
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. MUSA EKEN
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Personel yönetimi (TR)
2. Personel değerlendirme (TR)
3. Performans değerlendirme (TR)
4. Kamu yönetimi (TR)
5. Yerel yönetimler (TR)
6. Yenilik (TR)
7. Belediyeler (TR)
8. Belediyeler (TR)
9. Yerellik (TR)
10. Yerel yönetimler (TR)
11. Verimlilik (TR)
12. Kamu hizmetleri (TR)
13. Güvenlik hizmetleri (TR)
14. Kriz yönetimi (TR)
15. Doğal afetler (TR)
16. Deprem 17 Ağustos 1999 (TR)
17. Afet yönetimi (TR)
18. Yönetişim (TR)
19. Yönetim (TR)
20. Mülki idareler (TR)
21. Kamu yönetimi (TR)
22. Yerel yönetimler (TR)
23. Yerel demokrasi (TR)
24. Demokrasi (TR)
25. Belediyeler (TR)
26. Belediye meclisi (TR)
27. Örgüt geliştirme (TR)
28. Yönetim teorileri (TR)
29. Kamu yönetimi (TR)
30. Belediyeler (TR)
31. Belediyeler (TR)
32. Çevre politikaları (TR)
33. Sivil toplum örgütleri (TR)
34. Devlet politikaları (TR)
35. Baskı grupları (TR)
36. Public administration (EN)
37. Performance evaluation (EN)
38. Personnel evaluation (EN)
39. (EN)
40. Personnel management (EN)
41. (EN)
42. Municipalities (EN)
43. Innovation (EN)
44. (EN)
45. Local administrations (EN)
46. Security services (EN)
47. Public services (EN)
48. Productivity (EN)
49. (EN)
50. Local administrations (EN)
51. Subsidiarity (EN)
52. Disaster management (EN)
53. Earthquake 17 August 1999 (EN)
54. Natural disasters (EN)
55. Crisis management (EN)
56. Public administration (EN)
57. Civil government (EN)
58. Management (EN)
59. Governance (EN)
60. Town council (EN)
61. (EN)
62. Municipalities (EN)
63. Democracy (EN)
64. Local democracy (EN)
65. (EN)
66. Local administrations (EN)
67. (EN)
68. Municipalities (EN)
69. Public administration (EN)
70. Management theory (EN)
71. Organizational development (EN)
72. Pressure groups (EN)
73. State policies (EN)
74. Nongovernmental organizations (EN)
75. Environmental policies (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Kamu yönetiminde performans değerlendirme Personnel evaluation in Turkish public administration system
ÖZET Son yıllarda Yönetim Biliminde önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Yönetimin asıl elemanı olan insan unsuru, her geçen gün önemini artırmaktadır. Personel yönetiminde, personelin değerlendirilmesi çalışmaları da Yönetim Bilimindeki gelişmelere paralel bir şekilde değişmektedir. Personelin değerlendirilmesi personel yönetiminin en önemli konularından birisi haline gelmiştir. Bugün personel değerlendirilmesi ile ilgili pek çok yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemlerin önemli bir kısmı geçerliliğini yitirmiştir. Bundan dolayı çağın gereklerine uygun yeni yöntemler geliştirilmektedir. Yönetim sistemimizde uygulanan personel değerlendirme yöntemi ise birçok açıdan eleştirilmekte ve bir reform çalışmasına ihtiyaç hissedilmektedir. Çalışmada genel olarak personel yönetiminin temel konulan, personelin değerlendirilmesi çalışmaları ve çeşitli personel değerleme yöntemleri ele alınmıştır. Yeni yöntemler geniş bir biçimde incelenmiştir. Son olarak ülkemizde uygulanan personel değerlendirme sistemimizle ilgili, Bitlis Valiliği bünyesinde, çeşitli konumlardaki sicil amirleri üzerinde bir alan araştırması yapılmış, sonuçlar istatistiki yöntemlerle incelenmiş ve yorumlanmıştır. Sonuç olarak; personel değerlendirme sistemimizde dünyadaki gelişmelere ayak uydurabilmek için çağdaş bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyulduğu belirlenmiştir. VIII
