
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. HİLMİ KIRLIOĞLU
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Yetkinlik (TR)
2. Süreklilik (TR)
3. Sürekli gelişme (TR)
4. Muhasebeci (TR)
5. Muhasebe eğitimi (TR)
6. Mesleki yeterlilik (TR)
7. Mes (TR)
8. İç denetim (TR)
9. Muhasebe denetimi (TR)
10. Kurumsal yönetim (TR)
11. Denetim (TR)
12. Sermaye maliyeti (TR)
13. Ekonomik katma değer (TR)
14. Aktiviteye dayalı muhasebe (TR)
15. Kültür (TR)
16. Genel muhasebe (TR)
17. Din (TR)
18. Uluslararası muhasebe standartları (TR)
19. Standartlar (TR)
20. Muhasebe standartları (TR)
21. Muhasebe (TR)
22. Marmara bölge (TR)
23. Bütçeleme (TR)
24. Aktiviteye dayalı muhasebe (TR)
25. Ürün maliyeti (TR)
26. Türkiye Muhasebe Standartı 14 (TR)
27. Muhasebe standartları (TR)
28. Muhasebe işlemleri (TR)
29. Muhase (TR)
30. Maliyet analizi (TR)
31. Kar planlaması (TR)
32. Kar analizi (TR)
33. Hacim analizi (TR)
34. Bulanık mantık (TR)
35. Belirsizlik (TR)
36. Akti (TR)
37. Education (EN)
38. Occupational training (EN)
39. Vocational proficiency (EN)
40. Accounting education (EN)
41. Accountant (EN)
42. Co (EN)
43. Control (EN)
44. Corporate governance (EN)
45. Accounting audit (EN)
46. Internal control (EN)
47. Activity-based accounting (EN)
48. Economic value added (EN)
49. Cost of capital (EN)
50. Religion (EN)
51. General account (EN)
52. Culture (EN)
53. Basel II (EN)
54. Financial reporting (EN)
55. Financial reporting standarts (EN)
56. Small and Medium Sized Firms (EN)
57. Mar (EN)
58. Activity-based accounting (EN)
59. Budgeting (EN)
60. Fish farms (EN)
61. Fish production (EN)
62. Fishery (EN)
63. Fishery industry (EN)
64. Cost (EN)
65. Accounting (EN)
66. Accounting piocess (EN)
67. Activity-based costing (EN)
68. Uncertainty (EN)
69. Fuzzy logic (EN)
70. Volumetric analysis (EN)
71. Profit analysis (EN)
72. Profit (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Ticari bankalarda şube performansının değerlendirilmesi Azerbaycan’da ticari banka örneği
ÖZET Anahtar Kelimeler: Ticari Bankacılık, Performans Değerleme, Azerbaycan,Banka Şubeleri Serbest piyasa ekonomilerinde ticari bankaların önemi artmaktadır. Ticari bankaların verimli bir şekilde çalışması hem devlet hem de banka yönetimi için çok önemlidir. Böyle bir durumda banka sahipleri, yöneticileri gelişen piyasalarda yoğun rekabet, ağır risklerle karşı karşıya kalmaktadır. Böyle bir sistemi yönetmek özellikle çok şubeli bankalarda çok zordur. Bunun için şube planlaması ve faaliyet kararları için yaranan sorumlulukların hepsi şube yöneticilerinin üzerine düşmektedir. Çok zaman bağımsız olarak çalışan bu şubeler aynı zamanda yöneticileri vasıtasıyla şubeler arasında bağlantı kurarlar. Merkezleştirilmiş yönetimle beraber banka merkezleri aynı zamanda şubeleri yoluyla faaliyetlerinin merkezkaç yönetimle de yürütmek isterler. Bu faaliyetlerin iyi bir şekilde yürütülmesi için banka merkezleri sürekli olarak şubelerinin performansını ölçmek zorundadırlar. Bankaların şube faaliyetlerinin planlanması ve gerçekleşenleri değerlendirip şubelerin merkezkaç sisteminin çalışmasını analiz etmektedirler. Bu analizde şubelerden gelen muhasebe verileri, faaliyet bilgileri doğrultusunda yapılan yorumlarda şubelerin karlarından birbirinden ayrılması, şubelerin yatırımının kontrolü, şube yöneticilerine verilen yetkilerin kontrolü, gelecekte şubenin yönetimi ve yatırım yapma veya çekme kararlan ve başka amaçlan güdülmektedir. Şube faaliyet performansının ölçülmesi için çeşitli analizler kullanılabilir. Muhasebe kayıtlannı kullanarak şubelerin o dönemlere veya dönemler arasında gösterdiği performansı incelemek mümkündür. Bu çalışmanın içeriğinde de bu verilerin kullanım şekilleriyle şubelerin performansları hakkında bilgi verecek çeşitleri yöntemler yoluyla değerlendirmeler yapılmıştır. Bu değerlendirmeler hedef-fiili karşılaştırması, oranlar analizi, belirli gelir tabloları, bilançolar ve diğer bilgiler kullanılarak seçilmiş kriterler ele alınarak ve benzeri yaygın olan yöntemler yorumlanmıştır. Çalışma sonunda ise Türkiye Bankacılık sektöründe Muhasebe Hesap Planı başka olsa dahi bazı yöntemlerin gelişen ekonomisi ve aynı zamanda hızla gelişen ticari bankacılık sektörü olan Azerbaycan Bankacılık Sektörü hakkında bilgi verilmiş, seçilmiş bir ticari bankada örnek uygulama yapılmıştır. Ticari bankalarda yapılan bu çalışma gelecek dönemlerde Azerbaycan’da diğer sektörlerde yapılması için ilk adım olmuştur.
