
-
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 318 357 4242
- http://www.kku.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. MEHMET EMİN BİLGE
Üniversite: Kırıkkale Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Markanın kullanılması yükümlülüğü
Markanın kullanılması yükümlülüğü Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ nin 14. maddesi hükmünde ?Markaların Kullanılması? başlığı altında tek bir madde olarak düzenleme alanı bulmuştur. Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ nin 14. maddesi ile markasını beş yıl içinde haklı bir nedeni olmadan kullanmayan marka sahibinin markasının iptal edileceği hüküm altına alınmıştır. Markanın kullanılması yükümlülüğü gerek Türk hukukunda gerekse yabancı hukuk düzenlemelerinde yeteri kadar incelenmemiştir. Hangi durumlarda kullanım yükümlülüğünün yerine getirilmiş kabul edileceği, marka türlerine göre farklılaşan kullanımlar ve yükümlülükle ilgili düzenlemelerin amacı hususları çok fazla tartışılmamıştır. Bu konulara açıklık getirmek tez konusu olarak markanın kullanılması yükümlülüğün seçilmiş olmasının en önemli sebebidir. Bu nedenle tezimizde, özellikle yukarıda belirtilen noktalara açıklık getirmeye çalışılmıştır.
Kambiyo senetlerinde zaman aşımı
Kambiyo senetleri poliçe, emre muharrer senet (bono) ve çek adı altında, Türk Ticaret Kanunu’nun üçüncü kitabının dördüncü faslında `Kambiyo Senetleri’ başlığı ile, 582-735’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanun Koyucu kambiyo senetlerini düzenlerken poliçeyi esas alan bir ifade biçimini tercih etmiş, bono ve çekin farklılıklarını belirttikten sonra kalan kısımlar için poliçe hükümlerine atıfla yetinmiştir. Yeni Türk Ticaret Kanunu Yasa Tasarısında da aynı durumun devam ettiği görülmektedir. Tezde ele aldığımız zamanaşımı ise, düşürücü (iskati) nitelikte olup; bu tür sürede kambiyo senedi alacaklısı, alacak hakkını yasada öngörülen süre ve koşullar içinde talep etmediği takdirde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, hakkını dava yolu ile elde edebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır. Böylece zamanaşımına uğramış olan bir alacak, borçlunun rızası dışında tahsil edilemez duruma gelmektedir. Ticari hayatta sağladığı güven ve akıcılık ile çabukluk ve nakit yerine kullanımındaki kolaylık ve fazlalık nedeniyle adi senetlerden farklı olarak kambiyo senetlerinde zamanaşımı konusu, kanunumuzda muhtelif senet türleri olan poliçe, bono ve çeke göre ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kambiyo senetlerinde zamanaşımı süreleri konusunda yazılanları özetlemek gerekirse, kambiyo senetlerinin çeşitli durumlara göre altı aylık, bir yıllık, üç yıllık ve içtihadı birleştirme kararı doğrultusunda bugün için uygulama kabiliyeti olmayan fakat nazari olarak savunulan on yıllık çeşitli zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, bunlardan başka TMK. 856; İİK. 105, 143, 194, 289 ve 251’inci maddeleri doğrultusunda ise, tamamen zamanaşımının kapsam ve hükmünden çıktığını ifade edebiliriz. Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle; hamilin, cirantalar ile keşideciye karşı açacağı davalar, protesto tarihinden veya senette `masrafsız iade olunacaktır’ kaydı varsa vadenin bittiği tarihten itibaren bir yıl içinde; bir cirantanın başka cirantalarla keşideci aleyhine açacağı davalar, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar (TTK. 661). Bonolardaki zamanaşımı süresi hakkında kanunumuz poliçe hükümlerine atıfla yetinmiştir (TTK. 690). Buna göre; bir bonoyu tanzim edenin tıpkı poliçeyi kabul eden gibi sorumlu