
-
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 212 440 2000
- http://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. CEMAL ŞANLI
Üniversite: İstanbul Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Özel Hukuk (TR)
2. ICSID (TR)
3. İspat (TR)
4. Uluslararası Özel Hukuk (TR)
5. Resmi belgeler (TR)
6. Milletlerarası Usul Hukuku (TR)
7. Hukuk Usulü Muhakem (TR)
8. İnşaat sözleşmeleri (TR)
9. Uyuşmazlık (TR)
10. Uluslararası Özel Hukuk (TR)
11. Uluslararası anlaşmazlıklar (TR)
12. Tahkim (TR)
13. Üçüncü taraf müdahalesi (TR)
14. Üçüncü kişiler (TR)
15. Tahkim (TR)
16. Türkiye (TR)
17. Finansal gelişme (TR)
18. Ekonomik büyüme (TR)
19. Uyuşmazlık (TR)
20. Tahkim (TR)
21. Spor Hukuku (TR)
22. Futbolcular (TR)
23. Futbol federasyonu (TR)
24. Alacak hakkı (TR)
25. Türk ekonomisi (TR)
26. KİT (TR)
27. Kapitalizm (TR)
28. Endüstrileşme (TR)
29. Ekonomik etki (TR)
30. Tahkim (TR)
31. Üniversiteler (TR)
32. Kırklareli (TR)
33. Kalkınma (TR)
34. Bölgesel yenilik sistemleri (TR)
35. Bölgesel planlama (TR)
36. Bölgesel (TR)
37. Yatırımlar (TR)
38. Yabancı yatırımcılar (TR)
39. Yabancı sermaye yatırımları (TR)
40. Yabancı sermaye (TR)
41. Uyuşmazlık mahk (TR)
42. Civil Law (EN)
43. ICSID (EN)
44. Documents (EN)
45. Evidence (EN)
46. Code of Civil Procedure (EN)
47. International Adjective Law (EN)
48. Official documents (EN)
49. Engineering (EN)
50. International Federation of consulting Engineers (EN)
51. Arbitration (EN)
52. International confli (EN)
53. Arbitration (EN)
54. Third parties (EN)
55. Third party intervention (EN)
56. Economic growth (EN)
57. Financial development (EN)
58. Turkey (EN)
59. Undertaking claim (EN)
60. Football federation (EN)
61. Football players (EN)
62. Sports Law (EN)
63. Arbitration (EN)
64. Conflict (EN)
65. Economic effect (EN)
66. Industrialization (EN)
67. Capitalism (EN)
68. State Economic Enterprises (EN)
69. Turkish economy (EN)
70. Arbitration (EN)
71. Knowledge (EN)
72. Knowledge economy (EN)
73. Age of knowledge (EN)
74. Regional development (EN)
75. Regional planning (EN)
76. Regio (EN)
77. Arbitration (EN)
78. International Law (EN)
79. International Investment Agreement (EN)
80. International conflicts (EN)
81. In (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Milletlerarası özel hukukta mutad mesken kavramı
Çalışmamızda, milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak kullanılan mutad mesken kavramını incelemeye çalıştık. Bu çalışma, milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak kullanılan, ancak ne milletlerarası sözleşmelerde ne de iç hukuklarda herhangi bir tanımı bulunmayan, unsurları konusunda doktrinde ve uygulamada farklı görüşlerin ileri sürüldüğü mutad mesken kavramının anlamı, muhtevası ve hangi unsurlara sahip olduğu ile nasıl tespit edilmesi gerektiği sorularına cevap aramaktadır. Bu kapsamda, mutad mesken kavramının ortaya çıkışı ve milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak tercih edilmesinde etkili olan sebepler üzerinde durduktan sonra, mutad mesken kavramının anlamı ve niteliğine ilişkin doktrinde ileri sürülen ve mahkemelerce kabul edilen görüşleri inceledik. Mutad mesken kavramının unsurları ve söz konusu unsurların nasıl tespit edilmesi gerektiği konusuna değindik. Mutad mesken kavramının, milletlerarası özel hukukta bağlama noktası olarak kullanılan yerleşim yeri ve diğer kavramlarla olan ilişkisi incelendikten sonra, çocuğun mutad meskeni ve vatansız, mülteci ve sığınmacıların mutad meskeni gibi mutad meskenin tespitinde özellik arz eden haller üzerinde durduk.
Milletlerarası usul hukukunda teminat
Hak arama hürriyeti en temel insan hakkı olup, yabancılarda bu hakka sahiptirler. Ancak bu hakka getirilen en önemli sınırlama olan yabancıların teminat gösterme yükümlülüğü (cautio judicatum solvi), MÖHUK’un 48. maddesinde düzenlenmiştir. Türk hukukunda başta teminatın miktarı olmak üzere uygulamadan kaynaklanan bazı problemler, yabancıların mahkemeye ulaşma hakkını engellemektedir. Özellikle AİHM kararları kapsamında yaptığımız incelemede davacının mahkemeye ulaşma hakkının özüne zarar verecek miktarda belirlenen teminatın AİHS’in 6. maddesine aykırılık oluşturduğu açıkça görülmektedir. Bunun yanında çalışmamızda, AB Hukukunda yer alan ayrımcılık yasağı bağlamında yabancıların teminat gösterme yükümlülüğü hakkında verilen ATAD ve özellikle İngiliz Mahkemelerinin kararları incelenmiştir. Türk hukukunda yabancıların teminat gösterme yükümlülüğünün adil yargılanma hakkı dikkate alınarak uygulanması ve gerekli değişikliklerin yapılması çalışmamızın amacını oluşturmaktadır.
Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Halli Merkezi (ICSID ) tahkiminde kişi bakımından yetki Jurisdiction ratione personae in the International Center for Settlement of Investment Disputes (ICSID
Sermayedarları bir ülkede yatırım yapmaya cezbeden en önemli etken, güven ortamıdır. Güven ortamıyla kastedilen, sadece, ev sahibi ülkedeki güvenli ortam değildir; yabancı yatırımcıya verilen güvenceler veya bir ihtilaf halinde yatırımcının tahkim merkezine başvurabilmesi, buradan alınan kararların icra kabiliyetini ifade eden hukuki güvenlik de güven ortamı kapsamına dahildir. Devletler, gerek iki taraflı gerekse çok taraflı anlaşmalarda, yabancı yatırımcılar ile aralarında, yatırımdan doğan ihtilafların halli için özel bir merkez olan ICSID’e (International Center for the Settlement of Investment Dispute) yollama yaparlar. Ancak bu yollama, ihtilafın ICSID nezdinde çözümlenmesi için yeterli değildir; ICSID’in de kendi iç düzenlemesi olan, ICSID Konvansiyonuna göre yetkili olması lazımdır. Konvansiyona göre, ICSID’in yetkisinin üç dayanağı vardır: kişi bakımından yetki (jurisdiction ratione personae), konu bakımından yetki (jurisdiction ratione materiae) ve rıza (consent). Biz çalışmamızda, kişi bakımından yetki şartını, ağırlıklı olarak ICSID kararları ışığında ve öğretideki görüşleri dikkate alarak inceledik.
Milletlerarası usul hukukunda yabancı belgelerin ispat gücü
Bu çalışma yabancı resmî ve gayriresmî belgelerin ispat gücüne sahip olabilmesinin şartlarının ne olduğu ve bu ispat gücünün kapsamının hangi hukuka göre tayin edilmesi gerektiği sorularına gerek Türk hukuk mevzuatı, doktrini ve mahkeme kararlarındaki durum ve gerekse mukayeseli hukuktan örnekler ortaya konularak cevap aramaktadır. Bu soruları cevaplandırmadan önce belge kavramının sınırları ve belgede yabancılık unsurunun neler olabileceği üzerinde durulmaktadır. Yabancı resmî ve gayriresmî belgelerin ispat gücünün hangi hukuka tabi olduğu, yabancı belgelerin ispat gücünün milletlerarası usul hukuku ve ispat hukuku içerisindeki yeri dikkate alınarak, ispat hukukuna ve özellikle delillere ilişkin bazı konularla ilişkisi de göz önünde tutularak tesbit edilmeye çalışılmaktadır. Yabancı resmî belgelerden ispat faaliyetinde resmî belge olarak istifade edilmesine imkan veren diplomatik / konsüler tasdik usulü ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmakta, söz konusu usule istisna getiren veya bu usulü basitleştiren milletlerarası iki ve çok taraflı sözleşmelere de değinilmekte, 1961 tarihli Yabancı Resmî Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki La Haye Sözleşmesi sahip olduğu önemden dolayı daha ayrıntılı olarak incelenmektedir. Çalışmada, yabancı belgelere ispat gücü tanımanın şartlarının hakimin hukukuna tabi olduğu, bu ispat gücünün kapsamının da, hakimin delilleri takdirinin bir parçası olması gerekçesi ile yine hakimin hukukuna tabi olması gerektiği, yabancı resmî belgelerden resmî belge olarak istifade etmenin bağlı kılındığı şartların da, hukuk güvenliğinin zedelenmemesi koşuluyla olabildiğince esnek bir şekilde yorumlanarak yabancı resmî belgelerin milletlerarası dolaşımının kolaylaştırılmasının yerinde olacağı neticelerine ulaşılmaktadır.
