
-
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 318 357 4242
- http://www.kku.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. EKREM YILDIZ
Üniversite: Kırıkkale Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
2. Kurumsallaşma (TR)
3. Denetim (TR)
4. Kalite ölçme (TR)
5. Kalite yönetimi (TR)
6. Kalite standartları (TR)
7. Kalite sistemi (TR)
8. Kalite kuruluşları (TR)
9. Kalite (TR)
10. Uluslararası derecelendirme kuruluşları (TR)
11. Risk derecelendirmesi (TR)
12. Risk analizi (TR)
13. Menkul kıymetler (TR)
14. Türkiye (TR)
15. Sermaye piyasası (TR)
16. Karşılaştırmalı analiz (TR)
17. Gelişmekte olan ülkeler (TR)
18. Gelişmekte olan piy (TR)
19. Control (EN)
20. Institutionalization (EN)
21. Internal control (EN)
22. Informatic sector (EN)
23. Quality assurance system (EN)
24. Quality assurance methods (EN)
25. Quality assurance (EN)
26. Qual (EN)
27. Rating (EN)
28. Rating agencies (EN)
29. Securities (EN)
30. Risk analysis (EN)
31. Risk rating (EN)
32. International rating organiza (EN)
33. Argentina (EN)
34. Developing markets (EN)
35. Developing countries (EN)
36. Comparative analysis (EN)
37. Capital market (EN)
38. Tur (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Internal audit and institutionalization
İç kontrol ve iç denetim kurumsal yönetişimin önemli altkümeleri olarak kabul edilmelidir. Son on yılda arka arkaya yaşanan finansal skandallar ve kurumsal yönetimin ayrılmaz bir parçası olan artan risk ile birlikte, iç kontrol kavramı çeşitli Kurumsal Yönetim İlkeleri ve iç denetim fonksiyonunun müdahale merkezi haline gelmiştir. Sonuçta bu olaylar, iyi kurumsal yönetim uygulamalarının önemli bir bileşeni olan iç denetimin önemini artırmıştır. 1980′ lerin sonunda ABD’ de yayınlanan Treadway Komisyonu raporundan itibaren, genellikle şirket iflaslarının ardındaki en önemli nedenlerden biri olarak güçlü iç kontrol sistemi eksikliğinin yattığı kabul edilmiştir. Sonuç olarak artık kurumsal yönetim ilkeleri açıkça, şirketlerin kendi iç kontrol sistemlerinin sağlamlığını açıklamasını gerektirmektedir ve iç denetim fonksiyonu hem özel işletmelerde, hem de kamu kuruluşlarında, akademisyenler, iş uygulayıcıları ve uzmanları için ilgi alanı haline gelmiştir. Bu tez çalışmasında, iç denetimin tanımı, iç denetim faaliyetleri ve kurumsallaşma ele alınarak incelenmiştir.
Bilişim alanında kalite uygulamaları ve standartlar
Dünyada enformasyon, teknoloji ve iletişim alanındaki büyük gelişmeler toplumları kıyasıya bir rekabete ve her geçen gün yeni gelişmelerin yaşandığı ekonomik bir yarışa itmiştir. Mevcut dünya düzeninde ayakta kalabilmek , tüm sektörlerde müşteri ihtiyaç ve beklentilerine uygun mal ve hizmet üretiminin sağlanmasıyla gerçekleşebilecektir. Bu da ancak, işletmelerde, tasarım aşamasından başlayarak üretim, pazarlama ve satış sonrası hizmetlere kadar tüm aşamaları kapsayan ve sürekli gelişmeyi hedefleyen Kalite Yönetim Sisteminin ve Standartlarının uygulanmasıyla olacaktır. Bilişim firmalarının uluslararası standartlara paralel olarak hizmet verebilmesi için kalite standartları ve sertifikasyonuna şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır. Bilişim sektörü ancak bu şekilde sunduğu hizmetlerin kapsamını, verimliliğini, müşteri memnuniyetini, kalitesini, güvenliğini, güvenilirliğini ve sürdürülebilirliğini taahhüt edebilmektedir. Sunulan hizmetlerin adını koymak, süreçlere bölmek ve standartları belirlemek Bilişim alanında verimi artırmak ve sektörün sağlıklı gelişimine katkıda bulunmak adına önem arz etmektedir. Bu çalışma bilişim sektöründeki kamu ve özel sektör kurumlarına uygulanan standartlar, uygulanma biçimi konusunda ışık tutmuş, savunma sanayi ve kamu kurum projelerinde bu standartların kullanım ölçüsünü, ne derece doğru uygulandığını, uygulanıyorsa ne amaçla uygulandığını, çalışanların bu konudaki bilgi seviyesini tespit etmiş, bunun sonuçları olarak projelerdeki başarı ve başarısızlık durumuna olan ilişkisini ve etkisini kamu ve özel sektör karşılaştırılarak sayısal olarak ortaya koymuştur.
