
-
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 318 357 4242
- http://www.kku.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
PROF. DR. AHMET BİLGİN
Üniversite: Kırıkkale Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Tanzimat Fermanı (TR)
2. Osmanlı Devleti (TR)
3. Hukuki statü (TR)
4. Azınlıklar (TR)
5. Türk Ceza Kanunu (TR)
6. Türk Ceza Hukuku (TR)
7. Koruma tedbirleri (TR)
8. Elkoyma (TR)
9. Ceza Muhakemesi Hukuku (TR)
10. Arama (TR)
11. Suçlar (TR)
12. Sahtekarlık (TR)
13. Sahte belge (TR)
14. Resmi belgeler (TR)
15. Uzlaşma komisyonları (TR)
16. Uzlaşma (TR)
17. Türk Ceza Hukuku (TR)
18. Islah (TR)
19. Erteleme (TR)
20. Ceza İnfaz Hukuku (TR)
21. Ceza yap (TR)
22. Referandum (TR)
23. Hukuk tarihi (TR)
24. Demokrasi (TR)
25. Anayasa değişiklikleri (TR)
26. Anayasa Hukuku (TR)
27. Anayasa 1982 (TR)
28. Ana (TR)
29. Minorities (EN)
30. Legal status (EN)
31. Ottoman State (EN)
32. Tanzimat Fermanı (EN)
33. Search (EN)
34. Law of Criminal Procedure (EN)
35. Confiscation (EN)
36. Protection measures (EN)
37. Turkish criminal law (EN)
38. Tu (EN)
39. Official document (EN)
40. False document (EN)
41. Falsification (EN)
42. Crimes (EN)
43. Criminal Law (EN)
44. Law of Criminal Procedure (EN)
45. Criminal penalty (EN)
46. Penal Law (EN)
47. Procrastination (EN)
48. Improve (EN)
49. Constitution 1961 (EN)
50. Constitution 1982 (EN)
51. Constitutional Law (EN)
52. Constitutional amendments (EN)
53. Democracy (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Tanzimattan sonra Osmanlı Devleti’nde azınlıkların hukuki statüsü
Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyıldaki hikâyesi ilgili yüzyılın dinamiklerine göre şekillenmiştir. Osmanlının uzun 19. yüzyılındaki önemli gelişmeler aynı zamanda dünyadaki gelişmeler ile paralellik göstermiştir. Bu dönemin şartları bir bakıma Osmanlının iç ve dış politikalarını etkilemiştir. Bu dönemde yaşanan gelişmelerden biri de azınlıklar konusunun ortaya çıkmasıdır. Azınlıklar konusu günümüzde bile birçok tartışmanın merkezindedir. Osmanlı döneminde ise, imparatorluğun parçalanmasında önemli bir etki doğuran olgulardan biri gayrimüslim azınlıklardır. Osmanlının gerileme dönemine kadar millet sistemi içinde neredeyse sorunsuz yaşayan ve devlet kademesinde önemli görevlerde bulunan azınlıklar, Fransız devriminin etkisi ile yayılan milliyetçilik akımlarından etkilenmişlerdir. Avrupa’da yaşanan gelişmeleri ile takip edemeyen ve birçok açıdan geri kalan Osmanlı imparatorluğu azınlıkların giderek artan ve büyük devletlerden de güç alan taleplerini karşılamakta hem gecikmiş hem de yetersiz kalmıştır. İşin aslı ilgili toplumların Osmanlı’dan ayrılma amacı olduğu için bu talepler karşılansaydı bile sonuç yani Osmanlı Devleti’nin yıkılışı önlenemeyecektir. Hemen her dönemde yükseliş eğiliminde olan milliyetçiliğin Osmanlı gayrimüslim azınlığa etkileri ise bu çalışmanın reformlar bağlamında temel inceleme konusudur.
