
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. DR. MUHARREM TOSUN
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. Çeviri yöntemleri (TR)
2. Çeviri (TR)
3. Kur?an-ı Kerim (TR)
4. Almanya (TR)
5. Almanca (TR)
6. Çeviri yöntemleri (TR)
7. Çeviri (TR)
8. Sufilik (TR)
9. Sufi (TR)
10. Mevlana Celaleddin-i Rumi (TR)
11. Metin (TR)
12. Mesnevi (TR)
13. German (EN)
14. Germany (EN)
15. Koran (EN)
16. Translation (EN)
17. Translation methods (EN)
18. Mathnawi (EN)
19. Text (EN)
20. Mevlana Celaleddin-i Rumi (EN)
21. Sufi (EN)
22. Sufilik (EN)
23. Translation (EN)
24. Translation methods (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Die bedeutung epochaler merkmale im hinblick auf die übersetzungsstrategien -Koranübersetzungen in Deutschland bis zum 20. jahrhundert- Çeviri stratejileri belirlenirken dönemsel özelliklerin etkileri -20. yüzyıla kadar Almanya’da yapılan Kur’an çevirileri-
Bu çalışma Ortaçağdan 20. yüzyıla kadar Kur’an çevirilerindeki çeviri stratejisini tarihsel gelişimleri ile ele almaktadır. Ortaçağda yapılan Kur’an çevirilerinde amaç İslamiyet’i veya Kur’anı anlatmak değil, zamanın misyonerlik çalışmalarında etkili olmaktı. Böyle bir durum söz konusu olduğu için o zamanlar Hz. Muhammed’in hayatı birçok çevirmen tarafından göz önünde alınmamıştır. Her ne kadar Hıristiyan çevirmenlerin yalnızca bir kaçı tarafından yerine getirilmiş olsa bile yeterli olmamıştır. Bu durum Müslüman âlimlere göre Kur’an’ın anlaşılabilmesi ve gerçek anlamıyla çevirisinin yapılabilmesi için Hz. Muhammed’ in hayatını bilmek çevirinin ön koşullarından birisidir. Avrupa Ortaçağında bilim ve kilisenin dili Latince olduğu için o dönemdeki Kur’an çevirileri Arapçadan Latinceye yapılmıştır. Ancak yapılan bu çeviriler, özellikle çevirmenin görüş açısını yansıtmaya yönelikti. Dönemin politik ve sosyal şartları, çevirmenin çeviri stratejisini de etkilemiştir. Bunun sonuncunda ise yapılan çeviriler Kur’anın içeriğinden çok çevirmenin savunduğu bakış açısı ve misyonerliğin yansımalarıydı. Bu durum Reformasyon döneminde de neredeyse hiç değişmemiştir. Luther Kur’anı Almancaya çeviren ilk çevirmenlerdendi, fakat onun yapmış olduğu Kur’an çevirisi de Ortaçağ da çevrilen Kur’an tercümelerinden çokta farklı değildi. Her ne kadar Yeniçağın başlarında Kur’an çevirilerindeki olumsuz tablo kendini değiştirmiş olmasa da, Hümanizm akımının etkileri kendini bu çevirilerde göstermeye başlamıştır. Aydınlanma döneminde ise durum çelişkiliydi. Hala Kur’anı çürütmeye yönelik çalışmalar yapılmış olsa bile, bu dönemde İslamiyet’e ve Kur’ana karşı olumlu düşüncelerde gelişmeye başlamıştır. Johann Wolfgang Goethe, Ephraim Lessing, Herder ve Rückert gibi önemli isimler sayesinde İslam karşıtı görüşler değişime uğramaya başlamıştır. Böylelikle Kur’ an düşmanlığının sona ermesi Kur’an’ın Alman dilinde asıl değer ve anlamını kazanmasını da beraberinde getirmiştir. Anahtar Kelimeler: Kur?an çevirileri, çeviri stratejileri, dönemsel özellikle
Diliçi çeviride kültürel ve dilsel değişimden kaynaklanan çeviri sorunları
Her yazın eseri belli bir tarihsel ortamın, kültürün, dilin ve yazın geleneğinin ürünüdür. Bir yazınsal eser kendi çağının okuru içindir; ancak aradan geçen zamanın, dilde ve kültürde değişimler meydana getirmesi kaçınılmazdır. Bu değişim sonucu yazın eseri okur tarafından anlaşılmaz olabilir. Bu çalışmanın araştırma problemi, içinde bulunulan zaman dilimine göre geçmişte kalmış bir yazın ürününün, çağdaşı olmayan okuyucuya nasıl sunulacağı olarak ifade edilebilir. Bu bağlamda çalışmamızın amacını şu şekilde ifade edebiliriz: a) Eski metni çağdaşı olmayan okuyucuya ulaştırmak için izlenecek yöntem ne olmalıdır? b) Eser özgün haliyle mi basılmalıdır, yoksa yeni okur kitlesinin anlayacağı dilde yeniden mi yazılmalıdır? Bu sorulara cevap bulabilmek için çeviribilim kuramları incelenmiştir. Çünkü çeviri sadece diller arasında değil, bir dilin geçmişte kalan kültürel unsurlarını yeni kuşaklara aktarabilmek için de yapılır. Bunun adı da ?diliçi? çeviridir. Bu çerçevede diliçi çeviride kültürel ve dilsel değişimden kaynaklanan çeviri sorunlarını ortaya koymak amacıyla Türk Edebiyatı edebi roman türünün ilk örneği olan ?