
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. ENVER BOZKURT
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Telif hakları (TR)
2. Serbest dolaşım (TR)
3. Patentler (TR)
4. Mülkiyet hakkı (TR)
5. Marka hakkı (TR)
6. Fikri mülkiyet hakları (TR)
7. Uluslararası politika (TR)
8. Kendi kaderini tayin hakkı (TR)
9. Güvenlik politikaları (TR)
10. Avrupa Birliği (TR)
11. Avrupa (TR)
12. Türkiye (TR)
13. Türk işçileri (TR)
14. Serbest dolaşım (TR)
15. Avrupa Topluluğu (TR)
16. (EN)
17. European Union (EN)
18. Industrial rights (EN)
19. Intellectual property rights (EN)
20. Trademark right (EN)
21. Property ri (EN)
22. (EN)
23. European Union (EN)
24. Security politicies (EN)
25. Self-determination (EN)
26. International policy (EN)
27. European Community (EN)
28. Free movement (EN)
29. Turkish workers (EN)
30. Turkey (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Avrupa Birliği’nde fikri mülkiyet haklarının düzenlenmesi ve malların serbest dolaşımına etkisi Protection of intellectual property in the European Union and its effect on free movements of goods
ÖZET Fikri sınai mülkiyet hukuku, doğası gereği hem bölgeseldir (ülkesel) hem de, diğer bütün hukuk alanları gibi içinden çıktığı toplumun izlerini taşır. Dolayısıyla fikri ve sınai mülkiyet yasaları ülkelere ve bölgelere bağlı olarak farklılıklar gösterirler. AB’nin ekonomik bir birlikten öte, bir çok alanda ortak kurallar oluşturarak belki de sonuçta federal bir devlet olmaya gittiği süreçte, bu hakların, Avrupa Birliği ‘nin temelini oluşturan malların serbest dolaşım ilkesinin uygulanmasına engel olması hiç de istenen bir durum değildir. Ancak Avrupa Topluluğu’nun kuruluşundan bu yana malların serbest dolaşımı ile bu haklar arasındaki çatışma tarihsel olarak süregelmiştir. Avrupa Birliği organları bu konunun çözümü için çeşitli girişimlerde bulunmuş, bir yandan Adalet Divanı yaptığı yorumlar ile meseleye katkıda bulunmuş, diğer yandan da Komisyon ve Konsey çıkardığı tüzük ve yönetmeliklerle üye devletlerde farklı yasal düzenlemeler ile koruma altına alınan bu hakları, uyumlaştırma gayreti içine girmiştir. Bu yollarla meselenin çözümünde çok önemli mesafeler alınmış olsa da henüz, bu hakların malların serbest dolaşımını engellenmesinin önüne mutlak olarak geçilememiştir. Tezimizde konuyla ilgili 1966 yılında Adalet Divanı’ nın incelediği ilk karardan günümüze kadar geçen 33 yıllık sürede önüne gelen birçok dava incelenmiş Adalet Divanı’ nın verdiği kararlar değerlendirilmiştir. Tezimizde yine AB organlarının yapmış oldukları yasama faaliyetleri ele alınmış, incelenmiş ve yapılan bu faaliyetlerin yeterli olup olmadıkları tartışılmıştır. Tüm bu değerlendirmelerin ışığında acaba Avrupa Birliği bünyesinde, bu hakların malların serbest dolaşımına engel olmaması için ne yapılması gerekir sorusuna bir yanıt aranmıştır.
Avrupa Birliği’nin self-determinasyon politikası Sell-determination policy of the European Union
ÖZET 20. yüzyılın başlarında bir prensip olarak anlaşılan self-determinasyon ilkesi, yüzyılı bazı halklar için bir hak haline dönüşerek tamamladı. Günümüzde dünyanın çeşitli yerlerinde ve Avrupa’da ortaya çıkan bir çok sorun self-determinasyon ile ilgilidir. Çoğunlukla, bağımsızlık kazanma anlamına geldiği düşünülen self-determinasyon, yüzyılın sonunda iç ve dış self-determinasyon diye ikiye ayrılmış durumdadır. Dış self- determinasyondan klasik anlamlar anlaşılırken, iç self-determinasyon ile ülkelerin demokratik iç yapılanmasına dikkat çekilmektedir. Avrupa Birliği, Avrupa Toplulukları olarak ortaya çıkışından beri dünyada kendisini hissettirmiştir. Birlik halinde geldikten sonra da, daha önce Üye Ülkeler bazında yürütülen bazı görevler AB içinde yürütülmeye başlamıştır. Bunlardan en önemlisi Ortak Dış ve Güvenlik Politikasıdır. ODGP AB’nin kendi dışındaki self-determinasyon olaylarına tepkisi açısından önemli olurken, AB içi self-determinasyon taleplerine karşı da subsidiarite prensibi öne sürülmektedir. Yani kararların mümkün olduğunca alt kademeler tarafından alınması ilkesi. Çalışmanın birinci bölümü self-determinasyona, ikinci bölümü Avrupa Birliği yapısı, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası, Subsidiarite’ye ayrılmıştır. İkinci bölümde ayrıca Badinter Komitesi Kararlan incelenerek, Avrupa Birliği’nm self-determinasyon politikasına ışık tutulmaya çalışılmaktadır. Üçüncü bölümde örnek çalışmalar esas olarak kendi aralarında ikiye ayrılmakta öncelik Birlik dışı self-determinasyon örneklerine verilmektedir. Bunlar arasında Bosna-Hersek, Kosova, Çeçenistan ve Kıbrıs öne çıkmaktadır. Birlik içi self-determinasyon örnekleri arasında da Güney Tyrol, Galler, İskoçya, Kuzey İrlanda, Katalonya ve Bask Ülkesi önemli yerler kaplamaktadır.
