
-
Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- +90 216 578 0000
- http://www.yeditepe.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. MÜBİN SOYMAN
Üniversite: Yeditepe Üniversitesi
Bölüm: Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İn vitro (TR)
2. Kompozit reçineler (TR)
3. Dental cementum (TR)
4. Dental bonding (TR)
5. Cam iyonomer çimentoları (TR)
6. Yüzey özellikleri (TR)
7. Lazerler (TR)
8. Kompozit reçineler (TR)
9. Dentin (TR)
10. Dental bonding (TR)
11. Ablasyon (TR)
12. İn vitro (TR)
13. Yüzey pürüzlülük (TR)
14. Yüzey aşınması (TR)
15. Takma dişler (TR)
16. Mikrosertlik (TR)
17. Kompozit reçineler (TR)
18. G (TR)
19. Mikrosertlik (TR)
20. Diş remineralizasyonu (TR)
21. Diş erozyonu (TR)
22. Diş demineralizasyonu (TR)
23. Dental mine (TR)
24. Dental m (TR)
25. Glass ionomer cements (EN)
26. Dental bonding (EN)
27. Dental cementum (EN)
28. Composite resins (EN)
29. In vitro (EN)
30. Ablation (EN)
31. Dental bonding (EN)
32. Dentin (EN)
33. Composite resins (EN)
34. Lasers (EN)
35. Surface properties (EN)
36. Acids (EN)
37. Glass ionomer cements (EN)
38. Dental restoration-permanent (EN)
39. Carbonated beverages (EN)
40. Composite res (EN)
41. Dental materials (EN)
42. Dental enamel (EN)
43. Tooth demineralization (EN)
44. Tooth erosion (EN)
45. Tooth remineralization (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Bu çalışmada farklı cam fiber postlar ve self adeziv rezin simanlar arasındaki mikrotensil bağlanma dayanımının ve bu dayanım üzerine silan yüzey işlemi uygulamasının etkisinin in vitro incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda cam fiber olarak toplam 40 adet FRC Postec Plus(Ivoclar Vivadent, Liechtenstein) ve GC Fiber Post(GC Corporation, Japonya), 1 adet geleneksel rezin siman Variolink II (Ivoclar Vivadent, Liechtenstein), 2 adet SARS olan Speed CEM (Ivoclar Vivadent, Liechtenstein) ve GCEM (GC Corporation, Japonya) ile bu sistemlerin silan ajanları olan Monobond S (Ivoclar Vivadent, Liechtenstein) ile GC Ceramic Primer (GC Corporation, Japonya) kullanıldı. Fiber postlar yüzeylerini temizlemek amacıyla % 38 ortofosforik asitle 30 sn asitlendi, yıkandı ve kurutuldu. Postlar özel hazırlanan deney düzeneğine yerleştirildi. FRC Postec Plus+Monobond S+GCEM, FRC Postec Plus+Monobond S+SpeedCEM, FRC Postec Plus+Monobond S+Variolink II, GC Fiber Post+Ceramic Primer+GCEM, GC Fiber Post+Ceramic Primer+SpeedCEM, GC Fiber Post+Ceramic Primer+Variolink II, FRC Postec Plus+GCEM, FRC Postec Plus+SpeedCEM, GC Fiber Post+GCEM, GC Fiber Post+SpeedCEM gruplarını oluşturmak için örnekler ışıkla polimerize edildi. Polimerizasyonun tamamlanması için 10 dakika bekletildi. 37 C’ de %100 nemli ortamda 24 saat bekletildikten sonra silindirik blok şeklindeki örnekler Isomet(Buehler, ABD) ile 1×1 mm genişliğinde kesilerek çubuklar elde edildi. Çubuklar universal test cihazına bağlı Multi T Testing Device’ a bağlanarak 0.5 mm/dak hızda çekme kuvveti uygulandı. Kopmanın gerçekleştiği taraftaki bağlanma yüzeyi alanları esas alınarak kopma yüzeyi alanları saptandı ve mikrotensil bağlanma dayanımları MPa cinsinden hesaplandı. İstatiksel analiz için Kruskal Wallis testi ve farklılığa neden olan grubun tespitinde Mann Whitney U testi kullanılmış sonuçlar % 95 güven aralığında değerlendirilmiştir (p<0.05). En yüksek bağlanma değeri FRC Postec Plus+Monobond S+GCEM grubunda 20.63±9.03 MPa ile bulunmuştur. FRC Postec Plus+Monobond S+SpeedCEM grubunun mikrotensil bağlanma dayanımı (µTBS) değeri silan yüzey işlemi ile artmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Silan yüzey işlemi uygulamalarının SARS'ların metakrilat organik matrikse sahip cam fiber postlara bağlanma dayanımını arttırdığı tespit edilmiştir.