Milletlerarası özel hukukta offshore şirketler The offshore companies in the light of private international law
Çalışmamızın konusunu, doktrinde ve uygulamada farklı şekillerde anılan offshore şirketlerin milletlerarası özel hukuktaki yerinin incelenmesi oluşturmaktadır. Çalışmamızda, offshore şirketlerin dünya ticaretindeki yerinin yanı sıra, Türk milletlerarası özel hukuku açısından yeri de incelenmiştir. İlk bölümde `offshore şirket’ tabirinin esasen ne anlama geldiği, bu şirketlerin kuruldukları bölgelerin özellikleri ve bu tür offshore merkezlerin ortaya çıkmasının altında yatan sebeplere değinilmiştir. İkinci bölümde ise, seçilen offshore merkezlerin uluslararası hukuk bakımından konumu açıklanmış, ardından ise, bu merkezler arasından yatırımcılar tarafından en çok tercih edilenleri seçilerek, bu merkezlerin şirketler hukuku düzenlemelerine yer verilmiştir. Son bölümde ise offshore şirketlerin milletlerarası özel hukuk bakımından statüsü tespit edilmiş; bu amaca uygun olarak karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemeler ve içtihatlardan da faydalanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Milletlerarası Özel Hukuk, Offshore Şirketler, Tabiiyet
Uluslararası tahkim hukukunda şemsiye klozlar
Bazı Devletler arası yatırım andlasmalarında âkit tarafların yatırım taahhütlerine ya da borçlarına riayet edecegine dair, genellikle ?semsiye kloz? olarak tabir edilen bir kayıt yer alır. Semsiye klozun anlamı, kapsamı konusundaki fikir ayrılıkları, âkit ev sahibi devlet ile diger âkit devletin yatırımcısı arasındaki uyusmazlıkların çözümü için, DYA’da uluslararası bir tahkim mahkemesinin ? genellikle ICSID ? yer alması; ev sahibi devlet ile yatırımcı arasındaki yatırım sözlesmesinde ise farklı bir tahkim ya da yetki sartı yer alması halinde ortaya çıkar. Yatırım uyusmazlıgı, yatırımcı ile ev sahibi devlet arasında ortaya çıktıgında, söz konusu uyusmazlıgın DYA ihlalinden mi yoksa yatırım sözlesmesi ihlalinden mi dogdugu tartısmalıdır. Yatırım sözlesmesi, ev sahibi devlet ile yatırımcı arasında akdedildiginden, uyusmazlıgın, yatırım sözlesmesi ihlalinden dogdugu; bu yüzden sözlesmede yer alan yetki ya da tahkim sartına gidilmesi gerektigi görüsünü savunmak mümkün oldugu gibi, DYA’da yer alan ve âkit ev sahibi devlet ile diger âkit devlet vatandası yatırımcı arasındaki uyusmazlıkların hallini düzenleyen tahkim sartına dayanmak da mümkündür. Tezimizde semsiye klozla ilgili tartısmalar, görüsler, ICSID kararlarına yer verilecektir. Sonuçta da kendi görüsümüz yer alacaktır.
Milletlerarası Özel Hukukta kaçırılan veya alıkonan çocukların iadesi Securing the return of abducted or retained children inprivate International Law
Uluslararası alanda çocukların kaçırılması, milletlerarası özel hukukun güncel bir sorunudur ve sıklıkla gündeme gelmektedir. Tezimizde, ebeveynleri tarafından milletlerarası alanda kaçırılan çocukların iadesi ile iadede izlenecek usulü prosedür ve de iadenin reddi sebepleri özel hukuk kapsamında incelenmiştir. Konuya ilişkin Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası sözleşmeler incelendiği gibi, çocuk hukukuna ilişkin gelecekteki gelişmeleri görebilmek ve bu gelişmelerin Türk hukukuna olası etkisini yorumlayabilmek adına Türkiye’nin halihazırda taraf olmadığı ancak olmayı düşündüğü veya henüz yürürlüğe girmemiş olmakla birlikte imzalamış olduğu sözleşmeler de sınırlı olarak ele alınmıştır. Çocuk hukukundaki güncel gelişmeler, çocuğun yüksek menfaatinin her zaman için, ebeveynlerin sahip olduğu velâyet sorumluluğunun üzerinde ve ondan öncelikli olduğunu göstermektedir. Bunun yanında hukuki bir terim olmayan, ancak gerek uluslararası sözleşmelerde ve gerek yeni hazırlanan milletlerarası özel hukuk mevzuatlarında öncelikle tercih edilen bir bağlanma noktası olan ?mutad mesken? kavramı üzerinde ağırlıkla durulmuştur. Çocuğun mutad meskenini tayine yönelik doktrindeki farklı görüşler irdelenmiş ve çocuğun yaş aralığına göre çeşitli ihtimaller dikkate alınarak sonuçlar çıkartılmıştır. Sözleşmelerin yorumlanmasına ışık tutan mevcut uygulamaları görebilmek ve sağlıklı bir tahlilde bulunabilmek için milli mahkemeler ile yabancı mahkeme içtihatları birlikte ele alınmıştır.