olacağından (TTK. 691/1), bononun asıl borçlusu olan keşideciye karşı açılacak davalar vadeden itibaren üç yıl geçmekle; hamilin, ciranta, lehdar ve onlar lehine aval verenler aleyhindeki müracaat hakkı bir yıl geçmekle; bono tutarını ödeyen cirantaların birbirlerine karşı talep hakları altı ay geçmekle zamanaşımına uğrar. Çeklerde zamanaşımı süreleri yasa koyucu tarafından çok kısa tutulmuş ve diğer senetlerin aksine, hamilin keşideci ve müracaat borçlularına; çek bedelini ödeyen müracaat borçlularında birbirlerine karşı açacağı davalar altı aylık zamanaşımı süresine tabi tutulmuştur (TTK. 726). Zamanaşımı sürelerinin kanunda aksi düzenlenmedikçe, kamu düzenini ilgilendirdiği için taraflarca sonradan değiştirilmesi mümkün değildir (TTK. 6). Belirlenen bu zamanaşımı süreleri; dava açılması, takip (icra) talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir (TTK. 662). Sınırlı sayıda gösterilen ve genişletilemeyen kesilme sebeplerinin, Borçlar Kanunu’nundaki kesilme sebepleriyle tamamlanması veya genel hükümlerin uygulanması imkanı yoktur. Zamanaşımı kesilme sebebi her kim hakkında gerçekleşmişse ancak ona karşı sonuç doğurur (TTK. 663/1). Dolayısıyla bu durum, Borçlar Kanunu’nundaki toplu kesilme kuralının tam tersidir (BK. 134). Bunun sebebi, kıymetli evrak hukukunda kabul edilmiş bulanan `imzaların bağımsızlığı’ ilkesidir (TTK. 589/1). Zamanaşımı süreleri hesaplanırken, aradaki tatil günleri dikkate alınmaz. Vade bir tatil gününe rastlarsa ödeme ancak tatili takip eden ilk iş günü istenebilir (TTK. 664/1). Ayrıca, süreler hesaplanırken bunların başladığı gün dikkate alınmaz (TTK. 665). Zamanaşımı kesilince, o zamana kadar geçmiş olan süre ortadan kalkarak, müddeti aynı olan yeni bir zamanaşımı süresi başlar (TTK. 663/2). Zamanaşımının durması (tatili) hususunda Türk Ticaret Kanunu herhangi bir düzenlemede bulunmamışken, BK’nun 132’nci maddesinde yer alan koşullar oluştuğunda, durmaya yönelik hükümlerin kambiyo senetlerine uygulanmasında sakınca bulunmamaktadır. Zamanaşımının gerçekleşmiş olması mahkemece kendiliğinden nazara alınamaz. HUMK’nun 187’nci maddesinde düzenlenen ilk itirazlardan olmadığı halde, zamanaşımı savunmasının en geç esasa cevapla birlikte ileri sürülmesi gerekir. Bu süreden sonra yapılan zamanaşımı savunmasına karşı taraf tevsi iddiasında bulunabilir. Borçlunun, zamanaşımının gerçekleşmesinden sonra feragat etmesi mümkündür (BK. 139). Zamanaşımına uğramış bir kambiyo senedi, adi senet olarak kabul edilemez, ancak yazılı delil başlangıcı olabilir. Kural olarak bütün alacaklar zamanaşımına tabi olduğu halde, kambiyo senedi alacağının bazı hallerde (gayrimenkul-menkul rehini, aciz vesikasının alınması, iflasın açılması ve konkordatonun yüzünden) zamanaşımına uğraması durumu ortaya çıkmayacaktır. Hamil, zamanaşımına uğramış bir senede dayanarak alacaklıyla arasındaki esas akdi ilişkiye dayanmak suretiyle sebepsiz iktisap davası açabilir. Bu dava Borçlar Kanunu’nun da düzenlenen sebepsiz iktisap davasından farklı özel nitelikte olağanüstü bir davadır (TTK. 644). Türk Devletler Özel Hukukunda zamanaşımı, hüküm statüsü (lex cause) kapsamı içinde kabul edilmiştir (MÖHÜK. 7). Türk Ticaret Kanunu’nun açıklamaya çalıştığımız özel hükümleri dışında, kambiyo senedi zamanaşımına Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır (TTK. 1).Türk Ticaret Kanunu, yukarıda belirtildiği üzere, senet alacaklarının zamanaşımı konusunda, sadece muhtelif süreleri, bu sürelerin başlangıç tarihlerini, kesilme sebepleriyle, kesilmenin sonuçlarını saptamış, diğer hususlara değinmemiştir.


Yorum yaz