
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. HASAN AKAY
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Toplum felsefesi (TR)
2. Toplum (TR)
3. Sosyal yapı (TR)
4. Aile yapısı (TR)
5. Aile işlevleri (TR)
6. Aile içi roller (TR)
7. Aile (TR)
8. Şiir (TR)
9. Aşk (TR)
10. Tasvir (TR)
11. Roman (TR)
12. Çanakkale Savaşı (TR)
13. Türk şiiri (TR)
14. Kavramlar (TR)
15. Mevsimler (TR)
16. Family (EN)
17. Familial roles (EN)
18. Family functions (EN)
19. Family structure (EN)
20. Social structure (EN)
21. Community (EN)
22. Soci (EN)
23. Love (EN)
24. Poem (EN)
25. Novel (EN)
26. Description (EN)
27. Concepts (EN)
28. Turkish poem (EN)
29. Çanakkale War (EN)
30. Seasons (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Mehmet Akif Ersoy’da aile, toplum
Bu araştırmanın konusu ?Mehmet Âkif Ersoy’da Aile, Toplum ve İnsan?dır. Bu konuyu seçmemdeki amaç Âkif’in bu üç kavrama çok önem vermesi ve bu kavramaları onun yaşam prensibi haline getirmesidir. Niçin bu unsurlar Âkif için önemlidir? Sorusunun cevapları şöyle verebilriz. Âkif’e göre ailenin önemi şuradan gelir. Aile hayatı ile insan gerçek mutluluğa ve huzura kavuşur. Aile hayatının sağlam olduğu bir toplumda devletin ve milletinde sağlam olacağını bildiği için Âkif aile kurumuna gereken önemi vermiştir. ?Toplum?, Âkif topluma da gereken önemi verir. O toplum kavramı yerine şiirlerinde ?cemiyet? kavramını kullanır. Âkif, yaşadığı dönem içerisinde şiirleriyle yaptığı cemiyetin aksayan yönlerini ortaya çıkarmak ve bunların çözümlerini cemiyete anlatmaktır. Âkif’in üzerinde durduğu toplumsal yaraların başında ahlak bozukluğu, dinin yanlış anlaşılması ve cehalet gelir. ?İnsan? bölümünde Nurettin Topçu’nun Âkif için : ? Sanat bütün insandır. Sözü onun şahsında gerçekleşmiş bulunuyor.? Değerlendirmesine katılarak, Âkif’in ideal insanın özelliklerini, çalışmak, azmi elden bırakmamak, dinine sarılan ve dinini doğru yaşayan insan olarak göstermektedir. Araştırmada, Âkif hakkında yazılan eserler irdelenmiş, konuyla ilgili olanlar kullanılarak ve şiirlerin de katılımıyla bu araştırma yapılmıştır.
Modern Türk şiirinin leylâları
?Modern Türk Şiirinin Leylâları? adı altında ele aldığımız yüksek lisans tezinde, Klâsik Türk Edebiyatının önemli isimlerinden Fuzûli’nin ?Leylâ ve Mecnûn? adlı eseri merkeze alınarak, gerekli görülen yerlerde benzer ve farklı noktalara da dikkat çekilmek sûretiyle, Modern Türk Şiirinin ?Leylâ? temalı eser veren önemli şahsiyetlerinin (Sezai Karakoç, Yahya Kemal, Mehmet Âkif), bu eserlerindeki ?Leylâ? anlayışları tespit edilmeye çalışılmış, Klâsik Türk Edebiyatıyla, Modern Türk Edebiyatı arasında karşılaştırmalı değerlendirme yapılmış; zaman ve mekân değişmelerinin getirdiği farklılıklar, zamanlar ve mekânlar üstü benzerlikler de dikkate alınarak bütüncül bir gözle ortaya konulmuştur. Özünde bir Arap çöl efsanesi olan ?Leylâ ve Mecnûn?, Türk Edebiyatında 16. yüzyılda Fuzûli’nin kalemiyle kemâle ermiştir. Arapçada ?