FIDIC’in hukukî yapısı ve FIDIC bünyesinde öngörülen alternatif uyuşmazlık çözüm yolları
Daha ziyade kamu altyapılarının inşası için akdedilen uluslararası inşaat sözleşmelerinde esas alınan FIDIC (Fédération Internationale des Ingénieurs-Conseils/Müşavir Mühendisler Uluslararası Federasyonu) standart sözleşmeleri; uluslararası inşaat hukuku bakımından, giderek yaygınlaşan tekdüze kurallar manzumesi hâlini almaya başlamıştır. Çok boyutlu ilişkilere tatbik edilen bu sözleşmelerden çokça uyuşmazlık doğmakta ve aksi kararlaştırılmadıkça, bu uyuşmazlıkların çözümü, sözleşmelerin uyuşmazlık çözüm klozlarında düzenlenen basamaklı çözüm sistemlerine tevfikan gerçekleştirilmektedir. Nihaî basamağını tahkimin teşkil ettiği bu sistemlerin ilk basamağı; uyuşmazlıkların, ilk olarak, sözleşmede iş sahibinin temsilcisi sıfatıyla görev alan ?mühendis?e veya sözleşmeye göre daimi veya geçici şekilde teşkil edilen bir ?uyuşmazlık çözüm kurulu?na havalesini gerektirmektedir. Bu çalışma, konuya ilişkin ön bilgilerin ardından, söz konusu basamaklı uyuşmazlık çözüm sisteminin çalışma esaslarını ve sistem basamaklarının ihlâli hâlinde ne gibi meselelerle karşılaşılabileceğini incelemektedir.
Uluslararası spor uyuşmazlıklarının tahkim yoluyla çözümü International sport dispute resolution by arbitration
Çalışmamız, uluslararası spor uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde bir usul olarak tahkimi, 1983 yılından bu yana faaliyet gösteren ve her açıdan gün geçtikçe gelişen ve uluslararası bir tahkim kuruluşu olan CAS özelinde inceleme amacını taşmaktadır. Çalışmada, ilk olarak müesses olarak tahkime, çalışmanın esasta ?tahkim? kurumunun CAS özelinde spor uyuşmazlıklarının çözümünde oynadığı rolün açıklanmasına ilişkin olması nedeniyle, kısaca değinilmiştir. Daha sonra, son çeyrekte spor uyuşmazlıklarının sayısını ve yapısını değiştirdiğine inandığımız sporun bir endüstri haline gelmesine yol açan ekonomik değişim ve gelişim, hem spor uyuşmazlıklarının rakamsal boyutunu ortaya koymak açısından hem de spor uyuşmazlıklarının hukukun birçok disiplini ile olan ilişkisini belirlemede faydalı olması nedeniyle çalışmada yer almıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde uluslararası spor’un idari ve hukuki yapısı incelenerek uluslararası spor ile ilgili genel bir hukuki çerçeve çizilmek istenmiştir. Bu şekilde, spor uyuşmazlıkların çözüm merci konumunda olan kuruluşların aynı zamanda ihtilafların tarafı olduğu ortaya konulmak suretiyle, bu yapılanma dışında yer alacak bağımsız bir tahkim kurulunun önemi ve ifa edeceği fonksiyon belirlenmek istenmiştir. Çalışmanın dördüncü kısmında genel olarak spor uyuşmazlıklarının türleri ve kaynakları incelendikten sonra bu uyuşmazlıkların çözümünde kullanılan usuller incelenmiştir. Bu usuller içinde tahkimin spor uyuşmazlıkları açısından avantaj ve dezavantajları da değerlendirilmiştir. Çalışmanın beş ve altıncı bölümünde CAS’ın idari yapılanması ve çalışma usulleri, zaman içinde yaşanan değişimler ve CAS tarafından verilen kararlar ışığında açıklanmak istenmiştir. Son bölümde ise CAS’ın kuruluşundan bu yana tartışılan bağımsızlığı sorunu son dönemde verilen yargı kararları da dikkate alınarak incelenmiştir.
Devletin yatırım dışı yükümlülükleri bağlamında ICSID tahkiminde üçüncü kişilerin tahkim yargılamasına müdahalesinin incelenmesi Examining third party participation in the ICSID arbitration in the context of non-investment obligations of the state
Bu çalışmada, genel olarak uluslararası yatırım tahkiminde ve özel olarak da ICSID tahkiminde amicus curiae olarak bilinen üçüncü kişilerin rolü incelenmektedir. Konu, yeni bir olgu olmasına rağmen, değişik açılardan ilgi çekmeye başlamıştır. Konu özellikle yatırım tahkiminin gizliliği-şeffaflığı ekseninde yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Bilindiği üzere, tahkim temelini tarafların iradesinden alır. Bu sebeple geleneksel olarak sadece tahkim sözleşmesine taraf olanlar, duruşmalara katılma, heyete yazılı bildirimde bulunma, tarafların dilekçelerini inceleme gibi haklara sahiptirler. Bu sebeple, üçüncü kişilerin yargılamaya müdahale etme talebinde bulunması ve bu talebin çeşitli ölçülerde kabul edilmiş olması oldukça yeni ve ilginç bir durumdur. Bu durumun başlıca sebepleri, yatırım tahkiminin taraflarından birisinin devlet olması ve uyuşmazlıklarda devletin kamu menfaati adına yaptığı işlemlerin yargılama konusu yapılmasıdır. Söz konusu yargılamalarda üçüncü kişiler tarafından gündeme getirilen iddiaların insan hakları ve çevrenin korunması gibi devletin yatırım dışı yükümlülükleri noktasında toplandığı görülmektedir. Çalışmamızda ICSID tahkiminde üçüncü kişilerin başta devletin insan hakları ve çevre gibi yükümlülükleri olmak üzere, devletin diğer alanlardaki çeşitli yükümlülükleri karşısında uluslararası yatırım tahkimini hangi ölçüde ve hangi yönde etkileyebilecekleri hususu ele alınmaya çalışılmıştır.
