
-
Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 212 383 7070
- http://www.yildiz.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. SALİH DURER
Üniversite: Yıldız Teknik Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İşletmeler (TR)
2. Stok modelleri (TR)
3. Stok kontrol (TR)
4. Kimya endüstrisi (TR)
5. İMKB (TR)
6. Sermaye piyasası (TR)
7. Risk (TR)
8. Hisse senetleri (TR)
9. Hisse senedi getirileri (TR)
10. Fiyatlandırma (TR)
11. Finansa (TR)
12. Yönetim muhasebesi (TR)
13. Uluslararası muhasebe standartları (TR)
14. Standartlar (TR)
15. Muhasebe (TR)
16. Holding işletmele (TR)
17. İç ticaret (TR)
18. Uluslararası ticaret (TR)
19. Ticaret (TR)
20. Factoring (TR)
21. Sermaye piyasası (TR)
22. Risk (TR)
23. Regresyon modelleri (TR)
24. Hisse senetleri (TR)
25. Getiri-risk ilişkisi (TR)
26. Değerleme (TR)
27. İMKB (TR)
28. Finansal piyasalar (TR)
29. Borsa (TR)
30. KOBİ (TR)
31. Finansman (TR)
32. Türkiye (TR)
33. Finansman (TR)
34. Finansal kiralama (TR)
35. Factoring (TR)
36. İMKB (TR)
37. Teknik analiz (TR)
38. Sermaye piyasası (TR)
39. Para piyasası (TR)
40. Hisse senetleri (TR)
41. Fiyat tahmini (TR)
42. Analiz (TR)
43. Yatırım ortaklıkları (TR)
44. Yatırım fonları (TR)
45. Türkiye (TR)
46. Sermaye piyasası (TR)
47. Vadeli işlem piyasaları (TR)
48. Türkiye (TR)
49. Riskten korunma (TR)
50. Risk (TR)
51. Portföy (TR)
52. Özelleştirme (TR)
53. Çimento endüstrisi (TR)
54. Sektörel analiz (TR)
55. Finansal tablolar (TR)
56. Finansal oranlar (TR)
57. Ürün maliyeti (TR)
58. Yönetim muhasebesi (TR)
59. Muhasebe (TR)
60. Kalite maliyeti (TR)
61. İşletmeler (TR)
62. Takas (TR)
63. Tahvil (TR)
64. Krediler (TR)
65. Hisse senetleri (TR)
66. Forfaiting (TR)
67. Fonlar (TR)
68. Finansal kiralama (TR)
69. Chemistry industry (EN)
70. Stock control (EN)
71. Stock models (EN)
72. Businesses (EN)
73. Financial asset evaluation model (EN)
74. Pricing (EN)
75. Stock returns (EN)
76. Stocks (EN)
77. Risk (EN)
78. Capital market (EN)
79. İstan (EN)
80. Holding companies (EN)
81. Accounting (EN)
82. Standarts (EN)
83. International accounting standarts (EN)
84. Management accoun (EN)
85. Factoring (EN)
86. Trade (EN)
87. International trade (EN)
88. Internal trade (EN)
89. Valuation (EN)
90. Gain-risk relation (EN)
91. Stocks (EN)
92. Regression models (EN)
93. Risk (EN)
94. Capital market (EN)
95. Stock exchange (EN)
96. Financial market (EN)
97. İstanbul Stock Exchange (EN)
98. Financing (EN)
99. Small and Medium Sized Firms (EN)
100. Factoring (EN)
101. Financial leasing (EN)
102. Financing (EN)
103. Turkey (EN)
104. Analysis (EN)
105. Price ferecasting (EN)
106. Stocks (EN)
107. Money market (EN)
108. Capital market (EN)
109. Technical analysis (EN)
110. İstanb (EN)
111. Capital market (EN)
112. Turkey (EN)
113. Mutual funds (EN)
114. Investments trusts (EN)
115. Portfolio (EN)
116. Risk (EN)
117. Protection from risk (EN)
118. Turkey (EN)
119. Future markets (EN)
120. Financial rates (EN)
121. Financial tables (EN)
122. Sectoral analysis (EN)
123. Cement industry (EN)
124. Privatization (EN)
125. Quality cost (EN)
126. Accounting (EN)
127. Management accounting (EN)
128. Product cost (EN)
129. Bank credits (EN)
130. Factoring (EN)
131. Financial sources (EN)
132. Financial leasing (EN)
133. Funds (EN)
134. Forfaiting (EN)
135. Stocks (EN)
136. Cr (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