Uluslararası muhasebe standardı-2 ile TMS-2 stoklar standardının karşılaştırılması
Çeşitli ülkelerdeki muhasebe standartlarındaki farklılıklar finansal bilgilerin karşılaştırılmasını zorlaştırmakta, fon toplanması sürecinde engel oluşturmakta, uluslar arası şirket alım-satım ve birleşmelerinde zorluklar yaşanmasına neden olmaktadır. Bütün bu olumsuzlukların ortadan kaldırılması, farklı muhasebe standartlarının birbiriyle uyumlu hale getirilmesi, tüm ülkelerde aynı muhasebe standartlarının uygulanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, Uluslar arası Finansal Raporlama Standartları (UFRS)’nın ülkemizde uygulanması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Çok sayıda kullanıcı tarafından ekonomik kararlarda faydalı olacak şekilde bir işletmenin finansal durumu, performansı ve nakit akışları hakkında bilgi sağlamak amacıyla UFRS çalışmaları yapılmıştır. Finansal verileri kullananlar için UFRS, aynı muhasebe çerçevesini kullanabilecekleri için bir fırsat olacak ve finansal bilgileri uluslar arası olarak karşılaştırabilecekleri için yarar sağlanacaktır. Bu çalışmada UFRS’nin tanıtımı, oluşumu, tarihi gelişimi, dünyada ve ülkemizdeki uygulaması üzerinde durulmuştur. Bu çalışmayla; UFRS’nin ülkemizde öneminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmak ve ülkemiz muhasebe mesleği ile mali tablo raporlama sisteminin dünyadaki gelişmelere yetişebilmesi için UFRS’ye uyumun gerekliliğini vurgulamak amaçlanmıştır. Konu, standartlardan biri olan Stoklar Standardı üzerine uygulamalı bir örnekle ve Türkiye Muhasebe Standartları ile Uluslararası Finansal Raporlama Standartları üzerine birer uygulamayla desteklenmiştir.
Özellikle son yıllarda ekonomide yaşanan küreselleşme ve teknolojik gelişmeler etkisiyle, muhasebe mesleğinin standart ve uygulamalarında önemli düzeyde değişme ve gelişmeler meydana gelmiştir. 2013 itibariyle uygulanacak olan yeni TTK’na göre, Türkiye’de işletmelerin bu ilke ve standartlara (IAS/IFRS) uygun muhasebe tutmalarının zorunlu olması; söz konusu ilke ve standartların uygulanmasını isteğe bağlı olmaktan çıkartmıştır. Muhasebe mesleğindeki hızlı ve sürekli değişim, muhasebe meslek mensuplarının profilini de değiştirerek; içinde bulundukları meslek yaşamına sürekli uyum sağlama, çabuk ve etkin karar alabilme zorunluluğunu ortaya koymuştur. Bu durum, muhasebe meslek mensuplarının geniş ufuklu bakabilen, küresel ölçekte düşünebilen ve onun gereklerini yerine getirebilme yetkinliğine sahip meslek mensubu olmalarını zorunlu kılmaktadır. Mesleki uygulamalardaki bu yetkinlik ise; önemli ölçüde mesleki bilgi, mesleki beceri ve mesleki değerler, etik, tutum ve davranışların kazanılmasını gerektirmektedir. Muhasebe meslek mensuplarının mesleki yetkinliklerini, sadece belli bir zamanda aldıkları muhasebe eğitimi ile sürdürebilmeleri mümkün değildir. Küresel değişime paralel, mesleki ilke ve standartlardaki sürekli güncellemeler; önceden mesleki faaliyetlerini sorun yaşamadan sürdürebilen bir meslek mensubunun dahi, değişim ve gelişimin gerektirdiği yeni bilgi ve becerilere sahip olmadan, mesleki faaliyetlerini sürdürmesi mümkün olmayacaktır. Bu durum ise meslek mensuplarının meslek hayatına başladıkları günden, o mesleği bıraktıkları ana kadar sürekli olarak mesleki bilgi ve becerilerini güncellemelerini gerekli kılmaktadır. Bu da ?yaşam boyu öğrenme?nin, muhasebe mesleği için ?olmazsa olmaz? kuralı olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, meslek mensuplarının mesleki yetkinliklerini sürdürebilmeleri açısından hayati öneme sahip olan ?sürekli mesleki eğitim? konusu, bu çalışmada (bir bölüm olarak) ele alınıp incelenmiştir. Meslek mensuplarının mesleki yetkinlik sorunlarının belirlenmesine ve bu sorunların çözümünde sürekli eğitimin etkisine yönelik, literatür taramasına ek olarak Türkiye ölçeğinde uygulanan bir saha araştırması yapılmıştır. Araştırma veri setinin oluşturulmasında anket yöntemi kullanılmıştır. Anket yönteminin tercih edilmesinde; evrenin çok geniş bir alana dağılması, evren sayısının fazla olması ve mesleki yetkinlik sorunlarının yaşanmasında ve eğitim ihtiyaçlarının giderilmesinde bölgesel farklılıklar olup olmadığının da belirlenmek istenmiş olması, rol oynamıştır. Bu bağlamda elde edilen bulgulardan, meslek mensuplarının önemli düzeyde mesleki yetkinlik sorunları yaşamakta oldukları, özellikle 2013’ten itibaren yasal zorunluluk gereği uygulanacak olan TMS/TFRS konusunda çok yetersiz bulundukları ve sürekli eğitim çalışmalarına katılma sıklığının arttığı oranda, mesleki yetkinlik düzeylerinin de yükselmekte olduğu anlaşılmaktadır.
