
-
Yeditepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
- +90 216 578 0000
- http://www.yeditepe.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. GÜNDÜZ BAYIRLI
Üniversite: Yeditepe Üniversitesi
Bölüm: Sağlık Bilimleri Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Kök kanal tedavisi (TR)
2. Endodonti (TR)
3. Dental pulpa boşluğu (TR)
4. Dental aygıtlar (TR)
5. Kök kanal tedavisi (TR)
6. Kök kanal dolgu materyalleri (TR)
7. Dental pulpa boşluğu (TR)
8. Dental aygıtlar (TR)
9. AUTOCAD (TR)
10. Dental instruments (EN)
11. Dental pulp cavity (EN)
12. Endodontics (EN)
13. Root canal therapy (EN)
14. AUTOCAD (EN)
15. Dental instruments (EN)
16. Dental pulp cavity (EN)
17. Root canal filling materials (EN)
18. Root canal thera (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Beyazlatma işlemlerinde kullanılan değişik ışık cihazlarının pulpa odasında neden oldukları sıcaklık artışlarının in vitro incelenmesi In-vitro pulp chamber temperature rise during curing with various light-curing sources working in bleaching mode
5 farklı kök kanalı dolgu maddesinin apikal bölgedeki örtücülüğünün incelenmesi
Endodontik tedavinin başarısı, kök kanal sisteminin etkin bir şekilde kimyasal ve mekanik olarak hazırlanmasına, dezenfeksiyonuna ve kök kanalı içine ağız ortamından veya periapikal bölgeden gelebilecek doku sıvıları veya mikroorganizmaların gelmesini önleyecek şekilde hermetik olarak doldurulmasına bağlıdır. Bu hedefe ulaşabilmek için kullanılan kök kanalı dolgu maddelerinin mekanik ve kimyasal olarak adezyonunun iyi olması ve kök kanal boşluğunu üç boyutlu olarak tamamen doldurarak mikrosızıntıyı engellemesi gerekmektedir. Bu çalışmada kök kanalları şekillendirilmiş ve gütaperka+AH Plus, Resilon+Epiphany SE, EndoREZ, Activ GP Soft Core+AH Plus sealer ile kök kanalı dolgusu yapılmış dişerde apikalden 1, 3 ve 5 mm. uzaklıklardan kesitler alınarak bu bölgedeki kök kanalı ile kök kanalı dolgusu arasındaki boşlukların miktarı hesaplanarak, kök kanalında hangi kök kanalı dolgu sisteminin daha iyi örtücülük yapma özelliğine sahip olduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmamızda apikal bölgede kök oluşumunu tamamlamış, kök üzerinde herhangi bir rezorpsiyonun olmadığı çekilmiş 100 tane tek kök kanalına sahip dişler sterilizasyon amacıyla %5’lik NaOCl solusyonu içinde 2 hafta, daha sonra serum fizyolojik (saline) solüsyonu içinde bekletilmiştir. Çalışmamız yirmişerli 5 grup olmak üzere toplam 100 adet dişte yapılmıştır. Çalışma uzunluğu 10 no. K-Flexofile ile apeksten 1 mm. uzakta olacak şekilde hesaplanmıştır. K3 (SybronEndo, Orange, California) döner alet sistemi üretici firmanın önerisine uygun crown-down yöntemiyle şekillendirme işlemi yapılmıştır. Her kanal aletinden sonra 10 ml. NaOCl solüsyonuyla yıkama gerçekleştirilmiştir. 10 no. K-FlexoFile ile rekapitülasyon yapılmıştır. Kanallar doldurmadan önce % 5’lik 10 ml. NaOCl ile son bir yıkama işlemi yapıldı, daha sonra %17’lik EDTA (Vista Dental Products, USA) solüsyonuyla yıkanıp 1 dakika bekletildi ve saline solüsyonun da yıkanıp paper pointlerle kurulanmıştır. Dişler aşağıdaki şekilde gruplara ayrılmış ve kök kanal dolgusu yapılmıştır. 