
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
- http://tip.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. GÜLER YAYLI
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Enterik geçişli hepatit etkenleri: Bir epidemik analiz Hepatitis agents with enteric transmission an epidemiological analysis
ÖZET Viral hepatitler, özelleşmiş klinik, biyokimyasal, serolojik, histolojik bulgular ile karekterize, sistemik virus infeksiyonlarıdır(1 ). Tanı yöntemlerindeki gelişmeler yeni viral hepatit etkenlerinin tespitine yol açmıştır. HAVın yanı sıra, fekal-oral yolla bulaşan HEV de dikkat çekmek tedir(2). HA dünyadaki en yaygın “sanlık” nedeni olarak bilinmekte ve geliş mekte olan ülkelerde çocukluk dönemi infeksiyonu olarak görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise HA’nın son dekatlarda azalma gösterdiği, sero pozitifliğin yetişkin yaş grubuna kaydığı bildirilmiştir(3,12,13). Ülkemizde çocuklarda infeksiyon sık görülmekte, erişkin yaş grubunda anti-HAV pozitifliği %88.8-100 düzeyine ulaşmaktadır(5). Gelişmekte olan ülkelerde akut hepatitlerin 1/3′ ünden fazlasını ET- NANBH’lerinin oluşturduğu, bunların da 3/4’ünden HE’nin sorumlu olduğu tahmin edilmektedir (8). Gelişmiş ülkelerde sporadik olarak görülür ve seroprevalansı %3’den düşük olarak tespit edilmiştir (9). HEV infeksiyonu prevalansının Türkiye genelinde % 10’un altında olduğu bildirilmiştir (5). Bu çalışma, İlimize bağlı bir köyde bildirimi yapılan bir sarılık salgınında A ve E hepatiterinin klinik ve biyokimyasal bulgularını, seroprevalansını tespit etmek ve epidemiyoljik özelliklerini belirlemek amacıyla planlan mıştır. Hepatit salgını ihbar edilen bir köydeki 5-16 yaşlarındaki 340 çocuk incelenmeye alınmıştır. Çocukların 58’inin (%17.05) anti-HAV IgM pozitif olduğu, diğer çocuklarla birlikte tüm yaş gruplarında HA prevalansının %100 olduğu belirlenmiştir. Olguların 25’inde (% 7.35) anti-HEV IgM pozitif tespit edilmiştir. Bu çalışmamızda ülkemizde ilk kez simültane su kaynaklı HA ve HE epidemisinin bildirimi yapıldığı düşünülmektedir. 55
Isparta yöresinde izole edilen mycobacterium tuberculosis suşlarında antitüberkiloz ilaçların direnç paternlerinin araştırılması
ÖZET: İnsanlık tarihi kadar eski bir hastalık olan tüberküloz günümüzde önemini artarak devam ettirmektedir. Halen dünyada tüm ölüm sebepleri arasında ikinci, infeksiyöz nedenlere bağlı ölümlerde ise ilk sıradadır. 1994’de streptomisinin keşfi ile tüberküloz tedavisinde antibiyotikler kullanılmaya’ başlanmış, ancak kısa sürede dirençli vakalar bildirilmeye başlanmıştır. Günümüzde ise özellikle HTV infeksiyonu gibi nedenlerle tüm dünyada tüberküloz olgularının sayısında artış gözlenmiştir. Söz konusu bu artış ile birlikte bilinen en güçlü antitüberküloz ajan olan RMP ile birlikte INH’a direnç gösteren olguların sayısında artış görülmüştür. Tüberkülozun etkin bir şekilde tedavi edilebilmesi; hastalığın erken teşhisi ve antibiyotik duyarlılık testlerinin güvenilir ve hızlı bir şekilde elde edilebilmesine bağlıdır. Klasik yöntemlerle tüberküloz basilinin izolasyonu üç hafta gibi uzun bir sürede mümkün iken klasik duyarlılık testlerinin standardizasyonu da önemli bir sorundur. Bu nedenle günümüzde sıvı besiyerleri kullanılarak geliştirilen yeni sistemler üzerine çalışmalar yoğunlaşmıştır. Bu sistemlerden birisi olan MGIT, hem tüberküloz basilinin izolasyonu süresini kısaltmış, hem de duyarlılık testleri standardize edilmiştir. Yöremizde saptanan tüberküloz hastalannın direnç paternlerinde, ülkemizin diğer bölgelerinden bildirilen çalışma sonuçlarına göre daha düşük değerler elde edilmiştir. Ancak direnç oranlan kabul edilebilir düzeylerin üstündedir. Sonuç olarak; MGIT sistemi tüberküloz izolasyonunda ve standardize edilmiş duyarlılık testiyle ülkemizde küçük laboratuvarlarda bile ek cihaz gerektirmeden kullanılabilecek güvenilir bir yöntem olduğu düşüncesine varılmıştır. 45
Nozokomiyal infeksiyonlarda izole edilen pseudomonas aeruginosa suşlarında antibiyotik sinerjizmi Antibiotic synergism of pseudomonas aeruginosa species isolated in nosocomial infections
ÖZET Tüm dünyada klasik bulaşıcı hastalıklar azalıp, kontrol alfana alınırken hastane infeksiyonları sürekli artış göstermektedir. Süleyman Demirel Tıp Fakültesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde de HKİ’ların en sık üç etkeninden biri P. aeruginosa’ dır. Bu çalışmada hastanemizde gelişen infeksiyonlardan izole edilen 20 adet P. aeruginosa suşunun CPS, AK, TLc, TZ, CI, MP ve GM antibiyotiklerine primer duyarlılığı, bu antibiyotiklerden oluşan kombinasyonların sinerjik etkileri ve sinerjizm saptanan kombinasyonların mahyetinin monterapi maliyeti ile karşılaştırılması amaçlandı. Bu çalışmada E test yöntemi kullanılarak her susun kullanılan antibiyotiklere duyarlılıkları (MÎK) saptandı, daha sonra kombine kullanımda saptanan FİK değerlerine göre sinerjizm araştırması yapıldı. Sonuçların istatistiksel değerlendirilmesinde SPSS 9.0’a göre Mc Nemar testi kullanıldı. Kombinasyonların maliyete etkisi incelenirken standart günlük dozlardaki kutu fiatları baz olarak alındı. Çalışma sonunda direnç oranlan GM, TZ, TLc, AK ve MP için sırasıyla % 45, % 40, % 35, % 5 ve % 5 olarak bulundu. CPS ve CFye karşı direnç saptanmadı. Sinerjizm açısından en yüksek oran % 20 ile TLc + AK kombinasyonunda bulundu. Kombinasyonlar arasında sinerjik açıdan istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı. Kombine antibiyotik kullanımının genelde maliyeti arttırdığı, ancak bazen monoterapinin de kombinasyon tedavisinden pahalıya mal olabildiği görüldü. Sonuç olarak kombinasyon tedavisine yön vermek için, sinerji testlerinin yararlı olduğu, ancak tek basma MÎK değerlerine bakmanın yanıltıcı olabileceği sonucuna varıldı. E test yöntemi bu amaçla kullanılan, kolay uygulanabilen bir metoddur. Ancak maliyetinin yüksek olması en büyük dezavantajıdır. Anahtar kelimeler: P. aeruginosa, sinerjizm, antibiyotik kombinasyonu 43


Yorum yaz