
-
Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- +90 216 578 0000
- http://www.yeditepe.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. SELÇUK YILMAZ
Üniversite: Yeditepe Üniversitesi
Bölüm: Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Radyografi (TR)
2. Periodontit (TR)
3. Mandibula (TR)
4. Kemik nakli (TR)
5. Furkasyon-klas II (TR)
6. Furkasyon (TR)
7. Dental mine pr (TR)
8. Grefler (TR)
9. Gingival çekilme (TR)
10. Gingival hastalıklar (TR)
11. Gingiva (TR)
12. Cerrahi flepler (TR)
13. Periodontit (TR)
14. Periodontal hastalıklar (TR)
15. Ozon (TR)
16. Metronidazole (TR)
17. Antibiyotikler (TR)
18. Yara iyileşmesi (TR)
19. Periofilm (TR)
20. Periodontit (TR)
21. Periodontal hastalıklar (TR)
22. Antienfektif ajanlar (TR)
23. Radyografi-dental (TR)
24. Periodontit (TR)
25. Periodontal hastalıklar (TR)
26. Kemik nakli (TR)
27. Kan trombositleri (TR)
28. Periodontit (TR)
29. Periodontal rejenerasyon (TR)
30. Periodontal hastalıklar (TR)
31. Kan trombositleri (TR)
32. Dental mine (TR)
33. Periodontit (TR)
34. Periodontal hastalıklar (TR)
35. Ozon (TR)
36. Oral hijyen (TR)
37. Mikrobiyoloji (TR)
38. Lazer tedavisi (TR)
39. Yara iyileşmesi (TR)
40. Transforme edici büyüme faktörleri (TR)
41. Radyografi (TR)
42. Periodontal rejenerasyon (TR)
43. Peri (TR)
44. Radyografi (TR)
45. Periodontal rejenerasyon (TR)
46. Periodontal hastalıklar (TR)
47. Kollajen (TR)
48. Kemik rejenerasyonu (TR)
49. (TR)
50. İn vitro (TR)
51. Lazerler (TR)
52. Lazer tedavisi (TR)
53. Kalsiyum karbonat (TR)
54. Dentin geçirgenliği (TR)
55. Dentin (TR)
56. Arginin (TR)
57. Maksiller sinüs (TR)
58. Maksilla (TR)
59. Kollajen (TR)
60. Kemik nakli (TR)
61. Grefler (TR)
62. Alveolar kenar artırılması (TR)
63. Alveola (TR)
64. Sayısal görüntüleme teknikleri (TR)
65. Sayısal görüntü analizi (TR)
66. Diş macunları (TR)
67. Dental plak (TR)
68. Dental enamel (EN)
69. Dental enamel proteing (EN)
70. Furcation (EN)
71. Furcation-class II (EN)
72. Bone transplantation (EN)
73. Ma (EN)
74. Surgical flaps (EN)
75. Gingiva (EN)
76. Gingival diseases (EN)
77. Gingival recession (EN)
78. Grafts (EN)
79. Antibiotics (EN)
80. Metronidazole (EN)
81. Ozone (EN)
82. Periodontal diseases (EN)
83. Periodontitis (EN)
84. Anti infective agents (EN)
85. Periodontal diseases (EN)
86. Periodontitis (EN)
87. Periofilm (EN)
88. Wound healing (EN)
89. Blood platelets (EN)
90. Bone transplantation (EN)
91. Periodontal diseases (EN)
92. Periodontitis (EN)
93. Radiography-dental (EN)
94. Dental enamel (EN)
95. Dental enamel proteing (EN)
96. Blood platelets (EN)
97. Periodontal diseases (EN)
98. Periodontal regen (EN)
99. Laser therapy (EN)
100. Microbiology (EN)
101. Oral hygiene (EN)
102. Ozone (EN)
103. Periodontal diseases (EN)
104. Periodontitis (EN)
105. Grafts (EN)
106. Blood platelets (EN)
107. Bone transplantation (EN)
108. Periodontal diseases (EN)
109. Periodontal regeneration (EN)
110. Bone defects (EN)
111. Bone transplantation (EN)
112. Bone regeneration (EN)
113. Collagen (EN)
114. Periodontal diseases (EN)
115. Periodo (EN)
116. Arginine (EN)
117. Dentin (EN)
118. Dentin permeability (EN)
119. Calcium carbonate (EN)
120. Laser therapy (EN)
121. Lasers (EN)
122. In vitro (EN)
123. Alveolar bone loss (EN)
124. Alveolar ridge augmentation (EN)
125. Grafts (EN)
126. Bone transplantation (EN)
127. Collagen (EN)
128. Maxil (EN)
129. Dental plaque (EN)
130. Toothpaste (EN)
131. Digital image analysis (EN)
