
-
Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- +90 212 383 7070
- http://www.yildiz.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. RIFAT ŞAHİNER
Üniversite: Yıldız Teknik Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Toplumsal cinsiyet (TR)
2. Sanatçılar (TR)
3. Sanat (TR)
4. Psikanaliz (TR)
5. Postyapısalcılık (TR)
6. Otoportre (TR)
7. Kimlik (TR)
8. Femi (TR)
9. Toplumsal bellek (TR)
10. Modern sanat (TR)
11. Bellek (TR)
12. Video oyunları (TR)
13. Sayısal sanat (TR)
14. Sayısal ortamlar (TR)
15. Sanat (TR)
16. Oyunlar (TR)
17. Bilgisayar oyunları (TR)
18. 20. century (EN)
19. Sex (EN)
20. Feminism (EN)
21. Identity (EN)
22. Autoportrait (EN)
23. Postsructuralism (EN)
24. Psychoanalysis (EN)
25. Art (EN)
26. (EN)
27. Memory (EN)
28. Modern art (EN)
29. Social memory (EN)
30. Computer games (EN)
31. Games (EN)
32. Art (EN)
33. Digital environment (EN)
34. Digital art (EN)
35. Video games (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Sanatta cinsel kimliğe dair bir belirsizlik göstereni olarak otoportre: 20. yüzyıldan günümüze
Bu tez, modernizimden günümüze batı sanatında otoportreleri aracılığıyla cinsiyet göstergeleri ile oynayan birtakım sanatçıların işleri üzerinden cinsiyet, farklılık ve toplumsal cinsiyet meselelerine dair söylemlerin 20. yüzyılın başından günümüze ne şekillerde ele alındığını incelemektedir. Konu ile ilgili geniş bir perspektiften düşünebilmek ve güncel söylemlerin kuramsal temellerini gözden geçirmek adına psikanalitik ve postyapısalcı kuramlara başvurulduktan sonra, meselenin feminizm ve queer kuramda nasıl tartışıldığı incelenmektedir. İşleri ele alınan sanatçılar arasında Marcel Duchamp, Claude Cahun, Michel Journiac, Jürgen Klauke, Andy Warhol, Sarah Lucas, Catherine Opie ve Oreet Ashery bulunmaktadır.
20. yüzyıl sonundan günümüze çağdaş sanatta toplumsal bellek etkileşimleri
Bu tezin amacı yakın dönem dünya sanatından bazı örnekler üzerinden sanatın kişisel ve kültürel bellekle olan ilişkisinin incelenmesidir. Yeni teknolojilerin ve politik düzenlerin meydana çıktığı günümüz dünyasında artık yeni zamansallık anlayışları hâkimdir, fakat geleceğe dair ilerlemeci ve umut dolu inanç günümüzde yerini bir zaman algısı krizine bırakmış, bu krizde ise belleğe ve anımsamaya yönelik ilgi artmıştır. Tezde bu ilginin sanat pratikleri ile bir ilişkisinin olup olmadığı, varsa da sanatta ne gibi alternatif temsil biçimleri oluşturduğu araştırılmıştır. Sanatta kişisel anlatıların bellekle olan ilişkisi, kültürel hafızanın ve travmatik deneyimlerin çeşitli sanatçıların işlerini nasıl biçimlendirdiği ve son olarak da kamusal alan anıtlarında ortaya çıkan yeni anlayışlar ele alınmıştır.
Güncel sanat pratiğinde video oyun sanatı
Birçok insan için bilgisayarlarla ilk temas noktası olan video oyunlarının 1980’lerde sanatla kurduğu ilişki uzun bir süre dikkate alınmamıştır. İ lerleyen zamanlarda bilgisayar sanatı, etkileşim sanatı, dijital sanat ve yeni medya sanatı gibi farklı sınıflandırmalar altında bilgisayar tabanlı işlerin üretimindeki artışla birlikle video oyunları tekrardan gündeme gelmiştir. Özellikle son çeyrek asırda bir takım sanatçılar dijital ortamları oyun-tabanlı işler üretmek için kullandıkları gibi kültürel bir form olarak da kendini ispatlayan video oyunlarından etkilenerek geleneksel sanat yapıtları üretmeye başlamışlardır. Bu çalışmada video oyunları ile dijital ve geleneksel sanat pratiklerinin kesiştiği alanları incelemek ve video oyun sanatına bütünüyle odaklanılarak sanatsal pratiğin bu alanından yükselen seslere dikkat çekmek hedeflenmiştir. Bu tezde; Video oyunları ile yapılan veya video oyunlarından etkilenmiş sanat yapıtları incelenerek, video oyun sanatı alanına bütünlüklü bir genel bakış sunulmaktadır. Aynı zamanda bu alandaki teorisyen ve uygulayıcılar tanıtılarak, onların yaptığı tanımlamalar, ortaya koydukları yeni kavramlar ve çalışmalarına yer verilmiştir. Bu tanımlar doğrultusunda bir takım kategoriler oluşturulmuş ve video oyun sanatının teorik çerçevesi ortaya konulmuştur. Bu çalışmada, video oyunları ve güncel sanat arasındaki ilişkinin gelişimi, video oyun sanatında eleştirel bir dilin ne denli önemli bir rol oynadığı ve bu dilin zamanla olgunluğa ulaşarak nasıl sosyal kabul gördüğü irdelenmektedir. Henüz genç olmasına rağmen geniş ölçüde farklı biçim ve tekniklerin gelişimine kaynaklık eden video oyun sanatının günümüzde etkin ve tutarlı bir sanatsal hareket olarak varlığını her geçen gün hissettirdiği görülmektedir. Bu çalışma; video oyun sanatının sunduğu yeni ifade biçimleri, teknik yönelimler ve algılama modelleri üzerine çok yönlü bir irdelemeyi içermekte ve bu alanın teorik altyapılarla kurduğu ilişkilere dikkat çekmektedir.

Yorum yaz