
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. HAKAN ÇANKAYA
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Sosyodemografik özellikler (TR)
2. Lenfoma-non Hodgkin (TR)
3. Lenfoma (TR)
4. Kafa ve boyun neoplazmları (TR)
5. Hodgkin h (TR)
6. Tükürük bezleri neoplazmları (TR)
7. Tükürük bezleri (TR)
8. Retrospektif çalışmalar (TR)
9. Neoplazmlar (TR)
10. Karsinoma- (TR)
11. Tomografi-x ışınlı-bilgisayarlı (TR)
12. Retrospektif çalışmalar (TR)
13. Neoplazmlar (TR)
14. Neoplazm evreleri (TR)
15. Larin (TR)
16. Retrospektif çalışmalar (TR)
17. Karsinoma-bazoskuamöz (TR)
18. Kafa ve boyun neoplazmları (TR)
19. Epidemiyolojik yönte (TR)
20. Epidemiologic factors (EN)
21. Hodgkin disease (EN)
22. Head and neck neoplasms (EN)
23. Lymphoma (EN)
24. Lymphoma-non Hodgkin (EN)
25. Adenoma (EN)
26. Epidemiology (EN)
27. Carcinoma-squamous cell (EN)
28. Neoplasms (EN)
29. Retrospective studies (EN)
30. Salivary gla (EN)
31. Laryngeal neoplasms (EN)
32. Laryngectomy (EN)
33. Neoplasm staging (EN)
34. Neoplasms (EN)
35. Retrospective studies (EN)
36. Tomogra (EN)
37. Lip (EN)
38. Lip neoplasms (EN)
39. Epidemiologic factors (EN)
40. Epidemiologic methods (EN)
41. Head and neck neoplasms (EN)
42. Car (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Baş boyun bölgesindeki lenfomalı olguların epidemiyolojik açıdan retrospektif olarak araştırılması
Lenfomalar en sık nonepitelial baş ve boyun malignansileridir(128). Sıklıkla boyunda büyümüş lenf nodları olarak bulunurlar. Ayrıca Ekstranodal bölge tutulumu olarak baş ve boyunda yaygındırlar, Baş ve boyunda Lenfomanın yerleşimi ve yaygınlığı hastalığın tedavi seçimini ve tedaviye beklenen yanıtı olduğu kadar evrelemesini de etkiler. Çalışmamıza Ocak 1994- Ocak 2011 Tarihleri Arasında Van Yüzüncü yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş boyun Cerrahisi rutin poliklinik ve servis hizmetleri sırasında izlenen, Lenfoma tanısı almış ve takipte olan 145 hasta alındı. Hastalardan önce lenf bezi ince iğne aspirasyon biyopsisi alınmış, Lenfoma tanısı sonrası histopatolojikalttiplendirme için hastalardan lenf bezi eksizyonu yapılmıştır. Epidemiyolojik olarak daha önemli olduğu düşünülen yaş, cinsiyet, anatomik lokalizasyon, gradeleme, NHL’ların diffüz/foliküler ayrımı, lenfomaların sınıflaması, Alt tiplendirilmesi, primer Ekstranodal/Nodal dağılımı gibi demografik özelliklerine göre değerlendirildi. Çalışmamızda bir çok antite yönünden incelenen baş boyun lenfomalı hastaların yapılan literatür çalışmaları ile benzer ve farklı yönleri olduğu kanısına vardık. Sonuç olarak; Baş boyun lenfomalarının klinikopatolojik nitelikleri dünyanın çeşitli coğrafik bölgelerinde farklıdır. Türkiye ve bizim bölgemiz olan Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki demografik verileri bilinmemekteydi ve diğer Doğu ve Batı ülkelerinin sonuçları ile kıyaslanmamıştı. Lenfomaların baş-boyundaki Ekstranodal ve Nodal tutulumları ve semptom kompleksleri karsinomları taklit edebilmektedir. Potansiyel olarak tedavi edilebilen lenfomaların ayırıcı tanıda akılda tutulması ve buna yönelik yaklaşımda bulunulması hastalığın tanı ve tedavisinde son derece önemlidir.