132. Digital imaging techniques (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Mandibuler sınıf II furkasyon defektlerinde mine matriksi proteinlerinbin sığı kaynaklı kemik greft materyali ve biyoaktif cam esaslı kemik greft materyali ile kombine kullanımının klinik ve radyografik olarak değerlenfirilmnedi amaçlandı. Split mouth olarak planlanan çalışmaya 16 kronik periodontitisli hastadaki toplam 44 defekt dahil edildi. Defektlerden 22 tanesi MMP+SKKG ile tedavi edilirken, 22 tanesi ise MMP+BC ile tredavi edildi. Operasyondan önce ve 12 ay sonra plak ve dişeti oluğu kanama indeksi, rölatif dişeti kenarı konum seviyesi, sondalama derinliği, rölatif ataşman ve kemik seviyeleri, horizontasl ataşman ve kemik seviyeleri ile radyografik kemik seviyesi ölçümleri yapıldı. Operasyondan sonraki 12. ayda, her iki grupta da klinik ve radyografik parametrelerde başlangıça göre istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p <0.01). Vertikal orta nokta ölçümleri değerlendirildiğinde I ve II gruplarda sırasıyla 2,71 ±0, 32 mm ve 2,58 ±0, 45 mm SD azalması, 2,19 ± 0,26 mm ve 2,05 ± 0,34 mm ataşman kazancı, 0,39± 0,99 mm ve 0,32± 0,97 mm dişeti çekilmesi, 1,95± 0,65 mm ve 1,72± 0,36 mm kemik kazancı, 1,66± 0,48 mm ve 1,48± 0,40 mm radyografik kemil kazancı saptandı. Horizontalölçümler değerlendirildiğinde I ve II. gruplarda sırasıyla 3,62± 0,48 mm ve 3,39± 0,54 mm ataşman kazancı ve 3,54± 0,44 mm ve 3,28± 0,53 mm kemik kazancı saptandı. Birinci grupta 14 defekt tam kapanma gösterirken, II. grupta 9 defekt tam kapanma gösterdi. Bu çalışmada elde edilen bulgular MMP+SKKG ve MMP+BC kombinasyonlarının sınıf II furkasyon defektlerinde 12. ayda anlamlı klinik ve radyografik iyileşme sağladığını göstermektedir. Gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Her iki tedavi yaklaşımı da sınıf II furkasyon defektlerin tedavisinde kullanılabilir.
Clinical evaluation of coronally advanced flap with or without acellular dermal matrix graft for the treatment of multiple gingival recessions with thin tissue biotype İnce doku biyotipine sahip çoklu çekilmelerin tedavisinde kuronale kaydırılan flep ve hücresiz dermal matriks grefti kombinasyonunun tek başına kuronale kaydırılan flep ile karşılaştırılması
Bu çalışmada ince doku biyotipine sahip (dişeti kalınlığı (DK) < 0.8 mm), Miller Sınıf I & II çoklu dişeti çekilmelerinin tedavisinde kuronale kaydırılan flep (KKF) ve hücresiz dermal matriks grefti kombinasyonunun tek başına KKF ile klinik, estetik ve hasta memnuniyeti sonuçları açısından karşılaştırılması amaçlandı. Dişeti çekilmesi ? 3 mm olan 24 hastadaki 48 dişeti çekilmesi araştırmaya dahil edildi ve test (KKF+ hücresiz dermal matriks grefti) ile kontrol (KKF) olarak 2 gruba ayrıldı. Çalışmanın başlangıcında ve operasyondan 12 ay sonra, sondalanabilir çep derinliği (SCD), klinik ataşman seviyesi (KAS), dişeti çekilmesi miktarı (DÇM), keratinize doku genişliği (KD), DK, ortalama ve tam defekt kapanma yüzdesi, hasta memnuniyeti ve kök kapanma estetik skoru değerlendirildi. Başlangıç DÇM, KKF+ hücresiz dermal matriks grefti ve KKF gruplarında sırasıyla 3.25 ± 0.34 mm ve 3.21±0.26 mm olarak saptandı. Başlangıç ve 12 ay. verileri karşılaştırıldığında, incelenen tüm parametrelerde, istatistiksel olarak anlamlı değişimler saptandı (p<0.05). Dişeti kalınlığı test grubunda 0.75±0.06 mm'den 1.41±0.11 mm'ye; kontrol grubunda 0.71±0.08 mm'den 0.77±0.09 mm'ye değişim gösterdi. Ortalama ve tam kök kapanma yüzdesi test ve kontrol gruplarında sırasıyla %94.84 ve %83.33 (DÇM azalması: 2.37±0.83 mm); %74.99 ve %50.00 (DÇM azalması: 2.37±0.83 mm) olarak saptandı. DÇM azalması, ataşman kazancı, KD ve DK artması, ortalama defekt kapanma yüzdesi, kök kapanma estetik skoru açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p<0.05). DK ve ortalama defekt kapanma yüzdesi arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyon saptandı (r=0.465; p<0.05). Bu çalışmanın sınırları dahilinde, çoklu çekilmelerin tedavisinde KKF ve hücresiz dermal matriks grefti kombinasyonu ile daha başarılı estetik ve klinik sonuclar elde edildi. Miller Sınıf I & II çoklu dişeti çekilmelerinin tedavisinde DK ? 1.3 mm olduğu zaman, tam defekt kapanma yüzdesi artmaktadır.