İntibah?ı inceledik. Osmanlıca diline vakıf olamadığımız için eseri özgün metinden incelememiz mümkün olamadı. Bu yüzden, eserin Latin harfleriyle basılan ilk örneğinden günümüze kadar çeşitli düzeylerde sadeleştirilmiş ya da gününün Türkçesine çevrilmiş basımlarından altısı üzerinde işlevsel ve erek odaklı çeviribilim kuramları doğrultusunda çalışma yaptık. Yapılan bu çalışmada eski yazın yapıtının daha sonraki kuşaklara sunumunda çevrilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Çünkü yazın eseri okunmak içindir. Okur metni okuyup anlamak ister. Çevirinin işlevini yerine getirmesi, okurun beklentisini karşılaması demektir. Bu da kaynak metnin erek okurun anlayacağı dilde aktarılmasıyla gerçekleşir. Çalışmamızdan elde edilecek sonuç geçmişten gelen değerlerimizin güncelleştirilmesi çalışmalarına bir örnek oluşturabilir.
Hukuk çevirilerinde ortaya çıkan çeviri sorunlarının boşanma davaları örneğinde incelenmesi A case study of problems arising in divorce cases legal translations
Her dil o toplumun kültürüyle kaynaşır ve ayrılmaz bir bütün haline gelir. Kültür nesilden nesile aktarılan gelenek halinde süregelen değerlerin bütünü olduğuna göre kültürde de bir aktarım söz konusudur. Çeviri de kültür aktarımının yollarından biridir. O halde kültürün çeviri üzerindeki belirleyiciliği de kaçınılmaz görülmelidir. Çeviride kültür aktarımı; iki kültürü bilen bir uzman olan çevirmenin gözüyle hedeflenen, erek kültürün alıcıları için erek kültürde bir metnin işleyişiyle bağıntılı olma anlamını kazanır. Çeviride kültür aktarımının gerçekleşebilmesinde eşdeğerlikten bahsedilir. Öyleyse eşdeğerlik de kültür yanlı bir kavramdır…
Mesnevi çevirilerinde izlenen çeviri yöntemlerinin çeviri kuramı açısından incelenmesi
?Mesnevi Çevirilerinde İzlenen Çeviri Yöntemlerinin Çeviri Kuramı Açısından İncelenmesi? başlığını taşıyan bu çalışmada tasavvuf ve sufizmin kısa bir tanımı, Mevlana’nın hayatı ile İngilizce, Türkçe, Almanca Mesnevi çevirilerinin belli başlı birkaç örnekle nasıl olduğuna dair bilgiler içermektedir. Birinci bölümde, doğuda ve batıdaki tasavvuf anlayışı arasında ne gibi farkların olduğu üzerinde durulmuştur. Batının ve doğunun tasavvuf anlayışına dair belli örneklerle açıklamalarda bulunulmuştur. Ayrıca tasavvuf genelinde Mevlana özel örneğinde tasavvufun etkileri, neler anlatılmak istenildiği fakat ne anlaşıldığı üzerine delilleri ile örnekler verilmiştir. Bunların yanı sıra günlük dilimize giren, sufizme ait kelimeler incelenmiş, bu kelimelerin gerçek anlamları verilmiştir. Çalışmamızın ikinci bölümde Mesnevi yazarı Mevlana’nın hayatı, Belh şehrinden Konya’ya olan seferi, Celaleddin’in Mevlana olmasını sağlayan Şems Tebrizi hakkında bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde Mesnevi eserinin kelime anlamı, dili, yapısı, konuları ile tercümelerinden bahsedilmiştir. Dördüncü bölümde ise şimdiye kadar yapılmış İngilizce, Türkçe ve Almanca çevirilerin Farsça metinleriyle ile gerek biçem, gerek mana ve kelime seçimi açısından incelenmesi üzerinde durulmuştur. Çeviriler metin tipleri açısından incelenmiştir. Yapılan eleştiriler sonucunda alternatif olarak sunulan teorinin nedenlerinden bahsedilmiştir.
