
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
- http://tip.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Çalışan çocuklar (TR)
2. İmamlar (TR)
3. Tütün (TR)
4. Sigarayı bırakma (TR)
5. Sigara içme (TR)
6. Isparta (TR)
7. Halk sağlığı (TR)
8. Din görevlileri (TR)
9. Süt çocuğu-prematür (TR)
10. Demir (TR)
11. Anemi (TR)
12. Boy (TR)
13. Ağırlık (TR)
14. Antropometri (TR)
15. Child-labor (EN)
16. Religious employees (EN)
17. Public health (EN)
18. Isparta (EN)
19. Smoking (EN)
20. Smoking cessation (EN)
21. Tobacco (EN)
22. İmams (EN)
23. Anemia (EN)
24. Iron (EN)
25. Suckling-premature (EN)
26. Anthropometry (EN)
27. Weight (EN)
28. Body height (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
GİRİŞ Herhangi bir üretim yapılan sektörde ya da hizmet sektöründe para karşılığında çalışan çocuklara `’Çalışan Çocuk? denilmektedir.Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre 18 yaşına kadar her insan çocuktur. ILO’nun Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler Bildirgesinin İzlenmesi 2006 Küresel Raporu’na göre, 2004 yılı kayıtları doğrultusunda dünya da 5-17 yaş arasında ki çocukların yaklaşık %14.5’u çocuk işçi statüsünde çalışmaktadır. DİE’nün 2006 yılı Çocuk İşgücü Araştırması sonuçlarına göre ülkemizde 6-17 yaş grubundaki çocukların % 5,9’u ekonomik bir işte çalışmaktadır. İşyerinde şiddet ?çalışanın işiyle ilgili durumlar sırasında kişi veya kişiler tarafından istismar edildiği veya saldırıya uğradığı olaylar? olarak tanımlanmıştır. ILO, `’işyeri şiddeti” tanımını, sadece fiziksel hareketlerle sınırlamayıp bunun yanında pasif ve psikolojik hareketleri de içerecek biçimde genişletmektedir. 2000 yılında, Avrupa Birliği’ndeki ülkelerde çalışan çırakların %2’si aynı işyerinde çalışan kişiler tarafından fiziksel şiddete maruz kalmışlardır.Ülkemizde yapılan çalışmalarda işyerindeki tüm şiddet mağdurlarının %12-20’sinin 19 yaş ve altındaki kişilerdir. MATERYAL METOD Isparta İl merkezinde ki Yeni Sanayi Sitesinde bulunan otomativ sektöründe çalışan çocuk işçilerde; sosyodemografik özelliklerin belirlenmesi, çalışma hayatlarına dair genel bilgilerin bulunması, ruhsal durumlarının tespiti, şiddetle karşılaşıp karşılaşmadıkları, karşılaşanların kimden, ne şekilde ve ne sıklıkta şiddet gördüğünün bulunması amacıyla yapılmış kesitsel analitik tipte durum saptama araştırmasıdır. Yeni Sanayi Sitesinde toplam 1185 işyerinden 353 tanesi otomativ sektöründe hizmet vermektedir. Otomativ sektöründe toplam 211 çırak olduğu tespit edilmiş, örneklem seçilmeyerek evrenin tamamına ulaşılması planlanmıştır. Bunların 198 tanesiyle anket uygulaması yapılmıştır. BULGULAR Araştırmaya katılan 198 çocuğun % 62.6 `sı(124 kişi) daimi çırak iken, %37.4’ü(74 kişi) yaz çırağı idi. Çalışanların tamamı erkekti ve yaşları en küçüğü 8, en büyüğü 18 yaşında olmak üzere ortalamaları 15.56 ±2.4’idi. Öğrenim durumları bakımından yaz çıraklarının %91.9’i, daimi çırakların ise % 28.2’si halen bir eğitimlerine devam etmekteydi. Daimi çıraklar ile yaz çırakları arasında eğitime devam etmeleri bakımından fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p:0.005). Daimi çırakların sosyal güvenceleri incelendiğinde %41.9 çalışanın(52 kişi) sosyal güvencesi olmadığı, %41.1 çalışanın(51 kişi) SSK’lı olduğu görüldü. Ailesinin ekonomik durumunu kötü olarak değerlendiren çocukların %43.5’i aileye katkı amacıyla çalışırken, ailelerinin ekonomik durumunu orta diyenlerin %62.2’si ve iyi olarak değerlendiren çocukların ise %60.7’si meslek öğrenmek amacıyla çalıştıklarını ifade ettiler. Çocukların %64.6’sı kendi isteği ile çalıştığını ifade ederken, kendi isteği ile çalışanların işinden memnuniyet düzeyleri ebeveynleri