
-
Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 212 383 7070
- http://www.yildiz.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
ÖĞR.GÖR. NEZAHAT DEMİRHAN
Üniversite: Yıldız Teknik Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda eğitimin yaygınlaştırılması temelinde başlayan imla sorunu ve dilde sadeleşme tartışmaları, Tanzimat’la birlikte başlayan modernleşme hareketinin etkisiyle Arap harflerinin terk edilmesi noktasına gelmiştir. Ancak, Arap harflerine atfedilen kutsallık ve geçmiş kültür birikiminden yoksun kalma endişesi bu radikal dönüşümü engellemiştir. Bu cesur dönüşüm ancak Mustafa Kemal Atatürk tarafından gerçekleştirilmiştir. 3 Kasım 1928’de Türkiye’de, yüz yıla yakın süredir devam eden alfabe tartışmalarına son verilmiş ve Latin harfleri kabul edilerek hızla uygulamaya geçilmiştir. Emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşı veren Türkiye, Batı’dan iki yüz yıl sonra, ulus devlet olma yolunda ciddi bir dönüşüm yaşamıştır. Bu dönüşüm özgün bir süreç olup, Batı’yla savaşarak ve Batı’yı örnek alarak yürütülmüştür. Dikkatlice hazırlanmış bir sıraya göre, birbirinin ardından adım adım gerçekleştirilen değişikliklerle, bir taraftan yeni bir siyasal yapılanmaya gidilirken, bir taraftan da modern bir toplum oluşturulmaya çalışılmıştır. Harf Devriminin ardından açılan Millet Mektepleri aracılığıyla, tüm yurtta okuma yazma seferberliği başlatılmış; kısa sürede binlerce kişinin okuryazar olması ve yurttaşlık bilinci kazanması sağlanmıştır. Millet Mekteplerinde okuma yazma öğrenen halkı eğitmek amacıyla devlet tarafından kitaplar basılmış, bir de ?Halk? adıyla yeni bir dergi çıkarılmıştır. Kemalist ideolojinin toplumu dönüştürme çabaları, dönemin toplumsal ve siyasal yapısı ile Cumhuriyetin eğitim, sağlık, kadın, din ve ekonomi gibi konulara yaklaşımı bu dergiye bütünüyle yansımıştır. Basit imla kuralları ve Türkçeye uygun yapısıyla daha kolay öğrenilen yeni alfabeyle, % 10- 20 oranında seyreden okuryazar oranı, ilk beş yıl içinde büyük bir artış göstermiştir. Keza, basılan kitap sayısı Osmanlının yüzyıllar boyunca ulaştığı rakamlara ilk yirmi yılda ulaşmıştır. Tüm bu çabalar sonucunda, Türkçe öz benliğine kavuşmuş ve ulusal bir nitelik kazanmıştır. Yeni Türk Alfabesi eğitimin yaygınlaşmasını sağlayarak, çağdaşlaşma sürecini kolaylaştıran bir araç olduğunu kanıtlamıştır.
Tevfik Rüştü Aras dönemi olaylarla Türk dış politikası
ÖZET 1883 yılında Çanakkale’de doğan Tevfik Rüştü Aras, 1905’de Beyrut’taki tıp fakültesinden mezun olmuştur. Bir süre mesleğiyle ilgili çalışmalar yapan Aras, İttihat ve Terakki Partisi’nde politikayla tanışmıştır. Bu partide çeşitli görevlerde bulunduktan sonra, Şubat 1919’da tutuklanmış ve Bekirağa Bölüğü denilen askeri hapishaneye gönderilmiştir. Buradan kaçarak Anadolu’ya geçen Aras, 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Menteşe Milletvekili olarak katılmıştır. Mecliste çeşitli görevlerde bulunmuş, 1920’de resmi Türkiye Komünist Partisi delegesi olarak Rusya’ya gönderilmiştir. 3 Mart 1925’te, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı olmuştur. Tevfik Rüştü Aras, Mustafa Kemal Atatürk’ün değişmez Dışişleri Bakanı olarak, görevi boyunca O’nun dış politika ilkelerini uygulamıştır. Aras’ın Bakanlık döneminde Lozan’dan kalan sorunların çözümlenmesine ağırlık verilmiştir. İlk olarak İngiltere ile Musul sorunu çözümlenmiş ve İngiltere ile dostça ilişkiler kurulmuştur. Yunanistan ile Nüfus Mübadelesi sırasında çıkan ?etabli? anlaşmazlığının halledilmesinden sonra, iki ülke arasında giderek yoğunlaşan bir dostluk başlamıştır. Sovyetler Birliği ile, zaten iyi olan ilişkiler aynı şekilde sürdürülmüştür. Türkiye, 1932 yılında Milletler Cemiyeti’ne üye olmuş, 1934 yılında ise ?Balkan Paktı? nı imzalamıştır. Bu dönemde dalgalı olan Türk-İtalyan ilişkileri, ikili görüşmelerle iyileştirilmeye çalışılmıştır. 1936’daki Montreux Boğazlar Sözleşmesiyle, Türkiye’nin egemenlik haklarını kısıtlayan ?Uluslararası Boğazlar Komisyonu? kaldırılmıştır. 1937’de Doğulu Devletlerle ?Sadabad Paktı? bağıtlanmıştır. Türkiye ile Fransa arasında ise, Osmanlı Borçları sorunu çözümlenmiş, Fransız Okulları ile ilgili gerginlik, bu okulların Türk kanunlarına uymayı kabullenmeleriyle son bulmuştur. Millileştirme politikası gereği, Adana – Mersin Demiryolu Fransa’dan satın alınmıştır. Böylece Türk-Fransız ilişkileri dostane bir yola girmiştir. Atatürk’ün ölümünden sonra Bakanlık görevine son verilen Aras, 1939’da Londra Büyükelçiliği’ne atanmıştır. Yurda döndükten sonra Demokrat Parti’nin kuruluş çalışmalarına katılmış, ancak anlaşmazlıklardan dolayı ayrılmıştır. Bazı politik olmayan görevlerde bulunmuş, 1972’de İstanbul’da hayata veda etmiştir. IV


Yorum yaz