
-
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 318 357 4242
- http://www.kku.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. LOKMAN ÇİLİNGİR
Üniversite: Kırıkkale Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İdeoloji (TR)
2. Yabancılaşma (TR)
3. Hakikat (TR)
4. Cinsellik (TR)
5. Sexuality (EN)
6. Truth (EN)
7. Alienation (EN)
8. Ideology (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
17. ve 18. yüzyılda toplumcu görüşler
Genç bir bilim olan Sosyoloji’nin kökleri eski çağlara kadar uzanır. Dolayısıyla bilimsel anlamda sosyolojinin iki yüzyıllık bir geçmişi olduğu kabul edilir. Zaten bilimsel yöntemleri kullanmaları bakımından çoğu bilimin yeni olduğu görülecektir. İnsanlığın düşünce tarihinin ve felsefenin ilkçağa kadar uzandığı göz önüne alınırsa toplumsal felsefelerin temelini de ilkçağlarda aramak gerekir. Antik Yunan döneminde bu toplumsal çalışmalar, birçok bilim gibi felsefenin alanı içinde incelenmiştir. Ancak Aydınlanma çağından itibaren toplumla ilgili görüşler iyice ön plana çıkmıştır. Modern sosyolojinin temeli Aydınlanmacı düşünürler tarafından atılmıştır. Çalışmamızda sosyolojiyle felsefenin bu yakın ilişkisi gözler önüne serilmiştir. Gerek ilkçağın Aydınlanmacı filozofları olan sofistler (M.Ö. 5. yy.) gerekse 18. yüzyıl Aydınlanmacıları olan filozoflar genelde var olanı değil olması gerekeni incelemişlerdir. Bu durum onların daha ziyade sosyal sorunları inceleyen bir siyaset ve toplum felsefecisi olmalarının bir sonucudur. Araştırmamızda, her filozofun olmasa bile, en azından burada örnek olarak göstermeye çalıştığımız pek çok düşünürün, aslında toplumla ilgili görüşlerinin de olabileceğini unutmamamız gerektiğini belirtmeye çalıştık. Görüşleri bugünkü anlamda sosyolojik görüşler olmayabilir ama en azından sosyolojiyi ilgilendiren görüşlerdir. Çalışmamız sosyolojinin ne olduğu, hangi koşullarda ortaya çıktığı bakımından da tespitlerde bulunmaktadır. 17. ve 18. yüzyıl toplum felsefelerinin belli bir toplumu değil, aslında birçok toplumu etkilediği söylenebilir. Bu bağlamda Türk aydını da 18. yüzyıl toplumcu görüşlerden etkilenmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, Atatürk’ün önderliğinde, aydınlanmacı bir zemin üzerinde oturduğunu söyleyebiliriz. Böylece Aydınlanma felsefesinin toplumcu düşünürleri sadece yaşadıkları ülkeyi veya dönemi değil, aynı zamanda genç Türkiye Cumhuriyeti gibi farklı toplum ve dönemleri de etkilemiştir diyebiliriz. Bu çalışmamızda toplumcu düşünürleri ve görüşlerini; bu görüşlerin yansımalarını incelemeye çalıştık.