yada öğretmeninin isteğiyle çalışanlara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur(p:0.006). Ayrıca kendi isteği ile çalışanlar psikolojik sağlık açısından istatistiki anlamlı derecede kendilerini daha iyi hissediyorlardı(p:0.034). Daimi çalışanların haftalık ücret ortalamaları 56.66±24.64 lira, yaz çıraklarının ise aldıkları haftalık ücret 27.77±18.03 lira olarak tespit edilmiştir. Daimi çırakların yaz çıraklarına göre istatistiki anlamlı derecede yüksek ücret aldıkları bulunmuştur(p:0.000). Genel Sağlık Soru Anketine verdikleri cevaplara göre aldıkları puanlar hesaplandığında çocukların % 35.8’inde hafif ve yüksek derecelerde depresyon tespit edildi.Çalışan çocukların %77.2 si işyerinde şiddet türlerinden bir veya birkaç tanesine maruz kaldığı bulundu. En sık karşılaşılan şiddet türü sözel şiddet iken, sözel şiddetle karşılaşma oranı %60.6 olarak bulunmuştur. Sözel şiddeti karşılaşma sıklığı bakımından %38.8 ile fiziksel şiddet ve %33.8 ile psikolojik şiddet takip etmektedir. Sözel şiddetin de en sık alt tipi usta tarafından %47.9 ,diğer çalışanlar tarafından %24.7 oranında görülen bağırmaya maruz kalmadır. Fiziksel şiddette en sık karşılaşılan usta tarafından %24.7, diğer çalışanlar tarafından %7.5 sıklığı ile kulak çekmedir. TARTIŞMA İş Yasasına göre ise 15 yaşından küçüklerin çalıştırılamayacağı maddesine gore ise 52(%26.2) çocuğun çalışmasının yasak olduğu yaşlarda çalıştırıldıkları tespit edilmiştir. Sürekli çalışan çırak sayısının 124 olmasına rağmen 52 çalışanın(%41.9) SSK’lı olması gerekirken herhangi bir sosyal güvencesinin olmaması çocukların kayıt dışı çalıştırıldıklarının göstergesidir. ÇSGB’nın verilerine göre Çalışan ve gelir getiren çocukların %80’i asgari ücret düzeyinin altında bir ücretle çalışmaktadırlar. Bizim araştırmamızda da ailelerine ekonomik katkı sağlamak için çalışan çocukların eline geçen ortalama haftalık paranın 56.66±24.64 lira olması asgari ücret altında çalıştırıldıklarını göstermektedir.Araştırmamızda çalışan çocukların %70’i bir veya birden fazla şiddet türüyle karşılaştıkları sonucu ortaya çıkmıştır. En sık karşılaşılan şiddet sözel şiddet çıkması beklenen bir sonuç olarak görünse de yaşta azalma ile fiziksel şiddetin artması, sanayi ortamında çocukların dövülerek işi öğretilebileceği düşüncesini uyandırmaktadır.Her ne kadar şiddet türlerinden birisiyle karşılaşma oranı çok yüksek çıkmışsa da özellikle cinsel şiddet konusu başta olmak üzere diğer şiddet türleri arasında da söylenmeyen olgularında olduğu bir gerçektir. SONUÇ VE ÖNERİLER Çalışan çocukların çalışma nedenleri, sorunları ve çözüm yolları çok boyutludur.Varolan ülke koşullarında çocuklar daha uzun bir süre çalışacak ve çalıştırılacaklarına göre, çocukları çalışırken korumak mücadelenin bir yönünü oluşturmaktadır. Bu durumda yapılması gereken, çocukların eğitim haklarına sahip çıkarak, psiko – sosyal gereksinimlerini de karşılayarak, çalışan çocukların çalışma koşullarını iyileştirmek üzere projeler geliştirmek ve bu projeleri yaygınlaştırmak, yaşama geçirmektir.Çocuk işçiliğine karşı etkili mücadelenin ikinci yönü, çocuk işçiliğinin sona erdirilmesidir. Temel sorunların çözümü yönünde sosyal ve ekonomik gelişmenin sağlanması, çocukların ve gençlerin korunmasını amaçlayan yasal düzenlemelerin yeniden düzenlenmesi uzun vadeli çalışmanın çerçevesini çizmektedir. İşyerlerinde karşılaşılan şiddete yönelik olarak çalışma hayatında olan tüm çocukları korumaya yönelik bir eylem planları hazırlanmalıdır. Şiddetle karşılaşan çocukların yaşadıklarının iş hayatının normal bir parçası olmadığı, böyle durumlarla karşılaştıklarında yetkili mercilere durumu bildirmeleri yönünde eğitimler verilmelidir.