Finans piyasalarındaki gelişme ile ülke büyümesi arasındaki ilişki: Türkiye örneği The relationship between financial markets development and economic growth: The case of Turkey
Yapılan çalışmanın ana konusu finansal gelişme ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemek ve oluşturulan Finansal Gelişme Endeksi ile ilişkinin Türkiye?deki yönünü arz itişli model çerçevesinde araştırmaktır. Çalışmada finansal piyasalar ile finansal piyasaları oluşturan para ve sermaye piyasaları incelenmiş olup, finansal gelişme ölçütlerine de değinilmiş ve Türkiye?nin bu ölçütler açısından gelişmişliğine bakılmıştır. Çalışmanın ileriki bölümünde Türkiye?nin finansal piyasalarının tarihi ve gelinen nokta irdelenmiş ve ilişki üzerine yapılan çalışmalarla birlikte Türkiye üzerine yapılan çalışmalar araştırılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, finansal gelişme ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği, Türkiye açısından da genel kabul görmüş bir görüş olmadığı görülmüştür. 2002 ila 2012 yılları verileri ile oluşturulan Finansal Gelişme Endeksine göre, Türkiye’de arz itişli modeli destekleyici sonuçlara ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Finansal Gelişme, Ekonomik Büyüme, Türkiye
Yerli ve yabancı profesyonel futbolcu alacaklarından doğan uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözümü
Bu çalışmayı yapmaktaki temel amacımız, yerli ve yabancı profesyonel futbolcuların alacak uyuşmazlıklarının tahkim yolu ile çözümü usulünü ortaya koymaktır. Çalışmamızda benimsediğimiz temel görüş, yerli futbolcuların alacak uyuşmazlıkları hakkında münhasır yetkili Türkiye Futbol Federasyonu Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ile Tahkim Kurulu’nun yeterince bağımsız ve tarafsız tahkim kurulları olmadığı ve bu sebeple yerli futbolcuların hak arama özgürlüğünün kısıtlandığı yönündedir. Çalışmamızın başında genel olarak spor hukukunda tahkim müessesesini incelemeyi uygun bulduk. Bu bağlamda, spor hukukunda tahkimin tercih edilme sebepleri, Türk spor hukukundaki tahkim düzenlemeleri, milletlerarası spor yapılanması ve milletlerarası spor hukukundaki tahkim düzenlemelerini inceledik. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, yerli yabancı profesyonel futbolcu kavramından ne anlaşılması gerektiğine, profesyonel futbolcu sözleşmesine, yerli profesyonel futbolcuların alacak ihtilaflarında görevli ve yetkili tahkim kurullarına, bu kurulların yargılama usullerine değindik. Çalışmamızın son bölümünü ise, yabancı profesyonel futbolcuların alacak ihtilaflarının tabi olduğu usule ayırdık. Bu kapsamda öncelikle FIFA’yı ve bu kararları temyizen inceleyen CAS’ ın yargılama yetkisini ayrıca CAS kararlarının iptali ve tenfizini inceledik.
Sahra Altı Afrika ülkelerinin ekonomik entegrasyon politikaları ve perspektifleri: ECOWAS örneğinde bölgesel entegrasyonların etkileri Economic integration policies and perspectives of Sub-Saharan African countries: The case of the ECOWAS on regional integrations effects
Ekonomik entegrasyon hareketleri farklı ekonomik yapılara sahip ülkeleri bir araya getirmektedir. Bu çerçevede ortak hedeflerin belirlenmesi zorlaşıyor çünkü ülkelerin kaynak dağılımı açısından ve kalkınmak için öncelikleri farklı olmaktadır. Günümüzde farklı ekonomik yapılara sahip ve oluşturdukları entegrasyon hareketleri ile başarılı örnek olarak NAFTA ve Avrupa Birliği gibi örgütlenmeler gösterilebilmektedir. Sahra altı Afrika’da ülkelerin ekonomik, demografik, coğrafik ve siyasi özelikleri itibariyle ve özellikle 1970 ve 1980’li yılların zor ekonomik koşulları, ticarette rekabet şartlarının zorlaşması ile, ülkeler dünyada olduğu gibi bölgesel ekonomik entegrasyon hareketlerine önem vermeye başlamışlardır. Böylece kendi aralarındaki ekonomik ilişkilerini geliştirmeye ve derinleştirmeye, küreselleşme ile beraber serbestleşen piyasaların yabancı sermaye yatırımlarını arttırma olanaklarını sağlamaya yönelmişlerdir. Çalışmamızın temel çerçevesi Sahra Altı Afrika Ülkelerin bölgesel ekonomik entegrasyon politikaları ve perspektifleri üzerindedir. Özellikle WTO gibi uluslararası kuruluşların dünya ekonomisinin serbestleştirilmesi ve önündeki engellerin kaldırılması için yaptıkları çalışmaların ışığında gelişmekte olan ülkelerin (Sahra Altı Afrika Ülkeleri) bölgesel düzeyde örgütlenmelerinin, ekonomileri üzerindeki etkileri irdelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: ECOWAS, WAEMU, Bölgesel Entegrasyon, Sahra Altı Afrika, Entegrasyon Politikalar