çok uzun, karanlık gece? anlamına gelen ?Leylâ?, çilelerle dolu seyr-i sülûk yolculuğunda, Mecnûn’un gönlüne sırlı bir ayna olmuş, onun mecazî aşktan İlahî aşka varmasında çok önemli bir rol üstlenmiştir. Beşerî anlamda aşkı Mecnûn’dan bile derin yaşayan, karanlığı ve uzun geceyi bir geçiş olarak gören değil, her dâim kendinde taşıyan ?Leylâ?, denilebilir ki, mesnevimizin beşerî anlamda gerçek âşığıdır. İlahi aşka eren âşık ise, Kays’tan geçerek Âşık (Mecnûn) adını alan Mecnûn’dur. Türk Edebiyatında Fuzûlî’yi bir biçimde takip eden şairler vardır. Bunlar arasında müstakil olarak Leylâ ve Mecnûn eseri oluşturanların sayısı fazla değildir. Biz bunlar içinde en gözde ve en değerli olarak tespit ettiğimiz ?Leylâ?ları, bunların şiir sahasındaki tezâhür biçimlerini ve işlevlerini incelemeyi gâye edindik. Modern Türk Şiirinde Leylâ’ya peyrev olan esas şair Sezai Karakoç’tur. Modern Türk Edebiyatında ?diriliş şairi? olarak anılan Sezai Karakoç’un (1933-) “Leylâ ve Mecnûn” adlı eseri ?diriliş? düşüncesi etrafında şekillenir. Onun mısralarında hüzünlü bir aşığın içe kapanışından ziyâde, her güçlüğe rağmen direnen bir diriliş âşığı ile karşılaşırız. Karakoç’un eserinde, Leylâ hem bu dünya dirilişi, hem öte dünyadaki diriliş için vardır, bunun bilincindedir. Yahya Kemal’in (1884- 1934) eserindeki Leylâ ise, âdeta masal âlemindeki bir peri kızı gibidir. Leylâ bu şiirde, kendi yolculuğuna yapar şekilde konumlandırılmış; dolunayın suya yansıyan ışığında gördüğü ?Hüsn?ün peşinden gitmiş, nihayetinde şeâmetli gibi görünen bir ölümün ardında, saadetli bir sonsuzluğa varmıştır. Bununla birlikte, şiirde her ne kadar, Mecnûn’a yer verilmemiş ise de, Mecnûn’un Yahya Kemal nezdinde şiir üstü evrende var olabileceği unutulmamalıdır. Mehmet Âkif’in (1873?1931) şiirinde ise, Leylâ şairin kendisinin de açıkça dile getirdiği gibi, tüm ?Doğu toplumu?nun simgesi olarak tanımlanan, Mecnûn’un ulaşmak için mücadele verdiği, ?İslâm’ın geleceği?dir. Âkif’e göre, sözde Leylâ, özde Mevlâ’ya vardıracaktır. Modern şairlerimiz yalnızca ?Leylâ? temalı şiirlerinde değil, aynı zamanda ?Leylâ? vasfındaki şiirleriyle (Monna Rosa, Mehlika Sultan, Gece gibi) de âdeta bir Mecnûn gibi, gönüllerindeki aşkı ortaya koymuşlar, böylelikle Modern Türk Şiirinin Leylâlarını, Türk Edebiyatına kazandırmışlardır. Bu derin bahsi tamamlayan farklı nazarlar, ?Başka Leylalar? olarak çalışmaya dahil edilmişlerdir. ?Leylâlar Arasında Karşılaştırma? bölümüyle de çerçeve tamamlanmıştır.
