
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
- http://tip.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. FARUK ÖKTEM
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
ÖZET Ratlarda vankomisin ile indüklenen renal hasara karşı N-asetilsistein ve E vitamininin koruyucu etkileri Ciddi MRSA infeksiyonlarında tercih edilen antimikrobiyal ajan genellikle vankomisindir. Ancak klinik kullanımı nefrotoksisitesi nedeni ile sınırlanmaktadır. Vankomisinin böbrek hasar mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Deneysel çalışmalar serbest oksijen radikallerinin toksisitede rol oynadığını ve çeşitli antioksidan maddelerin renal etkilenmeyi önleyebileceğini ileri sürmektedir. Bu çalışmada vankomisin nefrotoksisitesinde oksidatif tubüler hasarın rolünün belirlenmesi ve antioksidanların kullanımı ile histopatolojik ve biyokimyasal etkilerin saptanması amaçlanmıştır. Çalışmada 30 adet, 2 aylık erkek Wistar Albino cinsi ratlar kullanıldı ve randomize olarak iki adet yedili (kontrol grubu), iki adet sekizli (çalışma grubu) dört gruba ayrıldı. Tam kontrol grubuna steril apirojen serum fizyolojik, ilaçlı kontrol grubuna ise vankomisin 200 mg/kg, üçüncü gruba vankomisin dozundan yarım saat önce 100mg/kg NAS, dördüncü gruba ise vankomisin dozundan yarım saat önce 150 mg/kg E vitamini günde iki kez intraperitoneal olarak 7 gün süre ile uygulandı. Enjeksiyonların bitiminden iki gün sonra anestezi uygulanarak kesim yapıldı. Kesim öncesi plastik zeminde toplanan idrar örneklerinden NAG ve kreatinin, kesim sırasında vena cava inferiordan alınan kan örneklerinden BUN ve kreatinin, böbrek dokularında SOD ve CAT enzim aktiviteleri ile MDA ve vankomisin düzeyleri saptandı. Ayrıca böbrek dokusunun histopatolojik incelemesi yapıldı. Serum BUN ve kreatinin değerleri normal sınırlarda bulundu ve gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. MDA ve idrar NAG düzeyi sadece vankomisin verilen ilaçlı kontrol grubu ile serum fizyolojik uygulanan tam kontrol grubunda anlamlı olarak yüksek bulundu. E vitamini ve NAS uygulamaları ile böbrek MDA ve idrar NAG düzeylerinde azalma saptandı. Bu azalma NAS alan grupta idrar NAG aktivitesinde istatiksel olarak anlamlı bulunmadı. Böbrek dokusunda SOD ve katalaz aktiviteleri değerlendirildiğinde, vankomisin uygulanan grupta kontrol grubuna göre anlamlı olarak azalma saptandı. E vitamini ve NAS uygulaması ile SOD aktivitesi anlamlı olarak artarken, katalaz aktivitesinde anlamlı artış saptanmadı. Böbrek dokusunda vankomisin düzeyleri, tam kontrol grubu hariç tüm gruplarda yüksek olarak bulundu. Vankomisin uygulanan ilaçlı kontrol grubunda belirgin yapısal değişiklikler, tubüler epitelyal nekroz, dejenerasyon, vakuolizasyon, atrofi ve interstisyel hücre infiltrasyonu ve ödem izlendi. E vitamini uygulaması ile belirgin histopatolojik değişikliklerin azaldığı gözlenirken, NAS uygulaması ile düzelmenin daha az olduğu izlendi Sonuç olarak vankomisin nefrotoksisitesinden sorumlu önemli mekanizmalardan biri oksidatif strese bağlı gelişen tubülointerstisyel hasardır. Bu sonuç biyokimyasal ve renal histopatolojik bulgular ile desteklenmiştir. NAS ve E vitamini gibi antioksidan maddeler vankomisine bağlı gelişen nefrotoksisitenin azaltılmasında rol oynayabilir. Anahtar sözcükler: Vankomisin, N-asetilsistein, E vitamini, oksidatif hasar
Hemiplejik serebral palsili çocuklarda protrombotik gen mutasyonlarının sıklığı
6. ÖZET Hemiplejik Serebral Palsili Çocuklarda Protrombotik Gen Mutasyonlarının Sıklığı Hemiplejik serebral palsi (HSP), yaşamın erken dönemlerinde anatomik ve fizik gelişimini henüz tamamlamamış olan beynin, ilerleyici olmayan hasarı sonucu ortaya çıkan, vücudun aynı yarısındaki üst ve alt ekstremitelerde parazi ve spastisite ile karakterize bir hastalıktır. Etyoloji multifaktöryel olup büyük bir kısmında neden açıklanamamaktadır. Trombofilik faktörler serebral infarkta neden olarak HSP’ye yol açabilirler. Bu çalışmada HSP’li çocuklarda trombofilik faktörlerin etyoloji ile ilişkisinin araştırılması, trombofilik bozukluk saptanan hemiplejik SP’li çocuk hastaların ve aile üyelerinin aydınlatılması ve gerekli durumlarda profilaktik tedavi önerilerinin yapılabilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamıza hasta grubu olarak 36 HSP’li , kontrol grubu olarak ta hiç bir nörolojik sorunu olmayan 41 sağlıklı çocuk alındı. Hemiplejik SP’li hastaların beşinde Faktör V Leiden (FVL) heterezigot mutasyonu, 11’inde metilen-tetra-hidro-folat-redüktaz (MTHFR) heterezigot mutasyonu, dördünde MTHFR homozigot mutasyonu, birinde protein C (PC) eksikliği, ikisinde protein S (PS) eksikliği, birinde antitrombin III (AT III) eksikliği, sekizinde homosistein yüksekliği saptandı. Kontrol grubunda ise çocukların dördünde FVL heterezigot mutasyonu, sekizinde MTHFR heterezigot mutasyonu, üçünde MTHFR homozigot mutasyonu, birinde PC eksikliği, ikisinde AT III eksikliği, birinde homosistein yüksekliği saptandı. Homosistein HSP grubunda anlamlı derecede yüksek bulunurken, diğer trombofilik faktörler açısından her iki grup arasında anlamlı fark bulunmadı. Çalışmamızda çevresel faktörleri ekarte edemediğimiz için, hiperhomositeineminin HSP etyolojisinde rolü olduğunu söylemek zordur. Sonuç olarak, bizim çalışmamız HSP etyolojisinde protrombotik gen mutasyonlarının ve diğer trombofilik faktörlerin rolü olmadığını göstermiştir. Çocuklarda trombofilik faktörlerin HSP etyolojisinde ki rolünü daha açık bir şekilde ortaya koyabilmek için geniş kapsamlı klinik çalışmaların yapılması gerektiğini düşünmekteyiz. Anahtar kelimeler: Etyoloji, hemiplejik serebral palsi, trombofilik faktörler 53


Yorum yaz