Bu çalışmada, periodontal kemik içi defektlerin tedavisinde trombositten zengin plazma (TZP) ve sığır kaynaklı kemik grefti (SKKG) kombinasyonunun etkinliğinin klinik ve radyografik olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmaya, yaşları 37 ile 60 arasında değişen, 20 ileri kronik periodontitis hastasına ait sondalanabilir cep derinliği (SCD) ? 6 mm ve kemik içi defekt derinliği ? 3 mm olan toplam 85 kemik içi defekt dahil edildi. Defektler, TZP+SKKG ile tedavi edildi. Operasyon öncesinde ve operasyondan 12 ay sonra, plak indeksi, dişeti oluğu kanama indeksi, SCD, dişeti kenarı konum değişikliği, rölatif ataşman seviyesi, rölatif kemik seviyesi ve radyografik kemik seviyesi ölçümleri yapıldı. Tüm hastalarda iyileşme sorunsuz gerçekleşti. Operasyondan sonraki 12. ayda klinik ve radyografik parametrelerde başlangıç seviyesine göre anlamlı iyileşme saptandı (p<0.0001). Defektin en derin noktası gözönüne alındığında, 4.78±1.20 mm SCD azalması, 4.24±1.03 mm ataşman kazancı ve 0.54±0.34 mm dişeti çekilmesi gözlendi. Klinik ve radyografik kemik kazancı değerleri sırasıyla 3.75±0.97 mm ve 3.79±1.02 mm olarak bulundu. Bu bulgular, TZP ve SKKG kombinasyonuyla tedavinin kemik içi periodontal defektlerde, tedavi önce ve sonrası kıyaslandığında istatiksel olarak anlamlı klinik ve radyografik iyileşme sağladığını göstermektedir.
Bu çalışmada kronik periodontitisli (KP) hastalarda başlangıç periodontal tedavi (BPT)’ye yardımcı olarak kullanılan topikal gaz ozon ve sistemik metronidazol uygulamasının etkinliklerinin klinik ve mikrobiyolojik olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmaya sondalama derinliği (SD) ? 5 mm, dişeti oluğu kanama indeksi (DOKİ) ? 2 olan en az 3 tek köklü dişe sahip, yaşları 31 ile 56 arasında değişen 30 KP hastası dahil edildi. Rastgele 3 gruba ayrılan hastalardan 1. gruba diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi (SRP) ve topikal gaz ozon uygulaması (SRP + Ozon), 2. gruba SRP ile beraber sistemik metronidazol uygulaması (SRP + Antibiyotik) ve 3. gruba sadece SRP uygulması yapıldı. Subgingival plak örnekleri SD ? 5 mm ve DOKİ ? 2 olan bölgelerden tedavi öncesi (0. gün) ve tedavi sonrası (90. gün) alındı. Bunu takiben plak indeksi (Pİ), DOKİ, SD ve rölatif ataşman seviyesi (RAS) içeren klinik ölçümler yapıldı. Mikrobiyolojik değerlendirme için total canlı bakteri sayımı yapıldı ve zorunlu anaerop bakteri oranları belirlendi. Araştırma süresinin sonunda, tüm ağıza ait klinik parametrelerin hepsinde grup içi değişimlerde istatistiksel olarak anlamlı azalmalar tespit edildi (p0.05), DOKİ, SD ve RAS değerlerinde SRP+Antibiyotik grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı azalmalar tespit edildi (p<0.05). Klinik iyileşmelere paralel olarak, tüm tedavi gruplarında total bakteri sayısında ve zorunlu anaerop bakteri oranında II istatistiksel olarak anlamlı azalma tespit edildi (p0.05). Ancak zorunlu anaerop oranlarında meydana gelen değişimin gruplar arası karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edilememesine rağmen (p>0.05), tek başına SRP uygulanan gruba göre SRP+Antibiyotik ve SRP+Ozon gruplarında daha fazla olması topikal gaz ozonun periodontal tedavideki yerinin net olarak belirlenebilmesi için farklı doz ve sürelerde, çeşitli hasta gruplarında klinik, mikrobiyolojik ve biyokimyasal parametrelerle birlikte incelendiği uzun dönem takipli araştırmalara gereksinim olduğunu göstermektedir. Çalışmamızın sonuçları, konu ile ilgili gelecek araştırmalar için umut verici niteliktedir.