İç denetim ve kurumsal yönetim
İç denetim ve kurumsal yönetim kavramları son yıllarda önemi gittikçe artan kavramlar arasındadır. İç denetim, bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. Kurumsal yönetim, bir işletmenin geleceğe yönelik hedefleri doğrultusunda daha sağlam adımlar atıp daha uzun ömürlü olabilmesi ve öncelikle, hissedarlarının, yatırımcılarının ve çalışanlarının olmak üzere tüm çıkar gruplarının haklarının korunması amacıyla gerçekleştirilen uygulamalar bütünüdür. Etkin bir kurumsal yönetim, etkin bir iç denetimi gerektirir. İç denetim, kurumsal yönetim anlayışının uygulanmasında ihtiyaç duyulan önemli bir araç durumundadır. Kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanmasında iç denetim faaliyetinin rolü büyüktür. Güçlü ve etkin bir iç denetim, kurumsal yönetim anlayışının temel başarı faktörlerindendir. Bu çalışmanın amacı, iç denetim ve kurumsal yönetimin önemini, iç denetimin kurumsal yönetimdeki rolünü ve iç denetim sisteminin işletmelerin kurumsal yapıya geçişlerinde yaptığı katkıları açıklamaktır. Çalışma dört bölümden oluşmaktır. Çalışmada, geniş kapsamlı literatür taraması ve eleştirel kaynak incelemesine yer verilmiştir. Ayrıca çalışmanın son bölümünde, iç denetim ve kurumsal yönetim ile ilgili özel bir şirkette gerçekleştirilmiş olan uygulama çalışmasına yer verilmiştir.
Son yıllarda değere dayalı yönetim anlayışının önem kazanmasıyla birlikte, kar maksimizasyonu yanında hissedar değerinin maksimize edilmesi de başarılı bir firma olmanın temel şartlarından biri olarak kabul edilmektedir. İşletmenin hissedarlar için değer yaratıp yaratmadığının göstergesi ise, yıldan yıla artan oranda pozitif ekonomik katma değere sahip olmasıdır. İşletme bütününde pozitif ekonomik katma değer yaratılabilmesi, işletmede en alt seviyede gerçekleştirilen faaliyetler ve bu faaliyetler sonucu elde edilen ürünler bazında pozitif katma değer yaratılabilmesine bağlıdır. Bu değer sağlıklı bir biçimde ölçülebildiği oranda, uzun vadede işletme performansını artırıcı stratejiler geliştirilerek rakipler karşısında avantajlı konuma gelinebilecektir. Ürünlerin ekonomik katma değerleri, ürünün düzeltilmiş vergi sonrası net faaliyet karı ile sermaye maliyeti payının karşılaştırılması ile elde edilir. Dolayısıyla, ürün başına gerçek ekonomik kar rakamlarına ulaşılabilmesi için, öncelikle doğru faaliyet ve sermaye maliyeti bilgilerine ihtiyaç vardır. Aksi takdirde, ürünlerin gerçek ekonomik katma değerleri elde edilemez. Bu noktada, geleneksel yöntemlere göre daha güvenilir ürün maliyet bilgisi vermenin yanında, faaliyetler aracılığıyla işletmede etkinliği ve verimliliği artıran ve birçok stratejik kararda kullanılan faaliyet tabanlı maliyetleme, ürünlerin ekonomik katma değerinin belirlenmesinde doğru veriler sunmaktadır. Faaliyet tabanlı maliyetleme ile faaliyet maliyetleri ürünlere daha doğru bir şekilde yüklenirken, üretim sırasında katlanılan sermaye maliyeti de ürün bazında izlenerek hesaplamalara dahil edilmelidir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı; faaliyet tabanlı maliyetlemeye dayalı ekonomik katma değer analizinin teorik çerçevesini ortaya koymak ve bir örnek olayla iki yöntemin bütünleşik uygulamasını açıklamaktır. Çalışmanın verileri literatür incelemesi, şirketin finansal verileri ve çalışanlarla yapılan görüşmelerden sağlanmıştır. Bu çerçevede, öncelikle faaliyet tabanlı maliyetleme ve ekonomik katma değer yöntemlerinin yapısı, dinamikleri, avantaj ve dezavantajları açıklanmış, daha sonra bu iki yöntemin birlikte nasıl uygulanabileceği, bu kapsamda firmanın sermaye maliyetinin her bir ürün için ne şekilde hesaplanıp ürün faaliyet maliyetlerine eklenebileceği, elde edilen sonuçların faaliyet tabanlı maliyetleme yönteminde elde edilen ürün temelli gelir tablosuna dayanılarak verilecek fiyatlama, ürün karışımı, kaynak tahsisi vb. kararları değiştirip değiştirmeyeceği analiz edilmektedir. Çalışmanın sonuçlarına göre, geleneksel faaliyet tabanlı maliyetleme ile bütünleşik sistem uygulaması farklı sonuçlar vermektedir. Bütünleşik sistem uygulaması sonucu elde edilen ürün ekonomik katma değerleri, ürün karlılıklarının doğru belirlenmesini sağlamakta, bu doğrultuda işletmenin alacağı ürün karması ve üretim hacmi gibi kararlarda yol gösterici olmaktadır. Bütünleşik sistem yardımıyla yöneticilerin dikkati yüksek kar sağlayan ürünlere çekilmekte ve ayrıca sistem işletmede sermaye maliyeti bilincinin oluşmasına katkı sağlamaktadır. Sonuç olarak, faaliyet tabanlı maliyetleme ile ekonomik katma değerin birlikte kullanımının işletme performansını artırarak işletmelere önemli rekabet avantajları sağlayabileceği düşünülmektedir.
