
-
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 232 412 3100
- http://www.hastane.deu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. REYHAN UÇKU
Üniversite: Dokuz Eylül Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Yaşam kalitesi (TR)
2. Depresif hastalık (TR)
3. İzmir-Aliağa (TR)
4. İzmir (TR)
5. Ölüm (TR)
6. Çevre (TR)
7. Sosyodemografik özellikler (TR)
8. Neoplazmlar (TR)
9. Mortalite (TR)
10. Kanser (TR)
11. Eksik veri (TR)
12. Bulaşıcı hastalıklar (TR)
13. Bildirme kipleri (TR)
14. İzmir (TR)
15. Tıp eğitimi (TR)
16. Sağlık hizmetleri araştırmaları (TR)
17. Sağlık hizmetleri (TR)
18. Afetler (TR)
19. Acil tıp serv (TR)
20. Kuduz (TR)
21. Depressive disorder (EN)
22. Quality of life (EN)
23. Industry area (EN)
24. Cancer patients (EN)
25. Mortality (EN)
26. Neoplasms (EN)
27. Sociodemographic features (EN)
28. Environment (EN)
29. Indicative moods (EN)
30. Contagious disease (EN)
31. Missing data (EN)
32. Emergency medicine (EN)
33. Emergency medical services (EN)
34. Disasters (EN)
35. Health services (EN)
36. Health services res (EN)
37. Rabies (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Şizofreni ve depresyonda içselleştirilmiş damgalanma ve yaşam kalitesi
Giriş: İçselleştirilmiş damgalanma, bireyin toplumdaki olumsuz kalıp yargıları kendisi için kabullenmesi ve bunun sonucunda değersizlik, utanç gibi olumsuz duygularla kendisini toplumdan geri çekmesidir. Amaç: Remisyonda şizofreni ve depresyon hastaları arasında içselleştirilmiş damgalanma ve yaşam kalitesi puanları arasında farklılık olup olmadığı ve içselleştirilmiş damgalanmanın yaşam kalitesi üzerindeki etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Kesitsel tipteki bu çalışma Akdeniz Üniversitesi Psikiyatri Polikliniği’ne başvuran remisyonda olan şizofreni ve depresyon hastalarında yapılmıştır. Örnek büyüklüğü her bir hastalık grubu için en az 85’er kişi olarak hesaplanmıştır (0.50 etki büyüklüğü, %90 güç, %95 güven aralığı ile); görüşmeyi kabul eden 86 şizofreni ve 85 depresyon hastası çalışmaya alınmıştır. Temel bağımsız değişken hastalık tipi, bağımlı değişkenler ise İçselleştirilmiş Damgalanma ve Yaşam Kalitesidir. Ruhsal Hastalıklarda İçselleştirilmiş Damgalanma Ölçeği ve Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Form kullanılmıştır. Bulgular: İçselleştirilmiş damgalanma puanları her iki hasta grubunda farklı bulunmuştur. Şizofreni hastalarının puan ortalamaları daha yüksektir. Her iki hasta grubunda yaşam kalitesi alt ölçekleri fiziksel alan ve sosyal alan puanları arasında farklılık bulunurken; ruhsal alan, çevresel alan ve ulusal alan puanlarında farklılık bulunmamıştır. Her iki hasta grubunda da düşük orta ve yüksek içselleştirilmiş damgalanma düzeyleri arasında yaşam kalitesi puanlarının beş alt ölçeğinin tamamında farklılık saptanmıştır. Sonuç ve öneriler: Bu çalışmada yüksek içselleştirilmiş damgalanma puanları alanlarda yaşam kalitesi daha kötü olduğu bulunmuştur. Psikiyatri tedavilerinde ve yaşam kalitesi çalışmalarında damgalanma etkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
