
-
Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
- +90 332 223 1210
- http://www.selcuk.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. BAYRAM SADE
Üniversite: Selçuk Üniversitesi
Bölüm: Fen Bilimleri Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Verim ögeleri (TR)
2. Silaj (TR)
3. Verim ögeleri (TR)
4. Verim (TR)
5. Nem (TR)
6. Mısır (TR)
7. Mikotoksinler (TR)
8. Kalite özellikleri (TR)
9. Hasat zamanı (TR)
10. Aflatoksin (TR)
11. Silage (EN)
12. Yield components (EN)
13. Aflatoxins (EN)
14. Harvesting date (EN)
15. Quality properties (EN)
16. Mycotoxins (EN)
17. Corn (EN)
18. Moisture (EN)
19. Yield (EN)
20. Yield co (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Bu araştırma 2006 yılı mısır yetiştirme sezonunda Konya ekolojik şartlarında hibrit mısır çeşitlerinde (Bolson ve OSSK-644) farklı tohum irilik ve şekillerinin yeşil ot verimi ve verim öğeleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada hibrit mısır çeşitlerinin 6 farklı tohum irilik ve şekli materyal olarak kullanılmıştır (LR: iri-yuvarlak, LF: iri-yassı, MR: orta-yuvarlak, MF: orta-yassı, SR: küçük-yuvarlak, SF: küçük-yassı). Araştırma ?Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Desenine? göre 4 tekerrürlü olarak yürütülmüş olup, ana parsellere çeşitler, alt parsellere tohum irilik ve şekilleri yerleştirilmiştir. Araştırmada; bitki boyu, ilk koçan yüksekliği, bitki ağırlığı, yaprak sayısı, yaprak ağırlığı, yaprak oranı, sap ağırlığı, sap oranı, koçan ağırlığı, koçan oranı, koçanda dane sayısı, yeşil ot verimi, kuru madde oranı, kuru madde verimi özellikleri incelenmiştir. Tohum irilik ve şeklinin denemede incelenen tüm özelliklerde (yaprak ağırlığı hariç) etkisi önemli olmamıştır. Denemede yer alan çeşitler yeşil ot verimi yönüyle benzer değerler almış olup, OSSK- 644 mısır çeşidinde 5373 kg/da iken Bolson çeşidinde 5576 kg/da olmuştur. Farklı tohum şekil ve iriliklerinde belirlenen yeşil ot verimleri de yakın değerler almış olup, 5040 kg/da SF (küçük-yassı) ile 5862 kg/da LR (iri-yuvarlak) arasında değişmiştir. Bu araştırma sonuçları, taze mısır tohumluklarının farklı irilik ve şekillerinin silaj amaçlı yetiştiricilikte yeşil ot verimi ve ele alınan özellikleri önemli olarak etkilemediğinden, tohumculuk tercihinde önemli bir etken olamayacağını ortaya koymuştur.
Araştırma, 2005 ve 2006 yıllarında Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü deneme tarlalarında yürütülmüştür. Çalışmada farklı FAO olum grubundan DK-585 (FAO 500), OSSK-602 (FAO 600) ve P-31G98 (FAO 700), atdişi hibrit mısır çeşitleri materyal olarak kullanılmıştır. Araştırma ?tesadüf bloklarında bölünen bölünmüş parseller deneme desenine? göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Ana parsellere sulama yöntemleri (damla sulama ve karık sulama), alt parsellere çeşitler (DK-585, OSSK-602 ve P-31G98), altın altı parsellere ise bitki sıklıkları (70×24 cm (5952 bitki/da), 70×20 cm (7142 bitki/da), 70×18 cm (7936 bitki/da) ve 70×16 cm (8928 bitki/da)) tesadüfi olarak yerleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, çeşit ve bitki sıklıklarının ortalaması olarak damla sulama yönteminde tane verimi karık usulü sulama yöntemine göre önemli ölçüde yüksek olmuş, bu verim artışı birinci deneme yılında % 8, ikinci deneme yılında % 9 olarak bulunmuştur. Araştırmada FAO 700 olum grubundan olan P-31G98 geçci mısır çeşidi her iki yılda da en yüksek tane verimine sahip olmuş, diğer çeşitlerden ayrı verim grubunda yer almıştır. FAO 500 olum grubundan olan DK-585 hibrit çeşidi denemenin ilk yılında FAO 600 olum grubundan olan OSSK-602 hibrit çeşidine göre daha yüksek tane verimi ile ayrı verim grubuna dahil olmuştur. Denemenin ikinci yılında bu iki çeşidin aralarındaki verim farkı önemli olmamış aynı verim grubuna dahil olmuşlardır. Araştırmada, bitki sıklığı arttıkça genel olarak tane verimi de artmıştır. Nitekim, en yüksek tane verimlerine 70×16 cm (8928 bitki/da) ve 70×18 cm (7936 bitki/da) bitki sıklıklarında ulaşılmış ve bu bitki sıklıkları aynı verim grubunda yer almıştır. En düşük tane verimi ise en düşük bitki sıklığının olduğu 70×24 cm (5952 bitki/da) parsellerden elde edilmiştir. İki deneme yılı sonuçları dikkate alındığında yüksek verim açısından damla x P-31G98 x 70×18 cm (7936 bitki/da), damla x P-31G98 x 70×20 cm (7142 bitki/da), damla x DK-585 x 70×18 cm (7936 bitki/da) ve damla x OSSK-602 x 70×16 cm (8928 bitki/da) kombinasyonları tavsiye edilebilir nitelikte görülmektedir.
