
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. DR. H. MEHMET GÜNAY
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Alâeddîn es-Semerkandî ve Tuhfetü’l-Fukaha adlı eserinde mezhep içi tercihler
Alâeddîn es-Semerkandî’nin telif etmiş olduğu Tuhfetü’l-fukahâ adlı kitabı Hanefî mezhebi açısından önemli bir eserdir. Mezheplerin teşekkül etmesinin ardından mezhep içi istidlal yöntemlerinden biri olarak ortaya çıkan tercihin yüz civarında örneğini barındıran eser, üslup açısından da son derece anlaşılır bir dile sahiptir. Semerkandî, eserinde yer alan tercih örneklerinde ?ve’s-sahîhu? ile ?ve hüve’l-esahhu? başta olmak üzere muhtelif tercih lafızlarını kullanmıştır. Ayrıca Ebû Hanîfe, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed dışında yaklaşık kırk kadar Hanefî fakihin görüşlerine de yer vermiştir. Ancak O örneklerin çoğunda üç mezhep imamının görüşünü tercih etmiş, yalnızca beş meselede farklı fakihlerin görüşlerini benimsemiştir. Günümüzde Hanefilerin çoğunluğunun itikattaki mezhebi olan Mâturîdîlik, ilk olarak Maveraünnehir bölgesinin Semerkand şehrinde ortaya çıkmıştır. Mâturîdîliğin kurucusu olan Ebû Mansûr el-Mâturîdî kendi zamanında hak ettiği ilgiyi görmemiş; ancak ölümünden birkaç yüzyıl sonra Semerkand Hanefî Ekolü mensubu olan takipçileri tarafından ihya edilmiştir. Mâturîdî ile birlikte Semerkand Ekolünün yeniden doğmasında en önemli katkıya sahip kişilerden biri de Alâeddîn es-Semerkandî’dir. Alâeddîn es-Semerkandî’nin en önemli temsilcilerinden biri olduğu Semerkand Hanefî kolunun görüşlerini Mîzânü’l-usûl usûl adlı eserinde dile getirmiş olduğu ve savunduğu aşikardır. Ancak mensup olduğu ekolün görüşlerinin, Semerkandî’nin furûu fıkha dair görüşlerini ne ölçüde etkilediği ise bu çalışma ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu meyanda yapılan karşılaştırmalar neticesinde elde edilen sonuçlar üzerinde yapılan tahkik ile de Semerkand ekolünün görüşlerinin son dönem Hanefî fıkhı üzerindeki etkisi de tespit edilmeye çalışılmıştır.
Nuh b. Mustafa 17. Yüzyıl Osmanlı Döneminde yetişmiş büyük İslam âlimlerinden biridir. Telif etmiş olduğu el-Kelimâtü’ş-şerîfe ise müellifin fıkhi görüşlerini yansıtan bir eserdir. Eser Hanefi mezhebinin görüşleri çerçevesinde ele alınmış ve bu görüşlerin delilleriyle savunması yapılmıştır. Dolayısıyla hilaf ilminin kapsamında değerlendirilip, reddiye türünün bir örneği olarak kabul edilebilir. Müellifin böyle bir eseri kaleme almasının temel nedeni Hanefi mezhebi aleyhine rivâyet edilen bir hikâyenin bazı kaynaklarda yaygın olarak kullanılmasıdır. Müellif, incelemiş olduğumuz çalışmada Osmanlı dönemi klasik âlim profilini yansıtmış ve yaşadığı dönemin etkisiyle mezhep bağlılığını gösteren bu eserini kaleme almıştır. Ancak ilmî tavrı diğer eserleri bağlamında değerlendirildiğinde, mezhep bağımlılığının dışında geniş açılı bir düşünce sisteminin de temsilcisi olduğu ifade edilebilir. Müellifin eserinde kullandığı referans ve deliller, konuyu ele alış tarzındaki incelik ve hassasiyet dikkat çekicidir. Akademik bir üslupla ele aldığı eseri, aslında entelektüel bir kişiliğe sahip olduğunun bir göstergesidir. Gerek fıkıh gerek hadis alanında kullandığı deliller onun bu alanlardaki vukûfiyetini ifade etmektedir. Özellikle fıkıhçı kimliğiyle tanınan müellifin hadis alanındaki değerlendirmeleri bu sahadaki yetkinliğinin ileri ölçüde olduğunu göstermektedir Eserlerini Hanefi mezhebi çizgisinde ele alan müellif döneminin Ebu Hanîfesi olarak da değerlendirilmiştir. Telifleri gerek Mısır gerek Anadoluda yaygın olarak kullanılmıştır. Çalışmaları eşi benzeri olmayan ürünler olarak övgüye mazhar olmuş ve döneminin problemlerini halletme noktasında akademik değeri olan çalışmalar ortaya koymuştur. Kitabın müellif nüshasının günümüze ulaşması ihtimal dahilindedir. Ancak özellikle müellif hattından menkul olan iki nüshası tahkikte bizim için yol gösterici olmuştur.


Yorum yaz