Katılım bankacılığı ve Türkiye’deki finansal yapı
Dini hassasiyeti yüksek insanların finans sisteminden uzak kalmaları nedeniyle bu kişilerin birikimleri atıl kalmıştır. Bu tasarrufların ekonomiye kazandırılması için faizsiz bankalar kurulmuştur. Dolayısıyla Faizsiz bankalar ticari bankalara alternatif değil tamamlayıcı rol üstlenmektedir.Faizsiz bankacılık ilk olarak 1963-1967 yılları arasında Mısır’da başlamıştır. 1971 yılında ilk faizsiz banka kurulmuştur. Türkiye’de faizsiz bankacılık kurulmasına ilişkin yasa 1983 yılında çıkmış ve ilk faizsiz banka özel finans kurumu adıyla 1985 yılında kurulmuştur. 1999 yılında Katılım Bankaları’yla ilgili ilk düzenlemeler yapılarak Bankacılık Kanunu kapsamına alınmıştır. 2005 yılındaki düzenleme ile de isimleri Özel Finans Kurumu iken Katılım Bankası olarak değiştirilmiştir. Güvence Fonu da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilmiştir. Katılım Bankalarının amaçları şöyledir, Dengeli Bir Finans Sistemi Kurmak: Sosyo- Ekonomik Hedeflere Ulaşmasını Kolaylaştırma Bankacılık Alanındaki Konumunu İlerletmek: Yeni Hizmetler Geliştirmek Toplumsal Hizmet ve Dayanışma Kurulma nedenleri ise dini, sosyal ve ekonomik nedenlerdir. Katılım Bankalarının çalışma yöntemleri fon toplama ve kullandırma yöntemleridir. Fon toplama yöntemleri, özel cari hesaplar ve katılma hesaplarıdır. Fon kullandırma yöntemleri ise üretim desteği, kar zarar ortaklığı, leasing, faktoring, mal karşılığı vesaik alım satımıdır. Katılım Bankalarının 2006 yılı mali durumuna baktığımızda topladıkları fonların 11,237,284 TL, kullandırılan fonlarının 10,492,453 TL, aktif toplamının 13,729,720 TL, özkaynak toplamının 1,559,717 TL, net karının 391,041 TL , şube sayısının ise 355 olduğu görülmektedir. Bu değerler 2000’li yılların başlarına göre oldukça artış göstermiştir. Bu da fonların reel ekonomiye kazandırılması açısından oldukça önemlidir. Katılım Bankalarının çalışma prensiplerinden biri küçük mevduatları ekonomiye kazandırmaktır. Fon ihtiyacı olan insanlara fon sağladıkları için sermayenin tabana yayılmasına katkıda bulunurlar. Önceleri Katılım Bankaları daha çok küçük ve orta büyüklükteki işletmelere fon sağlamaktaydılar. Dolaysıyla gerekli şartları bünyelerinde taşımalarına rağmen borsadaki faaliyetleri açısından istenilen hedefe ulaşamamışlardı. Şuan da ise Türkiye Finans Katılım Bankası, Bizim Menkul Değerler aracı kurumu vasıtasıyla Dow Jones İslami Endeks Fonu ile sermaye piyasası işlemlerini yapabilmektedir.
Menkul kıymet derecelendirme yöntemleri ve pratik bir derecelendirme modeli uygulaması
Derecelendirme kavramının sözlük anlamı bir şeyin veya kişinin sahip olduğu değerlerin kalite düzeylerinin ortaya konulmasıdır. Finans literatüründeki derecelendirme kavramı, yükümlü veya borçlunun ana para, faiz ve diğer eklenti yükümlülüklerini ödünç sözleşmesine uygun bir şekilde zamanında ve tam olarak ödeme isteği ve kabiliyetinin var olup olmadığını ve seviyesini belirlenmiş kriterler dahilinde ölçen bir araçtır. Derecelendirme işlemi belli bir süreci kapsamaktadır. Bu süreç, ödenmeme riskinin (default riski) göstergesi olarak tasarlanan analitik ve aynı zamanda subjektif bir süreçtir. Bu süreçte tespit edilen değerleme kriterleri, yatırım ve yatırım enstrümanının kalitesini, güvenirliliğini tespit için bağımsız bir yargıyı ifade eden ve gerek yatırımcılar ve gerekse diğer tüm taraflar için önemli bilgi kaynağıdır. Bu süreç sonucunda verilen derecelendirme notunun bir ?fikir?, ?yorum? ve ?gözlem? olduğu unutulmamalıdır. Yoksa ilgili alana yatırım yapma veya yapmama, ilgili kuruma borç/kredi verme ya da vermeme gibi kararlar vermez. Derecelendirme daha çok tavsiye niteliğinde olup danışmanlık hizmeti sunar ve yalnızca güvenilir olduğu sürece yatırımcıların karar alma sürecinde belirli bir değer kazanabilir. Derecelendirmede belirli kategoriler kullanılarak risk kategorize edilmekte ve bu risk düzeyi harf, sayı ya da bunların birleşimlerinden oluşan sembollerle (AAA, BB+, D) ifade edilmektedir. Genellikle üst dereceler ?Yatırım Kategorileri? olarak, daha riskli veya spekülatif özellikliler ise ?Risk Kategorileri? olarak ayrıştırılmıştır. Çalışmamızda önerilen derecelendirme modeli Türkiye şartları dikkate alınarak belirlenmiştir. Ülke riski, endüstri riski ve firma riski kategorize edilmiştir. Geliştirilen derecelendirme modelinde kullanılan değerlendirme kriterleri likidite, büyüme, borçluluk, kârlılık ve faaliyet döngüsüdür. Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının formatları da bu kriterleri içermektedir. Bundan dolayı ülkemizde uygulanabilecek bir derecelendirme modeli olarak nitelendirilebilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomilerinin çoğunda derecelendirme sistemi piyasaların gelişmesi, şeffaflaşması açısından önemli bir etken konumundadır. Anahtar kelimeler: Derecelendirme, Rating, Risk, Risk Derecelendirmesi, Şirket Derecelendirme, Ülke Riski, Firma Riski, Endüstri Riski.