İşletmelerde en uygun stok düzeyinin belirlenmesi ve kimya sanayiinde bir uygulama
İ.M.K.B’de hisse senetlerinin getiri oranları ile riskleri arasındaki ilişkinin ölçülmesinde finansal varlıkları fiyatlandırma modelinin (CAPM) uygulanması üzerine bir inceleme
ÖZET Finans literatüıünde son yıllarda Özerinde yoğun çalışmalar yapılan, finansal varlık fiyatlama modeli, risk ve getiri arasındaki ilişkiyi belirleyen bir modeldir. Bu modelin geçerliliğini araştıran birçok araştırmacılar modelin geçerliliği konusunda tam bir fikir birliğine varmış değillerdir. Sermaye piyasaları çok gelişmiş Ülkelerde yapılan testler, hem modelin geçerli olup olmadığım hem de sermaye piyasalarının etkinliklerini araştırmışlardır. Bu çalışmanın birinci bölümünde, finansal varlıkları fiyatlandırma modelini test ederken hisse senetleri kullanılacağından dolayı, hisse seneüerinin hukuksal yapısı, çıkarılan hisse senetleri çeşitleri, hisse senetleri üzerinde yapılan işlemler, hisse senetlerinin aldığı değerler ve hisse senetlerinin yatırımcılar tarafından değerlendirlmesini sağlayan teknik ve temel analiz hakkında bilgi verilmektedir. İkinci bölümde, her yatırımcının yatırım yaparken karşılaştığı bir kavram, risk tartışılmaktadır. Bir menkul kıymetin toplam riski, sistematik ve sistematik olmayan riskin toplanmasıyla elde edilir. Sistematik olmayan riskin kaynakları iyi çeşitlendirme ile ortadan kaldırılabilirken, bir menkul kıymetin sistematik riski bertaraf etmek imkansızdır. Yatırımcıların riske karşı tutumları ile risk -getiri arasındaki ilişkideki değişimler, ikinci bölümde incelenmektedir. Bu çalışmanın üçüncü bölümünde ise, modem portföy teorisinin dayanakları portföy ve sermaye piyasası kuramları anlatılmaktadır. Yatırımcılar, ancak bu kuramların varsayımlarının geçerli olduğu kabul edilirse etkin portföylere ulaşabilirler. Etkin portföyler, yatırımcıların en optimum yatırım kararlarım almasına yardımcı olur. Ayrıca bu bölümde, yatırımcıların oluşturdukları portföyleri her zaman diğer portföylerle karşılaştrılmasını sağlayan performans ölçüm teorileri de verilmektedir. Dördüncü bölümde finansal varlıkları fiyatlama modelinin kurulması için gerekli varsayımlar anlatılmaktadır. FVFM nin varsayımlarının, beşi etkin piyasa varsayımları, üçü ise finansal varlıkları fiyatlama modeli varsayımlarıdır. Modelin geçerli olması için sözü geçen varsayımların hepsinin geçerli olması gerekir. Beşinci bölümde, bu varsayımların temelleri ve eleştirileri geniş olarak verilmektedir. Son bölümde ise, Türk Sermaye Piyasasında yer alan 43 hisse senedinin 36 aylık verileri kullanılarak, modelin Türkiye’de verdiği sonuçlar incelenmektedir. Finansal varlıkları fiyatlama modelinin etkin piyasalarda geçerli olduğu ve daha doğru sonuçlar verdiği amştırmacılarca kanıtlanmıştır. Modelin Türkiye’de geçerli sonuçlar vermesi ancak sermaye piyasamızın gelişmişlik düzeyini arttırması ile gerçekleşebilir. VX11 –
Holdinge bağlı şirketlerde yönetim muhasebesi ve uluslararası muhasebe standartlarına uygun olarak yeniden yapılanması