Araştırma priming uygulamalarının kurak koşullarda Altay 2000 ve Kıraç 66 ekmeklik buğday çeşitlerinde (Triticum aestivum L.) fizyolojik parametreler üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kontrollü İklim Odasında ve Bitki Fizyolojisi Laboratuarı’ nda yürütülmüştür. Deneme tesadüf parsellerinde faktöriyel deneme desenine göre üç tekekkürlü olarak yürütülmüş, denemede faktör olarak iki çeşit (Altay 2000, Kıraç 66), iki ortam (kurak ortam ve normal ortam), beş uygulama (Kontrol, %0,1 NaCl, % 0,5 KH2PO4, %2 KCl, H2O), iki örnekleme zamanı (Çıkıştan sonraki 7. ve 14. günler) ele alınmıştır. Çözeltilerde on iki saat süreyle bekletilmiş tohumlar, çözeltiye aktarılmadan önceki nem içeriklerine dönünceye kadar oda koşullarında karıştırılarak kurutulduktan sonra kurak (%25 saf su ile 48 saat süreyle satura edilmiş) ve normal (ihtiyaç duyuldukça sulama yapılmış) ortam saksılarına ekilmişlerdir. Kontrol grubu olarak kurak ve normal ortamlarda hiçbir uygulamanın yapılmadığı tohumlar kullanılmıştır. Çıkıştan sonraki yedi ve ondördüncü günlerde elde edilen bitki materyalleri üzerinde büyüme paremetreleri (yaş ağırlık, kuru ağırlık, fide uzunluğu) ve fizyolojik parametreler [klorofil miktarı, stomal iletkenlik, fotosentetik verim, bağıl su içeriği, prolin, MDA (malondialdehit)] belirlenmiştir. Elde edilen bulgulara göre kurak koşullardaki MDA seviyesi (37,6213 nmol/g) normal koşullardaki MDA seviyesine (32,1725 nmol/g) göre yüksek olmuş, prolin ve MDA dışındaki tüm parametreler ise normal koşullarda daha yüksek olmuştur. Kurak ortamda gelişen bitki örneklerindeki prolin seviyesi (9,4440 µmol/g) normal ortamdaki prolin seviyesinden (4,7650 µmol/g) önemli ölçüde yüksek bulunmuştur. Farklı niteliklerde kimyasallarla hazırlanan çözeltilerde prime edilmiş tohumlardan gelişen bitkilerin kontrole göre daha yüksek yaş, kuru ağırlık, fide uzunluğu, daha fazla klorofil ve düşük MDA seviyesi ile kurak koşullara toleranslarının daha iyi olduğu görülmüştür. Kuraklık stresinin klorofil miktarı üzerinde de önemli etkileri olmuştur. Altay 2000 çeşidinde klorofil miktarı kurak ortam koşullarında (38,9692 spad), normal ortam koşullarına (48,9253 spad) göre önemli ölçüde azalmış, benzer durum ile Kıraç 66 çeşidinde de karşılaşılmıştır (Kurak ortam, 34,6948 spad; Normal ortam; 47,3893 spad). Genel olarak Altay 2000 çeşidinden gelişen fidelerin priming uygulamalarına tepkileri Kıraç 66 çeşidinden gelişen fidelerin priming uygulamalarına tepkilerinden daha iyi bulunmuştur. Elde edilen bulgulara