Farklı Er:YAG lazer parametreleri ve geleneksel yöntemle hazırlanan 5. sınıf kavitelerin dentin yüzeyleri pürüzlülük değerleri ile adeziv sistem ve kompozit materyali uygulanması sonrası elde edilen mikrotensil bağlanma dayanımı değerlerinin karşılaştırmalı incelenmesi The comparison of the micro-tensile bond strengths and dentin surface roughness of class v cavities prepared by conventional methods or different parameters of Er:YAG laser and restored with composite material
Bu in vitro çalı?manın amacı; geleneksel yöntem ve farklı Er:YAG parametreleri ile hazırlanan 5. sınıf kavitelere adeziv sistem ve kompozit materyali uygulanarak 2000 döngü termosiklus sonrası görülen mikrotensil bağlanma dayanımı değerlerinin ve yine geleneksel yöntem ile aynı lazer parametreleri uygulanan dentin yüzeylerinin pürüzlülük değerlerinin kar?ıla?tırılmasıdır. Çalı?mada 113 adet apeksifikasyonu tamamlanmı?, ortodontik amaçlı çekilmi?, herhangi bir restorasyon içermeyen çürüksüz daimi insan küçük azı di?i kullanılmı?tır. Rastgele seçilen 45 adet küçük azı di?, bukkal ve lingual/palatinal yüzeylerinin birbirinden ayrılması için kesit alma cihazı ile meziyo-distal yönde kesilmi?tir. Bukkal veya lingual/palatinal yüzeyler sırasıyla 100, 600 ve 1200 grit silikon karbid zımpara kağıtlar yardımıyla su yıkaması altında cilalanarak mine yüzeyinin 2 mm altına inilmi?tir. Örnekler, her grupta 10 adet di? olacak ?ekilde rastgele 9 gruba ayrılmı? ve tüm örneklerin geleneksel yöntem ve lazer uygulaması öncesi ilk pürüzlülük değerleri her di?ten 5 değer alınarak elde edilmi?tir. Örnekler akrilik rezin bloklar içerisine gömüldükten sonra, lazer gruplarına farklı Er:YAG parametreleri, kontrol grubuna ise mikromotor ile çelik rond frez uygulandıktan sonra her di?ten 5 değer olmak üzere pürüzlülük değerleri tekrar ölçülmü?tür. Geriye kalan 68 adet daimi küçük azı di?in bukkal ve lingual/palatinal yüzeylerinin birbirinden ayrılması için di?ler kesit alma cihazı ile meziyo-distal yönde kesilmi?tir. Her grupta 15 örnek olmak üzere di?ler rastgele 9 gruba ayrılmı?tır. Lazer gruplarında Er:YAG lazer ile mine-sement sınırının 1 mm üzerinde, 4 mm boyunda, 4 mm geni?liğinde ve 2 mm derinliğinde 5. sınıf kaviteler hazırlanmı?tır. Kontrol grubunda mine, aeratöre takılan elmas rond frez, dentin ise mikromotora takılan çelik rond frezle kaldırılarak aynı boyutlarda kaviteler elde edilmi?tir. Hazırlanan kavitelere bonding ajanı (Clearfil SE Bond, Kuraray Dental) ve kompozit restoratif materyali (Filtek Z250, 3M ESPE) üretici firmaların kullanım önerileri doğrultusunda uygulanmı?tır. Örneklere 5º-55ºC arasında 2000 termosiklus döngüsü uygulanmı?tır. Di?ler, bağlanma yüzeyine dik olacak ?ekilde önce meziyo-distal, sonrasında vestibülo-palatinal yönde kesilerek 1 mm x 1 mm ölçülerinde dentin-kompozit çubukları elde edilmi?tir. Örneklere, mikrotensil bağlanma dayanımı değerlendirilmesi için Universal test makinesiyle çekme deneyi uygulanmı?tır. Çalı?ma verileri değerlendirilirken, parametrelerin gruplar arası kar?ıla?tırılmalarında `One Way ANOVA’ testi, farklılığa neden olan grubun tespitinde `Tukey HSD’ testi, parametrelerin grup içi kar?ıla?tırılmalarında ise paired t testi kullanılmı?tır. Çalı?mada elde edilen sonuçlara göre; dentin yüzeylerine lazer uygulanması, pürüzlülük değerlerini kontrol grubuna oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede arttırmaktadır. Mikrotensil bağlanma dayanımı değerlerinde; gerek dü?ük atım süresi ile yüksek güç, gerekse yüksek atım süresi ile dü?ük güç kullanılmasının aynı sonucu verdiği görülmektedir. Lazer gruplarında yüzey pürüzlülük değerleri arttıkça mikrotensil bağlanma dayanımı değerlerinde dü?ü? elde edilmektedir. Kontrol grubu, istatistiksel olarak anlamlı derecede en yüksek bağlanma dayanımı değerlerini vermektedir. Anahtar Kelimeler: Er:YAG Lazer, 5. Sınıf Kavite, Termosiklus, Yüzey Pürüzlülüğü, Mikrotensil Bağlanma Dayanımı
