurcuklanmasının derecesi olarak kabul edildi ve bu sayı için ?tomurcuklanma yoğunluğu? terimi kullanıldı. TT yoğunluğuna göre yok, az(1?5), orta(6?10), çok(>10) olarak sınıflandı. Ayrıca TT yoğunluğu skalası (yok, az) ve (orta, çok) olarak iki grup(TT-1 ve TT-2) oluşturuldu. Sonuçlar: Tümör tomurcuklanması ile neoadjuvan kemoradyoterapi(KRT), tümör invazyon derinliği, lenf nodu tutulumu, lenf damar invazyonu, venöz invazyon, lokal nüks, uzak metastaz ve metastatik lenf nodu sayısı arasında anlamlı ilişki saptandı. TT yoğunluğu arttıkça olgularda genel sağkalım ve hastalıksız sağkalım oranları azalmaktadır. Tümör tomurcuklanması tüm rektum kanserlerini içeren seride ve neoadjuvan KRT verilmeyen olgularda genel sağkalım için bağımsız prognostik faktör olarak tespit edildi. Neoadjuvan KRT verilen olgularda tümör tomurcuklanması skorunun genel sağkalıma bağımsız bir faktör olarak etkisinin olmadığı görüldü. Neoadjuvan KRT verilmesi ile genel sağkalım arasında anlamlı ilişki saptanırken, hastalıksız sağkalım üzerine anlamlı etkisinin olmadığı görüldü. Lenf damar invazyonu ve venöz invazyon varlığının genel sağkalımı ve hastalıksız sağkalımı azalttığı tespit edildi. Çevresel rezeksiyon sınırı(ÇRS) uzaklığının yetersiz olmasının hastalıksız sağkalımı azalttığı ve ÇRS uzaklığı mesafesi daraldıkça-tümöre yaklaşıldıkça-hem neoadjuvan KRT alan hem de almayan olgularda genel sağkalım ve hastalıksız sağkalımın azaldığı saptandı.


Yorum yaz