göre, priming uygulamalarının özellikle mevcut suyun etkin olarak kullanılması gereken, kurak koşullarda çıkış ve ilk gelişme dönemindeki söz konusu stres faktörüne karşı dayanıklılığı artırmada kullanılabilecek alternatif bir yaklaşım olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu araştırma, farklı camsılık oranları ve tane iriliğinin bazı makarnalık buğday çeşitlerinin fide gelişimi üzerine etkilerini belirleyebilmek amacıyla, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi serasında kontrollü koşullarda 2009 yılında yürütülmüştür. Araştırma ?Tesadüf Parsellerinde Faktöriyel Deneme Desenine? göre 3 tekerrürlü olarak yürütülen çalışmada dört makarnalık buğday çeşidi ( Altın 40/98, Mirzabey 2000, Kunduru 1149 ve Kızıltan 91 ), üç camsı tane oranı (%100 camsı, %50 camsı ve %100 dönmeli) ve üç tane iriliği (2.2, 2.5 ve 2.8 mm) deneme konusu olarak ele alınmıştır. Araştırmada GS 19 ve GS 29 dönemlerinde olmak üzere uygulamaların etkileri incelenmiştir. Araştırmada incelenen özellikler üzerine çeşitlerin tepkisi farklılık göstermiştir. Kardeşlenme döneminde (GS 19) kök kuru ağırlığı, embriyonal kök sayısı, fide uzunluğu ve SPAD değerleri bakımından Altın 40/98 ve Mirzabey 2000 çeşitleri en yüksek değerlere sahip olurken, toprak üstü kuru madde ağırlığı bakımından, Altın 40/98 ve Kunduru 1149 çeşitleri, toprak üstü aksamdaki azot oranı yönüyle ise Altın 40/98 ve Kızıltan 91 çeşitleri daha yüksek değerler vermişlerdir. Sapa kalkma dönemine bakıldığında ise, Mirzabey 2000 makarnalık buğday çeşidi daha çok dikkati çekmekte, bazı özellikler yönüyle de Altın 40/98 çeşidi ile yakın değerleri aldığı görülmektedir. Camsılık oranlarına göre kardeşlenme döneminde (GS 19) toprak üstü kuru ağırlığı ve fide uzunlukları yönüyle camsı tane oranları arasındaki farklılık önemli bulunmuş, fakat bu özelliklerde %100 camsı ve %100 dönmeli tanelerin bulunduğu deneme konularının aynı grupta yer aldığı görülmüştür. Toprak üstü aksamdaki azot oranları camsılık oranları arttıkça önemli derecede artmıştır. Sapa kalkma döneminde (GS 29) ise, SPAD değerleri ve toprak üstü aksamdaki azot oranları camsılık oranları arttıkça yükselmiştir. Tane iriliklerine göre, kardeşlenme döneminde (GS 19) kök kuru ağırlığı ve toprak üstü aksamdaki azot değerleri konularında önemli farklılık görülmüş, bu özelliklere ait değerler tane irilikleri arttıkça belirgin bir yükseliş göstermişlerdir. Sapa kalkma döneminde (GS 29) ise tane iriliklerinin yer aldığı deneme konuları arasında farklılık önemli bulunmamıştır.