Servet-i Fünûn romancılarının romanlarında tasvir Description in the novels of Servet-i Funun novelists
?Servet-i Fünûn Romancılarının Romanlarında Tasvir? adı altında ele aldığımız doktora tezinde, ?tasvir? kavramından haraketle, Servet-i Fünûn romancılarının (Hâlid Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Safveti Ziya) eserlerindeki tasvir kullanımları tespit edilmeye çalışılmış; bu dönem romancılarının romanlarında ?tasvir?in de ?tahkiye? kadar önemli bir yapı kurucu unsur olduğunun ortaya konulması amacıyla, eserlerden hareketle değerlendirmeler yapılmış; bu dönem romancılarının eserlerindeki tasvirlerarası benzerlikler ve farklılıklar da dikkate alınarak bütüncül bir gözle ortaya konulmuştur. Türk Edebiyatı’nda 1896-1901 yılları arasını kapsayan Servet-i Fünûn Dönemi, batılı anlamda romana açılımın tam anlamıyla başladığı bir dönemdir. Bu dönem romancıları aldıkları eğitimleri, etkilendikleri akımları, sanat zevklerini ve tabiatı farklı duyuş ve algılayış tarzlarını, bu dönemde ve sonrasında ortaya koydukları eserlerindeki tasvir sahnelerine de yansıtmışlardır. Biz ?tasvir? kavramının, bu dönem romancılarının romanlarındaki tezâhür biçimlerini ve işlevlerini incelemeyi ve bu eserlerde ?tasvir?in de ?tahkiye? kadar önemli bir yapı kurucu unsur olduğunu ortaya koymayı gâye edindik. Bu amaçla çalışmamızın ilk bölümünde ?tasvir? kavramı ele alınmıştır. ?Tasvir? kavramıyla ilgili olarak gerek sözlüklerde, gerek ansiklopedilerde, gerekse çeşitli çalışmalarda (makale, kitap vs.) birbirine benzer ya da kısmen farklı tanımlamalar ve yaklaşımlarda bulunulmuştur. Bu tanımlama ve yaklaşımlardaki farklılıklar, tasvir kavramının sadece edebiyat alanında değil, güzel sanatlar, felsefe, sosyoloji hatta pedagoji gibi alanlarda da önemli bir yer işgal etmesinden kaynaklanmaktadır. O yüzden çalışmamızda, bizi doğrudan doğruya ilgilendiren roman alanındaki `tasvir’ ile ilgili bakış açıları olsa da, diğer alanlardaki tasvir yaklaşımları da, çalışmamızın bütünlüğü açısından ortaya konulmuştur. Servet-i Fünûn romancılarının romanlarında, neslin temlerinin, dil ve anlatım özelliklerinin, realist ilkelerinin, kısacası neslin sanat anlayışının bilinçli bir biçimde tahkiye ile beraber tasvir kullanımlarında da ortaya konulduğu görülür. Bu dönem romancılarının eserlerindeki tasvir kullanımları, çalışmamızın ikinci bölümünde ?1.İnsan Tasviri a.Fiziksel Tasvir ve Portre b.Ruhsal Tasvir ve Portre, 2.Mekân Tasviri a.Dış Mekân Tasviri b.İç Mekân Tasviri c. Cisim Tasviri, 3.Zaman Tasviri, 4.Tablo? sınıflandırması altında incelemeye tâbi tutulmuştur. ?Servet-i Fünûn Romancılarının Romanlarındaki Tasvirlerarası İlişkiler ve Çelişkiler? isimli üçüncü bölümde, eserlerdeki bazı benzer ve farklı noktalara dikkat çekilmiş; ?Sonuç ve Değerlendirme? kısmı ile de çerçeve tamamlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Tasvir, Roman, Servet-i Fünûn
Servet-i Fünûn romancılarının romanlarında mekân eşya kıyafet Space article cloth in Servet-i Fünûn (wealth of sciences) novels