ÖZET Çağımızın sürekli ve hızlı gelişmesi, toplum gereksinmelerinin büyük sermaye ile karşılanabilirliği, uluslararası birleşmeler nedeni ile ulusal sınırlar dışına taşan rekabet, işletme ortaklarının düzenli kar istemleri, işletmeleri daha etkin çalışmaya zorlamaktadır. Etkin çalışma işletmelerin belirli büyüklüğe ulaşmasını zorunlu kılmaktadır. Çünkü büyüme, işletmelere üretim, pazarlama, satın alma, yönetim ve finansman konularında yararlar sağlar. Günümüzde şirket büyümelerinin yaşayan örnekleri holdinglerdir. Holding şirketi; ekonomik bir bütünlük sağlamak amacı ile bir veya daha fazla şirkete, yönetim ve denetim olanağı veren oranda katılan şirket olarak tanımlayabiliriz. Holding organizasyon yapısında iki çeşit işletme vardır.. Ana İşletme: Ana işletme yönetimi elinde bulunduran işletmedir. Ana işletme yerine Holding Şirket terimi de kullanılmaktadır.. Bağlı İşletme: Hukuki bakımdan bağımsız olmakla beraber yönetim bakımından ana işletmeye bağlı olan işletmelere bağlı işletme veya yavru işletme denir. Yönetim Muhasebesi, dünya standartlarındaki organizasyonlarda temel bir disiplindir. İşletmelerin finansal performanslarım analiz ederek ve raporlayarak yönetime destek vermeyi amaçlar. Bu, şirketler arası ya da değişik zamanlarda alınan sonuçların arasında anlamlı karşılaştırmalar yapılmasına izin vermesi ve kominikasyonun sağlanması için, muhasebe prensiplerinin tutarlı bir biçimde uygulanmasını ve finansal yönetim bilgilerinin tanımlanmalarını gerektirir. Yönetim Muhasebesi, şayet, iyi alınmış yönetim kararlarını desteklemek içinse, o zaman bu kararlara bağlı alınmış muhasebe prensipleri, finansal işlemlerin ekonomik dayanaklarım gerçek anlamda yansıtmalıdır. Bu nedenle, şirketler, uluslararası bağlamda, kendi Muhasebe Yönetimi Prensiplerini IAS (Uluslararası Muhasebe Standartları) esaslarına göre almalıdırlar. IAS, birçok ülkelerde maliyeciler ve mali tabloların kullanıcıları tarafından benimsenmiş bir dizi prensiplerdir. Bu prensiplerin tutarlı uygulaması muhasebenin yönetime daha anlamlı ve faydalı raporlar hazırlamasını sağlayacaktır. Yönetim muhasebesinin en önemli fonksiyonlarından ikisi raporlama ve bütçelemedir. Etkin ve verimli bir raporlama sisteminin bulunmadığı işletmelerde yönetim kontrol sistemleri de etkin ve verimli olmayabilir. Bununla birlikte günümüzdeki teknolojik gelişmelerle birlikte kullanılmalarında artış görülen bilgisayarların çok sayıda bilgiyi izleyebilmelerindeki kapasiteleri de raporlama sistemlerinin önemini ön plana çıkarmıştır. İşletmelerde yönetim fonksiyonlarından biri olan planlaşmaya sistemli bir içerik kazandırılarak, yapılan planların sayısal hedefler şeklinde kağıda dökülmesi ile işletme personelinin gelecekteki faaliyetlerinin belirlendiği belgeleme işlemine bütçeleme denir. Bütçe, belirli bir işletmeyi, belirli bir dönemde öngörülen amaca ulaştıracak gelir ve giderleri tahmin eden ve bunların uygulanmasına izin veren, faaliyetlerin kontrolüne olanak sağlayan bir yönetim aracıdır. Holdinge bağlı şirketlerde yönetim muhasebe sürecinin yeniden yapılandırılmasındaki amaçlar: harcanan idari çabanın azaltılması için alacaklılar hesabı, borçlular hesabı ve nakit yönetimi süreçlerini daha yalın hale getirmek; tahakkuk eden giderlerin belirlenip onaylı bütçelerle karşılaştırılması yoluyla mali kontrolü iyileştirmek; defter-i kebir finansal veritabanın tanımlamak ve bu sayede aylık yönetim raporlarının en iyi uygulamadaki süreler içinde hazırlanmasına yardımcı olmak şeklinde özetlenebilir. Sonuç olarak dünyada en iyi uygulamalara paralel standart muhasebe sistemlerinin uygulanması sayesinde yönetim kararlarının kontrolü, isabetliliği, düşük maliyetli oluşu ve kalitesi konularında önemli iyileşme sağlanacaktır.