Türkiye’deki yerel yönetim reform çalışmalarının değerlendirilmesi Investigation of the studies of local administration reforms in Turkey
ÖZET Türkiye’de yıllardan beri, ülke gündeminin üst sıralarında yer alan bir yerel yönetim sorunu ve yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılması tartışması vardır. Bu tartışmalar, özellikle 1960’tan sonra, yani planlı kalkınma dönemiyle birlikte başlamıştır. 1960’h yıllardan günümüze Türkiye’de yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılması ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Önceleri merkezi hükümet kuruluşları tarafından yapılan çalışmalar daha çok göze çarparken, 1980 sonrası dönemde, yerel yönetimlere sivil toplum kuruluşlarının da büyük ilgi duydukları ve yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili çeşitli çalışmalar yaptıkları görülmektedir. Yeniden yapılanma çalışmaları 1962 yılında MEHTAP Raporu ile başlamış, 1971 tarihli İç Düzen Projesi ve 1991 tarihli KAYA Raporu ile devam etmiştir. Ayrıca İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan bir dizi reform çalışması da bulunmaktadır. Bunlardan başka, TOBB ve TÜSİAD gibi çeşitli sivil toplum kuruluşlarının hazırlamış olduğu çalışmalar ve öneriler bulunmaktadır. Türkiye’de toplumun bir çok kesiminde ve değişik siyasal yaklaşımlar arasında, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve sisteminin geliştirilmesi gereği konusunda ortak bir anlayış oluşmuştur. Bu anlayış, özellikle 1 960 sonrası planlı kalkınma dönemi ile birlikte kalkınma planlarında, hükümet programlarında, parti programlarında ve diğer çalışmalarda yer almaktadır. Değişik zamanlarda farklı hükümetlerce ele alman ve bazı araştırma ve raporlarla sonuçlandırılan bu çabalar kesintiye uğramış, sürekli dile getirilen yeniden yapılanma çalışmaları hedefe ulaşamamıştır. Bu çalışmada, Türkiye’de yerel yönetimlerin mevcut durumu ve sorunları ortaya konulmuş ve yeniden düzenleme çalışmalarının genel değerlendirmesi yapılmıştır. VI
Planlı dönemde (1963-2005) hükümetlerin kentleşme politikalarının süreç analizi Process analysis of goverments’ urbanization policies in planned period (1963-2005)
SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tez Özeti Tezin Başlığı: Planlı Dönemde (1963- 2005) Hükümetlerin Kentleşme Politikalarının Süreç Analizi Tezin Yazarı: Mahmut Akpınar Danışman: Doç. Dr. Musa Eken Kabul Tarihi: 15 Temmuz 2005 Sayfa Sayısı: 9 (ön kısım) + 340 (tez) Anabilimdalı: Kamu Yönetimi Bilimdalı: Kamu Yönetimi Bu çalışmanın amacı Türkiye’de planlı dönemde (1963- 2005) uygulanan kentleşme politikalarını uygulama ve sonuçlarına göre analiz etmektir. Kentleşme politikalarının analizinde ve değerlendirilmesinde kamu politikası analiz yöntemlerinden birisi olan süreç analizi yöntemi kullanılmıştır. Bunun için kentleşme ve kamu politikası ile ilgili kavramların ve kuramların çalışmaya alınması, Türkiye’deki kentleşme sorunlarının tanımlanması gerekmiştir. 