Sosyolojik bir kurum olarak dinlerin muhasebe sistemleri üzerindeki etkileri
İşletmeler, sürekli büyüyen ve karmaşıklaşan yapıları dikkate alındığında idare edilmeleri gün geçtikçe zorlaşan, yoğun rekabet ortamında varlıklarını sürdürebilmek için güncel bilgilere ihtiyaç duyan organizasyonlardır. İşletmelerin sürekliliğini ve faaliyetlerinin aksamadan gerçekleşmesini sağlamak için ihtiyaç duydukları bu bilgiler, muhasebe verileri tarafından karşılanmaktadır. Muhasebe verileri sayesinde işletmeler, kendi bünyelerinde ve dış çevrelerinde olan biteni izleyebilirler, durum tespiti yapabilirler, risklere karşı önlem alabilirler ve geleceklerini programlayabilirler. Bu bağlamda işletmelerin elde ettikleri muhasebe verileri ne kadar doğru ve güvenilir ise, işletmelerin yönetim kademelerindeki kişilerin işletme için çizeceği rotanın takip edilebilmesi de o derece mümkün olacaktır. Muhasebe verileri ilk bakışta sayısal değerlerden oluşan mekanik bir kaç tablodan ibaret gibi görülebilir. Fakat mevcut sayısal değerleri bir araya getirenler ve bu değerler ışığında analizler yapacak olanlar bireylerdir. Bireylerin içinde bulundukları kültürel yapı onların oluşturdukları muhasebe verilerini veya muhasebe verileri ışığında aldıkları kararları etkileyecektir. Kültürü oluşturan pek çok unsur vardır, din de bunlardan biridir. Kültürel bir unsur olan din sosyolojik kurumlar içinde sınıflandırılmaktadır ve toplumun yapısını şekillendirmektedir. En önemli toplumsal ilişki biçimlerinden biri olan ekonominin din kavramından etkilenmediğini düşünmek yanlış olacaktır. Ekonomik aktörlerden olan işletmelerin dili olarak kabul edilen muhasebe disiplininin de dinlerden etkilenmiş olacağı açıktır. Bu çalışmada semavi dinlerin ve Asya dinleri olarak adlandırılan beşeri kaynaklı öğretilerin muhasebe disiplininin oluşumuna muhtemel etkileri ortaya konmuştur.
Günümüzde finansal piyasaların gelişimi ile birlikte bilginin önemi giderek artmıştır. Fakat piyasalardaki artan rekabet, çoğalan işlemler vb. nedenlerle piyasa katılımcıları tarafından sunulan bilgilerin güvenilir olma özelliği azalmıştır. Güvenilir bilginin elde edilmesi ise bahse konu bilgilerin işletmenin iç bünyeleri dışında bağımsız, tarafsız, güven duyulan, yeterli mesleki tecrübeye sahip, uzman kişi veya kurumlarca belli standartlar dahilinde denetlenerek doğruluğunun incelenmesi ve elde edilen sonuçların rapora bağlanması ile sağlanır. Böylece bağımsız denetim ile sermaye piyasasında güven ortamı sağlanacak ve tasarruf sahiplerinin hak ve yararları korunacak. Bu çalışmada amaçlanan; denetçinin gerçekleri yansıtmayan beyan vermesine neden olan en önemli unsuru yani müşteri baskısının ortadan kaldırılmasını sağlayan varsayımlar ortaya koyabilmektir. Buna göre, oluşturulacak bir üst kurul bağımsız denetim şirketlerine ve bağımsız denetim yaptırmak zorunda olan şirketlere çeşitli standartlar getirmelidir. Hangi şirketin hangi denetim şirketince denetleneceği her yıl bu üst kurul tarafından belirlenmelidir. Ancak ücret yine denetlenen şirket tarafından ödenmelidir. Böylece ücretleri, denetlenen şirket tarafından ödenen bağımsız denetim şirketlerinin, müşteri kaybetme kaygısı ortadan kalkacaktır. Bu durumda denetim şirketi daha doğru ve güvenilir raporlar ortaya koyabilecektir. Üst kurul tarafından denetlenecek firmanın belirlenmesinden sonra, bağımsız denetim firması ve denetim yapılacak firma arasında etiğe uygun olmayan anlaşmalar gerçekleşebilir. Üst kurulun bu aşamada bu tarz anlaşmaların önüne geçebilmesi için kanuni yaptırımlar ortaya koyabilmesi ve denetim firması sahip ve çalışanlarının gelirlerinin ciddi bir şekilde takip altında tutulması önerilebilir. Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır; Çalışmamızın birinci bölümünde, denetim, denetçi, bağımsız denetim kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde, Türkiye’de bağımsız denetimle ilgili mevcut yasal düzenlemelerden bahsedilmiştir. Üçüncü bölümde, bağımsız denetimde etik, denetçinin bağımsızlığını zedeleyen durumlar, hata ve hile kavramı ve bunların önlenmesine yönelik düzenlemeler çeşitli örneklerle incelenmeye çalışılmıştır. Dördüncü bölümde ise, konuyla ilgili anket uygulaması yapılmıştır.