Ceza Muhakemesi Hukukunda koruma tedbiri olarak arama ve el koyma
Ceza Muhakemesi Hukukumuz, Haziran 2005’te yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile yeniden şekillenmiştir. Ceza muhakemesinin temel ilkeleri olan, ?silahların eşitliği? ve ?şüpheden sanık yararlanır? ilkeleri kanun hazırlanırken temel alınmışlardır. Özellikle temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren koruma tedbirlerinde büyük değişiklikler yapılmıştır.Tezimizin konusunu oluşturan arama ve elkoyma koruma tedbiri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun yürürlüğünün haziran ayına ertelenmesinden sonra 5353 sayılı kanunla değişikliğe uğrayarak son halini almıştır. Ayrıca 01.06.2005 tarihinde Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği çıkartılarak uygulamada kolaylık sağlanması hedeflenmiştir. Arama ve elkoyma tedbirlerinin tez konusu olarak seçilmesinde bu tedbirlerin anayasada belirtilen ?özel hayatın gizliliği?, ?konut dokunulmazlığı? ve `’mülkiyet hakkı” gibi temel insan haklarını yakından ilgilendirmesi ve yakalama tedbiri için de bir ön safha olmaları etkili olmuştur. Bu amaçla hazırlanan çalışma üç bölüme ayrılmış, ilk bölümde genel olarak koruma tedbirlerine değinilmiş koruma tedbirlerinin türleri,önşartları ve özellikleri kısaca açıklanmıştır. ikinci bölüm iki kısma ayrılmış 1.kısımda, aramanın amacı,kavramı, aramanın hukuki niteliği, aramaya hakim olan ilkeler, tarihsel gelişim, mukayeseli hukukta arama, arama çeşitleri, şartları, arama kararı olmadan yapılan aramalar, aramanın yapılacağı yerler, aramanın icrası ve sona ermesi incelenmiş 2.kısımda, elkoyma tedbirinin kavramı, hukuki niteliği,amacı,tarihsel gelişimi,çeşitleri,şartları,elkoyma kararı vermeye yetkili merciler, elkoyma kararının icrası incelenmiş,üçüncü bölümde ise, ceza muhakemesi ve ceza hukuku bakımından hukuka aykırı arama ve elkoyma, hukuki denetim ve tazminat konuları ele alınmış ayrıca konuyla ilgili Yargıtay kararları ve AİHM kararları da eklenmiştir.
Resmi belgelerde sahtecilik suçu
Bu araştırmanın amacı resmi belgelerde sahtecilik suçlarını eski ve yeni Türk ceza kanunu bakımından ve doktriner görüşler ışığında mukayeseli olarak değerlendirilmesidir. Bu incelemede yeni bir yasa olan 5237 sayılı Türk ceza kanununda sistematik açıdan kamunun güvenine karşı suçlar içerisinde yer alan resmi belgelerde sahtecilik suçları ele alınmıştır. Resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi bozmak, yok etmek, gizlemek, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, resmi belge hükmündeki belgelerde sahtecilik, daha az cezayı gerektiren hal ve içtima hükümleri ile belgelerde sahtecilik suçlarında korunan hukuksal fayda incelenmiştir. Resmi belgede sadece düzenleme sonucu suçun oluşması bono poliçe ve çekte zarar unsurunun göz ardı edilmesi ve hüviyet cüzdanı, pasaport, nüfus tezkeresi, ruhsatname belgelerinin resmi belgeye eş tutularak cezalandırılması yeniden değerlendirilmesi gereken hususlar ise de yeni Türk ceza kanunuyla daha adil ve sade bir düzenleme yapıldığını söyleyebiliriz. Anahtar kelimeler: sahte, resmi belgede sahtecilik, kamu görevlisi, kamu güveni, Türk ceza kanunu,
Ceza Hukukunda yaptırımın uygulanması ve infazı öncesi imkanlar