1. Grup: Güta perka+AHPlus (lateral kondansasyon metodu) 2. Grup: Resilon+Epiphany SE (lateral kondansasyon metodu) 3. Grup: Soft Core+AH Plus (üretici firmanın talimatlarına göre; önce Soft Core maddesinin kendi fırınıda ısıtılarak kök kanalına yerleştirerek) 4. Grup: Activ GP (taperlı tek kon) 5. Grup: EndoREZ (taperlı tek kon) Kök kanalı dolguları yirmişerli gruplar halinde 5 farklı kök kanalı ile kök kanalı dolgusu yapılmış toplam 100 adet deney dişlerinin apeksleri uç kısımda görünecek şekilde hazır döküm metal bloklar, şeffaf soğuk akrilik (Buehler Sampl-Kwick fast cure acrylic kit, USA) ile doldurulmuştur. Materyallerin tamamının sertleşmesi için 2 hafta beklenmiştir. Oluşan akrilik bloğun apeksten 1, 3 ve 5 mm. uzunlukları işaretlenerek kesimi yapılmıştır. Kesitlerde görülen core, sealer+debris+boşluk ve boşluk alanları ayrı ayrı hesaplanarak kanal kesitinin toplam alanına oranları Leica DFC320 markalı stereomikroskopta x100 büyütmede kök kanal sistemlerinin apikal bölgedeki örtücülüğü karşılaştırılmıştır ve istatistiksel olarak incelenmiştir. Bu çalışmada istatistiksel analizler NCSS 2007 paket programı ile yapılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel metotların (ortalama, standart sapma) yanı sıra materyal ve kesit (mm) gruplar arası karşılaştırmalarda ?Kruskal Wallis? testi alt grup karşılaştırmalarında ?Dunn’s çoklu karşılaştırma testi? kullanılmıştır. Sonuçlar, anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirilmiştir. 1 mm.de Soft-Core, EndoREZ, Activ GP arasında core oranları arasında anlamlı fark bulunamamıştır. 3 mm. ve 5 mm. de ise Soft-Core, anlamlı derecede en fazla core oranına, güta-perka grubu anlamlı derecede en az core alanına sahip olduğu gözlenmiştir. EndoREZ, Activ GP, Resilon grupları arasında anlamlı fark gözlenmemiştir. Kullanılan kök kanal dolgu maddelerinin 1, 3 ve 5 mm. seviyeleri arasında; Activ GP ve EndoREZ grupları 3 seviyede de kor oranları arasında anlamlı fark bulunmazken, güta-perka ve Resilon gruplarında 5 mm.deki core oranları anlamlı derecede en fazla core alanına sahipken, 1 mm ve 3 mm.lik seviyelerinde anlamlı fark bulunamamıştır. Soft-Core grubunda 5 mm. ve 3 mm.lik seviyelerde anlamlı fark bulunmazken, 1 mm. seviyede anlamlı derecede daha az core oranına sahip olduğu bulunmuştur. Sealer, debris ve boşluk alanların toplam alanlarına oranlar, Core alanlarının toplam alana oranı sonuçların tam tersi sonuçlar elde edilmiştir. Boşluk alanlarının toplam alanlara oranlara gerek gruplar arası gerekse kendi seviyelerinde anlamlı fark bulunamamıştır. Soft-Core 3 ve 5 mm.de diğer tüm gruplara göre anlamlı derece de en çok core alanına sahip olduğu için en iyi örtücülüğü Soft-Core yapmıştır. Taşıyıcıya sahip sıcak güta perka teknikleri daha homojen ve daha iyi adaptasyon gösterir. Bu nedenle kök kanalı dolgusunda bu sistemlerin uygulanması daha uygundur.