İç ve dış ticarette yeni bir finansman yöntemi ‘factoring’
ÖZET İç ve dış ticarette yeni bir finansman yöntemi olarak ortaya çıkan factoring kelime anlamı olarak Latince kökenli olan ve bir başkası hesabına hareket eden veya faaliyette bulunan kişi anlamına gelen factor kelimesinden türemiştir. İşletmeler adına hareket eden bu ihtisas kuruluşları tarafından yürütülen faaliyete factoring adı verilmekte ve uluslararası bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Gerçek olarak ilk factoring işlemi I4.yy’da İngilte re’de yün endüstrisinde bazı kişi ve kuruluşlar tarafından yapılmıştır. Daha sonraları 20,yy’da Amerika’nın ekonomik yapısının gelişmesi ile beraber factoring hizmetleri yaygınlaşmaya başlamıştır. Factoring hizmeti ithalatçı, ihracatçı »muhabir factor ve yerli factor arasında alacağın temliki yoluyla yürümektedir. Satıcının yaptığı satış karşılığı doğan menfaatlerini factor’e temlik etmesi ve bu tutarın %70-80’i kadarını peşin alması ile başlayan factoring hizmeti karşılığında satıcı factor’e belirli bir komisyon ve kullandığı nakit para karşılığı faiz öder. Diğer finansman yollarından farklı olan ve işletme için daha faydalı olan factoring’in fonksiyonları ve işleyiş tarzına göre çeşitleri vardır. Fonksiyonlarına göre yurtiçi ve yurtdışı factoring olarak ikiye ayrılmaktadır. Yurtdışı factoring ise ihracatta ve ithalatta olmak üzere iki alt bölüme ayrılmak tadır. İşleyiş tarzına göre ise zahiri/geleneksel, vadeli/ iskontolo, açık/gizli ve yerel/uluslararası olmak üzere dört çeşit factoring hizmeti vardır. Ülkemizde yeni uygulanan factoring hizmetinin ihracat ve ithalatta işletmeler üzerinde “faydaları bulunmaktadır. Dünya toplam dış ticaret işlemlerinde önemli bir paya sahip olan factoring hizmeti sayesinde finansman sorunu ile karşı karşıya kalan işletmeler daha rahat bir biçimde rekabete girişebilmektedirler. Benzer finansman yöntemleri olan forfaiting, senet karşılığı kredi, ihracat kredi sigortası ile factoring kıyaslandığında factoring’in bu yöntemlerden bazı yönlerden daha avantajlı bir yöntem olduğunu da söyleyebi liriz. Ülkemizde factoring hizmetlerinin kendine özgü yasal mevzuatı yoktur. Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun alacağın temliki ile ilgili bazı hükümle rinden faydalanılarak yapılan işlemlere yasaldayanak bulunmamaktadır. Ayrıca, factoring hizmetinin yasal bir mevzuata sahip olmaması nedeniyle herhangi bir teşvik’e de sahip değildir. Bu yüzden yürürlükteki bazı vergi kanunları ile de ilgili sorunları ortaya çıkmaktadır. Gereken önem verilerek alt yapı ve yasal mevzuat oluşturulduğu takdirde ülkemiz iç ve dış ticareti factoring sayesinde önemli miktarda artacak ve işletmelerin en önemli sorunları olan, alacak tahsilatı, nakit yönetimi ve finansman yetersizliği giderilebilecektir.
