
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. HALUK SELVİ
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İspanya (TR)
2. Uluslararası ilişkiler (TR)
3. Türk-İspanyol ilişkileri (TR)
4. Osmanlı Dönemi (TR)
5. Abdülhamid II (TR)
6. İngiltere (TR)
7. Yazışmalar (TR)
8. Uluslararası ilişkiler (TR)
9. Türkiye (TR)
10. Parlamento (TR)
11. Osmanlı Devleti (TR)
12. Milli Mü (TR)
13. Osmanlı Dönemi (TR)
14. Osmanlı Devleti (TR)
15. Meşrutiyet II (TR)
16. Edirne (TR)
17. Cezaevi (TR)
18. Abdülhamid II (EN)
19. Ottoman Period (EN)
20. Turkish-Spanish relations (EN)
21. International relations (EN)
22. Spain (EN)
23. House of Commons (EN)
24. Assembly minutes (EN)
25. National Struggle Period (EN)
26. Ottoman State (EN)
27. Parliament (EN)
28. Turke (EN)
29. Prison (EN)
30. Edirne (EN)
31. Constitutional Monarcy II (EN)
32. Ottoman State (EN)
33. Ottoman Period (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Osmanlı Devleti- İspanya ilişkileri (1774-1876)
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren, Bizans İmparatorluğu ile yaptığı savaşlar sırasında, çatışma şeklinde başlayan Osmanlı-İspanya ilişkileri, 15. ve 16. Yüzyıllarda gergin bir şekilde devam etmiş ve iki ülke arasında büyük savaşlar yaşanmıştır. Cihan imparatorluğu kurma idealindeki iki devlet, bu ideali gerçekleştirebilmek için ilk adım olarak, diğer devlete karşı üstün gelerek Akdeniz’e hâkim olmaya çalışmışlardır. Tarihi süreçleri birbiriyle aynı seyreden Osmanlı Devleti ve İspanya, 16. Yüzyıl sonlarından itibaren, yaşadıkları iç sorunlar ve diğer devletlerle olan daha ciddî boyuttaki gerginlikler nedeniyle, Akdeniz mücadelesine son vermişlerdir. Osmanlı Devleti ile İspanya arasındaki iki yüzyıla yakın bir süre devam eden bu savaş dönemi, pek çok tarihçi tarafından araştırılmış ve bu konu üzerine çok sayıda eser ortaya koyulmuştur. Ancak iki devlet arasında, 1581 yılında imzalanan ateşkes ile başlayan ve 1782 yılında taraflar arasında barış antlaşması imzalanması ile resmiyete dökülen Osmanlı-İspanya barışı konusunda yeterli çalışma bulunmamaktadır. Özellikle, 1782 barışından 19. yüzyıl sonlarına kadarki süreç hakkında arşiv belgeleri dışında çok fazla kaynak da bulunmamaktadır. Bu tez aracılığıyla, Osmanlı-İspanya ilişkilerinde çok fazla üzerinde durulmamış olan bu barış döneminin 1774-1876 yılları arasındaki sürecinin aydınlatılmasına çalışılmıştır. 1782 yılında imzalanan barış antlaşmasının ardından, iki ülke arasındaki dostluk ve ticaret ilişkilerinin gelişimi, Fransız İhtilalının iki ülke ilişkilerine tesiri, iki ülke arasında imzalanan ticaret antlaşmaları, elçiliklerin faaliyetleri ve 1876 yılına kadarki diplomatik ilişkiler gibi konular incelenmiştir. Bu inceleme sırasında, iki ülkenin paralel tarihleri üzerine vurgulamalar yapılmış ve ülkelerin iç ve dış meselelerinin iki ülke ilişkilerine yansımasına da çalışmada yer verilmiştir. Yapılan bu çalışma çerçevesinde, Osmanlı Devleti ve İspanya arasında barış ilişkilerinin kurulmasının ardından, iki ülke arasındaki dostluğun gelişmesinin dinamikleri de tespit edilmiştir. Ayrıca Osmanlı-İspanya ilişkilerinde, İngiltere ve Rusya elçilerinin rolü de yapmış olduğumuz çalışmanın bir konusu olmuştur. İki ülke arasındaki bu gelişen dostluk sayesinde, İspanya, Osmanlı Devleti’nin en imtiyazlı dost devletleri arasına girmiştir. Bu çalışma ile iki ülke arasında 16. yüzyıl sonlarına kadar devam eden çatışmaların, hangi şartlarda ve ne şekilde ileri seviyede bir dostluğa dönüştüğü ortaya koyulmaya çalışılmıştır ve 1782 barış antlaşmasından, Sultan II. Abdulhamid’in Osmanlı tahtına çıktığı 1876 yılına kadarki süreçte yaşanan gelişmeler ele alınmıştır. Anahtarkelimeler:İspanya, Osmanlı Devleti, Akdeniz Tarihi, Osmanlı DışPolitikası, Kraliçe II. İsabel.
İngiltere Avam Kamarası zabıtlarında Türkiye (1918-1922)
Osmanlı Devleti’nin yıkılışı çok geniş toprakların yeniden tasarrufunu gerektirdi. Ondan geriye kalan topraklar Türklerden başka Osmanlı Devleti’nin tebaası milletler, komşu devletler ve egemen güçler arasında paylaşılacaktı. Bu paylaşımı egemen güçler kararlaştıracaklardı. Karar verdiler. Bu büyük ve uzun ömürlü imparatorluğu kuran ve yöneten Türklere vermeyi planladıkları topraklar neredeyse Ermenilere verecekleri ile eşitti. Büyük bir imparatorluk kuran ve yaşatan bir milletin bunu kabul etmesi mümkün değildi. Mustafa Kemal Paşa etrafında şekillenen Anadolu hareketi bu haksızlığa başkaldırdı. İngiltere’nin ince siyaset stratejilerine rağmen iki yıl süren kanlı bir savaş sonunda varlığını sürdürebildi. Osmanlı Devleti’nin paylaşım planları resmiyette her ne kadar Bağlaşıklar tarafından yapıldığı ilan edilse de aslında onlar İngiltere hükümetinin dayattığı planlardı. Bu çalışmada, kararların alınması, sonrasında Anadolu’nun isyanı ve uzun süren kurtuluş mücadelesinin Avam Kamarasında nasıl takip edildiği adı geçen meclisin tutanaklarıyla incelenmiştir. Tezimiz, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Avam Kamarası’nın İngiltere’nin dış politikasındaki etkisini ve bu etkinin sonuçlarını ortaya koymayı hedeflemektedir.