Servet-i Fünûn Romancılarının Romanlarında Mekân Eşya Kıyafet adlı çalışmamızda ilk önce Lâle Devri’nden beri Osmanlı Devleti’nde yapılan yenilikler anlatıldı. Tanzimat Fermanı toplumu nasıl etkiledi? Siyasî ve sosyal alanda neler yaşandı? Eğitim sisteminde ne gibi değişiklikler görüldü? Hangi tercümeler yapıldı, batıdan ülkeye hangi edebî türler girdi? gibi sorularla ülkede görülen değişim süreci çeşitli araştırmacıların çalışmaları, bilgi ve yorumları kullanılarak anlatıldı. Roman türünde yapılan örnekler, Tanzimat romanı, Servet-i Fünûn romanı üzerinde duruldu. Batılılaşma ve yenileşme meselesinin ortaya çıkardığı değişim, Servet-i Fünûn romancılarının romanlarından yola çıkarak tespit edilmeye çalışıldı. Sosyal hayattaki değişimin önemli göstergelerinden olan mekân eşya kıyafet unsurlarının romanlarda karşımıza nasıl çıktığı, örneklerle ve tüm ayrıntılarıyla gösterildi. Çalışmanın Servet-i Fünûn Romancılarının Romanlarında Mekân bölümünde mekân unsurunun işlevi üzerinde duruldu. Ev, yalı, köşk, konak ve apartman vb. mekânların önemli özellikleri, İstanbul’un alafranga hayatının yaşandığı birçok eğlence, gezinti ve alışveriş yerleri tespit edildi ve örneklerle incelendi. Servet-i Fünûn Romancılarının Romanlarında Eşya bölümünde mobilya alanlarındaki değişiklik, tuvalet ve süs unsurları, modernleşme çabaları üzerinde duruldu. Yalı ve konakların vazgeçilmez unsuru olan piyanoya, zengin evlerinde ayrı bir odada yer alan kütüphane ve kitaba yer verildi. Servet-i Fünûn Romancılarının Romanlarında Kıyafet bölümünde moda, kadın ve erkek kıyafetlerinde ortaya çıkan yenilikler, Osmanlı kadınlarının ve erkeklerinin Avrupa modellerini tercih etmesi, birçok kıyafet çeşidinin bu değişiklikten etkilenmesi, Avrupa tarzında ayakkabıların giyilmeye başlanması anlatıldı. Yaptığımız bu çalışmanın sonucunda, Servet-i Fünûn romancılarının toplumdaki yenilikleri romanlarına aktardıkları, romanlarında yer alan mekân eşya kıyafet unsurlarının değişen toplumun bir parçası olduğu ve sosyal hayattaki değişikliklerin bu unsurlar vasıtasıyla nasıl etkin bir şekilde meydana çıktığı ve yayıldığı ortaya konuldu. Anahtar Kelimeler: Servet-i Fünûn, roman, mekân, eşya, kıyafet.
Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde Çanakkale muharebeleri ve etkileri
Çanakkale Muharebeleri şiirimizde sıklıkla işlenen bir konudur. Bu konuyu doğrudan veya dolaylı olarak işleyen binden fazla şiirin varlığı tarafımızdan tespit edilmiştir. Amacımız, Çanakkale Muharebelerinde kazanılan zaferleri destanlaştıran şiirleri bilimsel açıdan ele alıp değerlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda yaptığımız araştırmalar neticesinde, konuyu işleyen binden fazla şiire rastladık. Tespit ettiğimiz şiirlerin sayı olarak çok olması ve büyük çoğunluğunun edebî ve estetik değerden yoksun olması nedeniyle şiirler arasında seçim yapmak zorunda kaldık. Şiir seçiminde kriter olarak, Prof. Dr. Hasan Akay’ın Sedat Umran’la beraber oluşturdukları ?Cumhuriyet Dönemi Şiirimizin Altın Sayfaları? adlı antolojinin önsözünde tespit ettikleri kriterleri esas aldık. Çalışmamızın kapsamını ise, ilk yazılan ?