?Ceza Hukukunda Yaptırımın Uygulanması ve İnfazı Öncesi İmkanlar? adlı tez konusu seçilmekle özellikle yargı sisteminin aşırı iş yükü koşullarında artık nicelik olarak milyonlarla ifade edilen dosyalar arasında kaybolup giden gerçek adalet, infaza dönüşen tutukluluk kurumu, gittikçe artan suç yoğunluğu ve ceza infaz kurumlarının gerçek ıslahı ve resosyalizasyonu sağlayamaması parametreleri çerçevesinde devletin cezalandırma erkini kullanmazdan önce her nasılsa suça bulaşmış ve pişmanlık gösteren faile son bir şans daha verilmesini amaçlayan bu çerçevede onu infaz kurumlarının olumsuzluklarıyla karşı karşıya getirmeden yeniden kazanarak tekrar toplum içerisine alma, cezaevine girmiş damgalanmasının önüne geçme amacını güden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunumuzda yer alan muhakeme kurumları incelenmiştir. Çalışma yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda infazın siyasi ve sosyal boyutları dışında teoriden daha çok ceza mevzuatımızda ve uygulamada yer alan ve yüksek mahkeme içtihatlarıyla her gün şekillenen pratik muhakeme kurumlarının uygulanırlık şartları ve sonuçları yönünden irdelenerek yapılmıştır. Tez üç ana bölüm ile giriş ve sonuç kısmından oluşmuştur. Birinci bölümde ceza hukuku ve ceza yargılama hukukunun üzerine inşa edildiği kavram olan ve ceza hukukuna bu özelliğini veren yaptırım ve daha da özelde ceza hukukuna has olmak üzere ceza yaptırımı, bu yaptırımın unsurları, nitelikleri, amaçları ve bu yaptırımın infazı, infazda karşılaşılan sorunlar irdelenmiştir. İkinci bölümde devletin cezalandırma erkine başvurmadan önce fail hakkında soruşturma safhasında kullanılan kamu davasının açılmasının ertelenmesi, önödeme ve uzlaşma kurumları; üçüncü bölümde ise kovuşturma safhasında uygulanabilen mahkumiyetine karar verilmiş, suçluluğunun tespiti yapılmış failler açısından hükmedilen cezanın infazını erteleyen ve bu kapsamda faile son bir şans bahşeden cezaların ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumları hukuki nitelikleri, uygulanma şartları ve sonuçları açısından irdelenmiştir.İrdelenen kurumların hepsinin ortak özelliği suç işlemeyi itiyat haline getirmiş veya mükerrir suçlular haricinde ilk defa suç işlemiş veya geçmişte işlediği bir suçu bulunup da yasanın öngördüğü şartları taşıyanlara pişmanlık duymalarını sağlamak koşuluyla ıslahı sağlamak ve onları tekrar kazanarak suçsuz bir hayat sürmelerini temin etmektir. Bu nedenlerle hem uygulanma şartları açısından basit suçluluk alanlarında uyuşmazlığı ağır işleyen yargı mekanizmasının dışında ve daha hızlı çözen yine tarafların çözüme daha etkin olarak katıldığı bu kurumların kapsamlarının genişletilmesi ve yine gerçek ıslahı sağlamadığı araştırmalarla ve yaşanan gerçeklikle anlaşılan cezaevlerine faili kapatmak yerine faili toplum içine hapsederek özgürlük içerisinde ıslah ve resosyalizasyon amaçlanarak bu kurumların daha da etkin olarak uygulanması önerilmiştir.
Refereandum ve Türkiye uygulaması
Bu çalışmanın konusunu genel olarak referandum ve Türkiye’deki uygulamaları oluşturmaktadır. Bu çalışmada, demokrasi kavramı ve demokrasi biçimlerinden başlayarak; konusu, hukuki bağlayıcılığı, yapılış usulü, kaynağı ve halkın gerçek iradesini yansıtması açısından referandumun türleri teferruatlı bir şekilde anlatılmıştır. Devamında referandumun hukuki niteliği, demokrasi yönünden olumlu ve olumsuz yönleri ve plebisitle farkları incelenmiştir. Türkiye’de uygulanan referandumların bu açılardan değerlendirme ve eleştirilerine yer verilmiştir. Türk Anayasa Tarihinde bugüne kadar beş referandum gerçekleştirilmiştir. Bunlardan 1961 ve 1982 Anayasası referandumları bir anayasanın kabulü için yapılmıştır. Her ikisi de anayasal olarak düzenlenmemiş olup, zorunlu nitelik taşımaktadır. Ayrıca kontrollü ve hegemonyacı bir yapı da arz etmektedirler ki; özellikle 1982 Anayasası referandumu, plebisiter niteliğiyle de dikkat çekmektedir. 1987, 1988 ve 2007 yıllarında yapılan referandumlar ise anayasa değişikliklerinin kabulü için gerçekleştirilmişlerdir. Her üç referandum da anayasal olarak düzenlenme, halkın pasif rol alması, onay niteliğinde ve zorunlu olma özelliklerine sahiptir. Bunlardan 1988 referandumu, sandıktan çıkan ?hayır? sonucuyla; referandum kurumunu, hükümetin güvenoyu tazeleme aracı olmaktan çıkarmıştır.


Yorum yaz