Bu çalışmada; 3 farklı kompozit materyalinden(Supreme XT, Ceram x duo, Artemis), 2 farklı tabakalama ile hazırlanan disklerin, farklı çözeltilerde bekletilmesi ve takiben ev tipi beyazlatma materyali uygulanması sonrasında materyallerin su emilimi, yüzey pürüzlülüğü ve renk değerlerindeki değişimin in-vitro olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada kullanılan 3 farklı kompozit materyalinden 8mm çapında ve 2mm kalınlığında diskler hazırlamak için paslanmaz çelik kalıplar kullanılmıştır. Tüm kompozitler vita skalasında A2′ ye denk gelen renk kodlarına sahiptir. Her kompozit materyali için 2 farklı tabakalama yöntemi uygulanmıştır; tek tabaka halinde mine kompozitinden 2mm kalınlığında kompozit diskler, iki tabaka halinde ise 1mm mine ve 1mm dentin kompozitinden toplam 2mm kalınlığında kompozit diskler hazırlanmıştır. Her grup için 15’er örnek olmak üzere 6 ana grup oluşturulmuştur. İlk ağırlık, yüzey pürüzlülüğü ve renk ölçümleri yapılmıştır. Tüm örnekler yapay tükürük ortamında 24 saat boyunca 37°C etüvde bekletilmiştir. Renklenme deneyinde, örneklerden 3’er alt grup oluşturularak, yapay tükürük, diyet kola veya çaya yerleştirilmiş ve 6 saat bekletilmiştir. Sonrasında örnekler, distile su ile yıkanmış ve hava spreyi ile kurulanarak 18 saat boyunca yapay tükürükte bırakılmıştır. Bu döngü 14 gün boyunca tekrarlanmış ve aynı ölçümler 1, 7 ve 14.günlerde yapılmıştır. Daha sonra beyazlatma deneyi için tüm örneklere 6 saat beyazlatma materyali(Opalescence PF%10) uygulanmış, distile suyla yıkanıp hava spreyi ile kurulanarak 18 saat boyunca yapay tükürük içerisine yerleştirilmiştir. 14 gün boyunca aynı döngü (6 saat beyazlatma materyali, 18 saat yapay tükürükte) tekrarlanmış ve yine 1, 7 ve 14. günlerde yapılan ölçümlerle su emilimi, yüzey pürüzlülüğü ve renk değişimleri incelenmiştir. Tüm bu deney protokolleri süresince, örnekler ağız ortamını taklit etmek amacıyla, 37°C etüv içerisinde bekletilmiştir. Sonuçların istatistiksel analizi `one way ANOVA’ ve post hoc `Tukey’ testi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucunda; çay, diyet kola ve yapay tükürükte bekletilen ve beyazlatma materyali uygulanan tüm gruplar arasında, en fazla su emilimi Supreme XT kompozitinde görülmüştür. Yüzey pürüzlülükleri değişimleri arasında istatistiksel anlamlı bir fark bulunmamıştır. Renklenme deneyi sonucunda, tüm çay grupları arasında en fazla renk(a) değişimi tek tabaka Ceram x duo kompozitinde gerçekleşmiştir.Tek tabaka ve iki tabaka uygulamalar karşılaştırıldığında ise tek tabaka uygulanan Artemis çay grupları, iki tabaka uygulanan Artemis çay gruplarından daha fazla renk(a) değişimi göstermiştir. Renklenme ve beyazlatma deneyleri arasında en fazla renk(b) değişimi yine bu grupta gerçekleşmiştir. Renk değerlerinde(L, ?E) en fazla değişim çay gruplarında meydana gelmiş ve bu renklenme beyazlatma sonrası giderilmiştir. Anahtar kelimeler: Nanofil Kompozit, su emilimi, yüzey pürüzlülüğü, renklenme, beyazlatma