Karapınar’da mısır ekim alanlarında farklı hasat dönemlerinde tanede bazı mikotoksinlerin düzeylerinin belirlenmesi Determination of kernel mycotoxins level at different harvesting duration in areas sown maize of Karapinar region
Araştırma Karapınar İlçesi tanelik mısır ekim alanlarında (2010-2011 yıllarında) Survey çalışması şeklinde yürütülmüştür. Örneklemeler ekim alanının en az %1 kadarını temsil edecek şekilde tesadüfilik ilkesine uyularak yapılmıştır. Çalışmada çeşit faktörünün etkisini de test edebilmek amacıyla yaygın ekimi yapılan çeşitler belirlenmiş [NK Famoso (1), Dekalp 5783 (3), Pioneer 3394 (3), KWS-65(1), Progen 1610 (5), Prisca (1)] ve bu çeşitlerin olduğu toplam 15 tarladan örneklemeler yapılmıştır. Örneklemeler aynı tarlalarda aylık periyotlarla devam ettirilerek, altı farklı tarihte yapılmıştır (20.10.2010-31.12.2010 arasında). Survey çalışmalarında, güzergah üzerinde tesadüfen seçilen her tarlanın büyüklüğü dikkate alınarak 3 farklı bölgesinden, 7 m2′ lik örnekleme alanı içerisinde örnekleme yapılmıştır. Her örnekleme noktasından 5 koçan alınmıştır. Koçanlar kodlanmış kese kağıtlarına alınmış, mikotoksin analizleri laboratuvarda gerçekleştirilmiştir. Araştırmada parsellerdeki gözlem ve ölçümler, rastgele seçilmiş 15 bitki ve bunların hasat edilen koçanlarında yapılmıştır. Mikotoksinler dışındaki parametrelerde (bitki boyu ve sayısı, sap ve koçan çapı, koçan ve bin tane ağırlığı, tane ve hasat sonrası nem oranı ve yatan bitki sayısı) ilerleyen hasat tarihlerine bağlı olarak azalmalar görülmüştür. Bitki boyu ve sap çapı gibi parametrelerde gelişmenin ilerleyen dönemlerine bağlı olarak mekanik nedenlerden dolayı düşüşler kaydedilmiştir. Hasat tarihi ortalamaları çeşitlerden elde edilen sap çapı, koçan çapı ve bitki çapı değerleri bakımından incelendiğinde Dekalp 5783 çeşidinin ilk sırada yer aldığı görülmüştür. Hasat tarihi ortalamaları bakımından koçan ağırlığı ve bitki boyu değerleri ele alındığında PG 1610 çeşidinin 12. ve 10. hasat tarihlerinde ön plana çıkarak söz konusu değerler bakımından ilk sırada yer aldığı kaydedilmiştir. Analize tabi tutulan örneklerin, ilerleyen hasat tarihlerine rağmen mikotoksin ihtiva etmedikleri kaydedilmiş, söz konusu durum mevcut ekolojik yapının özellikleriyle ilişkilendirilmiştir.
Bu araştırma, 6 mısır saf hattı ve bunların yarım diallel melezlerinden oluşan populasyonun genetik yapısını araştırmak amacı ile yürütülmüştür. Çalışmada, yurtdışından temin edilen SF1, SF2, SF3, SF4, SF5 ve SF6 saf mısır hatları kullanılmıştır. Araştırmanın melezleme aşaması 2009 yılında Çanakkale Bölgesinde, melezlerin ve kendilenmiş hatların verim denemesi çalışmaları ise 2010 yılında ise Konya bölgesinde yapılmıştır. Melezleme çalışmalarında ekimler birer hafta ara ile 3 zamanlı ve 3 sıralı olarak yapılmıştır. Yarım diallel melezleme sonucunda oluşan 15 melez ve 6 saf hat ”Tesadüf Blokları Deneme Desenine” göre üç tekerrürlü olarak yetiştirilmiştir. Araştırmada Çiçeklenme süresi, Bitki boyu, Koçan yüksekliği, Koçan görünümü, Koçan uzunluğu, Koçan çapı, Koçandaki tane sayısı, Bin tane ağırlığı, Tane koçan oranı, Tanede nem, Tane verimi, Tanede protein, Hektolitre, Tane yağ özellikleri için Genel ve Özel Kombinasyon yetenekleri, heterosis ve heterobeltiosis değerleri tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda ortalama heterosis değerleri bitki boyu % {1.61} ile {31.93} arasında, tane veriminde % {13.26} – {106.91} arasında, heterobeltiosis değerleri bitki boyunda % {7.12} – {29.16}, tane veriminde % {19.60}– {77.43} arasında değişim göstermiştir. Hektolitre özelliğinde 4 adet ebeveynin Genel Konbinasyon Kabiliyeti pozitif, tanede ham protein özelliğinde 9 adet melezin Özel Konbinasyon Kabiliyeti pozitif önemli etki göstermiştir. Araştırmada bitki boyu ortalaması 276 cm, çiçeklenme süreleri ortalaması 64 gün, tane sayısı ortalaması 626 adet/koçan, bin tane ağırlığı 381 g, verim ortalaması 1185 kg/da, tane yağ değerleri ortalaması 4.3 olmuştur. Araştırma sonucu oluşturduğumuz melez mısır populasyonunun bitki boyu, koçandaki tane sayısı, bin tane ağırlığı, tane koçan oranı, tane verimi, tanede protein, hektolitre, tane yağ özellikler yönünden ümitvar bir yapı gösterdiği kanaatine varılmıştır.