Tükürük bezi tümörlerinin klinik ve epidemiyolojik özelliklerinin retrospekif olarak araştırılması Retrospektif investigation of clinical and epidemiological characteristics of salivary gland tumors
Tükürük bezlerinin benign ve malign neoplazmları baş boyun bölgesi tümörlerinin % 3-12’sini ve tüm vücut tümörlerinin % 2-3’ünü oluşturur. Tükürük bezinin tümoral kitlelerinin davranış profilinin bilinmesi hastalığın prognozunun tahmininde çok önemli bir unsurdur. Ülkemizde tükürük bezleri tümörlerinin epidemiyolojik ve bölgesel farklılıkları ile ilgili veriler sınırlıdır.Buna katkıda bulunmak amacıyla 1994 ve 2011 tarihleri arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilimi tarafından tükürük bezlerinde tümör tanısı ile tedavi ve takibi yapılan 110 hastanın dosya bilgileri retrospektif olarak değerlendirildi. Bu değerlendirmede hastaların demografik bilgileri, tümörün tükürük bezlerindeki dağılımı, histopatolojisi, sinir invazyonu ve tedavi yöntemi literatür bilgileri ile karşılaştırıldı. Bölgemizdeki tükürük bezi tümörlü hastaların yaş ve cinsiyet dağılımı, benign ve malign tümörlerin tükürük bezlerindeki dağılım oranları, tümörlerin davranış modelleri ve buna uygulanan cerrahi modaliteleri literatür bilgileri ile paralellik göstermekteydi. Buna karşılık hastaların tümör belirtilerini fark ettikten sonra ilk doktora müracaatları arasında geçen süre anlamlı olarak daha fazlaydı. Bu da hastaların sosyoekonomik durumu ve genel eğitim durumunun düşüklüğü ile açıklanabilir. Bütün bunların yanında hasta grubumuzun azlığı göz önüne alınacak olursa daha sağlıklı verilere ulaşmak için çok merkezli ve daha büyük hasta grupları ile çalışma yapılması uygun olacaktır.
Larenks kanserlerinin epidemiyolojik ve klinik özelliklerinin retrospektif olarak araştırılması Retrospective investigation of epidemiological and clinical characteristics of laryngeal cancers
Larenks kanseri tüm vücut malignitelerinin %2-5’ni, bas-boyun malignitelerinin ise %25’ini olusturmaktadır. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı kayıtlarına göre 1999 yılı tüm vücut kanserlerinin %5,62’sini larenks kanserleri olusturmaktadır. Larenks kanseri en sık 5?7 dekadlar arasında görülmekte olup erkek/kadın oranı 5/1- 20/1 arasında değismektedir. Bu çalısmada Yüzüncüyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Arastırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Bas-Boyun Cerrahisi Anabilim Dalında 1994-2011 tarihleri arasında larenks kanseri tanısı almıs 69 hastanın retrospektif değerlendirilmesi yapılmıstır. Bu hastaların 59’u erkek (%85,5), 10’u kadındı (%14,5). Yas ortalaması 56,5 idi. En sık basvuru semptomu erkeklerde kadınlardan daha fazla olmak üzere ses kısıklığı sikayet idi(51 olgu-%73,9). Hastalarda %88’i yassı epitel hücreli karsinom idi ve dağılımda; 12 olgu (17,4) supraglottik, 14 olgu (%20,3) glottik, 43 olgu (62,3) ise transglottik yerlesimliydi. Sadece subglottik yerlesimli vakamız yoktu. Dağılımdaki bu farklılık hastaların tedaviye geç baslamalarına bağlı olarak lezyonun ilerlemis olmasından kaynaklı olabilir. Lokalizasyona bakılmaksızın tüm hastalarda boyun disseksiyonunun patolojik değerlendirilmesinde kötü diferansiye (G3) tümörlerde %100 oranında, orta diferansiye (G2) tümörlerde %80 oranında ve iyi diferansiye (G1) tümörlerde %30 oranında servikal metastaz olduğu saptanmıstır. Yapılan istatistiksel analiz sonucunda tümörün histopatolojik diferansiasyon derecesi ile servikal metastaz sayısı arasındaki iliski anlamlı bulunmustur (P<0,05). Kıkırdak invazyonu varlığı hastanın hem prognozunu hem de tedavi modalitesini yakından etkilemektedir. Boyun BT'nin larenkste kıkırdak invazyonu doğru tespit etme oranı %89,4 olarak; testin duyarlılığı %100; özgüllüğü %88,2 olarak saptanmıstır. Klinik muayene+boyun BT ile tümör(T) evresini doğru olarak saptama oranı %85 olarak tespit edilmistir. Böylece doğru bir tümör evrelemesi ve kıkırdak invazyonunu değerlendirilmede boyun BT ucuz, çabuk ve güvenilir bir tanı yöntemi olarak kullanılabilir.