1963 Yılında uygulanmaya başlanılan ve günümüze kadar devam eden planlı dönemde kentleşme ile ilgili konular giderek artan oranda beş yıllık kalkınma planlarında, hükümet programlarında ve parti programlarında yer almıştır. Her biri politik özellik taşıyan bu belgelerde sorunlar ortaya konmuş ve çözüm yolları üretilmiştir. Gündeme getirilen sorunların pek çoğu ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmış; kanunlar, tüzükler ve yönetmelikler çıkarılmıştır. Ancak, Türkiye’de kentleşmeyi ilgilendiren konularda yasal düzenlemeler, genellikle sorunlar ortaya çıktıktan sonra yapılmış, dolayısıyla karmaşık hale gelen sorunları çözmeye yetmemiş, bazen bu düzenlemeler sorunların sebebi olmuştur. Planlı dönemin başladığı 1960’lı yıllarda ketsel nüfus oranı %25’ler civarında iken bu oran 2000’li yıllarda %70’lere ulaşmıştır. Bu süre zarfında kentsel nüfusla birlikte kentlerin sorunları, kent yönetimlerinin sorumlulukları ve yükü olağanüstü düzeyde artmış; ancak, kaynakları ve yetkileri artmamıştır. Kentleşmenin ve nüfus artış hızının uzun süre yüksek oranlarda devam etmesi, kaynak yetersizliği, düzenlemelerde görülen gecikmeler, yöneticilerin politik yaklaşımları ve halkın yeterli duyarlılığa sahip olmaması gibi nedenlerle kentlerimiz düzensiz ve çarpık bir gelişme süreci yaşamıştır. Planlı dönem sürecinde gecekondulaşma, altyapı yetersizliği, plansız gelişme, kent içi trafik sorunları ve kentsel çevre sorunları gündemden düşmemesine rağmen bu konularda kayda değer gelişmeler sağlanamamıştır. Türkiye’de uygulanan kentleşme politikalarının hiçbir soruna çözüm üretemediği, kentleşme uygulamalarının tamamen sonuçsuz kaldığı ileri sürülemez. Ancak, planlı dönem sürecinde uygulanan kentleşme politikaları; süreç sonunda gelinen nokta, politika uygulamalarına muhatap olan kesimlerin tatmini ve kentleşme düzeyimizin çağdaş ülkelerle karşılaştırılması açısından analiz edildiğinde başarısız olduğu görülmüştür. Anahtar kelimeler: Kentleşme, Türk Kentleşmesi, Planlı Dönem, Hükümet Politikaları, Kamu Politikası Analizi.
Güvenlik hizmetlerinde yerelleşme Localisation of security services
ÖZET Kamu güvenliği sosyal yaşantının en temel gereksinimlerinin başında gelmektedir. Bir devletin en önemli ve en temel ödevi; ülkedeki can ve mal güvenliğinin sağlanması, suç işlenmesinin önlenerek kamu düzenin sağlanması yani kamu güvenliğidir. Devletler varlıklarını devam ettirebilmek ve bu vazifelerini layıkıyla yerine getirmek için örgüt ve düzenli bir teşkilat kurmak mecburiyetin delerdir. İşte devletin bu en önemli vazifesinin büyük bir kısmını ifa eden polis teşkilatı; Aristo’nun söylemi ile “İnsanoğlunun en önemli ve uygar kuruluşlarından biridir”. Teknoloji dünyasındaki gelişmelerle, bu gelişmelerin doğrudan etkilediği sosyal hayattaki değişim emniyet teşkilatını da etkisi altına almaktadır. Sosyal hayatla iç içe olan bu teşkilatın gelişmelere ayak uydurabilmesi ancak, geleneksel eğitim yaklaşımlarının değiştirilerek, geçmişten gelen bilgi ve tecrübelerle yeni mesleki stratejileri belirlemesi ile olacaktır. Merkezi Sistemin hakim olduğu Emniyet Teşkilatında, hizmette gecikme ve hizmetlerin yerel ihtiyaçlara cevap verememesi önemli aksaklıklar meydana gelmektedir. Bu aksaklığın giderilebilmesi ve sosyal istikrarın sağlanabilmesi hizmetlerin sunulmasında etkin ve hızlı olmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Özellikle hizmet üreten kamu kuruluşlarında hizmetin süratli ve etkili verilmesi yerelleşme ile mümkündür. Bu anlamda hizmet üreten kamu kurumlarından biri olan emniyet teşkilatının güvenlik hizmetlerini mahalli ihtiyaçlara uygun etkin ve hızlı bir şekilde verilebilmesi için Emniyet hizmetlerinin yerinden yönetim sistemine uygun olarak sunulması oldukça önemlidir. Devlet