İzmir’in Aliağa İlçesi belediye sınırları içerisinde 2011 yılında meydana gelen ölümlerin nedenleri ve sosyodemografik değişkenlerle ilişkisi The causes of death occured within the Aliaga İzmir municipial boundaries in 2011 and their relation with the sociodemographic variables
GİRİŞ VE AMAÇ: Hastalıkların ve ölüm nedenlerinin başında sanayi kaynaklı kimyasal kirleticiler yer almaktadır. Yoğun endüstriyel kirlilik kanseri daha belirgin ve bilinir duruma getirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tüm kanserlerin %80?ini doğrudan veya dolaylı olarak çevresel faktörlere bağlı olduğunu belirtmektedir. Gelişmekte olan bölgelerde tüm ölümlerin %25?i, gelişmiş bölgelerdeki ölümlerin %17?si çevresel nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bu çalışmada Aliağa ilçesi belediye sınırları içerisinde 2011 yılında meydana gelen ölümlerin nedenlerini araştırmak, kanser nedenli ölümleri ve sosyo-demografik değişkenlerle ilişkisini incelemek amaçlanmıştır. YÖNTEM: Kesitsel bir araştırmadır. İzmir, Aliağa ilçesi belediye sınırları içinde yer alan on bir mahallede 2011 yılında meydana gelen ölümler araştırmanın evrenini oluşturmaktadır ve evrenin tamamı çalışmaya alınmıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü?nün 2011 yılı İzmir?e ait bilgisayar ölüm kayıtları ve Aliağa Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü 2011 yılına ait ölüm belgeleri incelenmiş ve ölenlerin birinci derece yakınları ile yüz yüze görüşülmüştür. Ölüm belgelerinin incelenmesi sonucu, yetersiz bilgi olduğu tespit edildiğinde ölüm nedenini saptamak için DSÖ tarafından kabul edilen ve Sağlık Bakanlığı tarafından da kullanılan ayrıntılı bir sözel otopsi uygulanmıştır. Çözümlemede Ki-kare, Mantel Haenszel ki-kare çözümlemesi, Fisher’in kesin testi ve Lojistik regresyon analizi, kullanılmıştır. BULGULAR: Aliağa belediye sınırları içinde 2011 yılında 174 ölüm belirlenmiştir. Aliağa?da ikamet edip 2011 yılında ölenlerin ölüm nedenleri arasında kalp damar hastalıkları %36.2 oranı ile ilk sırada, kanserler %26.4 ile ikinci sırada bulunmuştur. Tüm kanser nedenli ölümler içinde birinci sırada solunum sistemi kanserleri (%43.5) gelmiştir. Erkeklerde ilk sırayı yine solunum sistemi kanserleri (%57.1) alırken, kadınlarda ilk sırayı gastrointestinal sistem kanserleri (%27.8) almıştır. Yaş gruplarına göre kanser nedenli ölüm oranı, 45 yaş altında %10.3, 45-54 yaş grubunda %10.9, 55-64 yaşta %17.8, 65-74 yaşta %16.1, 75-84 yaşta %25.9, 85 ve üstünde %19.0’dır. Yaş ile kanser nedeniyle ölüm arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Anlamlılık 55-64 ve 75 ve üzeri yaş gruplarından kaynaklanmaktadır. İkamet süresi ile kanser ölümleri arasında da anlamlı ilişki bulunmuştur. Farkı yaratan grup 15-29 yıl Aliağa?da ikamet etmiş olanlardır. Sigara içenlerde kanser