Tütün ürünleri tüm dünyada önlenebilen en önemli ölüm ve hastalık nedenidir. Doktorlar hastalıkları tedavi etme, önleme çalışmalarıyla, öğretmenler, din görevlileri, polis vb meslek grupları da rol modelleri oluşturarak toplumun sağlığını etkilemektedirler. Bu çalışma Isparta il merkezi ve merkez köy ve kasabalarında görev yapan müftülük çalışanların sigara içme durumları ve bunu etkileyen faktörlerin belirlenmesini saptamak hedeflenmiştir. Araştırma tanımlayıcı ve kesitsel tipte bir araştırmadır. Araştırmanın verileri Aralık 2009-Ocak 2010 yılı tarihlerinde, 54 sorudan oluşan anket uygulandı. Sorular demografik verileri sigara ile ilgili bilgiler ve sigara içme durumunu içermektedir. Sonuç olarak araştırma grubunda kadınların sigara içme oranı % 2.0, erkeklerin % 27.4 bulunmuştur. Araştırma grubunun % 33.3’ü içip bırakmıştır. Araştırma grubunda, sigara içen çalışanların sigaraya başlama nedenleri arasında % 53.5 oranla özenti ve merak, % 41.9 oranla sosyal faktörler yer almaktadır. Çalışmamızda sigara içen 43 kişinin % 37.2’si sigarayı bırakmayı birkaç kez denediğini, % 27.9’unun istediğini ama bırakamadığını, %16.3’ünün de hiç sigarayı bırakmayı denemediğini belirtmiştir. Sigara içen çalışanların nikotin bağımlılık testine göre verdiği cevapların dağılımında % 46.5’inin çok az bağımlı, % 25.6’sının az bağımlı, % 14.0’ının yüksek bağımlı, % 9.3’ünün orta derecede bağımlı ve % 4.7’sinin ise çok yüksek derecede bağımlı olduğu bulunmuştur. Günümüzde çok sayıda ölümcül hastalığın patogenezinde sigara rol oynamaktadır. Sigaraya karşı savaşta toplum liderleri merkezi bir konumda yer almaktadır. Bu kişilere sigaranın zararları ile ilgili verilen eğitimin niteliğinin artırılması, sigarayı bırakmak isteyen kişilere sigarayı bıraktırma konusunda gerekli desteğin sağlanması, bırakmayı özendirme çalışmalarına en yüksek oranlarda ağırlık verilmesi gerektiğine inanmaktayız.