Kasım 2000 ve şubat 2001 krizleri sonrasında Türk bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması
1980’li yıllardan günümüze tüm dünyada bankacılık krizlerinde büyük artışlar görülmektedir. Bu krizlerin ekonomiye maliyeti oldukça yüksek olmakta, kimi zaman GSYİH’nın yüzde 60’larına kadar çıkmaktadır. Türkiye’de de Kasım 2000’de önce bankacılık sektöründe başlayan likidite krizi hemen ardından Şubat 2001’de döviz krizine dönüşerek ekonomiye çok büyük maliyet yüklemiştir. Krizin ardından Bankacılık Sektörünü Yeniden Yapılandırma Programı uygulamaya konmuştur. Bu programla bankacılık sektöründeki problemlerin ortadan kaldırılması ve sektöre etkinlik ve rekabet gücü kazandırılması hedeflenmiştir. Bu çalışmada bankacılık krizlerinin nedenleri, dünyadaki yeniden yapılandırma uygulamaları incelenmiş ve kriz oluşmadan önüne geçilmesi ve maliyetlerin böylece en aza indirilebilmesi amacıyla Türkiye için bir erken uyarı sistemi geliştirilmiştir.
Büyükşehir Belediyelerinin idari ve mali yapıları (Konya Büyükşehir
?Büyükşehir Belediyelerinin İdari ve Mali Yapıları (Konya Büyükşehir Belediyesi Örneği)? isimli çalışmanın amacı, büyükşehir belediye yapılanmasının ülkemizdeki gelişimini, ülke idari ve mali yapısı içerisindeki yerini incelemek ve büyükşehir belediyeleri ile ilgili sorunları ortaya koymaktır. Büyükşehir belediyeleri Türkiye idari ve mali yapısı içinde önemli bir yere sahiptir. Metropollere özgü bir belediye yapılanması olan büyükşehir belediyesi sistemi, ülkemizde ve dünyada bir takım zorunluluklardan dolayı ortaya çıkmıştır. Büyük kentlerin idaresi konusunda zaman içinde çeşitli modeller ortaya konulmuştur. Ülkemiz de kendisine en uygun model olarak iki kademeli belediye sistemini belirlemiş ve 1984’ten itibaren uygulamaya koymuştur. Büyükşehir belediyeleri bir çok konuda merkezi idareye bağlı olup, ülkenin iktisadi ve sosyal hayatında da önemli rollere sahiptir. Büyükşehir belediyelerinin görevleri ve mali yapısı ülkemizde yıllardır geliştirilmesi geren bir olgu konumundadır. Görevlerinde yaşanan artışa rağmen kaynaklarında yeterince artış sağlanamamaktadır. Her gün değişen kentsel sorunlar, mevcut sorunların üstüne eklenmekte ve büyükşehir belediyelerini gün geçtikçe daha fazla sıkıntıya sokmaktadır. Yirmi iki yıldır Türkiye idari yapısı içinde bulunan büyükşehir belediyelerinin Türkiye’ye optimum fayda sağlayabilmesi için, bunların gelişim süreçlerinin, görev ve yetkileri ile gelir ve harcamalarının, merkezi idare ve diğer yerel idareler ile olan idari ve mali ilişkilerinin ortaya konulması oldukça önemlidir. Böylece ortaya çıkan ve çıkacak siyasal, idari ve mali sorunlara çözüm aranmaya çalışılacaktır.
Türkiye’nin düşük tasarruf sorununa davranışsal yaklaşım
İktisat biliminin başlıca alanı olan insan faaliyetleri ile psikoloji biliminin başlıca alanı olan insan davranışları aslında iktisat bilimi çok önem taşımaktadır. insan doğasının rasyonel olmaması sonucu tasarruf ve tüketim hareketleri de değişkenlik göstermektedir. Bu tezde de Türkiyenin düşük tasarrufuna sadece ekonomik faktörler ile değil psikoloji açıdan da değinilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tasarruf, tüketim, davranışsal iktisat
Türkiye’nin sanayileşmesinde KİT’lerin üstlendiği görevler ve bu görevlerin zaman içindeki değişimi
Uluslararası ticarî tahkimde tahkim anlaşmasının üçüncü kişilere teşmili
Tahkim anlaşması tahkimin temelini teşkil eder. Geçerli bir tahkimin varlığı için öncelikle geçerli bir tahkim anlaşması bulunmalıdır. Buna karşılık iç içe geçmiş sözleşmelerden oluşan karmaşık ticarî ve ekonomik ilişkilerin, çok katlı hukukî yükümlülüklerin ve iç içe geçmiş şirket yapılarının yer aldığı modern uluslararası ticaret tatbikatında üçüncü kişilerin dâhil olduğu uyuşmazlıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır. İşte bu tür uyuşmazlıklarda, tahkim anlaşmasının, tahkim anlaşmasına açık bir irade beyanıyla rıza göstermemiş bulunan üçüncü kişilere, bu kişilerin birtakım tutum veya davranışlarının, tahkim anlaşmasına rıza gösterdikleri şeklinde yorumlanması suretiyle teşmil edilmesi söz konusu olabilmektedir. Bu çalışma, tahkim anlaşmalarının, tahkim anlaşmasına taraf olmayan üçüncü kişilere teşmilinin mümkün olup olmadığı sorusunun cevabını aramaktadır.