kurumlarının yerelleşmesi ile beraber yapıları küçülecek işlevleri artacaktır. Yerelleşme ile beraber bu hizmet veren kuruluşlar daha etkin ve hızlı hizmet edecek fonksiyonlara kavuşacağı ön görülmektedir. VI Bu bağlamda araştırma sonucunda Türk Emniyet Hizmetlerinde yerelleşmenin yarar- zarar dengesinin ne şekilde/nasıl olacağı gün yüzüne çıkarılmaya çalışılacaktır. Bu çalışmamda bana yardımlarını esirgemeyen başta tez danışmanım Sn. Doç. Dr. Musa EKEN olmak üzere, Sn. Prof Dr. Bilal ERYILMAZ, Sn. Doç. Dr. A. Hamdi AYDIN’a, Sn. Doç. Dr. Turan GENC’E, Sn. Dr. Önder AYTAÇ’A, Emniyet Müdürlerim Sn. Yılmaz YAŞAR’a ve Sn. Eyüp ŞAHİN’e, Komiser Yardımcısı Sn. Mehmet KUL’a ve sevgili eşime teşekkürü borç biliyorum. Saygılarımla M. Savaş ÖZCAN Sakarya -Ocak 2001 VII
Türkiye’de doğal afetlerde kriz yönetimi (Marmara depremi örneği) Crisis management in Turkey a case study demonstrated by the Marmara earthquake
Yeni kamu yönetimi anlayışı ve mülki idareye yansıması New public management approach and its effects on general field managers
ÖZET Çalışma yeni kamu yönetimi anlayışının mülki idare amirleri tarafından benimsenip benimsendiğini, eğer benimsenmiş ise bunun derecesini ortaya koymaya amaçlamaktadır. Çalışma üç bölümde oluşmaktadır. Birinci bölümde geleneksel kamu yönetimi anlayışı üzerinde durulmuş ve yönetim amacının temel özellikleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde yeni kamu yönetimi anlayışına yer verilmiştir. Bu bölümde yeni kamu yönetimin anlayışını ortaya çıkaran faktörler ve yeni kamu yönetimi anlayışının temel özellikleri ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise ampirik bir çalışmaya yer verilmiştir. Birinci ve ikinci bölümde ele alınan teorik konular çerçevesinde yeni kamu yönetimi anlayışının mülki idare amirleri tarafından yeni kamu yönetimi değerler sisteminin metotlarını ve yöntemlerinin mülki idare amirleri tarafından ne ölçüde kabul edilebilirliği ortaya konulmuştur. Varılan sonuç, Türk kamu yönetiminin gelişmiş batı ülkelerindeki kamu yönetimindeki gelişmelerden uzun süre uzak kalamayacağı, bu değişimleri gecikmeli olsa bile benimseyeceğidir. Bundan hareketle yapılan analizler sonucunda özellikle taşrada üst düzey yönetici konumda olan mülki idare amirlerinin yeni kamu yönetimi anlayışını düşünce düzeyinde benimsediklerini ortaya konmuştur. VIII
Yerel demokrasi açısından belediye meclislerinin statüsü ve işlevi The Function and statute of town council as to local democracy
ÖZET Demokratik yerel yönetim anlayışında üzerinde durulan konulardan biri de belediye meclislerinin statüsü ve işlevidir. Belediye meclislerinin önemli özelliklerinden biri de yerel özerkliktir. Bugün demokratik sistemde belediye meclisleri merkez karşısında bağımsızlığını sağlamış ve kanıtlamıştır. Ülkemizde ise köklü ve güçlü yerel yönetim geleneğinin olmadığı söylenir. Çünkü ülkemizde yerel demokrasi, tabandan gelen bir istekle değil, tepeden inme bir hareketle oluşturulmuştur. Bu sebeple, kuruluşlarından bu yana yerel yönetimler merkezi yönetimin yoğun vesayet denetimine maruz kalmışlardır. Belediye meclisleri de diğer yerel yönetim birimleri ile aynı kaderi paylaşmıştır. Öte yandan belediye meclislerinin temsil sorunu ile de karşı karşıya olduğu bilinmektedir. Bütün bunların yanında belediye meclislerinin özerklik ve yetki açısından yetersiz olduğu belirlenmiştir. Çalışmamız, ülkemizde belediye meclislerinin