KOBİ’lerde UFRS ve BASEL II düzenlemelerinin farkındalığının araştırılması: Doğu
Teknolojik gelişmeler ve dünya nüfusunun hızla artması, işletmelerin ve ekonomilerin son yüzyılda önemli ilerlemeler sağlamasına neden olmuştur. Ekonomilerde yaşanan hızlı gelişmeler piyasalardaki finansal işlemlerin artmasını, finansal yapıların değişmesini, karmaşıklaşmasını ve birbirleriyle entegrasyonunu beraberinde getirmiştir. Dünyada birçok ülkede faaliyet gösteren birbirinden bağımsız işletmelerin muhasebe standartlarındaki farklılıkları, fon toplama sürecinde, finansal bilgilerin karşılaştırılmasında, uluslararası şirket alım-satımlarında, şirket birleşmelerinde ve bunun gibi birçok finansal konularda zorluklar yaşanmasına neden olmaktadır. Çeşitli kurum ve kuruluşlarca çalışmalar yapılarak ülkeler arasındaki bu karmaşıklıklara bir düzen getirmek ve ülkelerin aynı muhasebe dilini konuşmalarını sağlamak amacıyla Uluslararası Muhasebe Standartları ve Finansal Raporlama Standartları oluşturulmaktadır. BASEL II Standartları çok hızlı değişen finansal yapılar içerisinde en önemli uluslararası düzenlemelerden birisidir. BASEL II’ ye göre belirlenecek risk temelli fiyatlamalar firmaların kullandıkları sermaye maliyetlerini önemli oranlarda etkileyecektir. İşletmeler için Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na uyumlu finansal tabloların hazırlanması özellikle banka ve benzeri finansal kuruluşlar tarafından doğru bir risk değerlendirilmesi yapılabilmesi için oldukça önem arz etmektedir. UFRS ve BASEL II kriterlerindeki düzenlemeler KOBİ’leri çok derinden etkilemektedir. Bu süreçte KOBİ’ler için önemli sorunlar değişimin fark edilememesi, gerekli hazırlıkların zamanında yapılamaması ve kalifiye insan kaynağının yetersiz olması olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmada KOBİ’lere UFRS ve BASEL II düzenlemelerinin etkileri ve KOBİ’lerin yapması gerekenler ele alınmıştır. Özellikle KOBİ’lerin bu değişim sürecinin ne kadar farkında oldukları istatistiksel analizler yolu ile sorgulanmaya çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre KOBİ’lerin bu değişim sürecinin farkındalığının çok düşük seviyelerde olduğu tespit edilmiştir.
Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu (IASB), finansal raporlamada standardizasyonu yaygınlaştırmak ve KOBİ’ lerin finansal raporlamada karşılaştıkları zorlukları gidermek amacıyla ?KOBİ’ ler için Uluslararası Finansal Raporlama Standartları? setini oluşturmuştur. Set oluşturulurken KOBİ’ lerin ihtiyaçları doğrultusunda tam set UFRS’ den yararlanılmıştır. Finansal raporlama ve muhasebe standartları konusunda ülkemizdeki yetkili kuruluş olan TMSK da IASB’ ın hazırladığı standartlar setini referans alarak ?KOBİ’ ler için Türkiye Finansal Raporlama Standartları? setini oluşturma çalışmalarını sürdürmektedir. KOBİ’ ler ülke ekonomilerinde önemli bir yer tutmaktadır ve meslek mensuplarının en çok muhatap oldukları firmalar KOBİ’ lerdir. Bu çalışma, finansal raporlamada ulusal ve uluslar arası alanda yaşanan gelişmelerin ülkemizde faaliyet gösteren muhasebe mesleği mensupları için neler ifade ettiğini ve mesleklerinde meydana gelecek muhtemel değişmelere nasıl baktıklarını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Muhasebe standartlarının tarihi gelişimi, muhasebe standartlarını oluşturmada söz sahibi olan ülkeler ve kurumlar, muhasebe standartlarının kullanılmasını destekleyen diğer yasal düzenlemeler, KOBİ’ ler ve ülke ekonomileri açısından taşıdıkları önem, KOBİ’ ler için UFRS setinin kapsamı ve tam set UFRS’ den ayrıldığı noktalar ele alınmıştır. KOBİ’ ler için UFRS bağlamında, oluşturulan hayali bir işletmenin çeşitli muhasebe kayıtlarında düzenlemeler yapılmış ve mevcut yasal düzenlemeler ışığında ortaya çıkan rakamlar ile UFRS kullanılarak elde edilen rakamların mali tablolardaki yansımaları incelenmiştir. KOBİ’ lerde UFRS uygulanmasıyla birlikte meydana gelecek muhtemel değişiklikler ve muhasebe mesleğine yansımaları konusunda meslek mensuplarının neler beklediğini ortaya koymak için de İSMMMO’ ya üye olan 200 meslek mensubuna anket uygulanmıştır. Ankete katılan meslek mensuplarının KOBİ’ ler için UFRS’ ye yaklaşımları meslekleri açısından yaşanacak değişimleri destekler nitelikte olsa da önemli bir kısmının meslekleri hakkındaki bu konuda ?hiçbir fikre sahip olmaması? bulgusu şu ana kadar yapılan dikkat çekme ve bilgilendirme çalışmalarının yetersizliğini ortaya koymaktadır.