Kısa vadeli sermaye hareketlerinin ekonomik kriz etkisi: 1990-2004 yılları Türkiye uygulaması
Küreselleşmenin etkisiyle, sermaye, ulusal sınırlar dışına çıkarak, sermayenin az bulunduğu ve getirisinin yüksek olduğu ekonomilere yönelmiştir. Sermaye, uluslar arası hareketinde çoğunlukla, dünya konjonktürünün de etkisiyle (ekonomik krizler, ülke risklilikleri v.b.) kısa vadeli sermaye formunda hareket etmektedir. Sıcak para olarak da isimlendirilen kısa vadeli sermaye fonları, faiz arbitrajı güdüsüyle, yüksek getiri olanaklarının olduğu gelişmekte olan ülkelere yönelmektedir. Gelişmekte olan ülkeler de bu fonları, hem kıt olan sermayeye ihtiyaçlarından dolayı hem de ödemeler bilançosu açıklarını kapatmakta kullanmak için istemektedirler. Gelişmekte olan ülkeler böylelikle, ucuz dış kaynak (ucuz ve kolay finansman olanağı) sağlamış olmaktadırlar. Oysa kısa vadeli sermaye hareketlerinin tersine dönmesi durumunda, ani olarak ödemeler bilançosu dengesizlikleri (cari işlemler dengesi açığı) ile karşılaşıldığı gibi, para ve banka krizleri de baş göstererek ekonomik kriz yaşanmaktadır. Türkiye, yükselen piyasa ekonomileri olarak adlandırılan gelişmekte olan bir ülke olarak, kısa vadeli sermaye hareketlerinin ekonomik kriz etkileriyle karşılaşmaktadır. Yapılan bu çalışmada, 1990 sonrasında kısa vadeli spekülatif fonların, ekonomik kriz etkileri saptanmıştır. Kısa vadeli sermaye hareketleri, portföy yatırımları ve net hata noksan değişkenlerindeki şoklar (etkiler), Gayri Safi Milli Hasıla’da önemli tepkilere sebep olmakta ve böylelikle ekonomik resesyonlar yaşanmaktadır. Bu yüzden, kısa vadeli sermaye hareketlerinin volatilitesini azaltacak, bu fonların spekülatif alanlardan, reel ekonomiye kaydırılmasını sağlayacak önlemlere (?Tobin Vergisi? v.b.) ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak bu sayede ekonomi politikaları etkinlik kazanacak ve makro ekonomik değişkenlerde iyileşme sağlanabilecektir.
Bölgesel kalkınma ve üniversiteler: Kırklareli örneği Regional developmente and universities: Kırklareli sample
Dünyada bilgi ekonomisine geçiş ve onun etkileri ile bilgiyi üreten ve üretim sürecinde etkin kullanan firmaların, bölgelerin ve ülkelerin kalkınma sürecinde avantajlı bir konuma geldiği bir dönemde, üniversitelerin bilgiyi üreten ve yayan kurumlar olarak bölgesel kalkınmanın en önemli aktörleri haline gelmesi kaçınılmaz bir durum haline gelmiştir. Bu çalışmada yeni kurulan üniversitelerden biri olan Kırklareli Üniversitesi’nin bölgeye bilgi temelli ve ekonomik temelli etkileri incelenmiş ve bu doğrultuda bölge halkına, üniversite çalışanlarına ve öğrencilere olmak üzere 3 farklı gruba anket uygulaması yapılmıştır. Anket soruları toplam 414 öğrenci, 384 hane halkı ve 88 üniversite çalışanı ile yüz yüze yapılan görüşme şeklinde uygulanmıştır. Üniversite çalışanlarına ve öğrencilere yaşadıkları şehirde yaptıkları harcamalar ve üniversitenin kalkınmaya katkısına yönelik görüşleri, hane halkına ise üniversiteyi nasıl algıladıklarına yönelik sorular yöneltilmiştir. Elde edilen anket verileri değerlendirilmiş ve henüz teşkilatlanma süreci devam eden Kırklareli üniversitesi için çeşitli öneriler de bulunulmuştur.