Beş farklı restoratif materyalın su emiliminin distile suda ve yapay tükürükte in vitro incelenmesi
Bu çalışmanın amacı; farklı fizikokimyasal özelliklere ve içeriklere sahip, nanodolduruculu kompozit materyali (Kalore; GC) ile yüksek viskoziteli güçlendirilmiş geleneksel cam iyonomer materyalinin (Fuji IX Gp Extra; GC), asit içeren içeceklere maruz kaldığında, gösterdikleri yüzey sertlik ve pürüzlülük değerlerinin in vitro olarak değerlendirilmesidir. Araştırmada nanohibrit kompozit rezin (Kalore; GC) ve cam iyonomer materyali ( Fujı IX GP Extra; GC) kullanılarak 5mm çapında ve 2mm kalınlığında 120 adet disk hazırlandı. Diskleri hazırlamak için paslanmaz çelik kalıplar kullanıldı. Kompozit rezin ve cam iyonomer materyali vita skalasında A2 renk değerinden seçildi. Hazırlanan 120 adet örnek iki ana gruba ayrılarak (60 adet Kalore;GC, 60 adet Fuji IX Gp Extra;GC) ve her grupta 10’ar örnek olmak üzere 6 alt grupa ayrıldı. Disk şeklinde hazırlanan örneklerin her iki yüzeyi 1200 grit silikon karbit zımpara kağıdı ile zımparalandı. Hazırlanan örneklerin bir yüzeyinden başlangıç mikrosertlik ölçümleri, diğer yüzeyinden başlangıç yüzey pürüzlülük ölçümleri yapıldı. Her iki grubun, Grup CK ve Grup KK alt grupları kontrol grubu oluşturularak, çalışma süresince hiçbir asitli içeceğe maruz kalmayacak şekilde distile suda bekletildi. Grup K1 ve Grup C1 kolada, Grup K2 ve Grup C2 su ile seyreltilmiş kolada, Grup K3 ve Grup C3 Nestea Şeftali içeceğinde, Grup K4 ve Grup C4 Nestea Limon içeceğinde, Grup K5 ve Grup C5 portakal suyunda belirli sürelerde bekletildi. Tüm grupların içeceklerde bekletilme süresi; hastaların asitli içecekleri günlük tüketimleri düşünülerek, mevcut restoratif materyallerin 1 sene boyunca günde 2 dk. asitli içeceklere maruz kalması süresine denk gelecek şekilde planlandı. Gruplar, 3 gün boyunca aynı saat itibariyle, günde 4 saat içeceklerde, kalan sürelerde ise distile suda 37 °C etüvde bekletildi. Tüm gruplardaki örneklerin içeceklerde bekletilmesi sonrasında, mikro sertlik ve yüzey pürüzlülük ölçümleri tekrarlandı. Mikrosertlik testi için, Vickers mikrosertlik yöntemi kullanıldı ve her bir örnek üzerinde 5 farklı alandan ölçümler yapıldı. Yüzey pürüzlülük ölçümleri için ise, örnek yüzeyinde 4’er ölçüm yapılarak, Ra değerleri belirlendi. Sonuçların istatistiksel analizleri, `’Oneway Anova” , `’Tukey HDS `’, `’Student t” ve `’Paired sample t”testleri ile gerçekleştirildi. Araştırmanın sonucunda, kompozit gruplarının, asitli içecek öncesine göre asitli içecek sonrası sertlik değerlerinde görülen düşüşün ortalama değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı fark bulundu. KK grubunun asitli içecek öncesine göre asitli içecek sonrası sertlik değerlerindeki azalma, K3, K4 ve K5 gruplarından anlamlı şekilde düşük bulundu. K3 grubunun sertlik değerlerinde görülen düşüşün ortalama değerleri K1 ve K2 gruplarından anlamlı şekilde yüksek bulundu. Kompozit gruplarının asitli içecek öncesine göre asitli içecek sonrası yüzey pürüzlülük değerlerinde görülen artışın ortalama değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. Cam iyonomer gruplarında ise; asitli içecek öncesine göre asitli içecek sonrası sertlik değerlerinde görülen düşüşün ortalama değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı fark bulundu. C3 ve C4 gruplarının asitli içecek öncesine göre asitli içecek sonrası sertlik değerlerindeki azalma, C1, C2, C5 ve CK gruplarından ileri