Uluslararası transfer fiyatlandırması ve Düzce’de bir uygulama
Küreselleşme ile birlikte uluslararası ticaretin boyutu artmakta böylece transfer fiyatlandırma sistemi uygulama gereği ortaya çıkmaktadır. Transfer fiyatlandırma, merkezkaç yönetim yapısını benimseyen işletmelerin uyguladıkları bir yöntemdir. Sorumluluk merkezleri arasındaki mal veya hizmet alım satımları nedeniyle bölümlerin karlılıklarının ve performanslarının etkin bir şekilde tespiti transfer fiyatının önemini artırmaktadır. Uluslararası transfer fiyatı, dünyanın farklı bölgelerinde yerleşmiş olan aynı grubun birimleri arasında alınıp satılan mal, hizmet ve gayri maddi varlıklara uygulanan fiyattır. Çok uluslu işletmeler, transfer fiyatlarını kullanarak karlılık seviyelerini değiştirmekte ve farklı vergi oranlarından yararlanarak vergi miktarlarını azaltmayı amaçlamaktadırlar. Ülkeler arasındaki vergi oranlarındaki farklılık transfer fiyatlandırma için motive edici bir unsur olmaktadır. Belirlenen transfer fiyatı düzeyi, çok uluslu işletmeler ve faaliyette bulundukları ülkeler üzerinde olumlu veya olumsuz etkilere neden olmaktadır. Olumsuz etkileri önlemek veya azaltmak amacıyla ülkeler tarafından çeşitli yasal düzenlemeler yapılmaktadır. İlk olarak ABD tarafından çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Daha sonra ABD’deki düzenlemeler esas alınarak OECD üyesi ülkeler için düzenlemeler yapılmıştır. Ülkemizde ise yeni kurumlar vergisi kanununda, OECD rehberi esas alınarak düzenlemeler yapılmıştır. Çalışmanın amacı, ülkemizde yasal düzenlemeye dahil edilen transfer fiyatlandırmanın uluslararası alandaki uygulamalarının önemi ve gerekliliğini göstermektir.
Karar verme sürecinde maliyet verilerinin rolü: ABC Makina ve Ticaret Sanayii A.Ş. uygulaması
ÖZET Karar verme; alternatifler arasından en uygun olanı seçmek şeklinde tanımlanabilir, işletme yöneticileri hergün yüzlerce karar problemiyle karşılaşabilmektedirler. Karar vericiler alternatiflerin değerlendirilmesinde birçok bilgiye ihtiyaç duyarlar. Bu bilgiler genel olarak yönetim bilgi sistemi ve onun alt sistemlerinden elde edilerek karar vericilere ulaştırılır. Verilecek kararlara ışık tutacak en önemli bilgi kaynağı işletmeye ait maliyet verileridir. Maliyet verileri yönetim bilgi sisteminin bir alt sistemi olan muhasebe bilgi sistemi tarafından üretilmektedir. Muhasebe bilgi sistemi tarafından üretilen maliyet bilgilerinin, verilecek kararlara ışık tutabilmesi için ayrıca kar planlaması, değişken maliyetleme yöntemi gibi bir takım yönetim muhasebesi teknikleri kullanılarak analize tabi tutulması gerekmektedir. Kar planlaması kısaca kar üzerinde etkili olan faktörlerdeki değişmelerin kar üzerindeki etkilerinin incelenmesi olarak tammlanabilir. Kar planlaması kapsamında kar fonksiyonu oluşturulur ve kar fonksiyonuna bağlı olarak başabaş noktası, katkı payı, katkı oram gibi karar vericinin ihtiyaç duyacağı bilgiler üretilir. Geçerli maliyet, bir yönetim kararının alınmasında göz önünde bulundurulması zorunlu olan maliyetler olarak tammlanabilir. Yönetim kararlarının birçoğunda değişken maliyetleme sonucu elde edilen maliyet rakamlarının geçerli maliyet olduğu bilinmektedir. Bu yüzden değişken maliyetleme yöntemi yönetim kararlarında başvurulması gereken en önemli yönetim muhasebesi tekniklerinden biridir. Anahtar Kelimeler: Karar verme, kar planlaması, değişken maliyetleme, başabaş noktası, yönetim kararlan, geçerli maliyet.