Çalışmamızda; çekilmiş insan dişlerinde, iki farklı tipte elektronik apex locator’ın kök kanalları kuru iken ve %5 NaOCI ile dolu iken; farklı tipte ve çaptaki kök kanalı aletleri kullanılarak doğruluklarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda 120 adet tek köklü, kök rezorpsiyonu bulunmayan, çürüksüz, çekilmiş insan dişi kullanılmıştır. Endodontik kaviteler elmas yuvarlak frezler ile açıldıktan sonra kök kanallarının kuronal 1/3 lük kısımları #3, #4 ve #5 no’lu Gates glidden frezler kullanılarak hazırlanmıştır. Dişler, her grupta 40’ar adet olacak şekilde 3 ana gruba ayrılmıştır: 1. gruptaki dişlere herhangi bir şekillendirme yapılmamış ve #15 no’lu K tipi file kanala girecek şekilde bırakılmıştır. 2. gruptaki dişler; apikal darlıklarını geçmeyecek şekilde #40 no’lu K tipi file genişliğine dek şekillendirilmiştir. 3. gruptaki dişler ise; foramen apikale’ nin genişliği, #40 no’lu K tipi file genişliğinde olacak şekilde kök ucuna kadar genişletilmiştir. Kök kanalları içerisine uygun genişlikteki kanal aletleri yerleştirilerek aletin ucu, dental mikroskop altında x12 büyütmede foramen apikale’de görülene dek ilerletilmiştir. Bir dijital kumpas kullanılarak lastik rondel ile kanal aletinin ucu arasındaki mesafe ölçülmüştür. Bulunan uzunluktan 0.5mm çıkarılarak çalışma uzunluğu bulunmuştur. Tüm dişler için ölçümler 3’er kez tekrarlanarak ortalamaları alınmış ve çalışma uzunluğu olarak kaydedilmiştir. Daha sonra dişler, plastik kutulara yerleştirilen aljinat içerisine gömülmüş, kök kanalları kuruyken ve kök kanalları içerisinde %5 NaOCI varken, paslanmaz çelik ve NiTi K-file’lar ile Root ZX ve Raypex 4 elektronik apex locatorları kullanılarak elektronik uzunluklar hesaplanmıştır. İstatistiksel analizler NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007&PASS 2008 Statistical Software (Utah, USA) programı ile yapılmıştır.. Çalışma verileri değerlendirilirken normal dağılıma uygunluk gösteren parametrelerin grup içi karşılaştırmalarında `paired sample t’ testi kullanıldı. Parametreler arasındaki uyumluluğun tespitinde sınıf içi korelasyon katsayısı (ICC) hesaplandı. Anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. Tüm gruplar incelendiğinde; apikal darlık'tan ±0,5 mm mesafede Root ZX %92.5-95 arasında başarı gösterirken Raypex 4 %88.5-95 oranlarında başarılı bulunmuştur. Grup I (#15 genişlik grubu)'de; Root ZX, Raypex 4'e göre çalışma uzunluklarına daha yakın sonuç vermiştir. Grup I'de en başarılı sonuç; Root ZX'in #15 no'lu NiTi kanal aletleriyle birlikte kullanıldığı, NaOCI bulunan kanallarda elde edilmiştir. Grup II (#40 genişlik, apikal darlığa kadar)'de; hem Root ZX hem de Raypex 4, #15 no'lu kanal aletleriyle kullanıldıklarında #40 no'lu kanal aletlerine göre çalışma uzunluklarına daha yakın sonuç elde