
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. HAYATİ AYDIN
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
126 ÖZET İlm-i ledünnû kavramını incelediğimiz bu araştırmamızda, düşünce ekollerinin bu kavrama bakış açılarının farklı olduğunu gördük. Bakış açısındaki bu farklılık, doğal olarak ilm-i ledünnû kavramının tanımlarına ve değerlendirmelerine de yansımıştır. Her zaman beşerû bilginin doğru sonucu ortaya çıkardığı söylenemez. İnsan aklı hakikate ulaşmada yetersizdir. Kendi çevresini bile tam olarak kavrayamayan insan aklının, gaybû hakikatleri kavraması mümkün değildir. İnsan aklı, yanılgı, gaflet ve unutmaya açıktır. İnsan, hakikat arayışında vahyin yol göstericiliğine muhtaçtır ve onsuz hakikate ulaşması mümkün değildir. Bundan dolayı Allah, gerek peygamberler gerekse de bu bilgiye mazhar olmuş kişiler aracılığıyla insanların bu ihtiyacını gidermektedir. Allah, tarihin çeşitli dönemlerinde gönderdiği peygamberlerle insanları hidayete erdirmek ile yararlı ve zararlı şeyleri onlara öğretmeyi amaçlamıştır. Bu durum gerek vahiy, gerekse ilham gibi bazı yollarla olmaktadır. Böylece insanlar aklen yetersiz kaldığı zamanlarda bu desteklerle ayakta kalmışlardır ve bu durum kıyamete kadar devam edecektir. Çünkü insanlar vahyû desteğe her zaman muhtaçtırlar.
Kur’an’da şifa Sekine ve Tuma’nine The words of recovery, satisfaction and Safety in the Quran
Evrensel mesajları haiz olarak insanlığa gönderilen Kur’ân, her zamanİnsanların maruz kaldığı üzüntü, ümitsizlik, bela, sıkıntı, stres, ve psikolojiksorunların tamamını tedavi edebilecek niteliklere sahip olduğunu bu çalışmamızla görmüş olduk.Bu bağlamda ?şifa, sekine, tuma’nîne? gibi Kur’ânî kavramlar, Kur’ân’da ifade ediliş şekliyle gereği gibi tahlil edip değerlendirmeye tabi tuttuğumuzda, insanın maddî ve manevî (ruhsal) hayatındaki tüm olumsuz durumları izâle edip yerine en güzel ahlâk ve seciyelerle süsleyebileceğini bu araştırmamızla biraz daha yakından tanıma imkanı bulmaktayız.Ayrıca bu çalışmamızın neticesinde, günümüzde yapılan bir çok yerli ve yabancı araştırmalarda, insanlığın hızlı bir kişilik krizine doğru sürüklendiği ve büyük bir ahlâkî çöküşle karşı karşıya kaldığı görülmüştür.Araştırmamız esnasında görülen bir hakikatte şu olmuştur: Uğraşı alanı insan olan psikolog ve psikiyatristlerin araştırmalarının sonucunda, sıkıntı ve zorluklara karşı inançlı insanların, inanmayanlara göre daha güçlü ve mukavemetli olduğu tespit edilmiştir.Yine bu araştırmamızın bir diğer sonucu ise, ?şifa, sekine ve tuma’nîne? kavramlarının insanın manevî cephesini geliştirip olgunlaştıran bir bütünün parçaları gibi olmalarıdır. Bu üç kavram arasında sıkı bir anlam ilişkisi olup, âdeta manevî olgunluğa ulaştıran bir merdivenin basamakları ya da birbirini tamamlayan zincirin halkaları gibidirler. Çünkü insan, önce maddî veya manevî hastalıkların ızdırabından ve eleminden şifa bulmakla sükûnet ve rahatlama içine girer. Sükûnet ve rahatlamadan sonra tam bir huzur, neşe ve sürur kaplar ki bu da aynı zamanda tuma’nînetin ta kendisidir.Bu araştırmanın sonucunda ortaya çıkan diğer önemli bir husus da, insanın ruh dünyasında engin ve derin yansımaları olan bu kavramların gereği gibi anlaşılıp takdir edilmesi, ancak Yüce Allah’a ve O’nun mesajlarına şüpheden arınmış kesin bir bilgi ile gönülden inanıp bağlanmakla mümkün olmaktadır.
! ” ! # $% & # % ‘ ( ) # * ) ) + # ( # ) # # + # # ) )


Yorum yaz