Farklı mısır olum grupları ve hasat tarihlerinde verim, verim öğeleri ile besin değerleri ve aflatoksin düzeylerinin belirlenmesi The determination of aflatoxin levels, yield, yield parameters and nutrient values in different corn maturities groups and different harvest dates
Bu araştırma, 2006-2007 yıllarında Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü arazisinde ?Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Desenine? göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Araştırmada üç hibrit mısır çeşidi (DK-585/FAO 500, OSSK-602/FAO 600, PR31G98/FAO 700) kullanılmış ve 4 farklı tarihte (15 Kasım, 2 Ocak, 15 Şubat ve 30 Mart) hasat yapılmıştır. DK-585 çeşidi hem ilk hasatta diğer çeşitlerden daha az neme sahip olması hem de kısa sürede emniyetli depolama seviyesine ulaşması ile öne çıkmıştır. Buna karşılık en geçci çeşit olan PR 31G 98 yüksek tane nemine sahip olmasına rağmen üçüncü ve dördüncü hasat dönemlerinde diğer çeşitlere göre daha hızlı nem kaybetmesiyle dikkat çekmiştir. Protein içeriğiyle, tane verimi arasında ve protein ile nişasta oranı arasında negatif bir değişim görülmüştür. Ayrıca tanede tespit edilen yağ ve şeker oranları paralellik göstermektedir. Yağ oranı yüksek olan çeşidin şeker oranı da yüksek olmuştur. Araştırmada, yapılan analizlerin hiçbirinde tespit edilebilir düzeyde (0.3 µg/kg) aflatoksin belirlenmemiştir. Bu araştırmanın neticelerine göre, Konya bölgesine yaygın olarak kullanılan hasat işleminin kış aylarına bırakılması uygulamasının aflatoksin oluşumu ve tane kalitesi açısından olumsuz bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Ancak bu sonuçların teyit edilip kesin bir kanaate ulaşılması için bu araştırmanın birkaç yılda ve farklı lokasyonlarda tekrarı gerekmektedir.
Bu çalışmada, Orta Anadolu ve Geçit Bölgesinin sulu ve kurak alanlar için geliştirilen 6 ekmeklik buğday genotipinin anaç olarak kullanıldığıdiallel melezleme proğramından elde edilen 15 F1 melezi sulu ve kuru şartlarda incelenmiştir. Çalışma sulu ve kuru şartlar olmak üzere iki farklı çevrede yürütülmüştür. Yapılan istatistiksel analizde hem kuru hem de sulu şartlarda önemli varyasyon tespit edilen bayrak yaprak klorofil içeriği, bayrak yaprak kül içeriği, üst boğumarası uzunluğu, bitki boyu, başakta tane sayısı, 1000 tane ağırlığı, tane verimi yanında sadece kuru şartlarda önemli çıkan bayrak yaprak yeşil kalma süresi; sadece sulu şartlarda önemli çıkan erken dönem toprak yüzeyini kapama ve yaprak alanı indeksi ile kurağa duyarlılık indeksi konularında kalıtım analizleri yapılarak genetik analizler yapılmıştır. Kuru şartlarda bayrak yaprak klorofil içeriği ve başakta tane sayısı kalıtımının eklemeli gen etkisinde olduğu; bayrak yaprak yeşil kalma süresi, bayrak yaprak kül içeriği, üst boğum uzunluğu, bitki boyu, 1000 tane ağırlığı ve tek bitki tane verimi kalıtımının eklemeli olmayan gen etkisinde olduğu belirlenmiştir. Sulu şartlarda bayrak yaprak klorofil içeriği, bayrak yaprak kül içeriği, üst boğumarası uzunluğu, bitki boyu ve başakta tane sayısı özelliklerinin eklemeli gen etkisinde olduğu; erken dönemde toprak yüzeyini kapama, yaprak alanı indeksi, 1000 tane ağırlığı ve tek bitki