etmişlerdir. Grup II'de en başarılı sonuç; Root ZX'in #15 no'lu NiTi kanal aletleriyle birlikte kullanıldığı, NaOCI bulunan kanallarda bulunmuştur. Grup III (#40 genişlik, apikal darlığın ötesinde)'de ise; hem Root ZX hem de Raypex 4, #40 no'lu kanal aletleriyle kullanıldıklarında #15 no'lu kanal aletlerine göre çalışma uzunluklarına daha yakın sonuç göstermişlerdir. Grup III'de en başarılı sonuç; Root ZX'in #40 no'lu NiTi kanal aletleriyle birlikte kullanıldığı, NaOCI bulunan kanallarda görülmüştür. Hem Root ZX hem de Raypex 4 elektronik apex locatorlarının klinik koşullarda güvenle kullanılabileceği görülmüştür. Anahtar kelimeler: Root ZX, Raypex 4, elektronik apex locator, çalışma uzunluğu
Bu araştırmada renkleşmiş dişlerde çeşitli beyazlatma ajanlarının ve tekniklerinin beyazlatma etkinliklerinin spektrofotometrik analiz yöntemiyle karşılaştırılması amaçlandı. Araştırmamızda 60 adet sığır dişinden elde edilen dentin kesitleri insan kanı kullanılarak boyandı. Dişler her grupta 15 diş olacak şekilde gruplara ayrıldı.1.Grup: Sodyum Perborat ( Sultan Chemists, USA ) +su kullanılarak ?walking bleach? yöntemiyle, 2. Grup: %35 Hidrojen peroksit ( Opalescence Endo, Ultradent, South Jordan, UT ) kullanılarak ?walking bleach? metoduyla, 3. Grup= %35 Hidrojen peroksit ( Opalescence® Xtra®, Ultradent, South Jordan, UT )+ışık kullanılarak ofiste yapılan beyazlatma işlemini taklit edecek şekilde 0, 7, 14 ve 21. günlerde beyazlatıldı, 4. Grup: Kontrol grubu olarak deney süresince distile suda bekletildi. Renk tespiti başlangıçta, örnekler boyandıktan sonra, 1., 2., ve 3.seanslardan hemen sonra spektrofotometre ile ( CM-2600d- Minolta, Japan ) ve CIELAB parametreleri kullanılarak yapıldı. Beyazlatma neticesinde oluşan toplam renk değişikliğine bakıldığında ( ?E ) ?walking bleach? gruplarının tüm haftalarda birbirleriyle aynı olduğu, 2. haftadan sonra anlamlı değişiklik olmadığı görüldü. ?Thermophotobleach? grubunda ?walking bleach? gruplarıyla kıyaslandığında 1., 2. ve 3. haftalarda daha az renk değişikliği meydana geldi. Tüm gruplar incelendiğinde beyazlatma neticesinde dişler başlangıçtaki renklerine dönmediler. İkinci haftadan sonra ?E* değerlerinde 1. ve 2. gruplarda değişiklik olmazken, 3. grupda anlamlı değişiklik görüldü. ?Walking bleach? yönteminde, %35 hidrojen peroksit veya sodyum perborat ve su kullanılması arasında beyazlatma etkinliği açısından farklılık yoktur. ?Walking bleach? ister hidrojen peroksit ister sodyum perborat ve su kullanılarak yapılsın 2 hafta uygulanması gerekli ve yeterlidir. Non-vital dişlerde hem içerden hem dışardan beyazlatma yapmak yalnız pulpa odasından yapılan beyazlatmaya kıyasla dişlerin sarı renginde daha fazla azalmaya neden olmaktadır. Anahtar kelimeler: İntrakoronal beyazlatma, renk, spektrofotometre.