nedeniyle ölüm oranı % 48.9, içmeyenlerde %18.7’dir. Sigara içenlerde kanser nedeniyle ölüm oranı içmeyenlerden anlamlı düzeyde yüksektir Birinci derece akrabalarda kanser öyküsü olanlarda olmayanlara göre kanser nedeniyle ölüm oranı daha anlamlı olarak daha yüksektir. Yapılan lojistik regresyon analizi sonucunda Aliağa’da 15-29 yıl yaşamış olanlarda kansere bağlı ölüm riski 15 yıldan daha az yaşamış olanlara göre 4.7 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, kansere bağlı ölüm olasılığı sigara içenlerde, sigara içmeyenlere göre 2.8 kat daha fazladır. SONUÇ VE ÖNERİLER: Araştırmada Aliağa ilçe belediye sınırları içinde 2011 yılı ölüm nedenleri arasında kanserler ikinci sırada yer almaktadır. Kansere bağlı ölümler göz önüne alındığında akciğer kanseri ve solunum sistemi kanserleri yüksek çıkmıştır. Bu çalışmanın sonuçları ileri çalışmalar ile desteklenmelidir. Sanayi ve sanayiye bağlı hava, su ve toprak kirliliğinin insan sağlığına etkileri ile ilgili özellikle ileriye yönelik daha çok bilimsel çalışmaya gereksinim vardır. Anahtar kelimeler: Kanser, Ölümlülük, Endüstriyel bölge, Çevre
Bir ülke veya bir bölgede bulaşıcı hastalıkların türleri ve sayısı ile ilgili verileri elde etmek bu hastalıkların önlenmesi ile ilgili yapılan çalışmaların planlanmasında önemli yere sahiptir. Bu tanımlayıcı çalışmanın amacı Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nden bildirilen Bildirimi Zorunlu Bulaşıcı Hastalıkların özelliklerini belirlemek, kayıtlardaki eksiklikleri saptamak ve 2008 yılında eksik hastalık bildirimi olup olmadığını bazı hastalıklar özelinde değerlendirilmektir. Ocak 2005 ? Aralık 2008 tarihleri arasındaki son dört yıl içinde yapılan tüm bulaşıcı hastalık bildirimleri bildirim formları üzerinden değerlendirildi. Ayrıca 2008 yılında, belirlenen ICD-10 kodları üzerinden, bildirilmesi gereken hastalıklar çıkarılarak bildirilenlerle karşılaştırıldı. Son dört yıl içinde belirlenen 1199 geçerli bildirimin %56.6’sı erkeklerden oluşurken bu hastaların %42.3’ü 15-49 yaş grubu hastalardan oluşmaktadır. Bildirilen hastalıklar arasında A grubu hastalıklar ilk sırada görülürken genel olarak Kuduz ve Kuduz Riskli Temas, Tüberküloz ve Salmonella en sık bildirilen hastalıklardır. Bu hastalıkların bildirimi en fazla Acil Tıp Anabilim Dalı’ndan yapılmıştır. Bildirim formlarında en fazla eksiklik hastaların meslek bilgisinde olduğu görülmüştür. 2008 yılı içinde bildirilmesi gereken hastalıkların ne kadarının bildirildiği incelenmiş ve kodlama yanlışlıklarının olduğu gözlenmiştir. Tüberküloz açısından incelendiğinde tanı alan hastaların %25.0’nin bildirilmediği belirlenirken, bildirilen 51 olgunun 24’üne uygun ICD-10 kodu verilmediği saptanmıştır. Sonuç olarak kayıtlarda Bildirimi Zorunlu Bulaşıcı Hastalıklar yönünden eksikler ve hatalar gözlenmiştir. Bildirimi Zorunlu Bulaşıcı Hastalıkların bildirimi ve kodlanması ile ilgili eğitimlerin düzenli olarak sürdürülmesi gerekmektedir.