Gelişmekte olan ülkelerde sermaye piyasaları: Türkiye ?
Bu çalışmanın amacı, gelişmekte olan ülkelerde sermaye piyasalarının özelliklerinin saptanması, Arjantin ve Türkiye’ nin yakın zamanda yaşadıkları benzer nitelikli finansal krizlerden sonra iki ülke borsalarının güncel durumlarının saptanmasıdır. Karşılaştırmada Türkiye yanında Arjantin’in seçilme nedeni GSYH, enflasyon ve işsizlik oranları, kamu borcu ve büyüme oranları gibi faktörlerin birbiri ile benzerlik göstermesi ve karşılaştırılabilir veri olanağı bulunması gibi kriterlerdir. Çalışmada öncelikle sermaye piyasalarının yapısal özellikleri ve piyasaların gelişmişlik düzeyinin belirlenmesinde kullanılan kriterler incelenmiş, daha sonra ise Türkiye ve Arjantin borsaları üzerinde durulmuştur. Piyasaların değerlendirilmesinde piyasa kapitalizasyonu, işlem hacmi, likidite, kote şirket sayısı, yoğunlaşma, dönüş oranı ve risk derecesi gibi kriterler kullanılmaktadır. Araştırma sonucunda yukarıda sayılan kriterin hiç birisinin bir piyasayı ?gelişmiş? ya da ?gelişmekte olan? şeklinde sınıflandırmak için tek başına yeterli olmadığı saptanmıştır. Gelişmiş piyasalarla karşılaştırıldığında gelişen sermaye piyasalarında piyasa kapitalizasyonu, işlem hacmi, likidite ve kote şirket sayısı gelişmiş piyasalara göre daha az; yoğunlaşma, dönüş oranı ve risk derecesi ise daha yüksektir. Ancak risk arttıkça getiri beklentisi de o ölçüde artmakta, bu durum ulusal yatırımcılar için gelişmekte olan menkul kıymet borsalarını daha cazip hale getirmektedir. Türkiye’de 2001 yılı Şubat ayında gerçekleşen devalüasyon ile, Arjantin’ de ise bankalardan yüklü miktarda nakit çekilmesi ile artan ekonomik sorunlar, iki ülke için de ortak kader olan finansal kriz ile sonuçlanmıştır. Piyasalar için öncül göstergelerden birisi olan fiyat/kazanç oranına bakılarak 2007 yılında yatırımcıların İMKB’de BCBA’dan daha kârlı olduğu görülmektedir.
PROF. DR. EKREM YILDIZ İLE İLGİLİ SAYFALAR VE DÖKÜMANLAR
PROF. DR. EKREM YILDIZ İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
ve İdari Bilimler Fakültesi Adına
/On behalf of Kafkas University, Faculty of Economics and
Administrative Sciences
Editör : Yrd. Doç. Dr. Sebahattin YILDIZ
/Editor
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Yrd. Doç. Dr. Elnur Hasan MİKAİL
/Editorial Board Secretary
Yayın Kurulu : Doç. Dr. Adem ÜZÜMCÜ
/Editorial Board Doç. Dr. Ötüken SENGER
Doç. Dr. Haydar EFE
Yrd. Doç. Dr. Adem KARAKAŞ
Yönetici Editor : Arş. Grv. Bahadır Fatih YILDIRIM
/Executive Editor
İngilizce Dil Uzmanı : Yrd. Doç. Dr. N. Savaş DEMİRCİ
/English Language Expert
K A Ü İ İ B F D e r g i s i H a k e m l i b i r d e r g i d i r .
/ K A U I I B F J o u r n a l i s a P e e r – R e v i e w e d J o u r n a l
DANIŞMA KURULU / Advisory Board
Dr. Atılhan NAKTİYOK Atatürk Üniversitesi
Dr. Aysel ERCİŞ Atatürk Üniversitesi
Dr. Cevat GERNİ Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Dr. Ekrem YILDIZ Kırıkkale Üniversitesi
Dr. Hilmi KIRLIOĞLU Sakarya Üniversitesi
Dr. Hülya TALU İstanbul Üniversitesi
Dr


Yorum yaz