Kök kanal tedavisi ve dolgusu yapılmış dişler çeşitli nedenlerle başarısız olmakta ve kanal tedavisinin yeniden yapılması gerekmektedir. Kanal tedavisi tekrarlanan dişlerin başarısı; daha önceki kök kanal dolgusu ve sealerın kanaldan tamamen uzaklaştırılıp kanalın temizlenmesine bağlıdır. Bu çalışmada kök kanalları şekillendirilmiş ve Calamus Dual 3D Obturation System ile vertikal kondansasyon yapılarak doldurulmuş dişlerin; R-Endo, Mtwo R, ProTaper Universal Retreatment ve D-RaCe Nikel Titanyum döner alet retreatment kitleri ve Headström el aleti kullanılarak kanal dolgusunun boşaltılması ve kanalda kalan dolgu maddesi miktarı hesaplanarak kanal dolgusunu boşaltmada en etkili sistemin hangisi olduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmamızda 100 adet çekilmiş diş kullanılmıştır. Kökler 15 mm. uzunlukta olacak şekilde kuronal kısımları elmas separe ile kesilmiştir ve çalışma uzunluğu 14 mm. olarak ayarlanmıştır. Kök kanalları step back yöntemine göre K file (Dentsply Maillefer, Ballaigues, Switzerland) el aleti ile şekillendirilmiştir. Kök kanalları Calamus Dual 3D Obturation System ile continuous wave yapılarak vertikal kondansasyon yöntemine göre doldurulmuştur. Kanalların giriş kaviteleri Coltosol F (Coltène/Whaledent AG, Switzerland) ile geçici olarak kapatılmıştır. Dişler; 37 derece ve %100 nemli ortam olan etüv içinde iki hafta boyunca sealerın sertleşmesi için bekletilmişlerdir. Kanal dolgusu tamamlanan dişler, boşaltılmak üzere 5 gruba ayrılmıştır. 1. Grup: R-Endo Döner Alet Sistemi (Micro-Mega, Besancon, Fransa) 2. Grup: ProTaper Universal Retreatment Sistemi (Dentsply Maillefer, Ballaigues, Switzerland) 3. Grup: D-RaCe Desobturation Sistemi (FKG DENTAIRE, La Chaux-de-Fonds, Switzerland) 4. Grup: Mtwo Retreatment Sistemi (VDW GmbH, Munich, Germany) 5. Grup: Headström El Aletleri (Dentsply Maillefer, Ballaigues, Switzerland) Kök kanalları boşaltıldıktan sonra tur motoruna takılı elmas bir separe yardımıyla dişlerin üzerinde yanak ve damak veya dil yüzeylerinde uzunlamasına oluklar açılmış ve siman spatülü bu oluğun içine yerleştirilip dişler yanak-dil yönünde ikiye ayrılmıştır. İkiye ayrılan diş yarımları Leica DFC320 stereomikroskobuna yerleştirildikten sonra kanal yüzeyleri Leica DFC Twain Softwar yardımıyla bilgisayar ekranına aktarılmış ve 15X büyütmede incelenmiştir. Elde edilen görüntüler netleştiğinde Leica DFC Image Manager Software programı ile dişlerin fotoğrafları alınmıştır. AutoCAD programı ile fotoğrafları çekilen diş yarımları yan yana getirilerek gerçek diş boyutuna küçültülmüştür. Kanallar kole, orta ve apikal olmak üzere üç çizgiyle ayrılmıştır. Kanalların iç sınırları da çizilmiştir. Kanal içinde kalan dolgu maddesi artıklarının sınırları çizilip alanları milimetre kare (mm2) olarak hesaplandıktan sonra kanal içinde kalan dolgu maddesinin yüzde olarak oranı; kanal içinde kalan dolgu maddesi miktarının (mm2) tüm kanal alanına (mm2) bölünüp 100 ile çarpılması ile elde edilmiştir. Ayrıca her grupta kanallar boşaltılırken kronometre ile kanalları boşaltma süresi hesaplanmıştır. Ancak bu süreye Kanalların yıkanması, alet değişimi eklenmemiştir. İstatistiksel analizler “NCSS(Number Cruncher Statistical System) 2007&PASS 2008” Statistical Software (Utah, USA) programı ile yapılmıştır. Çalışma verileri değerlendirilirken parametreler normal dağılıma uygunluk gösterdiğinden parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında “Oneway Anova” testi ve farklılığa neden çıkan grubun tespitinde “Tukey HDS” testi kullanılmıştır. Anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirilmiştir. R-Endo ile boşaltılan kök kanallarında en fazla dolgu maddesi artığı kole üçte bir bölgesinde görülmesine rağmen apikal, orta ve kole üçte bir bölgeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmemiştir. ProTaper ile boşaltılan kök kanallarında en fazla dolgu maddesi artığı kole üçte bir bölgesinde görülmesine rağmen apikal, orta ve kole üçte bir bölgelerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır. D-RaCe ile boşaltılan kök kanallarında en fazla dolgu maddesi artığı kole üçte bir bölgesinde görülmüştür ve apikal, orta ve kole üçte bir bölgeleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık görülmüştür. Mtwo-R ile boşaltılan kök kanallarında en fazla dolgu maddesi kole üçte bir bölgesinde görülmüştür ve kanalın apikal, orta ve kole üçte bir bölgeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur. El aleti ile boşaltılan kök kanallarında en fazla dolgu maddesi artığı orta üçte bir bölgesinde görülmesine rağmen apikal, orta ve kole üçte bir bölgeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Kanal içinde kalan dolgu maddesi miktarı gruplar arasında değerlendirildiği zaman, el aleti grubu dışında tüm gruplarda kalan dolgu maddesi apikal ve orta üçte bir bölgeye kıyasla en fazla kole üçte bir bölgesinde görülmüştür. Kanal dolgusunun kanaldan çıkarılma süresi değerlendirildiği zaman, gruplar arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır. Kanal dolgusunu çıkarma süresi en uzun El aleti grubunda olmuştur. Bu grubu sırasıyla R- Endo, ProTaper, Mtwo-R ve D-RaCe grupları izlemiştir. Hiçbir teknik kanal dolgu maddesini tam olarak kanaldan çıkaramamıştır. Kalan dolgu maddesi miktarı açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmemiştir. Anahtar kelime: kanal tedavisi tekrarı, kanal dolgu maddesi artığı, ProTaper Universal Retreatment, R-Endo, Mtwo R, D-RaCe, Headström el aleti, AutoCAD.
Açığa çıkmış pulpa dokusunun örtülmesi için kullanılan materyellerin, pulpa dokusu ile uyumlu olması, hücrelerin çoğalma ve odontoblastik değişimlerini desteklemesi, tedavi başarı sonucuna direkt etki eden faktörlerdir. Pulpa kuafajı için Mineral Trioxide Aggregate (MTA) ve Kalsiyum hidroksit içerikli siman (DYCAL) yıllardır kullanılmaktadır. Ancak bu materyellerin, pulpa hücrelerinin farklılaşmasını olumsuz etkilemesi ve nekrozuna sebep olması gibi kusurları bulunmaktadır. Öte yandan domuz embriyosundan elde edilen mine matriks proteinlerinin asidik ekstresi olan EMD’nin pulpa ve periodontal ligament hücrelerinin çoğalmasını ve farklılaşmasını arttırdığı bilinmektedir. Yakın zaman çalışmalarında MTA’ nın EMD ile birlikte kullanımı, diş pulpası hücrelerinin odontoblastik farklılaşmasını, tek başına kullanımına göre daha etkili biçimde uyardığını göstermiştir (158). Klinik kullanım sırasında kuafaj materyellerinin pulpa hücreleriyle direkt temasta bulunması, in vitro çalışmalarda hücre-materyel etkileşiminin göz önünde tutulmasını zorunlu kılmaktadır. O yüzden, bu çalışmada EMD, MTA ve DYCAL’ ın insan diş jermi kök hücreleri (HTGSCs) üzerindeki odontoblastik farklılaşması materyel-hücre direk teması dikkate alınarak gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda MTA ve DYCAL yüzeylerinin EMD ile kaplanması halinde hücreler üzerinde çoğalma ve farklılaşma açısından ortaya çıkabilecek etkisi incelenmek istenmiştir. EMD kaplama protokolünün MTA’ nın fiziksel özelliklerini değiştirdiği düşünülmektedir. Bu nedenle, EMD ile kaplanmış MTA’nın hücre çoğalması ve farklılaşmasına olan etkisi değerlendirilememiştir. Sonuçlar EMD’ nin hücrelerin farklılaşma ve çoğalmasını en iyi sağlayan materyel olduğunu bunun yanı sıra DYCAL’ ın EMD ile kaplanmasının tek başına kullanımında sebep olduğu hücre nekrozunu ortadan kaldırabileceğini göstermiştir. DYCAL’ ın EMD ile kaplanarak pulpa kuafajında kullanılması pulpanın DYCAL ile tek başına örtülmesi sırasında ortaya çıkan sorunları ekarte ederek alternatif bir yöntem oluşturabilir.


Yorum yaz