Çevirinin toplumsal boyutunun çeviri kuramı ve çevirmen pratiğine yön verici etkisi: Çeviriye toplumsal bakış ve çeviri sosyolojisi The directive effect of the social dimension of the translation on translation theory and translator’s practice: Social overview of translation and sociology of translation
Tezimizde çeviri sosyolojisi yaklaşımlarını tarihsel gelişimleriyle birlikte ele aldık. Bugünün çeviri sosyolojisi yaklaşımlarına değinerek, bu yaklaşımları oluşturan önemli kuramlar üzerinde durduk. Çeviri sosyolojisinin başlangıcını E.A. Nida?dan başlatarak, çeviriyi sosyolojik boyutuyla kuramsallaştırmış olan O. Kade, G. Toury, I. Even-Zohar, Reiss/Vermeer, H. Maenttaeri gibi kuramcıların çeviriye dil-birey-toplum-sistem bağlamlarında bakışlarına yer verdik. Çeviri sosyolojisinin gelişiminde yer alan bakış açılarını, sistematik ve bireysel bakış açıları olarak ikiye ayırmak mümkündür. Çeviriyi sistem olarak inceleyen ve kuramsallaştıran çalışmalar G. Toury, T. Hermans ve I. Even-Zohar?ın çalışmaları olmakla birlikte J.H. Maenttaeri?nin de çeviriyi sistem olarak gören yaklaşımını buna ilave edebiliriz. Çeviriyi bireysel bir süreç olarak inceleyen Reis/Vermeer ve Maenttaeri?nin kuramsal yaklaşımlarının, özellikle ?skopos kuramı? ve ?çeviri eylemi kuramı?nın, bireysel incelemenin yanında ?işlevsel çeviri kuramları? olarak çevirinin sistem-işlev boyutuna yer verdiklerini gözlemledik. Yeni çeviri paradigmasının bütününü gözlemlemek ve ortaya koyabilmek ve bu paradigmanın çevirmene ve çeviri alanına katkısını gösterebilmek için, çeviri alanında, özellikle Bourdieu ve Luhmann?la ilgili yapılan çalışmaları ele alarak, kendi yaptığımız çalışmalardan çıkan verilerle birlikte yeni bir bütün olarak ortaya koyduk. Bu bütünün sonucunda, çevirmene etki eden toplumsal ilişkiler ağı ve çevirmenin topluma etki ettiği alanları ortaya koyduk. Pierre Bourdieu?nün kuramını ?çevirmen eyleminin sosyolojisi? ve Luhmann?ın kuramını ?çevirmenden bağımsız var olan çeviri sosyoloji sistemi? olarak gözlemledik. Bu iki kuramın birlikteliğinin çevirmen, çeviri ve toplum üçgenini oluşturduğunu ve bu bakış açılarıyla yapılan çeviri incelemelerinin çeviriye yeni bir bakış açısı oluşturduğunu gözlemledik. Anahtar Kelimeler: Çeviri Sosyolojisi, Alan Kuramı, Sosyal Sistem Kuramı


Yorum yaz