Süt çocukluğunda görülen demir eksikliği anemisi ve etkileyen çeşitli faktörlerin incelenmesi
Çalışmamız Sivas Merkez Koyuncu Sağlık Ocağı ve bağlı köylerinde, Hanlı ve Kayadibi Sağlık Ocağı merkezinde ikamet eden 12-24 ay arası çocuklarda ve bu çocukların annelerinde yapılmıştır. Koyuncu, Kayadibi ve Hanlı Sağlık Ocağı’ındaki 87 çocuktan 66’sı çalışmaya alınmıştır. Çocukların 66’sına (%76) ulaşılmıştır. Bu çocukların 35’i (%53.0) kız, 31’i (%47.0) erkektir. Çocukların ailesinden olur aldıktan sonra iki bölümden oluşan anket formu doldurularak, kan alınmıştır. Alınan kanlarda çeşitli kan parametreleri çalışılmıştır. Anemi prevalansı %34,8, demir eksikliği prevalansı %33,3, demir eksikliği anemi prevelansı 22,7 olarak bulunmuştur. Erkeklerde DE prevelansı %29,0 iken kızlarda bu oran %37,1 ve DEA prevelansı erkeklerde %16,1 iken, kızlarda %28,6 olarak bulunmuştur. 1 yaşından sonra inek sütü verilen çocuklarda DEA görülme durumu %25,0 iken, 1 yaşından önce inek sütü verilen çocuklarda bu oran %30,2’dir. Bu çalışma sonucunda, proflaktif demir preparatı kullanılmasına rağmen demir eksikliği anemisinin saptanması erken tanı ve tedaviyi zorunlu kılmaktadır. Ailere ve çocuklara yönelik eğitim programlarının yapılması, beslenme konusunda hizmetiçi eğitimlerin sürdürülmesi gerekmektedir. Anahtar kelimeler: Sütçocukluğu, anemi, demir eksikliği anemisi
Isparta kent merkezinde 0-12 aylık bebeklerin büyüme durumlarının değerlendirilmesi
Çocuklarda yetersiz ve dengesiz beslenme (malnutrisyon) belirlenmesinde ve büyümenin izlenmesinde antropometrik ölçümler kullanılarak çeşitli hastalıklar erken dönemde tanımlanması ve önlenmesi mümkündür. Bu çalışmada, Isparta ilinin 0-1 yaş arası çocuklarının büyüme eğrilerini oluşturarak katkı sağlaması, elde edilen verilerin Türkiye için daha önce oluşturulmuş eğrilerle ve dünyadaki referanslarla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu bebeklerin ailelerinin, sosyoekonomik durumu, yaşadıkları ortam, gelir düzeyleri, eğitim durumları gibi farklılıklar gözetilmeden Isparta il merkezindeki 2900 bebeklere ulaşılmaya çalışıldı. Araştırmada 1328’i (%49,5) kız, 1355’i (%50,5) erkek olmak üzere 2683 bebeğe ulaşıldı. Çocukların vücut ağırlıkları ve boy uzunlukları bu merkezlerde görevli ebe ve hemşireler tarafından tekniğine uygun olarak ölçüldü. Çocukların doğum ağırlıkları, boyları, beslenme özellikleri ve ailelerine ilişkin bilgiler ise, annelere sorularak toplandı. Verilerin analizinde SPSS 11.0 programı kullanılmıştır. Bebeklerin cinsiyetlerine göre doğum, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12 ay ağırlık, boy ve baş çevreleri karşılaştırıldığında, erkek bebeklerin değerlerinin kız bebeklerinkinden fazla olduğu görüldü. Bebeklerden elde edilen ölçümlere göre 3.,10.,25.,50.,75.,90.,97. Persentil değerleri hesaplandı. Ağırlıkların 50. persantil değerlerinin, erkek bebeklerde 12.ay dışındaki aylarda DSÖ (2007) ve Neyzi (1978) değerlerine göre daha düşük, Neyzi (2008) değerlerinden ise yüksek olduğu gözlendi. Kızlarda ise 12. ay dışındaki değerlerin benzer çalışmalardan yüksek olduğu görüldü. Boy uzunluğu persantil değerleri ise diğer çalışmalara benzer olduğu gözlendi. Bulunan referans değerlerin, bu bölgedeki çocukların büyüme, gelişme ve beslenmelerinin değerlendirilmesinde temel bir veri niteliğini taşıyacağını düşünüyoruz. Anahtar Kelimeler: büyümenin izlenmesi, büyüme ve gelişme, antropometri, ağırlık, boy, baş çevresi.