Hisse senetlerinde risk ve getiri hisse senedi değerlemede bir regrasyon modeli incelemesi
ÖZET Son yxllarda Türk Sermaye Piyasası beklenenden çok hızlı gelişmiş ve İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın da kurulmasından sonra hisse senetleri yatırımcıların tercih ettikleri yatırım araçlarından biri olmaya başlamıştır. Fakat hisse senedi yatırımcıları, hisse senetleri hakkında yeterince bilgiye sahip değildirler. Çalışmamızda yatırımcıyı bilgilendirmek için, özellikle birinci bölümde sermaye piyasasının hukuki çerçevesi ile kurumları ve hisse snetleri üzerinde durulmuştur.Hisse senedinin, terminolojisi, tanımı, hisse senedi ile ilgili diğer kavramların neler olduğu ve sağladığı haklara açıklık getirilmektedir. İkinci bölümde riskin ne anlama geldiği, riskin çeşitleri, risk ile getiri arasındaki ilişki hakkında gerekli açıklamalar yapılmaktadır. Üçüncü ve son bölümde ise, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ nda işlem görmekte olan 29 hisse senedi ne ait fi nan s al oranlar ile verim arasında bir ilişki kurularak hisse senetlerinin verimleri, oluşturulacak bir regresyon modeli yardımıyla, hesaplanan sonuçlar gerçek değerleri ilen karşılaştırılacaktır.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Dünya borsaları ile karşılaştırılması
ÖZET Dünyada özellikle son elli yılda çarpıcı değişme ve gelişmeler meydana gelmektedir. Farklı kültürlerle yoğrulmuş, ekonomik, sosyal ve siyasal yapıları birbirinden farklı ülkelerde, bu gelişmeler değişik süre ve etkide kendini göstermektedir. Finansal piyasalarda da ortaya çıkan bu gelişmeler genel bir eğilim göstermektedir. Bu eğilim; globalleşme, piyasalar arası bütünleşme ve uyum sağlama yönündedir. Bir ülkedeki ekonomik büyüme ve gelişme ile o ülkenin finansal kurumlannın gelişmesi arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Ülke ekonomisinin gelişmesi, finansal piyasaların gelişmesine bağlıdır. Finansal piyasaların en önemli işlevi, küçük tasarrufların toplanarak ekonominin ihtiyacı için, özellikle yatırımlann gerçekleşmesi için kullanılmasıdır. Finansal piyasaların birimlerini oluşturan para piyasasında bankacılık sistemi, sermaye piyasasında ise borsalar bu işlevi yerine getiren en önemli kurumlardır. Aynı zamanda bir ülkede düzenli işleyen bir borsa tabana yayılan sermayenin bir göstergesi olarak kabul edilir. Günümüzde faydalarını pek çok alanda gözlemlediğimiz İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, 1800’lü yıllara dayanan, Osmanlı Imparatorluğu’na kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Osmanlı imparatorluğunda ilk borsa hareketi; mali bunalım, iç ve dış borçlar dolayısıyla çıkarılan devlet tahvilleri, bankerlerin ortaya çıkarak teşkilatlanması ve kimi kesimlerin Batı modeli mali kurumlar (banka, borsa vb.} organize etmesi sonucu meydana gelmiştir. Fakat borsanın gelişmesi için gerekli ve yeterli koşullar o günün koşullarında mevcut değildi. Yerli şirket yok denecek kadar azdı. Yerli halk yapı itibariyle bu konuya gerekli ilgiyi göstermiyordu. Yabancılar ve azınlıklar ise bir yatırımcıdan daha çok, spekülatör özelliği göstermekteydi. Ayrıca Osmanlı Borsası’nın gelişimi diğer Batı borsalarından farklılık gösterir. Genel olarak borsaların kurulması ve gelişmesi, ekonominin vuı yapısına, sermaye birikiminin ve yatırımların artmasına bağlı iken, Osmanlı Borsası devlet tahvillerinin değerlendirilmesi amaçlı kurulmuştur. Bahsedilen özelliklere sahip Osmanlı Borsası, Cumhuriyet döneminde yapılan birtakım yasal düzenlemelerle iyileştirilmeye çalışılmasına rağmen, keskin iniş ve çıkışlara maruz kalmıştır. Alınan kararlar ile borsanın organizasyon ve yapısına yeni düzenlemeler getirilmiştir. 