Bu çalışmada kronik periodontitisli hastalarda başlangıç periodontal tedaviye destek olarak kullanılan lokal piperasilin sodyum (Periofilm®) uygulamasının klinik, mikrobiyolojik parametreler üzerindeki etkinliğinin değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışma kapsamına sondalama derinliği (SD) ? 5 mm ve gingival indeksi (Gİ) ? 2 mm olan en az 3 tek köklü dişi bulunan, yaşları 49.30±8.46 arasında olan 10 erkek 10 kadın toplam 20 hasta dahil edildi ve rastgele iki gruba ayrıldı. 1. Gruba diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi (SRP), 2. Gruba SRP+Periofilm® uygulandı. 0. ve 90. günde plak indeksi (Pİ), Gİ, sondalamada kanama (SK), SD, rölatif ataşman seviyesi (RAS) ve rölatif dişeti Kenarı Seviyesi (RDKS) ölçüldü, mikrobiyolojik örnekler toplandı. Mikrobiyolojik analizler Multiplex PCR ve Reverse Hybridizasyon tekniği kullanılarak yapıldı. Her iki grupta da tespit edilen klinik iyileşmeye paralel olarak, mikroorganizma bulunma oranları azaldı. Araştırmanın sonuçları, hastaların tedavi süresi boyunca gerekli ağız hijyeni seviyesini ve dişeti sağlıklarını koruduklarını gösterdi. Klinik değerlendirmede, SD deki azalmanın SRP ve SRP+Periofilm® gruplarında sırasıyla 2.2 mm ve 2.28 mm, ataşman kazancının ise sırasıyla 1.49 mm ve 1.71 mm olduğu tespit edildi. Bu değişimler SD ve RAS için SRP ve SRP+Periofilm® gruplarında çok ileri derecede anlamlıdır (p<0.001). Mikrobiyolojik değerlendirmede, Aggregatibacter actinomycetemcomitans (A.a.) ve Prevotella intermedia (P.i.)'daki azalma grup içi değerlendirildiğinde anlamlı bulunmadı. Porphyromonas gingivalis (P.g.), Treponema denticola (T.d.) ve Tannerella forsythensis (T.f.) bulunma oranlarının her iki tedavi grubunda da istatistiksel olarak anlamlı azaldığı ancak bu mikroorganizmaların tamamen elimine edilemediği görüldü. İncelenen bütün parametreler açısından gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Periofilm® ile ilgili verilerimiz bu ajanların katkılarını desteklemek için yeterli anlamlılığa ulaşamamıştır. Periodontal tedavide Periofilm® kullanımının yerinin net olarak belirlenebilmesi için, çeşitli hastalık gruplarında, farklı zaman dilimlerinde, farklı doz ve sürelerdeki etkisinin, çeşitli periodontal tedavilerle kombine olarak incelendiği uzun dönem araştırmalara gereksinim vardır. Anahtar Kelimeler: Antimikrobiyal ajan, mekanik periodontal tedavi, kronik periodontitis
Bu çalışmada ileri kronik periodontitis teşhisi konmuş hastalarda bulunan periodontal kemik içi defektlerin tedavisinde trombositten zengin plazma (TZP) ve sığır kaynaklı kemik grefti (SKKG) kombinasyonu ile trombositten fakir plazma (TFP) ve SKKG kombinasyonu uygulamalarının klinik ve radyografik olarak karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmamıza, yaş ortalaması 45.71±9.06 olan, 20 ileri kronik periodontitis hastasındaki 3+2, 3+1, 3, 2+1 ve 2 duvarlı toplam 79 kemik içi defekt dahil edildi. Başlangıç tedavisinden sonra sondalama derinliği (SD) ?5 mm ve kemik içi defekt derinliği ?3 mm olan kemik içi defektler tedavi edildi. Defektlerden 41 tanesi TZP+SKKG (1. grup) ile tedavi edilirken, 38 tanesi TFP+SKKG (2. grup) ile tedavi edildi. Operasyondan önce ve 12 ay sonra, plak ve dişeti oluğu kanama indeksleri, rölatif dişeti kenarı konum seviyesi, SD, rölatif ataşman ve kemik seviyeleri ile radyografik kemik seviyesi ölçümleri yapıldı. Bütün vakalarda iyileşme sorunsuz gerçekleşti. Operasyondan sonraki 12. ayda her iki grupta da klinik ve radyografik parametrelerde başlangıca göre çok ileri derecede anlamlı iyileşme tespit edilirken (p0.05). Defektin en derin noktası göz önüne alındığında, 1. ve 2. grupta sırasıyla, 3.87±0.86 mm ve 3.76±0.80 mm SD azalması, 2.51±0.97 mm ve 2.18±0.87 mm ataşman kazancı, 1.35±0.68 mm ve 1.58±0.54 mm dişeti çekilmesi ile 2.18±0.86 mm ve 2.09±0.89 mm klinik ve 2.11±0.87 mm ve 2.19±0.96 mm radyografik kemik kazancı saptandı. Bu çalışmadan elde edilen bulgular, hem TZP+SKKG, hem de TFP+SKKG kombinasyonlarının ileri kronik periodontitisli hastalarda bulunan periodontal kemik içi defektlerde, 12. ayda anlamlı klinik ve radyografik iyileşme sağladığını, ancak gruplar arasında anlamlı bir farkın bulunmadığını göstermektedir.