Avrupa Birliği’nde işçilerin serbest dolaşım hakkı ve Türk vatandaşlarının durumu Free movement rights of workers within the European Union and the position of Turkish nationals
ÖZET Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerde üç milyonun üzerinde Türk vatandaşı yaşamaktadır. AB ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarına, diğer yabancılarla birlikte, vatandaşlıklarından dolayı sık sık ayrımcılık yapılmakta ve daha az haklar tanınmaktadır. Dahası, bu kişiler, toplumda kendilerine en az imtiyaz tanınan gruplar arasında yer almaktadırlar. Bununla beraber, AB hukukunda, Türk vatandaşlarıyla birlikte üçüncü ülke vatandaşları için belirli bir haklar sistemi yoktur. Bunun yerine, Birlik üyesi devletlerin vatandaşlarına sağlanan haklardan dolaylı olarak ve uluslararası antlaşmalardan elde edilebilecek gerçek ve potansiyel haklar sistemi vardır. Türkiye, bir Avrupa ülkesi olarak 1987 yılında AB’ye tam üye olmak için başvurdu. Türkiye’nin bu başvurusu, Birlik tarafından “kibarca” reddedildi. Diğer yandan, Ortaklık Konseyi’nin 6 Mart 1995 tarihinde aldığı karar ile, AB ile Türkiye arasındaki tam gümrük birliği 1 Ocak 1996’dan itibaren yürürlüğe girdi. Bu kararda, Türk vatandaşı işçilerin serbest dolaşım haklarıyla ilgili olarak, “sosyal konularda işbirliği” başlığı altında tavsiye niteliğinde sadece bir paragrafa yer verildi. 12 Aralık 1997 tarihinde yapılan AB Lüksemburg Zirvesi’nde Türkiye’ye, sadece Türkiye’nin AB’ye üye olmaya “ehil” olması anlamına gelen “üyelik konusunda bir perspektif verildi. Bu gelişmeler çerçevesinde bakıldığı zaman, Türk işçilerinin serbest dolaşım haklarının Ankara Antlaşması, Katma Protokol ve Ortaklık Konseyi kararlarına göre güvence altına alınmaya çalışılması gerektiği açıktır. Bu konuda, Avrupa Topluluğu Adalet Divanı’nın bu mevzuatı yorumlaması, AB üyesi devletlerde yaşayan Türk vatandaşlarının serbest dolaşım haklarının tanınmasında büyük öneme sahiptir. Bu çalışmanın temel amacı, Avrupa Adalet Divanı’nın değişik kararlarında tanındığı haliyle, AB’ye üye devletlerde yaşayan ve çalışan Türk vatandaşlarının serbest dolaşım haklarının niteliklerini incelemek ve değerlendirmektir. Bu amaca ulaşmak için, çalışma ilk olarak “uluslarüstü” bir organ olarak Avrupa Topluluğu/Birliği’nin yapısal sisteminin kapsamlı bir resmini çizer. İkinci olarak, 1963 tarihli Ankara Antlaşması ve 1970 tarihli Katma Protokol’e özel önem vererek, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin özelliklerinin bir analizini yapar. Üçüncü olarak çalışma, Topluluk vatandaşları ve Türk vatandaşları bağlamında göçmen işçilerin serbest dolaşım haklarını inceler. Son olarak çalışma, Avrupa Adalet Divanı’nın kararlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan Türk vatandaşlarının gerçek serbest dolaşım haklarını değerlendirir. xıv


Yorum yaz