
-
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 212 440 2000
- http://sosyalbilimler.istanbul.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. CAFER SADIK YARAN
Üniversite: İstanbul Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Fazilet (TR)
2. Etik (TR)
3. Din felsefesi (TR)
4. Din (TR)
5. Ahlak (TR)
6. Ölme hakkı (TR)
7. Felsefe (TR)
8. Ahlak felsefesi (TR)
9. Rasyonalizm (TR)
10. Popper, Karl Raimund (TR)
11. Eleştirel düşünce (TR)
12. Din felsefesi (TR)
13. İslam dini (TR)
14. Kapsayıcılık (TR)
15. Dışlayıcılık (TR)
16. Dini hayat (TR)
17. Dini farklılıklar (TR)
18. Dini davranışlar (TR)
19. Din (TR)
20. Morals (EN)
21. Religion (EN)
22. Religious philosophy (EN)
23. Ethics (EN)
24. Virtue (EN)
25. Moral philosophy (EN)
26. Philosophy (EN)
27. Euthanasia (EN)
28. Religious philosophy (EN)
29. Critical thinking (EN)
30. Popper, Karl Raimund (EN)
31. Rationalism (EN)
32. Religion (EN)
33. Religious philosophy (EN)
34. Religious conducts (EN)
35. Religious differences (EN)
36. Religious life (EN)
37. Exc (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Din felsefesinde dekonstrüksiyon Deconstruction in the philosophy of religion
Bu çalışma, dekonstrüksiyonun olumlu bir süreç olduğu, `eleştirel akılcı’ bir perspektifle dekonstrüksiyonla olumlu bir din felsefesine ulaşılabileceği temel fikri üzerine kuruludur. Bu tezi temellendirmek için çalışmamız süresince, dekonstrüksiyon, şu üç yönüyle ele alınmıştır: i. Dekonstrüksiyon yeni sorular gündeme getirmek, zaten sorulmuş olanlar için de, yeni olanaklar ve açılımlar üretebilmek anlamına gelmektedir. Bu anlamda dekonstrüksiyon bir sonuç değil, yeni bir başlangıçtır. Bu perspektiften bakıldığında, aynı projenin din felsefesine ne türden olanaklar sağlayabileceği sorusu bu tezin ana izleklerinden birini oluşturmuştur. ii. İkinci olarak dekonstrüksiyon geleneğe yaslanarak, gelenek içinde kalarak yeni şeyler üretme, onu yeniden yeni bir biçimle canlandırma anlamı taşır. Din felsefesinde ise; klasik filozofların, hatta kelamcıların yapıtlarını, yeniden inşa etmek üzere bozan bir ameliye olarak düşünülmüştür. Ayrıca Derrida’nın dekonstrüksiyoncu yazılarının öncüleri olarak Pseudo Dionysius, Meister Eckhart, Sankara, Lao Tzu’yu gören çalışmalar da dikkate alınarak, benzer bir yaklaşımın, klasik İslam geleneği için de yapılabileceği savunulmuştur. iii. Dekonstrüksiyon, tek yanlı tutumlardan kaynaklanan ikici alternatifler arasında sıkışıp kalmayan, her iki alternatifi de dikkate alarak yeni perspektifler oluşturmak anlamını da ihtiva etmektedir. Bu paralelde onun, din felsefesinde `bilgelikten uzak’ tutumlardan uzaklaşabilmek için en azından bir ek destek olabileceği düşünülmüştür. Tez süresince de, bu yönüyle algılanmaya çalışılmıştır.
Çağdaş erdem etiği bağlamında din ve ahlak ilişkisi
Contemporary virtue ethics, situated against deontic and utilitarian ethical theories, is an ethical theory defended by those thinkers who holds that law based ethical theories are insufficient to explain and justify morality thus takes the ?virtue? as the central and fundamental concept of morality instead of the concepts of ?duty? and ?utility? and in this regard whose historical roots mainly dates back to the ancient Greek philosophy, especially Aristotle’s virtue ethics. In this regard, in order to understand contemporary virtue ethics, it is required to deal with both its historical roots and its criticisms directed against the deontic and utilitarian ethical theories against which it situated itself. In this ethical theory the concept of ?virtue? is taken as more fundamental than the concepts of ?duty? and ?utility? and at least as equal to the concept of ?good?. Virtue can be defined as those character traits that enable one to actualize his or her potentialities as human being. One of the most important characteristics of virtue ethics is taking human being as a social creature and giving central role to this fact in its ethical theory. In these terms, both whether virtue ethics is appropriate for religious ethics or not and whether religious ethics can be expressed in terms of virtue ethics or not are studied in this work. On the other hand, since human being is a social creature, morality always exists as a social activity and in this regard the relationship between ethics and religion in terms of contemporary virtue ethics has to be taken in distinct perspective. In this frame, taking ethics as a universal and objective phenomenon but religion as a local and subjective phenomenon is criticized within the context of contemporary virtue ethics. Beside these and more fundamentally, it is emphasized that God has a moral personality and by taking the most important premise of virtue ethics that holds that moral criteria should and can depend on the character traits of virtuous person, God’s moral personality can serve as a basis for religious ethics to exist in the form of virtue ethics.
