
-
Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
- +90 332 223 1210
- http://www.selcuk.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. NUH BOYRAZ
Üniversite: Selçuk Üniversitesi
Bölüm: Fen Bilimleri Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Konya-Kaşınhanı (TR)
2. Havuç (TR)
3. Bitki patolojisi (TR)
4. Patojenite (TR)
5. Moleküler markerler (TR)
6. Genetik çeşitlilik (TR)
7. Elma (TR)
8. Uçucu yağlar (TR)
9. Phytopathology (EN)
10. Carrot (EN)
11. Konya-Kaşınhanı (EN)
12. Apple (EN)
13. Genetic variation (EN)
14. Molecular markers (EN)
15. Pathogenicity (EN)
16. Essential oils (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Konya ili Kaşınhanı beldesindeki havuç depolarında depolanan havuçlardaki fitopatolojik sorunları ve bunların oranlarını tespit etmek amacıyla 2010 ve 2011 yıllarında bu çalışma yapılmıştır. Yapılan sürvey ve labratuar incelemeleri sonucunda 2010 ve 2011 yıllarında fitopatolojik olarak sorunlu olan köklerin ortalaması % 15 olarak tespit edilmiştir. Yapılan çalışmada fitopatolojik olarak sorunlu görülen köklerde ortalama % 22.66 fungal, % 77,45 oranında da fizyolojik kaynaklı sorunlar tespit edilmiştir. Değişik hastalık belirtisi gösteren havuç köklerinden yapılan makroskobik ve mikroskobik incelemeler sonucu cins ve tür düzeyinde 12 adet fungal organizmaya rastlanmıştır. Saptanan fungal organizmalar Fusarium spp., Alternaria spp., Rhizoctonia spp., Sclerotinia sclerotiorum Botrytis cinerea, Mycocentrospora acerina., Rhizopus spp., Pythium spp., Thielaviopsis basicola, Aspergillus spp., Ulocladium sp. ve Penicillium spp. olup 2010 yılında en yoğun olarak tespit edilenler, %21 ‘lik oranla Fusarium spp., % 12 oranla Alternaria spp., % 10’luk oranla Sclerotina spp. olarak belirlenmiştir. 2011 yılında ise % 20 oranında Fusarium spp., % 13 oranında Pythium spp., en yoğun olarak rastlanan fungal organizmalar olarak tespit edilmiştir. Yapılan çalışmada depolanan havuçlarda bozulmaya neden olan fizyolojik kökenli 13 adet etken tespit edilmiş olup bunlardan en yaygın olarak belirlenenler ; beneklenme, köklenme ve filizlenme, ağırlık kaybı, acılaşma, soğuk zararı, yaşlanma ve tat değişikliğidir.
Bu çalışma ile elmacılığın yaygın olduğu, 22 ilden elma kara lekesi hastalığı ile bulaşık yaprak ve meyve örnekleri toplanmış, toplanan bu örneklerden 117 adet Venturia inaequalis’in tek spor izolasyonları yapılmıştır. RAPD, ISSR, SSR ve SRAP moleküler markırlar yardımıyla izolatların akrabalık ilişkilerine ve genetik çeşitliliğine bakılmıştır. Örnekler Türkiye ve Isparta olarak iki ayrı gruba ayrılmış, verilerin analizinde her grup ayrı olarak değerlendirilmiştir. Coğrafik olarak farklı yerlerde bulunan bahçelerden toplanan izolatların ırk oluşturma ve patojenisite potansiyelleri araştırılmıştır. Isparta (Eğirdir, Gelendost), Denizli (Çivril), Karaman (Merkez) ve Kayseri (Yahyalı)’den toplanan izolatların, patojenisitelerinin ve virülentliğini belirlemek için ayırıcı elma hatlarına inoküle edilmiştir. İlk defa bu çalışmada V. inaequalis izolatlarının moleküler karakterizasyonu için ISSR ve SRAP markırları kullanılmış, grupların analizinde ise genetik benzerlikler birbirine yakın bulunmuş, konukçu seçimi ve çoğrafi farklılıklar tespit edilememiştir. SSR ve SRAP markırları diğer markırlara göre, uygulamanın kolaylığı, tekrarlanabilirliği ve spesifikliği gibi konular bakımından daha bilgilendirici bulunmuştur. Patojenisite çalışmalarında, en fazla hastalık şiddeti %35.2 ile Starking Delicious çeşidinde gözlenirken, tüm izolatların Juliet ve Prima elma çeşidi ile yapılan yapay inokulasyonlarında hiçbir enfeksiyon belirtisi tespit edilememiştir. İzolatların alınış yerlerine göre yapılan değerlendirmede, en fazla hastalık şiddetinin Eğirdir’den (%20.4) alınan izolatda olduğu bulunmuş, en düşük enfeksiyon şiddeti de Denizli izolatında %16.9 olarak ortaya çıkmıştır. İzolatlar arasındaki fark istatistiki olarak önemli bulunurken (P > 0.01), patojenisite çalışmalarında elde edilen sonuçlara göre; en virülent ırk olan 6 nolu ırk ve 7 nolu ırkın henüz ülkemizde, elma yetiştiriciliği yapılan alanlara yayılmadığı tespit edilmiştir. Bu çalışma, ülkemizde Venturia inaequalis’ in moleküler markırlarla yapılan populasyon genetiği hakkındaki ilk rapordur.