Faaliyet tabanlı bütçeleme modellemesi ve bir üretim işletmesi uygulaması
Günümüzün hızla değişen iş koşullarında işletmelerin kıt kaynakları daha etkin şekilde kullanmak için uygun araçlara sahip olmaları gerekmektedir. İşletmeler bu araçlarla, yalnızca kaynakları etkin şekilde dağıtmayı değil, ideal bir yönetim anlayışının geliştirilmesini ve desteklenmesini de hedeflemelidirler. Bu anlamda kullanılabilecek araçlardan birini ifade eden bütçeler, ideal olarak verimliliğin ve karlılığın artırılmasında kullanılan güçlü bir araç olarak değerlendirilmektedir. Ancak geleneksel işletme bütçelerinin günümüz koşullarında kendilerinden beklenen faydaları sağlayamadığı ve ihtiyaçlara cevap vermediği ifade edilmektedir. Bu noktada günümüz bütçe yönetim uygulamalarında mevcut olan anlayış, bütçelerin yönetim aracı olarak kullanılmasında yetersiz kalmaktadır. Zira geleneksel bütçeler, genellikle önceden belirlenen finansal sonuçlara ulaşmak için faaliyetlerin yürütülmesine odaklanan bir araç konumundadır. Geleneksel bütçelerin dezavantajlarını ortadan kaldırmak amacıyla ortaya konulan faaliyet tabanlı bütçeleme yaklaşımı, herhangi bir faaliyet dönemine ilişkin olarak istenilen çıktının elde edilebilmesi için ihtiyaç duyulan kaynakların miktarını belirleyen bir tahmin modelidir. Faaliyet tabanlı bütçeleme yaklaşımı işletmelere genel olarak, geleneksel bütçeleme anlayışında olduğu gibi sadece finansal verilerle sınırlı olmayan, aynı zamanda operasyonel verilerin planlanması ve sonuçlarının analiz edilebilmesini sağlayan bir temel sunmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, özellikle kaynakların bütçelenmesi aşamasının önemine vurgu yapan bir faaliyet tabanlı bütçeleme modeli geliştirmek ve bu modelin bir işletmede uygulanması ile faaliyet tabanlı bütçeleme uygulamasını ayrıntılı bir şekilde açıklamaktır. Uygulama örneği özellikle, modelin uygulama aşamalarını ayrıntılı şekilde gösterdiği, kaynakların bütçelenmesinde değişken ve sabit genel üretim giderlerini ayrı olarak ele aldığı için değerli bilgiler sunmaktadır. Bu amaçla çalışmada öncelikle, faaliyet tabanlı maliyetleme, faaliyet tabanlı yönetim ve faaliyet tabanlı bütçelemeye ilişkin literatür incelemesi yapılmıştır. Bu çerçevede, sözkonusu faaliyet tabanlı maliyetleme ve faaliyet tabanlı bütçelemenin yapısı, uygulama süreçleri, avantaj ve dezavantajları açıklanmıştır. Sonrasında farklı bir faaliyet tabanlı bütçeleme modeli oluşturmaya yönelik kavramsal bir model ortaya konulmuş ve sözkonusu modelin işleyişi, bir üretim işletmesinin verileri esas alınmak suretiyle gösterilmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile ortaya konulan faaliyet tabanlı bütçeleme modelinin, işletme yönetiminin maliyet kontrolü ve performans değerlemesi amaçlarını gerçekleştirmede yol gösterecek etkin bir yapı sağlayacağı düşünülmektedir. Böylece, işletme yöneticilerinin bütçeleme ve planlama konularına faaliyet tabanlı bakış açısı kazanmaları yönünde önemli bir adım atılmış olacaktır. Anahtar Kelimeler: Faaliyet Tabanlı Maliyetleme, Faaliyet Tabanlı Yönetim, Faaliyet Tabanlı Bütçeleme, Esnek Bütçeleme
Balık üretme işletmelerinde TMS 41 kapsamında ürün maliyetlerinin hesaplanması ve muhasebeleştirilmesi Calculation of product costs? and accounting under TAS 41 of fish breeding enterprises
Tarım sektörü insanların gıda ihtiyacını karşılaması, diğer sektörlere girdi sağlaması, ekonomik katma değer oluşturması ve istihdam yaratması nedeniyle her zaman önemini korumuştur. Tarım sektöründe yapılan tarımsal üretim kendi içerisinde; bitkisel üretim, hayvansal üretim, su ürünleri üretimi ve orman ürünleri üretimi olarak sınıflanmaktadır. Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması, çok sayıda akarsu ve göle sahip olması tarımsal üretim içerisinde su ürünleri üretimini önemli hale getirmektedir. Su ürünleri üretimi denilince ilk akla gelen balıktır. Ülkemizde balık üretiminin önemli bir kısmı avcılıktan sağlanmaktadır. Ancak son zamanlarda kültür balıkçılığı faaliyetlerinde ve balık üretim işletmelerinin sayılarında önemli artışlar görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, balık üretimi yapan işletmelerde TMS 41 çerçevesinde ürün maliyetlerinin hesaplanması ve maliyetlerin muhasebeleştirilmesidir. Bu bağlamda çalışmada; canlı bir varlık olan balıkların TMS 41 ve Türk Vergi Mevzuatı çerçevesinde aktife alınması, değerlemesi, amortismanı, kâr/zarar hesabı, devlet teşvikleri ile kamuya açıklanması gereken hususlara değinilmiştir. Daha sonra balık üretme işletmelerinde ürün maliyetlerinin hesaplanabilmesini sağlayan maliyet muhasebesi sistematiği açıklanarak ürün maliyetinin hesaplanması süreci ve muhasebe kayıtları varsayıma dayalı bir örnek üzerinde gösterilmiştir. Balık üretim işletmeleri temel olarak ikiye ayrılmaktadır. Birincisi; damızlık balıklardan yumurta alarak bunları kuluçkahanede belli aşamalardan geçirip yavru balık üreten işletmelerdir. Diğeri; yavru balıkları alıp havuz veya kafeslerde yemleyerek yetiştiren balık yetiştirme tesisleridir. Bu iki tür işlemi birlikte entegre olarak yapan işletmeler de mevcuttur. Kuluçkahanede üretim yapan işletmeler çalışmamızın kapsamını oluşturmaktadır. Balık yetiştirme tesisleri çalışmanın kapsamı dışındadır. Türkiye’de su ürünleri sektöründe kültür balıkçılığı faaliyetlerinin yeni yeni gelişmeye başlaması, balık üretimi yapan kuluçkahane sayısının az olması, bu az sayıdaki işletmenin de ürün maliyetlerini hesaplanması için gerekli olan verileri düzenli olarak tutmamaları, tutsalar dahi maliyete ilişkin verileri işletme dışından biriyle paylaşmaktan çekinmeleri çalışmanın kısıtlarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın uygulama kısmı örnek geliştirerek yapılmıştır. Çalışmada; balık üretme işletmelerine yönelik olarak Tekdüzen Hesap Planı’nın ve vergi mevzuatının yetersiz olduğu, söz konusu işletmelerin ürün maliyetlerinin hesaplanmasına önem vermediği, ancak TMS 41’in balık üretme işletmeleri için önemli bir gelişme olduğu ve etkin bir maliyet muhasebe sistemi ile ürün maliyetlerinin doğru bir şekilde belirlenebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, balık üretme işletmelerinin yarı mamul ? mamul ayrımı ve dönemsellik bağlamında özel hesap dönemi kullanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bulanık mantık kuramını kullanarak belirsizlik şartlarında maliyet-hacim-kar analizleri
Küresel rekabet ortamında işletmeler faaliyetlerini sürdürmek ve başarılı olmak için faaliyetlerini planlamak zorundadırlar. Esas amaç kar elde etmek olduğu için kar planlaması ve kontrolü en önemli yönetim aracıdır. Kullanılan maliyet sistemi verimsiz bölümleri, karsız mamulleri, maliyeti yüksek geliri düşük faaliyet ve mamulleri tespit etme gibi bir çok konuda ilgililere bilgi sağlamalıdır. Faaliyet Tabanlı Maliyetleme, mamul maliyetlerini daha doğru belirleme çabasının yanı sıra, aynı zamanda faaliyetlerle ilgili daha detaylı bilgi sağlayarak işletme yönetimini destekleyen bir araç olmaktadır. Ancak, faaliyet tabanlı maliyetleme; çok karmaşık olduğu ve uygulamasının zor olduğuna dair eleştirilmektedir. Bilgisayarların etkin olarak kullanıldığı günümüz işletmelerinde sistemin bilgisayar destekli olarak kullanılması ile teknik açıdan bu noktadaki eksikliği giderilebilir. Çalışmamızda Faaliyet tabanlı maliyet sistemlerinde tahmini verilerin kullanılarak hesap kesinsizliği ve belirsizliğini gidermek ve kar planlaması yapmak için bulanık mantık kuramına dayalı bir metodoloji geliştirildi.
PROF. DR. HİLMİ KIRLIOĞLU İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
ve İdari Bilimler Fakültesi Adına
/On behalf of Kafkas University, Faculty of Economics and
Administrative Sciences
Editör : Yrd. Doç. Dr. Sebahattin YILDIZ
/Editor
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Yrd. Doç. Dr. Elnur Hasan MİKAİL
/Editorial Board Secretary
Yayın Kurulu : Doç. Dr. Adem ÜZÜMCÜ
/Editorial Board Doç. Dr. Ötüken SENGER
Doç. Dr. Haydar EFE
Yrd. Doç. Dr. Adem KARAKAŞ
Yönetici Editor : Arş. Grv. Bahadır Fatih YILDIRIM
/Executive Editor
İngilizce Dil Uzmanı : Yrd. Doç. Dr. N. Savaş DEMİRCİ
/English Language Expert
K A Ü İ İ B F D e r g i s i H a k e m l i b i r d e r g i d i r .
/ K A U I I B F J o u r n a l i s a P e e r – R e v i e w e d J o u r n a l
DANIŞMA KURULU / Advisory Board
Dr. Atılhan NAKTİYOK Atatürk Üniversitesi
Dr. Aysel ERCİŞ Atatürk Üniversitesi
Dr. Cevat GERNİ Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Dr. Ekrem YILDIZ Kırıkkale Üniversitesi
Dr. Hilmi KIRLIOĞLU Sakarya Üniversitesi
Dr. Hülya TALU İstanbul Üniversitesi
Dr


Yorum yaz