
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. DR. MUSTAFA AKÇAY
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İslam dini (TR)
2. Usul (TR)
3. Kelam (TR)
4. Hüsnü Kubuh (TR)
5. İslam dini (TR)
6. İslam alimleri (TR)
7. İmam Şafii (TR)
8. Kelam (TR)
9. El-Fıkhü?l-Ekber şerhi (TR)
10. Ebu Hanife (TR)
11. İş hayatı (TR)
12. İş doyumu (TR)
13. İmam hatipler (TR)
14. Din psikolojisi (TR)
15. Din görevlileri (TR)
16. Din adamları (TR)
17. Aile (TR)
18. Dreency-Indecency (EN)
19. Utterance (EN)
20. Rhytm (EN)
21. Islam religion (EN)
22. Ebu Hanife (EN)
23. Al-Fıkhü?l-Ekber şerhi (EN)
24. Utterance (EN)
25. İmam Şafii (EN)
26. Islam scholars (EN)
27. Islam religion (EN)
28. Family (EN)
29. Religion mens (EN)
30. Religious employees (EN)
31. Religious psychology (EN)
32. İmam hatips (EN)
33. Job satisfactio (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Kelâmcılar ile usulcülere göre hüsün kubuh meselesi
Sözlükte ? güzellik, iyilik, arzu duyulan şey? gibi anlamlara gelen ?hüsün? ve ?çirkin, kötü, gözün görmek istemediği nesne? gibi anlamlara gelen ?kubuh? kelimeleri terim olarak kullanıldığında ?bir fiilin dünyada övgüye, ahirette mükafata layık olması (hüsün) ile bir fiilin dünyada yergiyi, ahirette cezalandırılmayı gerektirmesi (kubuh)? anlamına gelmektedir. Bu terim anlamı göz önünde bulundurulduğunda her hangi bir düşüncenin, inancın veya eylemin iyi/hasen veya kötü/kabih olduğunu belirleyenin yalnızca ilahî/dini metinler mi olduğu ve aklın da ilahî metinler gibi bir fiilin iyi veya kötü olduğunu tespit etmede etkisinin olup olmadığı Kelâm ve Usul-ü Fıkıh âlimleri tarafından tartışılmıştır. Konu her iki ilim dalında da ?hüsün-kubuh meselesi? olarak bilinmektedir. Kelâm ilminde Mu’tezile, Eş’arî ve Mâturîdî mezheplerinin ve Usul-ü Fıkıh ilminde ise Mütekellimîn ve Fukahâ ekollerinin yaklaşımları konunun çerçevesini belirlemiştir. Bununla beraber adı geçen ekol ve mezheplerin bu konudaki görüşlerinin oluşmasında Kelâm ve Usul-ü Fıkhın diğer konularındaki görüş ve yaklaşımları da etkili olmuştur. Nitekim konuyla doğrudan veya dolaylı olarak ilgisi olan `hâkim’, `me’murun bih’, `insan fiilleri’, `ilahî fiillerde hikmet’, `akıl ve sınırı’ gibi diğer bazı konular üzerindeki görüşler ?hüsün-kubuh? meselesinin yorumlanmasında belirleyici olmuştur. Buna göre ilahî fiillerde hikmetin olmadığını ve insanın, iradesini yönlendirmede seçim/ihtiyâr sahibi olmadığını savunan Eş’arîler ve Eş’arî düşüncenin usul-ü fıkıh ilmindeki temsilci olan Mütekellimîn fıkıh ekolü, aklın bir şeyin iyi/hasen veya kötü/kabih olduğunu belirleyecek yetkinlikte olmadığını, hüsün ve kubhun itibarî olduğunu, eşyada zatî olarak mevcut olmadığı görüşünü tercih etmiştir. İlahî fiillerin hikmetsiz olamayacağını, insanın iradesinin iyi ve kötü arasında tercih yapabilecek durumda olduğunu savunan Mâturîdîler, Mu’tezile ve Mâturîdî düşüncenin usul-ü fıkıh ilmindeki temsilci olan Fukahâ ekolü ise aklın, birçok şeyin hasen ve kabih olduğunu tespit edebilme yetkisinin olduğunu, bir kısım hüsün ve kubhun eşyada zatî olarak var olduğu görüşünü benimsemiştir. Her iki yaklaşım sahipleri de kendi görüşlerini temellendirmek için aklî ve naklî bir takım deliller ortaya koymuşlardır. Hüsün-Kubuh meselesi üzerindeki tartışmalar, hem kelâm hem de usul-ü fıkıh ilminin diğer meseleleri üzerinde de etkili olmuştur. Hüsün ve kubhun aklî veya dinî olduğu yönündeki görüşler, ahad hadislerin akıl ile çelişmesi durumunda aklın mı naklin mi tercih edileceği, din gelmeden önceki insanların sorumluluk durumları gibi birçok önemli mesele hakkındaki yorumların şekillenmesinde belirleyici olmuştur.