PERİODONTAL KEMİK İÇİ DEFEKTLERİN TEDAVİSİNDE TROMBOSİTTEN ZENGİN PLAZMA VE SIĞIR KAYNAKLI KEMİK GREFTİ KOMBİNASYONU İLE TEK BAŞINA SIĞIR KAYNAKLI KEMİK GREFTİ UYGULAMALARININ KLİNİK VE RADYOGRAFİK OLARAK KARŞILAŞTIRILMASI
Bu çalışmada, kronik periodontitisli (KP) hastalarda başlangıç periodontal tedaviye ek olarak kullanılan; lokal sodyum piperasilin (Periofilm®) uygulamasının klinik ve biyokimyasal parametreler üzerindeki etkisi incelendi. Çalışmaya sondalama derinliği (SD) ? 5 mm ve gingival indeksi (Gİ) ? 2 olan en az 3 tek köklü dişi bulunan, 10 erkek ve 10 kadın toplam 20 KP’li hasta dahil edildi ve rastgele iki gruba ayrıldı. 1. gruba diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi (SRP), 2. gruba SRP’ye ek olarak Periofilm® (SRP+Periofilm®) uygulandı. 0. ve 90. günde plak indeksi, Gİ, sondalamada kanama, SD, rölatif ataşman seviyesi ve rölatif dişeti kenar seviyesi ölçüldü ve dişeti oluğu sıvısı (DOS) örnekleri toplandı. Biyokimyasal analizler için toplanan DOS örnekleri içerisinde matriks metalloproteinaz-8 (MMP-8) ve matriks metalloproteinaz doku inhibitörü-1 (TIMP-1) seviyeleri enzyme-linked immunosorbent assay yöntemi ile analiz edildi.
Bu çalışmada, kronik periodontitisli (KP) hastalarda başlangıç periodontal tedavi (BPT)’ye yardımcı olarak kullanılan Er:YAG lazer ve topikal ozon uygulamasının etkinliklerinin klinik ve mikrobiyolojik olarak karşılaştırılmalı değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmaya her kadranda sondalama derinliği (SD) ? 5 mm, dişeti oluğu kanama indeksi (DOKİ) ? 2 olan en az 3 tek köklü dişe sahip, yaşları 31 ile 56 arasında değişen, 18 kadın ve 12 erkek toplam 30 KP’li hasta dahil edildi ve rastgele 3 gruba ayrıldı. 1. gruba diş yüzey temizliği ve kök yüzey düzleştirilmesi (SRP) ve Er:YAG lazer uygulaması (SRP+Er:YAG), 2. gruba SRP ve topikal ozon uygulaması (SRP+Ozon) ve 3. gruba sadece SRP uygulaması yapıldı. Mikrobiyolojik örnekler SD ? 5 mm ve DOKİ ? 2 olan tek diş bölgesinden tedavi öncesi (0.gün) ve sonrası (90.gün) alındı. Bunu takiben plak indeks (Pİ), DOKİ, SD, rölatif ataşman seviyesi (RAS) içeren klinik ölçümler yapıldı. Mikrobiyolojik değerlendirme için total canlı bakteri sayımı yapıldı ve total canlı bakteri sayısı içinde zorunlu anaerop ve fakültatif anaerop bakteri oranları berlirlendi. Gözlem süresinin sonunda, tüm ağıza ait klinik parametrelerin hepsinde grup içi değişimlerde istatistiksel olarak anlamlı azalmalar tespit edildi. Klinik parametrelere ait fark ortalamalarının gruplar arası karşılaştırmalarında sadece Pİ değerinde istatistiksel olarak farklılık görülmezken, DOKİ, SD ve RAS değerlerinde anlamlılık tespit edildi (p<0.05). Elde edilen bu farklılığın 2'li karşılaştırmada SRP+Er:YAG lazer grubu lehine olduğu belirlendi. Klinik iyileşmelere paralel olarak, tüm tedavi gruplarında total bakteri sayısında azalma tespit edildi. Zorunlu anaerop mikroorganizma oranlarının grup içi değişimlerinde SRP+Er:YAG lazer, SRP+Ozon ve SRP gruplarında istatistiksel olarak anlamlı azalma tespit edildi (p<0.05). Fakültatif anaerop mikroorganizma oranlarının grup içi değişimlerinde SRP+Er:YAG, lazer SRP+Ozon ve SRP gruplarında istatistiksel olarak anlamlı artış tespit edildi. Mikrobiyolojik parametrelerin gruplar arası karşılaştırılmasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmedi. SRP+Lazer grubu, bu çalışmanın sınırları içerisinde klinik parametreler açısından diğer gruplara nazaran daha iyi sonuçlar göstermiştir. Ancak klinik iyileşmede elde edilen bu farklılık mikrobiyolojik sonuçlara yansımamış ve bulgular mikrobiyolojik üstünlüğü destekleyen anlamlılığa ulaşamamıştır. Anahtar Kelimeler: Er:YAG Lazer, SRP, Ozon, Kronik Periodontitis