Cumhuriyet dönemi (1920-1950) Türk eğitim sisteminin felsefi temelleri
Türkiye, 18. yüzyıldan günümüze değin süregelen evrensel kültüre uyum sürecinde; dünya görüşünü, tüm kurumlarını ve dolayısıyla eğitim sistemini düzenlemeye çalışırken birtakım kültürel çatışmalar yaşamıştır ve yaşamaktadır. Modern Türk Devleti’nin doğuşunu simgeleyen Cumhuriyet Dönemi, 1920-1950 yılları arası süreçte -makro sistemin tüm kurumlarını ve dolayısıyla eğitim felsefesini temeline aldığı ideolojik ve bilimsel anlayışlar doğrultusunda düzenlemesi nedeniyle- bu kültürel çatışmalara sistemli çözümler araması yönünden kendi içinde önemli tutarlılık örnekleri sunmasının yanı sıra, günümüze kadar gelen eğitim sorunlarının çelişkilerini de içinde barındırması bakımından Türk eğitim tarihinde özgün ve bir o kadar da tartışmalı bir dönemdir. Cumhuriyet Dönemi Türk Eğitim Sisteminin Felsefi Temelleri konulu bu araştırma ile, her ne kadar 1920-1950 yılları arası süreçte Türk Eğitim Sisteminin temeline aldığı felsefi anlayışlar ortaya konulmaya çalışıldıysa da, elde edilen bulgular günümüze kadar gelen bazı eğitim sorunlarının kaynağına işaret etmesi bakımından, günümüz sorunlarının çözümü için de dayanak teşkil edecek genel önermeleri içermektedir. Ayrıca araştırmada, Cumhuriyet Dönemi Türk Eğitim Sisteminin uzun bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkması nedeniyle, Türk eğitim tarihi; Tanzimat (1839)’a kadar, Tanzimat’tan Cumhuriyet (1920)’e kadar ve Cumhuriyet (1920-1950)’ten sonra olmak üzere üç dönemde incelendi. Bu dönemlere ait belirli eğitim anlayışlarının ve politikalarının irdelenmesi, eğitim sisteminin bugünkü kaynakları ile mevcut eğitim ve öğretim sorunları arasındaki ilişkinin de daha yakından görülmesini ve bu durumun bütünlük içinde değerlendirilmesini olanaklı kılacaktır. Betimsel bir araştırma yöntemiyle ele alınan bu çalışmada, bulgulara, literatürde ulaşılabilen eserler ve kaynaklar incelenerek ulaşıldı.
Marksist ve Foucaultcu iktidar anlayışları üzerine sosyolojik bir karşılaştırma
Marksist anlayışta sosyal yaşam insan emeğinin ürünüdür. Bu, çalışmanın insani kurumların temeli olduğu anlamına gelir. İnsanlar çalışma yoluyla kendilerini gerçekleştirirler ve bu üretim süreci tarihi açıklar. Ekonomik hakimiyet başta devlet olmak üzere tüm sosyal alanlardaki iktidara tahvil edilebilir. Böylece hakim ekonomik sınıf aynı zamanda yönetici sınıftır. Dolayısıyla Marksist açıdan, iktidar, belirli bireylerin sahip oldukları ve onlara ait bir şey değildir fakat sınıflar ve gruplara aittir. Marx, aynı zamanda bilincin maddi yaşam koşullarının bir sonucu olarak anlaşılması gerektiğini savunmaktadır. Bununla birlikte, maddi temel düşünsel yapıyı birebir belirlemez. Marx için, ideoloji, belirli bir zamanda bir toplumun nasıl düşündüğüyle ilgilidir. Marksist açıdan kapitalist üretim biçiminde, ideoloji, statükonun muhafaza edilmesine yarayan bir dizi fikirdir. Kapitalist üretim biçiminde metalar tamamıyla satılabilirdir ve bu işçilerin işlerine yabancılaşmalarına sebebiyet verir. Marx’ın gözünde kapitalist üretim biçiminin yüzeyiyle kökeni arasında bir farklılık vardır. Biz ideolojinin eleştirisi aracılığıyla bu farkı kavrayabiliriz. Foucault, iktidar, devlet, ideoloji, yabancılaşma ve cinsellik hakkındaki tüm Marksist fikirleri reddeder. Foucault için, iktidar bir kişinin elinde yoğunlaşan ve diğerleri üzerinde egemen olan veya bir grubun ve sınıfın elinde değildir. İktidar devlet gibi belirli bir konuma yerleşmemiştir. İktidar ağ gibi işleyen bir organizasyondur. Belli başlı sosyal ilişkiler gündelik yaşamda temellenir. Bu nedenle, Marx’ın sınıf mücadelesi gibi geniş ölçekli politikalarla ilgilenmesine zıt olarak Foucault mikro politikaya odaklanır. Nietzsche gibi, Foucault da hakikatin çok taraflı bir olgu olduğunu ileri sürer. Bu, yorumlarımızın ötesinde tek bir hakikatin olmadığı anlamına gelir. Foucault’ya göre, iktidar ve bilgi birbirleriyle doğrudan ilişkilidir. İktidar ve bilginin birleşmesi bilen özneleri üretir. Bu nedenle Marksist yabancılaşma teorisi açıkça geçersiz bir teoridir.
