
-
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 444 5 065
- http://www.yyu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ.DR. ABDÜLHAMİT TÜFEKÇİOĞLU
Üniversite: Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Siirt mezar taşları The Gravestones in Siirt
139 8. ÖZET Mezar açma ve mezarlar üzerine taş dikme olayının çok önceki devirlere kadar uzanan bir gelenek olduğu araştırmacılar tarafından ortaya çıkartılmıştır. nsanlar değişik yollarla ölülerini gömmüşlerdir. Kimi kültürler de ölüleri yakmış, kuşlara parçalatmış, ağaçlar arasına dallardan oda hazırlamış, torbalar içinde derin kuyulara sarkıtmış ya da toprağa gömmüşlerdir. Bütün bu gömü biçimlerini şekillendiren, insanların inanç sistemleri olmuştur. Bu gömü biçimleri içinde yaygın olarak geçerliliğini koruyan toprağa gömme şeklidir. Ölünün toprağa gömüldüğü, değişik biçimleri olan bu yerlere mezar, orada yatan kişinin kimliği hakkında bilgi veren baş ve ayakucuna konulan taşlara da mezar taşı adı verilir. Ölüm anından başlayan, hatta bazen ölünün gömülmesinden sonra da devam eden bir dizi törenin yer aldığı Türk mezar kültürü, slam öncesine ait inançlarla Anadolu’nun yerli geleneklerinin bileşimidir. Mezar taşları ve mezar yapıları da geçen zaman içinde bu kültürün bir parçası olarak gelişmiştir. Mezar taşları, sadece o milletin yayıldığı ülkelerdeki kültür birliğini ortaya çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda mezar taşlarıyla çevrelenen şehirlere ait oldukları milletin damgasını da basar. Türk kültürünün mezar ve mezar taşı geleneği incelendiğinde, önceki inanışlarının ve mezar geleneklerinin Müslüman olmalarından itibaren günümüze yansıyan ipuçlarının görülmesi mümkündür. Siirt mezar taşları da Türk kültürünün farklı zamanlarda sahip oldukları mezar geleneklerinden ipuçları sunan önemli kültür malzemelerindendir. Ancak günümüzde bu taşların çoğu tahrip olma ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu çalışmaya konu olan mezar taşlarının fotoğrafları çekilmiş, ölçüleri alınmış, estampajları çıkartılmış, özellik arz edenlerin çizimleri yapılmış metinleri çözülmüş süsleme özellikleri incelenerek bu önemli kültür varlıklarının sanat tarihi içindeki önemleri saptanmış ve bu eserlerin Türk Sanatındaki yerleri vurgulanmaya çalışılmıştır.
Iğdır zor köyü kervansarayı proje çalışması Iğdır
Dogu Anadolu’nun dogusunda olan Igdır, yakın tarihe kadar Kars’a baglı bir ilçe iken, T.B.M.M.’nin 27 Mayıs 1992 tarihinde kabul ettigi 3806 numaralı kanunla il olmustur. Bugün Igdır merkez ilçesine baglı üç ilçe bulunmaktadır. Igdır il olduktan sonra merkeze baglanan ve kuzeyde Ermenistan, kuzeydoguda Nahçivan, güneydogusunda ran, güneyde Agrı ve kuzeybatıda Kars illeriyle sınır komsusu olmustur. Igdır Ovasının etrafında güneyde Zor Dagı (3896 m.) ile sönmüs volkan yükseltileri yer alır. Igdır ve çevresinin insanlık tarihinin çok eski devirlerinden beri yerlesim yeri olarak kullanıldıgı ve tarih boyunca birçok kavimlerin egemenligine girerek, bu kavimlerin medeniyet ve kültürlerine ev sahipligi yaptıgı bilinmektedir. Bölge 1386 yılı sonbaharında Timur tarafından fethedilerek, Türkmenlerin yönetimine bırakılmıstır. Tarihçi M. Fahrettin Kırzıoglu, Kayıların Sürmeli Çukuru’nda yıllarca kaldıklarını ve Ertugrul’un küçük oglu Osman’ın da Sürmeli Çukuru’nda dogdugu yazmaktadır. Yine Kanuni Sultan Süleyman (I520?1566)’m oglu sehzade Bayezid de bölgeye gelmis, bir müddet konakladıktan sonra, ran topraklarına geçerek Safeviler’e iltica etmistir. 