Yaşlılık, fizyolojik bir olaydır. Fiziksel ve ruhsal güçlerin bir daha yerine gelemeyecek şekilde kaybedilmesi, organizmanın iç ve dış etmenler arasında denge kurma potansiyelinin azalması, kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesi şeklinde tanımlanabilir. Tüm Dünya’da ve Türkiye’de toplumun yaşlanması ile birlikte yaşlıların sorunlarıyla karşılaşılması kaçınılmazdır. Yaşlıların karşılaştığı sorunların önemli bir kısmını ev kazaları oluşturmaktadır. Bu araştırma iki aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın birinci aşamasında; 60 yaş ve üstü bireylerin sağlık ve sosyal durumları, günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılık durumları, son bir yıl içerisinde ev kazası geçirme sıklığının belirlenmesi, ikinci aşamasında ise; ev kazasının tanımlayıcı özelliklerinin ve yaşlıların yaşadıkları konuta ilişkin risk faktörleri ve diğer özelliklerin nedensel ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın birinci aşaması kesitsel tipte, ikinci aşaması ise vaka-kontrol çalışmasıdır. Araştırmanın birinci aşamasında 564, ikinci aşamasında 87’si vaka grubundan 87’si kontrol grubundan olmak üzere 174 kişiye ulaşılması hedeflendi. Araştırmanın birini aşamasının sonunda 526 (%93.3) kişiye ve ikinci aşamasının sonunda 163 (%93.7) kişiye ulaşıldı. Araştırmaya katılan yaşlı bireylerin %57.2’si kadın, %42.8’i erkek, yaş ortalaması 70.5±7.3 idi. %66.3’ünün kronik hastalığı vardı. Hipertansiyon (%62.3) ilk sıradaydı. Temel günlük yaşam aktivitelerinde en fazla tek başlarına yapamadıkları aktivite banyo yapma, yardımcı günlük yaşam aktivitelerinde en fazla tek başlarına yapamadıkları aktivite seyahat etme idi. Yaşlı bireylerin %16.5’i son bir yıl içerisinde ev kazası geçirmiştir. Kazaların tipine göre, en fazla görülen kaza tipi %53.8 ile kaygan zeminde düşme, ikinci sıklıkta %19.8 ile kesici delici aletlerle yaralanma, üçüncü sıklıkta %11.0 ile sıcak su ile yanmadır. Kazalar sıklıkla kış mevsiminde, banyo veya lavaboda görülmektedir. Evdeki kaygan zeminleri kolayca kayabilecek malzemeden yapılmış olanlar anlamlı şekilde daha fazla ev kazası geçirmektedir. Sonuç olarak yaşlıların ev koşullarının kazaları önlemeye yönelik düzenlenmesi ve yaşlıların kazalar konusunda eğitilmesinin yaşlılarda görülen ev kazaları sıklığını azaltacağı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Yaşlılık, ev kazaları, kaza tipi.
DOÇ. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK İLE İLGİLİ SAYFALAR VE DÖKÜMANLAR
DOÇ. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK İLE İLGİLİ BİLGİLER, ÖZGEÇMİŞ VE MAKELELER
Kur’ân ile Anlama” (Yayınlanmamış makale);
Karataş, “Rivayet ve Dirayet Kaynakları Açısından
Mâtürîdî’nin Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ı”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl: 15 Sayı: 47 (Bahar
2011), ss.161-173; Mustafa Öztürk, “Kur’an’ın Kur’an’la Tefsiri: Bir Mahiyet Soruş-
turması”, ÇÜİFD, 2008, c.8, sayı.2, ss.2-21.
62 İbn Teymiyye, Mukaddime fî Usûli’t-Tefsîr (tahk. Adnan Zarzur), Dimeşk 1972, s.93.
ALİ KARATAŞ
DİNBİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ CİLT 12 SAYI 2
138| db
tedir. Mesela Fatiha suresindeki iyyâke ifadesinin fiilden önce gel-
mesinin nedeni üzerinde duran Şimşek, bundaki amacın ibadetin
yalnız Allah’a olduğunu vurgulamak için olduğunu belirttikten son-
ra bu görüşünü desteklemek için 17.İsra suresi 23. ayetini delil ge-
tirmiştir. Bu ayette “Rabbin yalnız kendisine ibadet etmenizi buyur-
muştur” şeklindeki ifadesi ona göre iyyâke na’büdü’nün anlamının
“Yalnızca sana ibadet ederiz.” olduğunu göstermektedir.63
2.Bakara suresi 6. ayette Allah’ın


Yorum yaz