Dudak kanserlerinin epidemiyolojik ve klinik özelliklerinin retrospektif olarak araştırılması Retrospective investigation of epidemiology and clinical characteristics of lip cancers
Dudak kanserleri baş boyun bölgesinde sık görülen kanserlerdendir. Baş boyun bölgesinde görülen diğer kanserlere göre dudak kanserlerinin tedavi imkanı daha yüksektir. Dudak kanserlerinin etiyolojisinde birçok risk faktörü ileri sürülmüştür. Bunlar güneş şınları, açık tenli olma, sigara, pipo, alkol, kötü ağız ve diş hijyeni, bağışıklığın baskılanması ve virüslerdir. Zararlı güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmak en yaygın kabul gören etiyolojik risk faktörüdür. Bu çalışmanın amacı, 1994-2010 yılları arasında hastanemizde dudak kanseri tanısı konmuş vakaların epidemiyolojik ve klinik özelliklerini belirlemek ve bu bulguları literatür verileriyle karşılaştırmaktır. Hastanemizin otomasyon sistemi ve hasta dosyaları taranarak dudak kanserli vakalar toplandı. Hastalar yaş, cinsiyet, başvuru yılı, lezyon ortaya çıktıktan sonra merkezimize başvurana kadar geçen süre, meslek, sigara kullanım öyküsü, lezyonun lokalizasyonu, histopatolojik tip, diferansiasyon, lezyonun çapı, evre, cerrahi sınırda tümör dokusu, klinik ve radyolojik servikal lenf nodu tutulumu, boyun disseksiyonu ve histopatolojik lenf nodu tutulumu açısından incelendi. Toplanan verilerin istatistik analizleri yapıldı. Elde edilen bulgular ilgili literatür eşliğinde tartışıldı. Toplam 92 hastanın (74 erkek, 18 kadın) verileri değerlendirildi. Hastalar, lezyon ortaya çıktıktan ortalama 14.64 ay sonra hastanemize başvurmuştu. Hastaların %57.6’sı çiftçiydi. Sigara içme oranı %67.4 idi. Lezyonların yaklaşık olarak %77’si alt dudakta, %20’si üst dudakta idi. Lezyonların %88’i skuamöz hücreli karsinom, %10,9’u bazal hücreli karsinom idi. Klinik evrelemeye göre, vakaların %63’ü evre I, %28.3’ü evre II, %6.5’i evre III ve %2.2’si evre IV lezyona sahipti. Hastaların %80.2’sinde cerrahi sınırda tümör dokusuna rastlanmamıştı. Sonuç olarak; bulgularımız literatür verileriyle genellikle uyumlu idi. Bulgularımıza göre hastalarımızın daha çok erkek ve çiftçi olması, çiftçilerin dudak kanserine daha genç yaşta yakalanmış olması, kadınların hem doktora daha geç başvurması ve hem de başvuru anında daha büyük lezyon çapına sahip olması dikkat çekiciydi. Anahtar kelimeler: Dudak kanserleri, epidemiyoloji, klinik, skuamöz hücreli karsinom, bazal hücreli karsinom.
PROF. DR. HAKAN ÇANKAYA İLE İLGİLİ SAYFALAR VE DÖKÜMANLAR
PROF. DR. HAKAN ÇANKAYA İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
135
YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ
KBB ANABİLİM DALI
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı, Kazım Kara Bekir Cad. Van
Tel 0432 2150474-6033 – Mail: [email protected]
Prof.Dr. Hakan ÇANKAYA
Anabilim Dalı Başkanı
Tarihçe
Anabilim Dalımız halen Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Dr. Muzaffer KIRIŞ ta-
rafından 1994 yılı Mart ayında kurulmuştur. Dr. Kırış Anabilim Dalımıza yardımcı
doçent olarak ilk atanan öğretim üyesi olup, aynı yıl Dr. Erol Egeli ve Dr. Ah-
met Kutluhan’ın 1995 yılında Dr. Hakan Çankaya’nın atanması ile öğretim üyesi
sayısı dörde çıkmıştır. Başlangıçta 6 ay kadar sadece poliklinik hizmeti veren
anabilim dalımız ekim 1994 de itibaren 50 yataklı genel bir klinik içinde Nisan
1995 den itibaren Göz AD ile birlikte 24 yataklı bir kliniği ortak kullanmıştır. 1997
yılında 24 yataklı müstakil bir kliniğe kavuşmuştur. 200 yılında Prof.Dr. Muzaffer
Kırış’ın ayrılması ile Anabilim Dalı başkanlığına Prof.Dr. Hakan Çankaya atandı.
Halen


Yorum yaz