1583 yılında Revan (Erivan), Osmanlı egemenligine girmistir. Bugünkü Igdır, Tuzluca, Karakoyunlu ve Aralık yerlesim merkezlerinin yönetim sınırlan içinde kalan bölge ?Aralık Kazası? adıyla yeni Osmanlı eyaletine baglandıgını, Revan Eyaleti Tahrir Defterleri’nden anlıyoruz. 1639 Kasr-ı Sirin Antlasması ile Revan (Erivan) ran’da kalmak üzere, Aras’ın güneyi Osmanlılara verilmistir. 1722 yılında Safevi Devleti’nin yıkılmasından sonra Revan Eyaleti Tahrir Defterleri’nde Aralık Kazasının; merkez, Igdır ve Sürmeli adıyla üç nahiyeli yönetim birimine ayrıldıgı belirtilmistir. Yönetim örgütü bakımından Sürmeli Sancagı Igdır, Aralık ve Tuzluca olmak üzere üç ?kaza yönetim birimi? ne ayrılmıs ise de teskilat ve gücü Igdır’da toplamıslardır. 30 Ekim 1920 de Türk Ordusu Kars’ı almıs, Kazım Karabekir Pasa 07.11.1920 de Gümrüye girerek, burada karargâhını kurmustur. Cavit Pasa komutasındaki 2.Tümen, Igdır’a yürüyerek 12 Kasım 1920 sabahı Igdır’a girmis ve böylece bölge anavatan topraklarına katılmıstır. 3 Aralık 1920 de imzalanan Gümrü Antlasması neticesinde, Gümrü (Arpaçayın kuzeyi) Ruslara verilmis, Sürmeli Çukuru (Tuzluca, Igdır, Aralık) Türkiye’ye bırakılarak Nahçıvan’da Azerbaycan’a baglı muhtar cumhuriyet olmustur. Kars iline baglı bir ilçe iken, ekonomik, sosyal ve stratejik özellikleri dikkate alınarak 27.05.1992 tarih ve 3806 sayılı kanun hükmünde kararname ile Türkiye’nin 76.ili olmustur. Kervansaray, Igdır sehir merkezinin 25 km. güneyinde yer almakta olup, Binada hiçbir kitabe izine rastlanmamakta, kervan yollarını ve hanları konu alan eserlerde de adı geçmemektedir. Avlusuz olusu ve taç kapısının cephede bir çıkıntı teskil etmeyisi bir geç devir eseri oldugu intibahını uyandırmaktadır. Böylece binayı XIII. yy sonlarıyla XIV. yy baslarına tarihlemek mümkün görünmektedir. Kervansaray düz bir arazi üzerinde kurulmus olup girisi doguya bakacak sekilde dogu-batı yönünde dikdörtgen bir plana sahiptir. Kervansaray Selçuklu tas islemeciliginin en güzel örneklerindendir. Han, planı ve tezyinatıyla oldugu kadar Erzurum-Dogubayazıt kervan yolunun dısında kalısıyla da dikkat çekmektedir. Kervansarayın süslemeli olan taç kapısının ilgi çekici bir düzeni vardır. Günümüzde harap bir durumda bulunan yapı süslemelerinin çogu tahrip olmustur. Bitkisel süslemenin yapıda görüldügü en önemli yer taç kapıdır. Igdır ve çevresinde mimari eserlerde karsılastıgımız en yogun bezeme unsuru, geometrik süslemedir. Igdır Zor Kervansarayında görülen süslemeler tas malzeme üzerine islenmistir. Kervansarayda bitkisel, geometrik, figürlü kabartmalar ve mukarnaslar olmak üzere süsleme çesitlerine rastlamaktayız. Tasların üzerlerine kazınmıs olan tasçı isaretleri tası yontan ustalar tarafından yapılmıstır. Igdır Zor Kervansarayına plan ve mimari açıdan benzeyen yapılar Erzurum’da bulunan Hacıbekir Kervansarayı, Bitlis’te bulunan Hüsrev Pasa (Papsin) Hanı, Bitlis deresi kıyısında alemdar köprüsü yakınındaki Hazo Hanı, Kastamonu-Sinop yolu üzerinde olan Gökçeagaç Hanı, Bursa-Karacabey arasındaki Issız Han, Erzurum’un Askale ilçesinde bulunan Karasu Hanı, Diyarbakır-Bitlis karayolunda bulunan Basdegirmen (Kepu) Hanı, Bitlisin Tatvan ilçesinde bulunan Tatvan Hanı yapı ile benzerlik göstermektedir.


Yorum yaz