Kamu personelinin kişisel ve sosyal özelliklerinin görev etkinliği ile ilişkisi
Bu çalışmanın amacı; sosyolojik ve psikolojik verilerden yola çıkmak suretiyle ve bir ?Görev Etkinliği Anketi? uygulayarak, Mardin İlindeki resmi kurumlarda görev yapan kamu personelinin görev etkinliğinin araştırılmasıdır. Bu bağlamda personelin sosyal rol, sosyo-demografik nitelikler ve grup içi iletişim gibi sosyolojik; motivasyon, verimlilik, kuruma bağlılık ve iş doyumu gibi sosyo-psikolojik özelliklerinin ve diğer alt faktörlerin görevde etkinlik ile bağlantısını ortaya çıkarmak hedeflenmektedir. Araştırmada Mardin’de bulunan resmi okul, kamu bankaları ve diğer kamu kuruluşlarında çalışan idareci ve memurların içerisinden, rasgele örnekleme metodu ile seçilen 237 kamu çalışanı örneklem olarak alınmış ve tarafımızdan geliştirilen ?Görev Etkinlik Anketi? bu kişilere uygulanmıştır. Anket verileri daha sonra tasnif edilerek değerlendirilmiş ve istatistiksel olarak analiz edildikten sonra tümü ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulguların analizi neticesinde elde edilen sonuçlar ve bu sonuçlardan hareketle göz önüne alınması halinde faydalı olacağı değerlendirilen öneriler ortaya konulmak suretiyle bundan sonra yapılacak çalışmalara bir yön verebileceği düşünülmüştür. Araştırmamızın anahtar kavramları olarak etkinlik, tanıtım, iş doyumu(tatmini), verimlilik, örgütsel verimlilik, kuruma bağlılık, tükenmişlik ve stres, motivasyon, iletişim, kişisel nitelikler, göreve yönelik faktörler, görev dışı faktörler belirlenmiştir. Bu kavramlar araştırmamızın anket sorularını kapsayan ölçekler olarak kullanılmış ve elde edilen bulgular sonuç ve öneriler bölümünde yukarıda belirtilen kavramlara bağlı olarak değerlendirilmiştir.
DOÇ.DR. LOKMAN ÇİLİNGİR İLE İLGİLİ SAYFALAR VE DÖKÜMANLAR
DOÇ.DR. LOKMAN ÇİLİNGİR İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
Cilt 3 Sayı 2 (Temmuz 2013)
Kırıkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
adına sahibi
Doç.Dr. Şamil ÖÇAL
EDİTÖR
Doç.Dr. Şamil ÖÇAL
SAYI EDİTÖRÜ
Yard.Doç.Dr. İbrahim MAZMAN
EDİTÖR YARDIMCILARI
Yrd.Doç.Dr. İbrahim MAZMAN
Yrd.Doç.Dr. Salim PİLAV
YAYIN KURULU
Prof.Dr. Adnan KARAİSMAİLOÖLU
Prof.Dr. Erol KURUBAŞ
Prof.Dr. Nasuh USLU
Prof.Dr. Lokman ÇİLİNGİR
Prof. Dr. Dolunay ŞENOL
Prof.Dr. İlhami S!ÖIRCI
Doç.Dr. H.Bayram SOY
Doç.Dr. Haluk ÖZDEMİR
Doç.Dr. Resul AY
Doç.Dr. Soner Mehmet ÖZDEMİR
Yrd.Doç.Dr. Salim PİLAV
Sekreterya
. Arş.Gör. A.Buğra HAMŞIOÖLU
Tasarım-Baskı
ATEŞ OFSET
Y.doğan Mah. 600 Sok. No:l6/B
Kırıkkale Tel: 0318 212 47 78
www.atesofset.com
Sayfa Düzenleme : Arda AK.KOÇ
Sosyal Bilinıler Dergisi, Ocak ve
Temmuz aylarında iki sayı olarak
yayını/anan, ASOS lndex'te taranan
çok disiplinli ulusal lıakenıli bir
dergidir. Yayınlanan nıakalelerde
belirtilen görüşler yazarlarına aittir.
Yazıların yayın/aııması, derginin ya da


Yorum yaz