
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. DR. MUAMMER İSKENDEROĞLU
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İslam felsefesi (TR)
2. İslam dini (TR)
3. Tanrı anlayışı (TR)
4. Tanrı (TR)
5. Sadreddin Şirazi (TR)
6. Bentham, Jeremy (TR)
7. Sadreddin Şirazi (EN)
8. God (EN)
9. God understanding (EN)
10. Islam religion (EN)
11. Islamıc philosophy (EN)
12. Bentham, Jeremy (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Papa III. Şenuda döneminde Mısır’da kilise-devlet ve Kıpti-Müslüman ilişkileri The relations between church- state and Copts- Muslims in the tenure of Pope Shenouda III in Egypt
Ortadoğu?nun en büyük Hıristiyan topluluklarından biri olan Kıptiler, antik Mısır uygarlığı ile İslam uygarlığı arasında önemli bir kültürel geçiş noktasını oluşturmuştur. Tezin ana konusunu, Kıpti Ortodoks Kilisesinin en dikkat çekici ruhani liderlerinden biri olan Papa III. Şenuda döneminde kilise-devlet ve Kıpti-Müslüman ilişkileri oluşturmaktadır. Bu çalışmanın Papa III. Şenuda dönemiyle sınırlandırılmasının sebebi, Papa III. Şenuda?nın kilise-devlet ve Kıpti-Müslüman ilişkilerinde etkili bir politik pozisyona sahip olmasıydı.Mısır?ın son kırk yıllık sosyo-politik yaşamını iki farklı kurum (kilise-devlet) ve grup (Kıpti-Müslüman) üzerinden irdeleyen bu çalışma, tarihsel bir karşılaştırma yapmayı ve Mısır Devrimiyle başlayan yeni süreci anlamada katkı sağlamayı amaçlamaktadır
Sadreddîn Şîrâzî’de Tanrı’nın bilgisi problemi
Bu çalışma, Sadreddîn Şîrâzî’nin Tanrı’nın zatı, sıfatları ve Tanrının bilgisine nasıl yaklaştığını konu edinir. Sadreddîn Şîrâzî’nin söz konusu düşüncesini çözümleyerek ?slâm Felsefesi ile ilgili araştırmalara mütevazı bir katkı sunmak bu araştırmanın amacı olarak ifade edilebilir. Sadreddîn Şîrâzî’nin felsefeyle ilgili özellikle Türkçe!de nitelik ve nicelik olarak yeterli ölçüde çalı?manın olmadığı dikkate alınırsa bu araştırma önemli olarak görülebilir. Bu araştırma iki bölüm olarak düzenlenmiştir. Birinci bölümde Sadreddîn Şîrâzî öncesi Meşşâî, Kelâmî ve şrâkî düşüncede Tanrı, Tanrı’nın sıfatları ve Tanrı’nın bilgisi konuları ele alınmıştır. ikinci bölümde ise Sadreddîn Şîrâzî?nin söz konusu düşüncesi kavramsal bir çözümlemeyle incelenmiştir. Bu bağlamda şu sonuçlar elde edilmiştir: Sadreddîn Şîrâzî, gerçek ve Hak Varlık olarak nitelediği Tanr’nın cisim ve cismin niteliklerinden beri olduğunu belirtmiş ve Tanrı?nın bir ölçü ile takdir edilmesinin imkânsız bir şey olduğunu vurgulamıştır. Şîrâzî?ye göre Tanrı’nın sıfatları zatının aynısıdır. Tanrı’nın, varlık verme dışında başkaca bir fiili de yoktur. O’nun bütün fiilî sıfatları varlık verme ve yoktan yaratma ile ilgili sıfatına indirgenebilir. Tanrı’dan sâdır olan fiiller, Tanrı!nın kendi zatından dolayı sâdır olmaktadır. Zatının dışındaki bir özelliğinden dolayı Tanrı’dan herhangi bir fiil sâdır olmaz. Bilgi, Şîrâzî’ye göre bir zuhur olan varlığın bilgisidir. Bütün varoluş, Mutlak Varlık olan Tanrı’nın tecellisi olduğu için bilen ile bilinen temelde aynıdır. ilahî zat, bir ayna gibi varlığın formlarını ya da zatlarını kendinde yansıtır. Şîrâzî, İbn Sînâ ve Sühreverdî’den etkilenmiş görünse de bu iki filozofu ve özellikle de Nasîreddîn Tûsî’yi Tanrı’nın sıfat ve bilgisi konularında