1940’lı yıllarda savaşın etkilerini bünyesinde hisseden borsa çalışamaz duruma gelmiş, ülkede ekonomik faaliyetlerde ve sanayi yatınmlarında gerileme olmuştur. 1960’lı yıllar ekonomi, sermaye piyasası ve borsa için gelişmelerle dolu olmasına rağmen 70’li yıllarda tekrar bir düşüş başgöstermiştir. Cumhuriyet dönemini de yaşayan istanbul Borsası’nın, gelişme ve duraksamalarla dolu yakın tarih sahnesine çıkışı İstanbul Menkul Kıymetler Borsası adı altında 1985 yılının sonunda gerçekleşir. Günümüze kadar devam eden ve hala süreklilik gösteren bu iniş çıkışlar borsaya ciddi zararlar vermekte ve vermeye devam etmektedir. Ülkenin yetersiz ekonomik koşulları, ekonominin büyüme hızındaki tutarsızlık, yanlış döviz kuru ve faiz politikaları, üç rakamlara varan enflasyon, spekülatif haberler bu olumsuz ortamın hazırlayıcısı olmuşlardır. Borsa kuruluş amacından sapmış, spekülatörlerin kazandığı, sade yatırımcıların kaybettiği bir piyasa halini almıştır. Tüm bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak veya kısmen yok etmek için sermaye piyasası ve borsa yöneticileri çeşitli yasal düzenlemelere gitmişler ve kısmen de olsa basan sağlayabilmişlerdir. Gerçek yatırımcının muhtaç olduğu güven ve istikrar ortamını oluşturmuşlardır. Çünkü borsanın uzun vadede sağlıklı olarak gelişmesi, büyük ölçüde yatırımcının niteliğine bağlıdır. Kurumsal yatırımcıların artırılmasına gayret edilmiştir. Borsanın sağlıklı bir şekilde işlemesi için gerekli adımlar atılmıştır. Sağlıklı işleyen bir menkul kıymetler borsasının ekonomiye çok şey kazandırdığı su götürmez bir gerçektir. Küçük tasarrufların birleştirilmesi ve yatırıma dönüştürülmesi borsa sayesinde gerçekleşir. Arz ve talep dengesini kurma, tek bir fiyat oluşturma ve piyasada istikrarı sağlama borsa fonksiyonlarından diğerleridir. Sermayeyi tabana yayma, dengeli bir gelir dağılımı IX sağlanması ve güvence sisteminin oluşturularak yatırımcının korunması da borsanın faydalarıdır. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası bu katkıları gerçekleştirecek yolda adım adım ilerlemektedir. istanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın performansını artırabilecek diğer bir etmen diğer dünya borsaları ile olan etkileşimidir. Türk Sermaye Piyasasının ve menkul kıymetler borsasının dünyadaki yeri ve olanaklarının iyi değerlendirilebilmesi için diğer ülkelerdeki borsaların özellikleri ve işleyiş şekillerinin de tanınması gerekir. Dünya menkul kıymet piyasalarındaki gelişmeler ve aralarındaki etkileşim dikkate alınmalı ve İstanbul Menkul Kıymet Borsası için bir kılavuz niteliğinde olmalıdır.
Küçük ve orta ölçekli işletmelerde finansman sorunları ve çözüm yolları üzerine bir inceleme
Bir finansman alternatifi olarak finansal kiralama ve Türkiye’deki uygulaması
Hisse senedi fiyat tahminine yönelik yaklaşımlardan teknik analiz üzerine bir inceleme
ÖZET Artan nüfusa ve dolayısıyla büyüyen ekonomiye bağlı olarak çeşitlilik kazanan yatırım araçları içinde hisse senetleri önemli bir yer tutmaktadır. Gelişmiş ülkelerde 1800’lü yıllara dayanan hisse senedi borsalarının sayısı birden fazla olabilmektedir. Bizim ülkemizde tek olan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) temelinde Galata Bankerleri yer almış ve bugünlere gelmiştir. Mevcut durum ile henüz tam olarak geliştiğini söyleyemeyeceğimiz İMKB’ de bugün 168 hisse senedi işlem görmektedir. Halka açılan şirket sayısının son bir yıl içinde büyük bir artış göstermesi ve bu artışın devam ediyor olması