ICSID tahkiminde ev sahibi ülkenin mevzuat değişikliğinden kaynaklanan yatırım uyuşmazlıkları Foreign investment disputes in ICSID arbitration according to the changes in host state?s legislation
Bu çalışmada `ICSID Tahkiminde Ev Sahibi Ülkenin Mevzuat Değişikliğinden Kaynaklanan Yatırım Uyuşmazlıkları’ incelenmiştir. Bu çerçevede öncelikle yatırım ve yatırım uyuşmazlığı kavramları ve tarihsel gelişimleri, ardından ev sahibi ülkenin mevzuat değişikliği nedeni ile ortaya çıkan yatırım uyuşmazlıkları ICSID tahkimi kararları ışığında incelenmiş ve son olarak ICSID tahkimi kararlarında yer bulmuş doktrinler açıklanmıştır. Çalışmada kullanılan yöntem hem yerel hem yabancı kaynak taramIn this study, `Foreign Investment Disputes in ICSID Arbitration According to the Changes in Host State’s Legislation’ is analyzed. In this context; investment and investment disputes are assessed as a notion with their historical past at first. Afterward investment disputes that arise from the changes in host state’s legislation are examined in light of ICSID cases. Finally, doctrines, stated in various ICSID cases, are clarified. The methods used in this study are national and international research and interpretation technique. Conclusions, reached, are as following; foreign investors gained the right to sue host states directly by the mechanism of ICSID. Nowadays host state’s measures can be both as direct or indirect expropriation. Investment disputes, that occur from the changes in host state’s legislation where the host state takes measures on the grounds of its sovereignty, constitutes indirect expropriation or violation of fair and equitable treatment clause. During the litigation process; eventhough various doctrines are defended, proportionality principal that anticipates the equalization of sacrifice between the foreign investor and host state, results fairer conclusions. a ve yorumlama yöntemidir. Çalışmanın sonunda varılan sonuçlar; ICSID tahkiminin devletler tarafından kabul edilmesi ile beraber yabancı yatırımcıların direkt olarak ev sahibi ülke aleyhine dava açma hakkı kazandıkları, günümüzde ev sahibi ülkelerin hem doğrudan hem dolaylı olarak kamulaştırma yapabildikleri, ev sahibi ülkenin egemen gücüne dayanarak yaptığı mevzuat değişikliklerinin dolaylı kamulaştırma veya adil ve eşit muamele ilkesine aykırılık teşkil etmesi ile yatırım uyuşmazlıklarının doğduğu, bunun tespitinde çeşitli doktrinlerin esas alınmakla birlikte ev sahibi ülke ve yabancı yatırımcı arasında fedakarlık denkleştirilmesi öngören orantılılık prensibinin daha hakkaniyetli sonuçlar doğurduğu şeklinde özetlenebilir.
Gıda güvenliğinin Türk tarım politikalarındaki yeri ve Türk tarımına etkisi
Günümüz dünyasında gerek ulusal gerek uluslararası boyutta gıda güvenliğine yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Tarım sektörü ve tarım politikaları açısından gıda güvenliğinin yeri ve önemi giderek artmaktadır. Bu çalışmada gıda güvenliği Türk Tarım politikalarının gelişim süreci içinde incelenmiştir. Ancak gıda güvenliği çok geniş alanı kapsayan bir konu olduğundan sadece tarımsal üretim bazında incelenmiş olup; veterinerlik, balıkçılık, ormancılık ve su gibi alanlar dışarıda bırakılmıştır. Ayrıca belli bir spesifik ürün incelemesi yapılmayıp, genel bir çerçevede değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada materyal ve yöntem olarak yurtiçi ve yurtdışında sözkonusu alanda yapılmış çalışmalardan yararlanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Gıda Güvenliği, Tarım, Türkiye
PROF. DR. CEMAL ŞANLI İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
düzeyde bir
ekonomik işbirliği ve örgütlenme hedefleyen Bogota Ekonomik Anlaşması (1948)
hayata geçememiştir.
6 ŞANLI, Cemal, Uluslararası Ticari Âkitlerin Hazırlanması ve Uyuşmazlık Çözüm
Yolları, Beta Yayınları, 3.Bası, İstanbul, 2005, s. 414,(Uyuşmazlık Çözüm Yolları).
7 TİRYAKİOĞLU, Makale, s. 172.
Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözüm Merkezi’nin (ICSID) Yargılama … 25
olduğu riskleri beklenmedik noktalara taşıyabilir8. Bu riskler karşısında,
yatırımcının hakkını arayabileceği nesnel ve güvenilirliği sorgulanmayacak9
imkanlar yaratmak da, bahsedilen “yatırım ikliminin” hukuki boyutunun
önemli bir parçasıdır.
Bu anlamda yabancı yatırımları teşvik etmek ve güvence sağlayabilmek
adına ortaya konulan girişimler sonucu, Uluslararası Yeniden Yapılanma ve
Kalkınma Bankası (Dünya Bankası) İcra Kurulu Heyeti tarafından hazırla-
nan Devletler ve Diğer Devlet Vatandaşları Arasındaki Yatırım Uyuşmazlık-
larının Halline Dair Washington (ICSID) Antlaşması 18 Mart 1965’te


Yorum yaz