tane veriminin eklemeli olmayan gen etkisinde olduğu ve kurağa duyarlılık indeksi kalıtımının ise eklemeli olmayan gen tesirinde kaldığı ortaya çıkmıştır. Araştırmada kullanılan anaçlar içerisinde kuru koşullarda, Konya 2002 çeşidi bayrak yaprak klorofil içeriği, bayrak yaprak yeşil kalma süresi, bayrak yaprak kül içeriği, 1000 tane ağırlığı ve tek bitki tane verimi; Ahmetağa çeşidi bayrak yaprak klorofil içeriği, bayrak yaprak kül içeriği ve başakta tane sayısı; YÇ 45 genotipi üst boğumarası uzunluğu, bitki boyu ve başakta tane sayısı; YÇ 52 genotipi üst boğum uzunluğu, bitki boyu ve 1000 tane ağırlığı yönüyle ıslah çalışmalarında kullanılabilecek anaç olarak belirlenmiştir. Sulu koşullarda, Konya 2002 çeşidi bayrak yaprak klorofil içeriği, bayrak yaprak kül içeriği, üst boğum uzunluğu ve bitki boyunun kısaltılması ve 1000 tane ağırlığı; Ahmetağa çeşidi üst boğumarası uzunluğu ve bitki boyunun kısaltılması ve başakta tane sayısı; YÇ 45 genotipi erken dönem toprak yüzeyini kapama, yaprak alanı indeksi, başakta tane sayısı ve tek bitki tane verimi; YÇ 52 genotipi erken dönem toprak yüzeyini kapama, yaprak alanı indeksi ve 1000 tane ağırlığı yönüyle ıslah çalışmalarında kullanılabilecek ebeveyn olarak kendini göstermiştir. Kurağa duyarlılık indeksi bakımından ise Konya 2002 çeşidinin ıslah çalışmalarında ebeveyn olarak kullanılabileceği görülmektedir. Araştırma sonucunda melezleme proğramında yer alan kombinasyon ve anaçların ülkesel buğday ıslah çalışmaları için bir potansiyel oluşturduğu görülmektedir. Anahtar Kelimeler: diallel melezleme, ekmeklik buğday, fizyoloji, kalıtım, kuraklığa tolerans, morfoloji
Bu araştırma 2006 yılında, Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü deneme tarlalarında yürütülmüştür. Farklı hibrit mısır çeşitlerinde verim, verim öğeleri ve tane nem kaybetme hızının belirlenmesine yönelik olan bu çalışmada, materyal olarak erkenci, orta erkenci ve geççi olmak üzere toplam 12 farklı hibrit atdişi mısır çeşidi kullanılmıştır. Araştırmada tane verimi ve nemi dahil 18 bitkisel özellik belirlenmiştir. Tane verimi 916 kg/da (BORA) ile 1484 kg/da (PROGEN1550) arasında değişmiştir. Tane nemi ilki 11 Ekim, sonuncusu 25 Aralık tarihinde olmak üzere 6 farklı tarihte belirlenmiştir. İlk gözlem tarihi olan 11 Ekimde tane nemleri %24.92 (PRESTİGE) ile %34.69 (P31G98) arasında, son gözlem tarihi 25 Aralıkta %15.85 (BORA) ile %21.18 (ADA523) arasında değişmiştir. BORA, OSSK602, PROGEN1550, PROGEN1490 ve MOCEJON çeşitleri fizyolojik olumdan sonra nem kaybetme hızı yüksek çeşitler olmuştur. Araştırmada, tane nemi ile koçan ağırlığı (r=0.181**), koçan yaprak sayısı (r=0.141*), koçan sapı kalınlığı (r=0.249**), koçan sap ağırlığı (r=0.490**) ve somak ağırlığı (r=0.412**) arasında pozitif ve önemli ilişkiler belirlenmiştir. Ayrıca tane nemi ile koçanda tane ağırlığı (r=-0.158*) ve somak kalınlığı (r=- 0.156*) arasında negatif ve önemli ilişkiler belirlenmiştir. Tane nemi ile diğer özellikler arasındaki ilişkiler ise negatif ya da pozitif olmakla birlikte istatistiki olarak önemli olmamıştır. Tane nemi ile tane verimi arasında ise pozitif ancak önemsiz (r=0.162) ikili ilişkiler belirlenmiştir


Yorum yaz