‘Ötenazi’ kavramının ahlak felesefesi açısından incelenmesi
Günümüzde ahlaki yönü en çok tartışılan kavramlardan biri olan ötenazi kavramını konu alan bu çalışma, ötenazi ve ölme hakkına ilişkin etik tartışmaların incelenmesidir. Sözcük anlamı ?iyi ölüm? olan ötenazi; tedavisi mümkün olmayan ve acı çeken kimselere, kişinin kendisinin veya yakınlarının isteğiyle, acılarını dindirmek için, doktor yardımıyla, ölmelerini sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Çalışmamızın girişinde ötenazinin epistemolojisine, farklı alanlardaki tanımlarına ve tarihsel sürecine; birinci bölümünde dinlerin ve hukukun ötenaziye yaklaşımlarına kısaca yer verilmiştir. İkinci bölümde ötenazi türleri açıklanarak ötenaziyle ilgili ayrımlara açıklık getirilmiş ve ötenazi türleriyle ilgili tartışmalara değinilmiştir. Ötenazi konusunda yapılan bu ayrımların karar verme açısından ne anlama geldiği çalışma içerisinde belirtilerek bu konudaki önemine dikkat çekilmiştir. Üçüncü bölümde ise, ötenaziye ilişkin etik kavramlar ve tartışmalara yer verilmiştir. Öncelikle ötenaziye kişilik hakları açısından yaklaşılarak hayatın ne zaman başladığı, hayatın değeri, yaşama hakkı, hak ve özgürlük kavramlarının değerlendirilmesi yapılmıştır. Kişilik haklarının kaynağıyla ilgili olarak, doğal hukuk akımı, pozitivist hukuk akımı, Hegelci hak ve özgürlük anlayışı, günümüz felsefi akımlarından varoluşçuluk ve temel değerler teorisinin konuya yaklaşımlarına yer verilmiştir. Yaşamın kutsallığı, yaşamın dokunulmazlığı, yaşamın niteliği, çifte etki doktrini, onur kaybı, yaşama saygı savı ve kılıç prensibi, beyin ölümü ve bitkisel yaşam kavramları irdelenerek bu kavramlar çerçevesinde konu değişik açılardan tartışılmıştır. Sonuç olarak, ötenazi kararını kimlerin vermesi gerektiği, karar verenlerin nitelikleri, ötenazinin bir suç mu yoksa bir hak mı olduğu, çeşitli bakış açılarına göre değerlendirilmiştir. Günümüzde yaşanan ötenazi olaylarına genel bir bakış yapılıp, ötenazinin kötüye kullanımlarına karşı alınması gereken önlemler ve çözüm önerileri sunulmuş, ötenazi isteyen kimselerin veya yakınlarının psikolojik, sosyal, ekonomik, kültürel, ahlaki vb. özelliklerinin dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır. Anahtar Sözcükler: Ötenazi, ölme hakkı, yaşamın niteliği, yaşamın dokunulmazlığı, yaşamın kutsallığı
Karl Popper’in eleştirel akılcılığı ve din felsefesine yansımaları
Çalışmamızda Karl Popper’in eleştirel akılcılık felsefesi hem tarihsel bir olgu, hem de epistemolojik ve yöntembilimsel bir yaklaşım olarak incelenmekte, bu felsefi ve yöntembilimsel yaklaşımın günümüz din felsefesindeki inanç-akıl sorununa ilişkin rasyonellik tartışmalarına yansımaları ele alınmaktadır. Rasyonellik tartışması çalışmamızın temel çerçevesini oluşturmaktadır. Birinci bölümde eleştirel akılcılık tarihsel bir olgu olarak incelenmekte ve bu olgunun sürekliliğini sağlayan önkoşullar ele alınmaktadır. İkinci bölümde ise eleştirel akılcı yaklaşım epistemoloji ve bilim açısından incelenmekte ve bu yaklaşımın epistemoloji ve bilim felsefesindeki sorunlara nasıl çözümler önerdiği araştırılmaktadır. Eleştirel akılcı yaklaşımın savunusu aynı zamanda akılcılığa ilişkin eleştirilere dayandığı için, Popper’in akılcılığa ilişkin görüşleri bu tartışmanın temel odak noktasını oluşturmaktadır. Eleştirel akılcılığın rasyonellik sorununa ilişkin çözüm önerileri ise Popper’in konuya ilişkin görüşleriyle sınırlandırılmıştır. Son olarak din felsefesinde inanç-akıl sorunu ele alınmakta ve din felsefesinde bu soruna ilişkin eleştirel akılcı yaklaşımlar George I. Mavrodes, Basil Mitchell, C. Stephen Evans ve William J. Abraham gibi ilgili din felsefecilerinin çalışmaları bağlamında incelenmektedir.