ise oldukça sevindiricidir. Senet sayısının ve yatırım araçlarının fazla olması, yatırım yaparken bir tercih yapmayı gerektirmektedir. Bu nedenle çeşitli analiz yöntemleri geliştirilmiş ve uygulamada büyük faydalar sağladığı görülmüştür. Bu analizlerin içinde en önemlilerinden ikisi olan temel ve teknik analiz ülkemizde de önem kazanmış durumdadır. Temel analiz, sektörün ve firmanın mevcut durumu ile şirketin gelecekteki performansının ne olabileceği konularında fikir verirken, şirketin gerçek değerini ortaya koyması açısından önem arz etmektedir. Piyasa fiyatı ile karşılaştırılarak çeşitli startejiler belirlenmesinde yardımcı olan temel analiz, çeşitli olayların etkisinde olan borsada tek başına yeterli olamamaktadır. Geçmişte yapılan hataların tekrarlanacağı ilkesine dayanan teknik analizin temelinde Dow Teorisi yatmaktadır. Teknik analistler kısa, orta ve uzun vadeli trendler içinde hareket eden fiyatların (arz, talep dengesini de gözlemleyerek) aynı doğru ve/veya yanlışları yineleyeceği ilkesini savunurlar. Geçmiş dönem fiyat hareketleri ve işlem miktarlarının incelendiği teknik analiz, hisse senedinin hangi fiyattan alınabileceğini, hangi fiyattan satılabileceğini, en düşük veya en yüksek hangi fiyat seviyesini görebileceğini gösterebildiği için elde tutma süresinde de kar sağlayarak, kar marjının artmasına yardımcı olmaktadır. Yatırımcı ve yatırım uzmanları ile de yapılan anketler sonucunda da elde edilen bilgiler bu tezimizi doğrular niteliktedir. Eğitim durumu, mesleği, yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun büyük çoğunluğun teknik veya temel analizi tek analiz yöntemi olarak değil, her iki analiz yöntemini de birbirini tamamlayıcı, destekleyici analizler olarak kabul ettiklerini gördük.
Sermaye piyasasında yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarının yeni düzeni üzerine bir inceleme
Vadeli işlem piyasaları ile riskten korunma ve Türkiye’deki uygulamaları
Türkiye çimento sektörünün analizi ve finansal oranların kullanılışı
Yönetim muhasebesi açısından kalite maliyetleri ve kontrolü
ÖZET Yerli ve yabancı dilde yazılmış kitap, makale ve diğer kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan çalışmamız beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kalite maliyeti kavramı ve ortaya çıkışı açıklanmaktadır. Kalite Maliyetlerini oluşturan alt bileşenleri bu bölümde çok detaylı bir şekilde incelenmektedir. İkinci bölümde iş hayatında anlam kargaşasının olduğu Kalitenin Ekonomikliği; tasarım, uygunluk ve ömür kalitesi açısından incelenmekte ve kalite kazanç ilişkisi somut örneklerle açıklanmaktadır. Üçüncü bölümde ise tez çalışmamızın esas konusunu teşkil eden Kalite Maliyetlerinin Yönetim Muhasebesi açısından olaya yaklaşımı ve ürün maliyet yapısının sınıflandırılması yer almaktadır. Bu bölümde işletmelerde Kalite Maliye’t Sisteminin kurulmasının önemi Kalite ve Muhasebe Departmalarının birbirleri ile etkileşimi, yönetimin gözlemi ve Kalite Maliyetlerinin yönetimi üzerinde durulmaktadır. Çalışmamızın dördüncü bölümünde Kalite Maliyet Programı, hazırlanması ve dikkat edilmesi gerekli olan hususlar, analizleri, bütçe ve raporları, analiz teknikleri ve tahminî^ yer almaktadır. Beşinci ve son bölümde ise. Ar çelik İşletmeleri ‘ nde uygulanmakta olan Kalite Maliyetlerinin ve Raporlarının içeriği üzerinde durulmakta» gerekli bilgilerin hangi kaynaklardan toplanacağı, raporlanacak maliyet kalemlerinin nasıl hesaplanacağı, görev ve sorumluluklar ile dokümantasyon tarifi detaylı olarak yapılmaktadır. Sözkonusu beş bölümü, çalışmada elde edilen sonuçların