yerel demokrasi açısından konumunu irdelemeye çalışmaktır. Konuyla ilgili çözüm önerilerini dile getirmektir. Araştırmamızı yerel yönetimlerin dünyada ve ülkemizde tarihsel gelişim süreçleri ile başlattık. Bu bağlamda bizde yerel yönetim geleneğinin Tanzimat sonrası modernleşme çabaları ile birlikte başladığı gözlemlenmektedir. Tanzimat’tan günümüze yerel yönetimler yerel özerklik açısından gelişme göstermişse de gelişmiş ülkelerin yerel demokrasilerinin seviyesinde olmadığı saptanmıştır. Sonuç olarak bir yerel yönetim birimi olan belediye meclisleri, batılı anlamda demokratik yerel yönetim anlayışı gereği tam anlamıyla özerkliğini gerçekleştiremediği belirlenmiştir. Ülkemizde yerel yönetimlerin merkezin yoğun idari vesayet denetimine tabi tutulduğu görülmektedir. Gerek halk katılımı gerekse temsil açısından toplumdaki tüm grupları eşit düzeyde meclis üyeliğinde temsil edemediği tespit edilmiştir. Bunun yanında belediye sistemi içerisinde belediye başkanlarının zamanla belediye meclisleri karşısında güç kazandığı da araştırmamızda gözlenmiştir. IX
Yeni kamu yönetimi anlayışı (Büyükşehir ve il belediyeleri üzerinde bir araştırma)
Kamu yönetimi, devletin ortaya çıkmasından bu yana var olmuş, zamanla farklı yöntemler geliştirmiş ve çeşitli aşamalardan geçerek günümüzdeki durumuna gelmiştir. Her dönemde olduğu gibi kamu yönetimi, özel sektör yönetiminin oldukça popüler olduğu bu yüzyılda da, toplumun büyük bir kesimini ilgilendirmeye, yönlendirmeye, etkilemeye devam etmektedir. Geçmişte kamu yönetiminden büyük ölçüde yararlanan özel yönetim, 20. Yüzyılın sonlarına doğru kendini daha çok geliştirmiş, değiştirmiş ve yenilemiştir. Buna karşın kamu yönetimi, yapı, işleyiş ve yönetim kültürü bakımından özel sektör yönetiminin gerilerinde kalmış ve bunun doğal sonucu olarak hizmet kalitesi, etkinlik, verimlilik ve ekonomiklik açısından beklentileri karşılayamaz hale gelmiştir. Bu çalışmanın teorik ve pratik olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Çalışmanın teorik kısmında, öncelikle geleneksel yönetim anlayışı, yapı, işleyiş, sistem, personel ve kamunun faaliyet alanı bakımından ele alınmıştır. Bu açılardan geleneksel yönetim anlayışının temel nitelikleri ve yetersizlikleri ortaya konulmuştur. Daha sonra, Avrupa ülkelerinde ve ABD ‘de büyük ilgi gören ve uygulanan yeni yönetim anlayışı (New Public Management), yapı, süreç, stratejik hedefler, potansiyeller ve yönetim kültürü gibi yönleriyle ele alınmıştır. Teorik kısmı oluşturan bu iki bölümde, geleneksel ve yeni yönetim anlayışlarının bir karşılaştırmasını yapmak; geleneksel yönetim anlayışının eksikliklerini tespit etmek; yeni yönetim anlayışının bu yetersizlikleri hangi yöntem, araç ve stratejilerle giderebileceğini ortaya koymak; uygulama bölümüne teorik temel oluşturmak gibi amaçlar güdülmüştür. Uygulama bölümünde, yeni yönetim anlayışının Türkiye’deki büyükşehir ve il belediyelerine etkileri araştırılmıştır. Araştırmanın amacı, belediyelerin mevcut yönetsel ve örgütsel yapılarını; uyguladıkları yönetim stratejilerini çalışanlarla ve hakla ilişkilerini; yönetim kültürlerini tespit etmektir. Ayrıca yapılan tespitlere göre, belediyelerin, yeni yönetim anlayışından etkilenip etkilenmediklerini; büyükşehir ve il belediyeleri arasında belirtilen hususlar bakımından bir homojenlik olup olmadığını ortaya çıkarmak da amaçlanmıştır. Bu amaçlara ulaşmak için, yapılan araştırmada