El-Fıkhu’l-Ekber eserleri bağlamında Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî’nin kelâmî görüşleri Abu Hanifa?s and Imam Shafi?i?s theology views in the context of Fıkhu?l-Akbar books
Ebû Hanîfe (80-150/699-767) ve İmam Şâfiî (150-204/767-820), İslâm düşünce tarihinin teşekkülündeki en önemli simalardandır. Bu iki önemli zata ait aynı isimli ?el-Fıkhu’l-Ekber? Akâid-Kelâm eseri bulunmaktadır. Çalışmamızda bu eserler bağlamında adı geçen İslam âlimlerinin kelâmi görüşlerini inceledik. Ebû Hanîfe’nin el-Fıkhu’l-Ekber’i, selefî metoddan kelâm metoduna intikal özelliği taşıyan bir eserdir. Bu eserde inanç esasları sade ve tartışmadan uzak bir biçimde özet olarak ifade edilmektedir. İmam Şâfiî’ye nispet edilen el-Fıkhu’l-Ekber’inde ise konular, Ebû Hanîfe’ye nispetle daha ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Özellikle Allah’ın sıfatları konusu eserde genişçe yer tutmaktadır. Eser, sistematik bir kelâm kitabı niteliğindedir. İmam Şâfiî, konuları nasslarla ve aklî delillerle izah etmiştir. Gerekli gördüğü yerlerde ayrıntıya girmeden muhaliflerine verdiği cevaplarla da dikkat çeker. ?el-Fıkhu’l-Ekber Eserleri Bağlamında Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî’nin Kelâmî Görüşleri? adlı araştırmamız bir giriş ve iki bölümden müteşekkildir. Giriş bölümümüzde müelliflerin yaşadıkları sosyo-kültürel çevre hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî’nin hayatları ile ilmî kişilikleri; ikinci bölümde el-Fıkhu’l-Ekber eserleri bağlamında Ebû Hanîfe ve İmam Şâfiî’nin kelâmî görüşleri incelenmeye çalışılmıştır. Sonuç kısmında ise Ebû Hanîfe’nin İmam Mâtürîdî’ye, İmam Şâfiî’nin de İmam Eş’arî’ye kaynaklık edip etmediği ifade edilmiştir. Bu çalışmanın geçmişte de ele alınan bu konulara yeni bir katkı sağlayacağını ümit ediyoruz.
İmam-hatip görevlilerinin ailevi yaşantısının psikolojik tahlili
Bu araştırmada imam-hatip görevlilerinin aile hayatlarının din psikolojisi açısından tahlili yapılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda imam-hatip görevlilerinin ailevî yaşantısı farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Araştırmanın örneklemini 24-60 yaş arası 202 evli imam-hatip görevlisi oluşturmaktadır. Çalışmanın evreni Sakarya ili Adapazarı merkez ilçesi, Akyazı, Erenler, Söğütlü, Serdivan ve Taraklı ilçeleridir. Araştırmada anket metodu kullanılmıştır. Araştırma, çalışmanın yapıldığı zaman ve örneklem grubunun sorulara verdiği cevaplarla sınırlıdır. Bu anketler SPSS 13.0 istatistik programı ile analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, imam-hatip görevlilerinin yaşamlarından istedikleri düzeyde doyum sağlayamadıkları, iş ve aile yaşantılarında, ekonomik, meslekî ve sosyal ihtiyaçları giderme anlamında kısmen de olsa sıkıntılar yaşadıkları, fakat buna karşın işlerinden memnun oldukları görülmüştür. Büyük çoğunluğunun aile yaşantılarını kısmen veya tamamen topluma örnek olarak gördükleri, ailesiyle birlikte daha çok zaman geçiren görevlilerin aile yaşantılarından ve buna bağlı olarak genel yaşamlarından daha çok doyum sağladıkları tespit edilmiştir.


Yorum yaz