Elmada hasat, nakliye ve depolama sırasında meydana gelen zedelenmelerin patolojik bozulmaya etkileri Effects of injuries in the apple occurring during harvest, transport and storage on pathologic distortion
Bu tez çalışması ile 2010?2011 yılları arasında Isparta ili Eğirdir ilçesi soğuk hava depolarındaki elmalarda hasat, nakliye ve depolama sırasında meydana gelen zedelenmelerin patolojik bozulmaya etkileri tespit edilmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda zedelenen meyvelerde patolojik bozulmaların daha hızlı ve daha yoğun olarak meydana geldiği tespit edilmiştir.Bu patolojik bozulmalardan sorumlu 7 adet fungal organizma tespit edilmiştir.Bunlar; Penicillium expansum (Mavi Küf), Gloeosporium album (Acı çürüklük), Botrytis cinerea (Gri küf), Venturia inaequalis (Karaleke), Rhizopus spp. (Rhizopus Çürüklüğü), Aspergillus spp. (Siyah Küf), Alternaria mali (Siyah Çürüklük) dir. Bunlardan en çok görüleni Penicillium expansum olup, 6.ayın sonundaki sayım değerlerine göre toplam enfekteli meyvelerin %25`inde Penicillium expansum tespit edilmiştir. Penicillium expansum`u %12.4’lük oranla Gloeosporium album takip etmiştir. Tespit edilen diğer fungal etmenlerden Botrytis cinerea %11.1, Venturia inaequalis %8.1, Rhizopus spp%5.3, Aspergillus spp %3.1, Alternaria mali %2.6 `lık oranlarla Gloeosporium album `u takip etmiştir.
Bazı bitki uçucu yağlarının hasat sonrası fungal meyve çürüklüğü etmenlerine karşı in vitro ve in vivo etkilerinin araştırılması A research on in vitro and in vivo effects of some plant essential oils on post-harvest fruit rot fungal pathogens
Bu araştırmada meyvelerde hasat sonrası meyve çürüklüğüne yol açan bazı fungal hastalık etmenlerinin (Rhizopus stolonifer, Aspergillus niger, Botrytis cinerea, Colletotrichum gloeosporioides, Alternaria mali, Penicillum expansum ve Monilinia fructigena), fungal koloni çapı değerleri üzerine uçucu yağ çeşidi (biberiye, adaçayı, rezene, okaliptus ve kekik), inkübasyon süresi (3-6 gün) ve uçucu yağ konsantrasyonu (0-500 µl/L; 0-9 µl/petri) faktörlerinin etkileri kontakt ve fumigasyon etki testleri ile in vitro koşullarda test edilmiştir. In vivo koşullarda ise P. expansum, C. gloeosporioides ve B. cinerea etmenlerinin elmalarda oluşturduğu lezyon çapı değerleri üzerine kekik ve okaliptus uçucu yağlarının farklı konsantrasyonlardaki (% 0-5) etkileri belirlenmiştir. In vitro denemelerde, bu etmenlere karşı kekik ve okaliptus uçucu yağlarının en yüksek antifungal etkiyi gösterdikleri belirlenmiştir. Yüzde (%) engelleme oranlarında ise en yüksek değerler, tüm konsantrasyonlardaki kekik uçucu yağı ile muamele edildiğinde gözlemlenmiş olup, bu değerler kontakt ve fumigasyon denemelerde % 100 olarak belirlenmiş, sadece fumigasyon denemelerde R. stolonifer için en yüksek konsantrasyonda (9 µl/petri) % 91.85 olarak tespit edilmiştir. In vivo denemelerde ise, elmalardaki en yüksek % engelleme oranları kekik uçucu yağı ile muamele edildiğinde gözlemlenmiş olup, bu değerler en yüksek konsantrasyonda (% 5) B. cinerea için % 90.75, C. gloeosporioides için % 84.72 ve P. expansum için % 80.40 olarak belirlenmiştir.
Kayseri ili şeker pancarı ekim alanrındaki fitopatolok sorunların tespiti ve tanılanması
Bu çalışma 2011 yılında Kayseri ili şeker pancarı ekim alanlarındaki fitopatolojik sorunları tespit etmek ve bunları tanılamak amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada Kayseri Merkez (Kocasinan ve Melikgazi) ile Develi, Pınarbaşı, Tomarza, Yahyalı ve Yeşilhisar İlçelerinde toplam 123636 da alanda 3 sürvey gerçekleştirilmiştir. Sürveyler sonucunda 163 tarladan hastalık belirtisi gösteren 1545 adet şeker pancarı bitkisi örneklenmiş, bunlardan 260 tanesi izolasyon işlemine tabi tutulmuştur. Araştırma sonucunda biotik kaynaklı fitopatolojik sorunlardan en önemlisin fungal kaynaklı sorunlar olduğu ortaya çıkmıştır. Şeker pancarında değişik hastalıklara neden olan 15 adet fungal etmen tespit edilmiştir. Tespit edilen fungal etmenlerden Fusarium spp., Rhizoctonia crocorum, Rhizoctonia solani ve Macrophomina phaseolina kök çürüklüğüne neden olan etmenler olup, bunların sırasıyla bulunuş oranları % 17.56, % 11.27, % 9.86 ve % 4.23 olarak saptanmıştır. Erysiphe betae, Cecospora beticola, Alternaria sp. ve Uromyces betae ise yaprak hastalıklarına neden olan etmenler olup, bunların sırasıyla bulunuş oranları % 38.76, % 24.44, % 9.86 ve % 0.28 olarak saptanmıştır. Araştırma sonucu örneklenen bitkilerde bakteriyel hastalık oranının % 1’in altında olduğu, viral hastalık oranının ise % 3.10 olduğu saptanmıştır.


Yorum yaz