ileri sürmüş oldukları görüşler nedeniyle eleştirmekten geri durmamıştır. Aslında Şîrâzî kendisinden önceki tüm felsefî ekolleri söz konusu konularda eleştirmiştir. Şîrâzî’ye göre Tanrı’nın bilgisinin kâmil olu?unun sebebi bir akleden olarak zatını zatına yine kendi zatı ile inki?af ettiriyor olmasıdır. Sadreddîn Şîrâzî’ye göre Tanrı’nın bilgisi, kendi zatının aynısıdır. Şîrâzî’ye göre varlığı zorunlu olan Yüce Tanrı’nın kendi zatını biliyor olması O’nun kendi dışındaki bütün mevcudat ve varlığı biliyor olmasını gerekli ve zorunlu kılmaktadır. Sadreddîn Şîrâzî’ye göre Tanrı’nın bilgisinin mertebeleri vardır. Söz konusu mertebeler; inayet, kaza, kader, kalem, levh-i mahfuz ve varlık Anahtar Kelimeler: Sadreddîn Şîrâzî, Tanrı, Tanrı?nın sıfatları, Tanrı’nın bilgisi
John Stuart Mıll’in ahlak felsefesinin problemleri
John Stuart Mill?in etik teorisinin faydacı bir teori olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğini tartışan bu tez, üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Mill?in ahlak anlayışına temel teşkil etmesi açısından Jeremy Bentham?ın, ahlak anlayışı ele alınmakta, ikinci bölümde de Mill?in ahlak anlayışı detaylı şekilde tartışılmaktadır. Son bölümde ise bu iki düşünürün etik teorileri fayda ilkesi temelinde karşılaştırılmaktadır. 18.yy?da Bentham tarafından sistemleştirilmiş olan faydacılık, bir eylemin ahlaki olarak doğruluğuna, hem eylemi yapan hem de eyleme muhatap olanlar için ortaya çıkardığı fayda/haz oranına bakarak karar veren bir etik teoridir. Bu nedenle faydacılık en yüksek sayıda insanın en yüksek mutluluğunu amaçlayan bir etik teoridir. Faydacılık Bentham?ın Antik Yunan?dan gelen temel ilkeleri klasik İngiliz deneyciliği ve çağrışımcı psikolojiyle ele alıp yorumlamasıyla ortaya çıkmıştır. Bentham sisteminde vicdan, görev, sezgi gibi metafizik öğelere yer vermemiş, diğer etik teorilere bu noktada eleştiriler yöneltmiş, haz kavramıyla fayda kavramını eş anlamlı olarak kullanmış, hazlar arasında sadece niceliksel farklılıklar olabileceğini söylemiştir. Onun bu yaklaşımı faydacılığın muhalifleri tarafından eleştirilmesine neden olmuştur. Mill, Bentham?ın ortaya koyduğu faydacılık anlayışını teoriye gelen eleştiriler ve kendi düşünceleri ekseninde yeniden yorumlamıştır. Özellikle Bentham?ın hazların sadece niceliklerine yapmış olduğu vurguya karşı, hazların niteliksel olarak da birbirlerinden ayrılmaları gerektiği ve ahlakın hedefi olan mutluluğa ancak niteliksel olarak üstün olan hazlarla ulaşılabileceğine dair yeni bir yaklaşım geliştirmiştir. Mill?in hazların niteliğine yapmış olduğu bu vurgu iki düşünür arasındaki en temel farklılığı oluşturmuştur. Bu farklılıklardan hareket eden eleştirmenlerden bazıları Mill?in sergilediği bu yeni yaklaşımı Mill?in Benthamcı sistemden kopuşu olarak yorumlamışlar ve nihai kertede Mill?in ortaya koyduğu etik sistemin Benthamcı manada faydacı bir etik sistem olarak nitelenemeyeceğine dair eleştiriler dillendirmişlerdir. Tez Mill?in etik teorisinin, belirli noktalarda Bentham?ın etik teorisinden farklılaşsa da, nihai noktada faydacı bir etik teori olarak nitelendirilmesi gerektiğini iddia etmektedir. Anahtar Kelimeler: Jeremy Bentham, John Stuart Mill, fayda ilkesi, haz, mutluluk


Yorum yaz