Milli Mücadele döneminde Bilecik Bilecik in the period of national struggle
Bilecik coğrafyası, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerden en önemlisi hiç şüphesiz 600 sene hüküm sürmüş olan Osmanlı Devletidir. Bölgenin bu özelliği dolayısıyla Osmanoğlu ailesi de Bilecik coğrafyasına ayrı bir önem vermiştir. Nitekim sancak olma özelliklerini taşımamasına rağmen Anadolu’nun bu küçük şehri II. Abdülhamit zamanında yapılan idari taksimat sonrasında Hüdavendigar vilayetine bağlı bir sancak konumuna getirilmiştir. Bununla birlikte bu coğrafya Anadolu’nun içlerine kadar ulaşan demiryoluna sahip olması nedeniyle de son derece stratejik bir öneme sahiptir. Coğrafyanın bu konumu Türk Milli Mücadele Dönemi boyunca da devam etmiş ve hem Yunanlıların hem de Türklerin hakimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Bu süreçte meydana gelen birçok savaş Bilecik ve çevresinde gerçekleşmiştir. 1919?1922 yılları arasında Yunanlılar tarafından üç kez işgal edilen Bilecik ve çevresi, bu işgaller süresince birçok tahribata uğramış ve bölgede bulunan Müslüman halk 10?24 Temmuz 1921 tarihinde Bilecik’in Yunanlılar tarafından son ve en uzun süreli işgali neticesinde tamamen Bilecik’i terk ederek Sakarya, Gölpazarı, Ankara gibi güvenli bölgelere hicret etmek zorunda kalmıştır. Bu işgal 4?6 Eylül 1922 tarihine kadar sürmüş ve bu süreçte Yunanlılar Anadolu’daki yerli Rum ve Ermenilerle beraber hareket ederek bölgede onarılması çok zor maddi ve manevi tahribat meydana getirmişlerdir. Nitekim Bilecik ve çevresinin işgalden kurtarılmasından sonra imar faaliyetlerine başlanmış ancak bu faaliyetler birçok nedenden ötürü Cumhuriyet sürecinde de uzunca bir dönem devam etmiştir. Anahtar Kelimeler: Bilecik, Ertuğrul, İnönü, Milli Mücadele, Hüdavendigar.
II. Meşrutiyet döneminde Edirne vilayeti hapishaneleri
Osmanlı İmparatorluğu’nda zindandan hapishaneye geçiş, Tanzimat Dönemi ile başlayan bir süreçtir. Tanzimat ve Sultan Abdülhamit dönemleri hapishaneler için kuruluş ve yapılanma dönemleridir. Hapishanelerin yoğun olarak ıslah edilmeye çalışıldığı zaman ise II. Meşrutiyet Dönemidir. Yukarıda adı geçen dönemlerde İmparatorluğun tüm hapishanelerinde yoğun çalışmalar yapılmıştır. Edirne vilayeti merkez sancakla birlikte bağlı tüm sancak ve kaza merkezlerinde Tanzimat Dönemi ile başlayan süreç Sultan Abdülhamit ve II. Meşrutiyet dönemlerinde takip edilmiştir. Tanzimat ve Sultan Abdülhamit dönemleri hapishane inşaatlarının başladığı dönemdir. Fakat inşa edilen yeni hapishaneler kısa sürede ihtiyaca cevap veremez hale gelmiştir. 1880 Hapishaneler Nizamnamesi bu dönemde hazırlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Fakat uygulamada, İmparatorluk genelinde olduğu gibi Edirne vilayetinde de başarılı olamamıştır. Dönemin en büyük sorunu hapishanelerdeki izdiham ve buna bağlı asayiş ve hastalıklar gibi sorunlardır. Diğer yandan Sultan Abdülhamit Dönemi iyi niyetli ve insan merkezli çalışmaların yapıldığı dönemdir. II. Meşrutiyet Dönemi ise aynı zamanda hapishane ıslahatı dönemidir. Hapishaneler fiziki açıdan, mahkûmlar ahlaki bakımdan, hapishane çalışanları başta gardiyanlar olmak üzere disiplin açısından bu dönemde ıslah edilmeye çalışılmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda çok yoğun çabaların sarf edildiği dönemin, mahkûmların hayatlarına olumlu yansımaları olmuştur. Yapılan ıslahatlar Edirne örneğinde her ne kadar tam anlamıyla hayata geçirilemese de mahkûmların üretici hale getirilmesi, gardiyan merkezli hapishane çalışanlarının disipline edilmesi gibi konularda kısmi başarı sağlanmıştır. II. Meşrutiyet Dönemi hapishane ıslahatları Edirne vilayeti örneğinde çok yoğun çabaların görüldüğü fakat uygulamada hedeflenen başarının yakalanamadığı bir dönemdir Anahtar Kelimeler: II. Meşrutiyet, Hapishaneler, II. Abdülhamit, Tanzimat Dönemi, Mahkum ve Gardiyanlar.


Yorum yaz