derecede anlamlı şekilde düşük bulundu. Cam iyonomer grupların asitli içecek öncesine göre asitli içecek sonrası yüzey pürüzlülük değerlerinde görülen artışın ortalama değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı fark bulundu. CK grubunun asitli içecek öncesine göre asitli içecek sonrası yüzey pürüzlülük değerindeki artış, C3, C4 ve C5 gruplarından anlamlı şekilde düşük bulundu. Elde edilen sonuçlara bağlı olarak; asidik içeceğin pH değeri ne olursa olsun, içeceklerin restoratif materyallerin (Kalore; GC, Fujı IX GP Extra; GC) mikro sertlik ve yüzey pürüzlülük değerlerinde değişimlere neden olduğu kaydedildi. Anahtar Kelimeler: nanohibrit kompozit rezin, geleneksel cam iyonomer siman, mikro sertlik, yüzey pürüzlülük, asidik içecekler
Farklı materyallerin başlangıç evresindeki mine lezyonlarının yeniden sertleşmesi üzerine etkileri
Bu araştırmanın amacı, başlangıç evresindeki mine lezyonlarına uygulanan değişik materyallerin, demineralizasyon ve remineralizasyon siklusu sonrası yeniden sertleşmedeki etkilerinin in vitro olarak incelenmesidir. Araştırmada, kırık ve çatlak içermeyen 28 adet sığır dişinden 56 adet mine örneği elde edilmiş ve dişler, her grupta 8’er örnek olmak üzere 7 gruba ayrılmıştır. Başlangıç mikrosertlik değerleri ölçülen tüm örneklere, kliniği taklit edecek şekilde sitrik asit uygulanmış ve yüzeylerde, aktif mine erozyonu oluşturulmuştur. Asitleme sonrası, ilk gruba hiçbir materyal uygulanmayarak kontrol grubu oluşturulmuştur. Grup 2’ye rezin bonding materyali olan Clearfil SE Bond, grup 3 ve 4’e sırasıyla fissür örtücü materyalleri olan Fissurit FX ve Helioseal F, grup 5, 6 ve 7’ye Icon-etch ile asitleme süreleri sırasıyla 60, 90 ve 120 sn. olan rezin infiltranı Icon® uygulanmıştır. Tüm gruplar, 1 hafta süreyle demineralizasyon ve remineralizasyon siklusuna tabi tutulmuştur. Örneklere, her gün, 15 saat içerisinde 5 kez 5’er dakika demineralizasyon çözeltisi uygulanmış, kalan 9 saat içerisinde örnekler, sürekli remineralizasyon çözeltisinde bekletilmiştir. Demineralizasyon ve remineralizasyon siklusu sonunda, mine yüzeyleri kesit mikrosertlik testi ile incelenmiştir. Mikrosertlik testi, Vickers ucu bulunan mikrosertlik test cihazıyla yapılmış, her bir kesit üzerinde 20, 30, 50, 70 ve 90 ? m olmak üzere 5 farklı derinlikte izler elde edilmiştir. Her derinlikte 3 ayrı ölçüm yapılmış ve örneklerin mikrosertlik değerleri, bu ölçümlerin ortalaması alınarak hesaplanmıştır. Sonuçların istatistiksel analizleri, ?one way ANOVA? ve post hoc ?Tukey? testi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın sonucunda, bütün örneklerin başlangıç mikrosertlik değerleri ortalamalarıyla 20 ? m, 30 ? m, 50 ? m, 70 ? m ve 90 ? m derinliklerdeki mikrosertlik değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. 20 ? m, 30 ? m ve 50 ? m’de, Clearfil SE Bond grubunun mikrosertlik değeri ortalaması, kontrol grubu ile istatistiksel olarak anlamlı fark gösterememiş ve Clearfil SE Bond’un, başlangıç evresindeki mine lezyonlarına uygulandığında yeniden sertleşmede etkin olamadığı görülmüştür. Grupların BMSD (başlangıç mikrosertlik değerleri) ve 90 ? m’deki ortalama mikrosertlik değerleri arasındaki fark, istatistiksel olarak anlamlı bulunmamış, Icon materyali, bu derinlikte yeniden sertleşmede yeterli olamamıştır. Icon-etch’in farklı uygulama süreleriyle oluşturulmuş grupların mikrosertlik değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır.


Yorum yaz