Çanakkale Güllelenirken? adlı şiirle başlayıp günümüze kadar geçen süreçte yayınlanmış binden fazla şiir arasından belli kriterler çerçevesinde belirlediğimiz iki yüz civarında şiirle çizdik. Çalışmamızda önce Çanakkale Muharebelerini tarihi açıdan sebep ve sonuçlarıyla beraber özetledik. Ardından muharebenin şiirimize ilk akislerini özet halinde sunduk. Üçüncü bölümde şiirlerle Çanakkale Muharebelerini ayrıntılı olarak anlatmaya çalıştık. Dördüncü bölümde ?Çanakkale Zaferleri üzerine yazılmış şiirlerde öne çıkan kavramlar?ı ele aldık. Beşinci bölümde konusu, üslubu veya sanat değeri açısından önemli sayılabilecek on şiiri örnek olarak çözümlemeye gayret ettik. Çözümleme bölümünde Prof. Dr. Hasan Akay’ın ?Şiiri Yeniden Okumak? eserinde uyguladığı ?yapı çözümleme? yöntemini, bir ?okuma yöntemi? olarak uyguladık. Altıncı bölümde Çanakkale’ye artan ilginin sebeplerinin şiirimizdeki ve toplumdaki yansımasını tespit ettik. Son bölümde, genel bir değerlendirme yaptıktan sonra, çözümlenen şiirlerin tam metinlerini sona ekleyerek çözümlemelerin anlaşılmasını kolaylaştırmak istedik.Sonuç olarak, Osmanlı Devleti, savaş başlar başlamaz müzik ve edebiyatın etkisinden faydalanmak için çeşitli kampanyalar düzenleyerek ilk defa bir ?harp edebiyatı? teşekkül ettirmeye çalışmıştır. Bunun sonucunda Türk Harp Edebiyatının şiir türünün mühim bir yekûnunu Çanakkale Zaferleri üzerine yazılmış şiirler oluşturur.
Modern Türk edebiyatında mevsim şiirleri (1860-1901)
Klasik Türk Edebiyatı’nda mevsim şiirleri üzerine bir hayli çalışma yapılmış, fakat, Yeni Türk Edebiyatı alanında bu konu yeterince veya gerektiği ölçüde araştırılmamıştır. Yayınlanan az sayıda kitap da ölçütleri belirtilmeden seçilmiş birer mevsim şiirleri antolojisi mahiyetindedir. Biz, yaptığımız taramalarda bine yakın mevsim şiiri tespit ettik. İçerisinde mevsimlerle alakalı parçalar bulunan şiirler de buna eklenince, bu sayı, daha da artmaktadır. Ancak, tez çalışmamızda öncelikli amacımız, ?şaheser? veya şaheser çapında olan mevsim şiirleri ya da özgün imgeler barındıran ve yeni bir bakış getiren metinlerin tespit ve tahkikidir. Bu maksatla, bazı kriterlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Doğan Aksan’ın Şiir Dili ve Türk Şiir Dili, Hasan Akay’ın Şiir Alametleri kitapları ile, Sedat Umran ve Hasan Akay’ın birlikte hazırladıkları Cumhuriyet Dönemi Şiirimizin Altın Sayfaları kitabından faydalanarak belirlediğimiz kriterleri, kitap taraması sonucu tespit ettiğimiz şiirlere uyguladık ve bunların içerisinden üç yüz seksen üç şiiri çalışmaya dahil ettik. Çalışmaya sağlam bir giriş yapabilmek için de ?Tanzimat Dönemi Türk Şiirinde Tabiat Anlayışı?nın belirlenmesi, zaruri bir mesele olarak karşımıza çıktı. Çünkü bu dönemdeki tabiat anlayışı, insanın değişimi ve tercümelerin etkisi gibi sebeplerle sonraki dönemleri de etkilemiştir. Ayrıca bu dönemin tabiat anlayışındaki değişimi gösterebilmek de ancak Tanzimat öncesi dönemin tabiat anlayışını vermekle mümkün idi. Bu nedenle ilk bölümde, ?Tanzimat Dönemi Tabiat Anlayışı? ile birlikte, diğer sebepleri de en iyi şekilde yansıtan ve ?Yeni Türk Edebiyatı’nda tabiat hakkında ilk küllî görüşü getiren Abdülhak Hâmid?in tabiat anlayışı üzerinde durulmuştur. Bundan sonraki metinler, aynı doğrultuda ele alınmış ve Servet-i Fünûn şairlerinin edebiyatımıza yeni ve radikal açılımlar getiren şiirleri değerlendirilmiştir.


Yorum yaz