Evaluation of gingival crevicular fluid levels of matrix metalloproteinase-8 and tissue inhibitor of metalloproteinase-1 following regenerative therapy in patients with generalized aggressive periodontitis
Bu çalışmada, periodontal kemik içi defektlerin tedavisinde solventle dehidrate edilen mineralize allogreft (MA) ve sığır kaynaklı kemik greftlerinin (SKKG) kollagen membranla (KM) kombine kullanımının etkinliğinin klinik ve radyografik olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmaya 25 kronik periodontitis hastasına ait sondalanabilir cep derinliği (SCD) ? 6 mm ve kemik içi defekt derinliği ? 4 mm olan toplam 38 kemik içi defekt dahil edildi. Defektler, MA + KM ve SKKG + KM ile tedavi edildi. Operasyon öncesinde ve operasyondan 12 ay sonra, plak indeksi, dişeti oluğu kanama indeksi, SCD, rölatif dişeti kenarı seviyesi, rölatif ataşman seviyesi, rölatif kemik seviyesi ve radyografik kemik seviyesi ölçümleri yapıldı. Operasyondan sonraki 12. ayda klinik ve radyografik parametrelerde başlangıç seviyesine göre anlamlı iyileşme saptandı (p<0.01). Defektin en derin noktası gözönüne alındığında, MA + KM ve SKKG + KM gruplarında sırasıyla 5.22±1.24 mm ve 4.17±1.3 mm SCD azalması, 2±0.94 mm ve 1.13±0.83 mm dişeti çekilmesi ve 3.22±1.09 mm ve 3.04±1.2 mm ataşman kazancı gözlendi. Klinik ve radyografik kemik kazancı değerleri sırasıyla MA + KM grubunda 3.13±1.11 mm ve 2.84±1.12 mm, SKKG + KM grubunda 2.72±1.1 mm ve 2.68±0.88 mm olarak bulundu. Kemik içi defektlerin tedavisinde her iki kombine rejeneratif tedavi uygulaması da başlangıca göre anlamlı ve benzer klinik ve radyografik iyileşme sağlamaktadır.
Bu çalışmada, %8 arginin ve kalsiyum karbonat içeren bir hassasiyet patı (Colgate® Sensitive Pro-Relief?) ile Erbium-Doped Yttrium Aluminium Garnet (Er:YAG) lazerin tek başlarına veya kombine bir şekilde, çekilmiş dişlerden elde edilen dentin örneklerinde, dentin tübüllerinin kapanması üzerine etkilerinin Scanning Electron Microscope (SEM) kullanılarak incelenmesi amaçlandı. Çalışmaya çekilmiş gömülü 3. molar dişlerinden elde edilen kesitlerden hazırlanan 40 dentin örneği dahil edildi ve her biri 10 örnekten oluşan 4 farklı gruba ayrıldı. Tüm dentin örneklerinin yüzeyine önce %1’lik sitrik asit uygulanarak smear tabakası kaldırıldı ve dentin tübül girişlerinin açığa çıkması sağlandı. Daha sonra I. gruptaki dentin örneklerine herhangi bir işlem uygulanmadı ve bu grup kontrol grubunu oluşturdu. II. gruptaki örneklere Er:YAG lazer (30 Hz, 60 mj/pulse, 10 sn) ve III. gruptaki örneklere %8 arginin ve kalsiyum karbonat kombinasyonu içeren hassasiyet patı uygulandı. IV. gruptaki örneklere ise %8 arginin-kalsiyum karbonat kombinasyonu içeren hassasiyet patını takiben Er:YAG lazer tatbik edildi. Tüm dentin örnekleri, dentin tübüllerinin tıkanması ve yüzey morfolojisi açısından SEM ile incelendi. Gruplar arası kıyaslamada açıkta kalan dentin tübüllerinin çapı, açıkta kalan tübül sayısı ve 100 ?m2 başına düşen tübül sayısı olarak elde edilen en fazla değerlerin sırasıyla grup I, grup III, grup II ve grup IV’de sıralandığı görüldü. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar uygulanan tüm tedavi seçeneklerinin, dentin tübüllerinin kapanmasında ve daralmasında etkili olduğunu, kombine tedavi uygulanan grupta ise daha belirgin bir kapanma izlendiğini, tek başına Er:YAG lazer ile kombine tedavinin dentin hassasiyeti tedavisinde etkili olabileceğini göstermektedir.