özetlendiği sonuç kısmı izlemektedir. Çalışmamız; ürününü uzun dönemde rekabetçi ortam içinde satmak isteyen orta ve geniş çaplı işletmelerde, kalitenin ekonomik olarak elde edilmesi, geliştirilmesi ve bu olgunun sürekliliğini sağlamak amacına yönelik olarak hazırlanmıştır. Kalitenin ölçülmesi, parasal değerlere dönüştürülmesi, bu değerlerin yönetim muhasebesi sistemi içinde diğer kalemlere göre analiz edilmesi, kalitenin ve üretim işlemlerinin geliştirilmesi çalışmamızın esasını oluşturmaktadır. Gerek üretim, gerekse hizmet şirketlerinin kalite ve kalite maliyetlerini optimum düzeye getirmeleri için. Toplam Kalite Yönetimi anlayışını bir yaşam biçimi olarak düşünmeleri zorunlu hale gelmiştir. Böyle bir anlayışla kalite ve kalite maliyetleri şirket çal ışanl arınca hedef olarak görülen kavramlar haline getirilmeli, kalitenin de ekonomisinin olduğu gerçeği unutulmamalı ve şirket kararlarına yön vermek amacı ile köklü bir Kalite Maliyet Sistemi oluşturulmalıdır. İİ
İşletmelerde alternatif finans kaynakları ve seçimi
I – ÖZET ” İşletmelerde Alternatif Finans Kaynakları ve Seçimi ” adlı bu çalışmada, hızla gelişen ekonomik platformda, üretici, satıcı veya alıcı olarak çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin kuruluş ve gelişme dönemlerinde ihtiyaç duydukları finansal kaynaklar ve bunların kullanılış şekilleri güncel kavramlar ışığında araştırılmaya çalışılmıştır. Bu inceleme yapılırken ilk bölümde işletmelerin ihtiyaç duydukları fonlan türleri, işletmeler tarafından bu fonlara neden ihtiyaç duyulduğu ve bu dönemlerde işletmelerin kendilerine optimum ekonomik yarar sağlayabilecek fon kaynağını seçerken verdikleri kararlan etkileyen faktörler araştırılmaya çalışılmıştır. Alternatif finans kaynaklarının incelendiği ikinci bölümde, bu kaynaklar, yararlanılış biçimlerine değişik bir bakış açısı getirilerek, mal ve/veya hizmet alım – satımında ve alım – satım amaçlı olmayıp da direkt kullanıma yönelik olarak yararlanılan finansal kaynaklar ayrımı yapılmıştır. Bu ayrımlardan ilki olan ” Mal ve/veya Hizmet Alım – Satımına Aracılık Eden Finansal Kaynaklar ” başlığı altında ” Leasing “, ” Factoring “, ” Forfaiting “, ” Satıcı ve Banka Kredileri ” ve ” Barter ” incelenmeye çalışılmıştır. Bölümün ” Mal ve/veya Hizmet Alım Satımına Aracılık Etmeyip Direkt Kullanıma Yönelik Olarak Yararlanılan Finansal Kaynaklar ” adlı ikinci ayrımında ise, işletmelerin menkul kıymet ihraç ederek fon yarattıkları finansal kaynaklar olan ” Finansman Bonosu İhracı “, ” Banka Bonoları ve Banka Garantili Bono İhracı “, ” Varlığa Dayalı Menkul Kıymet İhracı “, ” Hisse Senedi İhracı ” ve ” Tahvil İhracı ” araştırılmaya çalışılmıştır. ” İşletmeler ve Alternatif Finans Kaynaklan ” adlı üçüncü bölümde ise ilk önce işletme türleri özellikle kanuni açıdan incelenmeye çalışıldıktan sonra da bu bölüme kadar irdelenmiş olan finansal kaynakların işletmeler tarafından nasıl kullanıldığı sayısal örnekler yardımı ile araştınlmaya çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ise çalışmanın genel olarak bir değerlendirilmesi yapılırken, finans sektörünün Türk ekonomisi içindeki yeri ve geleceği ile ilgili düşünceler de açıklanmaya çalışılmıştır. II Sonuç bölümünde ise çalışmanın genel olarak bir değerlendirilmesi yapılırken, finans -sektörünün Türk ekonomisi içindeki yeri ve geleceği ile ilgili düşünceler de açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmamızı hazırlarken yararlanmış olduğumuz yerli ve yabancı kaynaklar ise, ” Yararlanılan Kaynaklar ” kısmında türlerine göre bir ayrıma tabi tutularak düzenlenmiştir.


Yorum yaz