anket yöntemi kullanılmıştır. Anketlerle elde edilen bulgular, SPSS programında analiz edilmiştir. Yapılan analizler neticesinde, üst düzey belediye yöneticilerinin yeni yönetim anlayışını benimsedikleri; belediyelerin örgüt ve personel yapısı bakımından geleneksel yönetim anlayışının karakteristiklerini taşıdıkları; rekabet mekanizmalarının kısmen kullanıldığı; etkin hizmet görmeyi engelleyen en önemli faktörün nitelikli personel yetersizliği olduğu; bilgi ve iletişim aracı olarak bilgisayar teknolojisinin pek kullanılmadığı; büyükşehir ve il belediyeleri arasında birçok bakımdan homojenlik olduğu ortaya çıkmıştır. Kısaca belediyeler, düşünce bazında yeni yönetim anlayışından büyük ölçüde yararlanmışlardır. Üst düzey belediye yöneticileri, yeni yönetim anlayışına sıcak bakmakta, bu anlayışın temel ilke ve yaklaşımlarını benimsemektedirler. Ancak belediyeler, işleyiş, örgütlenme ve personel sistemi bakımından henüz geleneksel yönetim anlayışının etkisinden kurtulamamışlardır. XVI
Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin baskı grubu olarak çevre politikalarına etkileri As a pressure groups the impacts of non-governmental organisations in Turkey the environmental policies
ÖZET Genelde kamu politikalarının oluşum süreci, özelde ise çevre politikalarının oluşum süreci içerisinde aktif olan faktörlerin tespit edilmesi, tezimizin ana konusudur. Bir sorunlar yumağı haline gelmiş bulunan dünyamızda, insan ve onun faaliyetlerinin doğal sonucu olarak ortaya çıkmış bulunan çevrenin kirlenmesi problemi artık toplumsal bir katılım, organizasyon, aktivite ve gönüllülük esasına dayandı rılmadıkça çözümlenemeyeceği kabul edilmektedir. Gününüz modern hayatında tüketimi teşvik eden güçlere karşı geliştirilen politikaların da bu sürece ilave edilmediği takdirde, kişilerin münferit feragat ve kontrol çabalarının kazanacağı başarı çok sınırlı olacaktır. Yapacağımız bu çalışmada amacımız, yeni sayısal (ampirik) bulgular ortaya koymak değildir; biz yeni bir bakış açısı geliştirerek dünyada ve ülkemizde çevre korumacı politikaların oluşumunda toplumsal katılımın boyutlarını ortaya koymayı amaçlamaktayız. Bunu yaparken daha önce yapılmış olan çalışmalardan farklı olarak, çevre kirliliğine yol açan faaliyetlere göz yuman kamu politikalarının lehine etkide bulunan faktörler de çalışmamızın kapsamı içine alındı. Özelde ise ülkemiz açısında durum irdelenerek kültürel yapımız ile durum alakalandırılmaya çalışıldı. Çünkü batı ülkelerinde tamamlanmış olan süreçte, toplum yapısının aşamaları ile bizim geçirdiğimiz evreler bire bir uyuşmamakta, orta sınıf dediğimiz toplumun ana gövdesi bizde farklılık göstermektedir. Bu farklılık, toplumsal kurumların yapısına etki etmekte, ülkemizde Batıda olduğu gibi etki tepkiyi doğurmamaktadır. Çevreci grupların örgütlenememesi yada beklenilen etkinlikte olamaması bu temel yaklaşım çerçevesinde çalışmamızda irdelenmiştir. Bu amaçla yapılan çalışmanın birinci bölümünde, baskı grupları ana başlığında baskı gruplarının tanımı, sınıflandırılması, tarihi ve demokratik yapı içerisinde yeri irdelenmiştir. İkinci bölümde, genelde kamu politikaları, özelde ise çevre politikalarının oluşum süreçleri ve bu süreçte etkili olan faktörler incelenmiştir. Son bölümde ise ülkemizde çevre politikalarının oluşturulmasında sivil toplum örgütlerinin yeri ve etki düzeyini ölçmeye yönelik bir alan araştırması yapacağız.


Yorum yaz