Bu çalışmada, kronik periodontitisli (KP) hastalarda başlangıç periodontal tedaviye yardımcı olarak kullanılan Er:YAG lazer ve sistemik metronidazol uygulamasının etkinliklerinin klinik ve mikrobiyolojik olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmaya sondalanabilir cep derinliği (SCD)? 5 mm, gingival indeks (Gİ)? 2 olan en az 3 tek köklü dişe sahip, yaşları 35 ile 65 arasında değişen 27 KP hastası dahil edildi. Rastgele 3 gruba ayrılan hastalarda 1. Gruba diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirilmesi (SRP) ve Er:YAG lazer uygulaması (SRP+Lazer), 2. Gruba SRP ve sistemik olarak metronidazol grubu antibiyotik uygulaması (SRP+Ant) ve 3. Gruba sadece SRP uygulaması yapıldı. Subgingival plak örnekleri SCD ? 5 mm olan bölgelerden tedavi öncesi (0. gün) ve tedavi sonrası (90. gün) alındı. Bunu takiben plak indeks (Pİ), Gİ, SCD, rölatif ataşman seviyesi (RAS) içeren klinik ölçümler yapıldı. Mikrobiyolojik değerlendirme için total canlı bakteri sayımı yapıldı. Bunların arasından zorunlu anaerob ve fakültatif anaerob bakterilerin oranları belirlendi. Gözlem süresinin sonunda, tüm ağıza ait klinik parametrelerin hepsinde grup içi değişimlerde (p0.05), Gİ ve SCD değerlerinde (p<0.01) düzeyinde, RAS değerinde ise (p<0.001) düzeyinde anlamlı farklılık tespit edildi. Elde edilen bu farklılığın grupların ikili karşılaştırmasında SRP+Lazer grubu lehine olduğu belirlendi. Klinik iyileşmelere paralel olarak, tüm tedavi gruplarında total bakteri sayısında azalma tespit edildi. Zorunlu anaerob mikroorganizma oranlarının grup içi değişimlerinde, (SRP+Lazer) ve SRP gruplarında (p<0.05) düzeyinde, (SRP+Ant) grubunda ise (p<0.001) düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı azalma elde edildi. Fakültatif anaerob mikroorganizmaların oranlarının grup içi değişimlerinde (SRP+Lazer) ve SRP grubunda (p<0.05) düzeyinde, (SRP+Ant) grubunda ise (p0.05).
