
-
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi
- http://tip.sdu.edu.tr/
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. DR. BUMİN NURİ DÜNDAR
Üniversite: Süleyman Demirel Üniversitesi
Bölüm: Tıp Fakültesi

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İnsülin enfüzyon sistemleri (TR)
2. İnsülin (TR)
3. Çocuk (TR)
4. Metabolizma (TR)
5. Diabetes mellitus-insülin bağımlı (TR)
6. Obezite (TR)
7. Diabetes mellitus-insulin dependent (EN)
8. Metabolism (EN)
9. Child (EN)
10. Insulin (EN)
11. Insulin infusion systems (EN)
12. Obesity (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Amaç: Tip 1 diyabetli çocuklarda esnek olmayan insülin tedavisi (EOİT), esnek insülin tedavisi (EİT) ve insülin infüzyon pompa tedavisi (İİPT)’nin metabolik parametreler üzerine etkilerinin karşılaştırılması. Metod: Çalışmaya Çocuk Endokrinoloji polikliniğiniğimizde takip edilmekte olan 28 (14 kız, 14 erkek) tip 1 diyabetli hasta alındı. Tüm hastalar çoklu doz insülin tedavisi ile sabit diyet almaktaydı. İlk aşamada tüm hastalara karbonhidrat sayımı öğretilerek esnek insülin tedavisine geçildi. Altı ay süreyle esnek insülin tedavisi aldıktan sonra, istekli olan sekiz hastada İİPT uygulamasına geçildi. Her dönem öncesi ve sonrasında hastaların HbA1c değerleri, hipoglisemi sıklıkları, bazal/bolus/total insülin ihtiyaçları, kan lipit düzeyleri, glukometri ve sürekli cilt altı kan şekeri izlem cihazı ile ölçülen glukoz düzeyleri, VKİ SDS ve yaşam kalitesi skorları karşılaştırıldı. Sonuçlar: Olguların EİT dönemindeki HbA1c ve açlık ortalama kan şekerleri, EOİT dönemine göre anlamlı düşük saptandı (p0.05). Yaşam kalitesinin ağrı ve mental sağlık parametrelerinde EİT döneminde EOİT’ye göre anlamlı düzelme tespit edidi (p<0.05). İİPT ile olguların HbA1c değerlerinde, EOİT dönemine göre anlamlı azalma saptanırken (p0,05). İİPT dönemindeki hipoglisemi sıklıklarında diğer iki döneme göre anlamlı azalma saptandı (p0.05). Ancak LDL seviyelerinde, İİPT döneminde anlamlı düzeyde artma gözlendi (p<0.05). İİPT sonrası hastaların yaşam kalitesi incelendiğinde; genel sağlık ve mental sağlık parametrelerinde EİT ve EOİT dönemlerine göre anlamlı düzelme saptandı. Tartışma: EİT ve İİPT; tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanlarda geleneksel tedavi yöntemlerine göre metabolik parametreler ve yaşam kalitesi açısından önemli iyileşmeler sağlamaktadır. İİPT'nin ayrıca hipoglisemi sıklıklarını azalttığı ancak LDL düzeylerini yükselttiği saptanmıştır. Her iki tedavi yöntemi de tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanlarda güvenle kullanılabilen tedavi yöntemleri olarak gözükmektedirler. Anahtar Kelimeler: Tip 1 diyabet, esnek insülin tedavisi, insülin infüzyon pompa tedavisi, yaşam kalitesi
Amaç: Obezite tanısı almış çocuk ve adölesanlarda antropometrik ve laboratuvar parametrelerinin retrospektif değerlendirilmesi ve çocukluk yaş grubunda obezite ve metabolik sendrom (MS) risk faktörlerinin belirlenmesi. Metod: Çocuk endokrinoloji polikliniğimizde 2003 ile 2009 yılları arasında boya göre ağırlığı (BGA) %120’nin üstünde saptanarak obezite tanısı almış 4 ay-18 yaş arası (ort yaş: 10,4 ±3,3) 709 olgu çalışmaya alındı. Tüm olguların başlangıç ve kontrollerdeki anamnez kayıtları, fizik muayene bulguları, antropometrik ölçümleri, biyokimya ve hormonal parametreleri ile radyolojik tetkik sonuçları hasta kayıtlarından elde edildi. Metabolik sendrom (MS) Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre konuldu. Tüm olguların vücut kitle indeksleri standart deviasyon skorları (VKİ SDS) hesaplandı. Sonuçlar: Toplam 709 olgunun 90’ı (%12,6) 0,3-6 yaş, 349’u (%49,2) 7-11 yaş, 270’i (%38,2) 12-18 yaş arasındaydı. 319 olgu (%44) puberteye girmişti. Olguların 348’inin (%49) erkek, 361’inin (%51) kız olduğu tespit edildi. Erkek olguların ortalama BGA ve VKİ SDS değerleri kız olgulardan anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0,05). VKİ SDS 2,5 üstünde olan toplam 413 (%58) aşırı obez çocuğun 236'sı (%57) erkek ve 177'si (%43) kız olarak saptandı (p<0,05). Puberteye girmiş olguların ortalama VKİ SDS ve BGA'ları puberteye girmemiş gruba göre anlamlı olarak yüksek bulundu. (p<0,05) MS taraması yapılan 615 olgunun 240'ında (%39) MS tespit edildi. MS sıklığı 12-18 yaş arası olgularda 7-11 yaş olgulara göre anlamlı yüksek bulundu (p<0,05). Puberte saptanan olgularda MS sıklığı pubertesi olmayanlara gore anlamlı yüksek bulundu (p<0,05). Modifiye Cook kriterlerine göre ise MS sıklığı %34 olarak bulundu. Ailede risk faktörü bulunan (kalp hastalığı, şeker hastalığı, obezite, tansiyon yüksekliği) ve anne sütünü hiç almayan olgularda MS sıklığı anlamlı olarak yüksek saptandı (p<0,05). Sabah kortizol düzey yüksekliği veya diürinal ritm bozukluğu 222 (%31) olguda tespit edildi. Fakat hiçbir olguda Cushing sendromu tespit edilmedi. Sella spot grafisinde şüpheli patolojik görünüm 71 olguda (%10) rapor edildi. Kranial MR görüntülenmesinde bunlardan 10'unda (%13,8) hipofizer mikroadenoma sahip olduğu, kalan 2 olguda (%2,7) ise hipofiz hiperplazisi varlığı rapor edildi. Tartışma: Bu çalışmada Türk çocuklarında obezite sıklığı cinsler arasında benzer bulunurken, obezitenin erkek çocuklarda daha şiddetli seyrettiği saptanmıştır. Ailede obezite öyküsü en önemli risk faktörü olarak bulunmuştur. Çocuklardaki MS sıklığı önceki çalışmalarla benzer şekilde yüksek olarak saptanmıştır. Yaş, ailede risk faktörü bulunması, pubertal durum, anne sütü almama MS riskini artıran faktörler olarak göze çarpmaktadır. Obez çocuklarda tarama amaçlı kortizol düzeylerinin seçili olgularda bakılması uygun gözükürken, sella spot grafileri için ileri çalışmalara gereksinim vardır.


Yorum yaz