John Hick’in din felsefesinde kötülük problemi ve günümüz açısından teodise
Kötülük problemi ateizmin teizm aleyhine kullandığı en güçlü delildir. Özellikle Tanrı`nın ?sevgi? oluşu sözkonusu olduğunda sorun kendisini daha belirgin bir şekilde hissettirmektedir. Tezimizin özel amacı kötülük problemini Hıristiyan düşüncesinden hareketle açıklamak, genel olarak ise onun teizmi tutarsız kılacak güçte olmadığını göstermektir. John Hick`e göre Hıristiyan düşünce geleneği içerisinde kötülük problemine karşı geliştirilen iki teodise türü mevcut olagelmiştir: Augustine`ci ve İrenaeus`cu teodise. Hick`e göre tüm teolojik gücüne rağmen, Augustine`ci teodise kötülük problemini tamamıyla çözmekte yetersizdir. İrenaeus`cu teodiseye geldiğinde ise, o hem Hıristiyan dini inanç sistemi hem de günümüz tarihi-bilimsel verileriyle uyum arzetmektedir. Bu nedenle de, Hick, Augustine`ci teodisenin yerini İrenaeus`cu teodiseye bırakmasının gerekliliğini düşünür. İrenaeus`a göre hem ahlâki hem de tabiî ya da metafiziksel kötülükler Tanrı tarafından iyi bir amaç için varkılınmıştır. Bu amaç ?ruh-yapma? veya ?şahsiyet-oluşturma?ya hizmet etmektedir. Bu nedenle de tüm tikel ?kötülükler? nihâi sonuçları dikkate alındığında ?iyiliklerdir?. Tezimizin amacı İrenaeus`cu yahut John Hick`in formüle ettiği anlamda ?ruh-yapma? teodisesinin alternatiflerinden, Augustine`ci ve Süreç teodisesinden daha güçlü olduğunu ve onun kötülükler sözkonusu olduğunda hem Hıristiyan, hem İslâm dini verileriyle hem de bilimsel-târihi tespitlerle ters düşmediğini göstermektir
Çağdaş batı ve islam düşüncesinde dinsel kapsayıcılık
Bu tezde varlığına şahit olduğumuz dinsel çeşitliliğin anlamı, hakikatin kaynağının ne olduğu ve kurtuluşun nasıl gerçekleşebileceği tartışmasında farklı çözüm önerileri olarak ortaya konulan dinsel dışlayıcılık, dinsel çoğulculuk ve dinsel kapsayıcılık şeklindeki kavramsal tasnifin ayrıntılarına girilmiştir. Ayrıca bu tez, bu kavramsal tasnif içindeki dinsel kapsayıcılığın çağdaş batı düşüncesinde nasıl şekillendiğini, hangi kavramlar üzerine bina edildiğini irdelerken diğer taraftan İslam geleneğinde ve çağdaş İslam düşüncesinde dinsel kapsayıcılık olarak nitelendirilebilecek yaklaşımların varlığını ve bu yaklaşıma kaynaklık eden temel düşüncelerin neler olduğunu tartışmayı amaçlamıştır.

Yorum yaz