Bu çalışmada, bilateral posterior maksiller atrofiye sahip hastalarda, sinüs ogmentasyonunda 1:3 oranında otojen kemik grefti (OKG) ve kollajen jel içerikli ksenogreft kombinasyonu ile tek başına kollajen jel içerikli ksenogreft kullanımının histolojik ve histomorfometrik olarak karşılaştırılması amaçlandı. Çalışmamıza, yaş ortalaması 55.00±10.95 ve rezidüel kret yüksekliği en fazla 5 mm olan 2’si kadın, 4’ü erkek toplam 6 hasta dahil edildi. Lateral duvar osteotomisini takiben hastaların maksiller sinüsleri kollajen jel içerikli ksenogreft (Grup 1) veya OKG+kollajen jel içerikli ksenogreft (Grup 2) ile bilateral olarak ogmente edildi. Daha sonra her iki grupta da lateral pencere rezorbe olabilen kollajen membran (KM) ile kapatıldı. Ogmentasyon öncesinde rezidüel kret yüksekliğinin belirlenmesi, ogmentasyondan hemen sonra ve 8 ay sonra ise mevcut greft yüksekliğinin değerlendirilmesi amacıyla Cone Beam Computerized Tomography (CBCT) alındı. Ogmentasyondan 8 ay sonra implant cerrahisi sırasında greft uygulanan bölgelerden kemik biyopsileri elde edilerek histolojik analiz yapıldı. Araştırmaya dahil edilen hastalarda ogmentasyon sonrasındaki iyileşme döneminde herhangi bir komplikasyona rastlanmadı. Sinüs ogmentasyonu öncesinde alınan CBCT’lerde, ortalama rezidüel kret yükseklikleri Grup 1’de 4.14±2.99 mm, Grup 2’de 3.24±1.66 mm olarak ölçüldü. Ogmentasyondan hemen sonra ortalama greft yükseklikleri gruplarda sırasıyla 11.91±5.40 mm ve 11.35±3.45 mm olarak saptanırken, ogmentasyondan 8 ay sonra bu değerler 9.31±4.54 mm ve 10.39±3.70 mm’ye düşüş gösterdi. Grup içi değerlendirmede, her iki grupta da ogmentasyon öncesine göre, ogmentasyondan hemen sonra görülen artış ve ogmentasyonun hemen sonrasına göre, 8 ay sonrasında görülen düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p0.05). Tüm histolojik kesitlerde yeni kemik oluşumu saptanırken, Grup 2’de elde edilen kemikleşmenin Grup 1’den daha yoğun olduğu görüldü. Kesitlerin histomorfometrik değerlendirmesinde yeni oluşan kemik, Grup 1 ve 2’de sırasıyla %29.4 ve %36.6, rezidüel greft partikülleri ise %14.4 ve %14 olarak hesaplandı. Fibröz doku oranı ise sırasıyla %56 ve %49.2 olarak ölçüldü. Grupların yeni kemik oluşumu yüzde ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi (p>0.05). Bu çalışmadan elde edilen bulgular, her iki çalışma grubunda 8 aylık iyileşme süresinin kemik oluşumu için yeterli olduğunu, ancak gruplar arasında anlamlı bir farklılığın bulunmadığını göstermektedir.
Bu araştırmada, NovaMin içeren bir diş macunu ile stannöz kompleks içeren diğer bir diş macununun plak önleyici etkilerinin dijital plak görütüleme analizi (DPGA) kullanılarak in vivo olarak karşılaştırılması amaçlandı. Çapraz geçişli, randomize, 3 periyotlu, 2 tedavi ürünlü, çift kör olarak tasarlanan araştırmaya periodontal açıdan sağlıklı 31 birey dahil edildi. Bireyler, tedavi ürünlerine geçmeden önce uyumlama döneminde standart sodyum floritli (NaF) bir diş macunu ve standart düz kıllı bir diş fırçası ile günde 2 kere 7 gün boyunca dişlerini fırçaladılar. Uyumlama döneminden sonra araştırmaya dahil edilen bireyler, B’nin (NovaMin) ve A’nın (stannöz kompleks) tedavi ürünlerini temsil ettiği ABB, ABA, BAA ve BAB ardışımına randomize olarak dağıtıldılar. Üç hafta süren her periyotta bireyler tedavi ürünlerini 17 gün boyunca günde 2 kez uyguladılar ve her tedavi periyodunun 15., 16. ve 17. günlerinde sabah fırçalama öncesi ve sonrası ve öğleden sonra plak miktarları DPGA ile ölçüldü. Bireyler 17. günün akşamından itibaren 21. günün sonuna kadar diğer tedavi periyoduna geçmeden önce arınma dönemine tabi tutuldular. Arınma döneminde 4 gün boyunca standart NaF’li diş macunu ile dişlerini fırçaladılar. İstatistiksel analizi güçlendirmek amacıyla üçünçü periyotta bir tedavi tekrarlatıldı. Araştırmaya katılan 31 bireyin hepsi çalışmayı tamamladı ve hiç bir yan etki görülmedi. Sabah fırçalama öncesi stannöz kompleks içeren diş macunu kullanımı sırasında bireylerde, NovaMin içeren diş macunu kullanımına göre %10.8 daha az plak tespit edildi (p<0.05). Bireylerde tespit edilen ortalama plak değerleri sırasıyla 14.02 ve 15.72'dir. Sabah fırçalama sonrası stannöz kompleks içeren diş macunu kullanımı ile bireylerde NovaMin diş macunu kullanımına göre %14.2 daha az plak tespit edildi (p<0.05). Bireylerde tespit edilen ortalama plak değerleri sırasıyla 5.62 ve 6.55'tir. Öğleden sonra stannöz kompleks içeren diş macunu kullanımı sırasında bireylerde NovaMin içeren diş macunu kullanımına göre %14.8 daha az plak tespit edildi (p 0.30). Tüm ölçüm zamanlarında stannöz kompleks içeren diş macunu kullanımı ile NovaMin içeren diş macunu kullanımına göre plak seviylerinde anlamlı azalmalar sağlandı (p<0.05).


Yorum yaz