Amaç: Afet tıbbı eğitim programının İzmir metropol alanda çalışan acil servis ve ambulans servisi hekimlerinin bilgi düzeyine etkisinin incelenmesidir. Yöntem: Araştırmanın evreni İzmir metropol alanda ambulans ve acil serviste çalışan 313 hekim olarak belirlenmiştir ve afet tıbbı kursu eğitmeni olmayan 301 hekimin tamamı örneği oluşturmaktadır. Araştırma kesitsel olarak planlandı, hekimlerin 248’ine (%82.4) ulaşıldı. Bağımlı değişken olan afet tıbbı bilgi düzeyi 20 soru ile değerlendirildi. Her soru eşit puan değerindedir ve toplam 100 puandır. Sosyodemografik, çalışma özellikleri, afete yanıt deneyimi, afet eğitimi alma durumu bağımsız değişkenlerdir. Veri anketle, kendi kendine doldurma yöntemiyle toplandı. SPSS 16.0 kullanılarak yapılan analizde kikare testi ve lojistik regresyon analizi kullanıldı. Anlamlılık sınırı p<0.05'dir. Bulgular: Araştırmaya katılan 248 hekimin yaş ortalaması 39.3±7.4 yıldır, 2/3'ü erkektir, %73.0'ı pratisyen hekimdir, %49.6'sı hastane acil servisinde, %50.4'ü 112 ambulans servisinde çalışmaktadır. Afet tıbbı bilgisi puan ortalaması 57.6±16.0'dır. Erkek hekimlerin (0.022), 112 ambulans servisinde çalışan hekimlerin (p<0.001) ve afet tıbbı eğitimi alanların (p<0.001) afet tıbbı bilgi düzeyi anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Lojistik regresyon analizi sonrasında (yaş ve anlamlı çıkan değişkenler modele konulmuştur) bilgi düzeyini anlamlı düzeyde etkileyen değişkenlerin erkek hekim olma (0.018), 112 ambulans servisinde çalışma (p=0.009) ve afet tıbbı eğitimi alma (p= 0.004) olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Afet durumunda etkin yanıt vermesi istenen acil sağlık hizmetlerinde çalışan hekimlerin afet tıbbı puan ortalaması yüksek bulunmamıştır. Çalışmada afet tıbbı kursu alan, 112 ambulans servisinde çalışan ve erkek olan hekimlerin bilgi düzeyinin anlamlı olarak yüksek olduğu saptanmıştır. Tüm acil sağlık hizmeti veren hekimlere bu eğitimler verilmeli ve sürekliliği sağlanmalıdır.
Kemalpaşa’da kuduz riskli temas olgularında profilaksi yaklaşımı uygunluğunun değerlendirilmesi
Amaç: İzmir ili Kemalpaşa Sağlık Grup Başkanlığı Bölgesi’nde, kuduz riskli temas sonrası profilaksi almış olguların sosyo-demografik özellikleri, kuduz riskli temas niteliklerini ve profilaksi yaklaşımlarını değerlendirmek, temas sonrası profilaksinin uygunluğunu ve etkileyen etmenleri incelemektir. Yöntem: Kesitsel analitik bir çalışmadır. 2005-2006 yıllarında oluşan, 538 olgu araştırma evrenini oluşturmaktadır. Kuduz riskli temas defteri kayıtlarından veri toplanmıştır. Olguların sosyo-demografik ve kuduz riskli temas özellikleri, temas sonrası profilaksi yaklaşımları bağımsız, temas sonrası profilaksi uygunluğu bağımlı değişken olarak değerlendirilmiştir. Eksiksiz kayıtlı 217 olgu Kuduz Korunma ve Kontrol Yönergesi’ne göre değerlendirilmiştir. Çözümlemelerde Ki- kare, Fisher’in kesin testi ve Yates süreklilik düzeltmesi yapılmış, Epi info-Statcalc ve SPSS 13.0 programı kullanılmıştır. Bulgular: Olguların %71.9’u erkek, %41.9’u 20 yaş altında, %72.9’u kentsel alanda yaşamaktadır. Riskli temasların % 72.4’ünün ilk gün başvurduğu, %77.1`inin bir hayvan tarafından ısırıldığı, % 64.7`sinde sahipli hayvanlar ile temas olduğu saptanmıştır. Temas sonrası profilaksinin yönergeye uygunluğu %7.8’dir. Yıl (p=0.008), mevsim (p=0.007), cinsiyet (p=0.004), profilaksiye başlama zamanı (p=0.013) uygunluğu anlamlı ölçüde etkilemektedir. 2005 yılında başvuranlarda, kadın olgularda, bahar/yaz mevsimlerindeki riskli temaslarda, ilk günden sonra yapılan başvurularda uygunluk anlamlı olarak daha yüksektir. Uygun olmayan proflaksi yaklaşımlarında en fazla yapılan hata kuduz immünglobulin olmadığı hallerde uygun aşı formunun seçilmemesidir Sonuç: Kuduz riskli temas olgularında uygun profilaksi yaklaşımı oldukça düşük düzeydedir. Anahtar Kelimeler: Kuduz riskli temas, temas sonrası profilaksi, temas sonrası profilaksi uygunluğu


Yorum yaz