
-
Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Hiçbir belirt gün hizmet vermektedir.
DOÇ. DR. ATİLLA ARKAN
Üniversite: Sakarya Üniversitesi
Bölüm: Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÇALIŞMA ALANLARI

1. İbn Sina (TR)
2. Doğa felsefesi (TR)
3. İslam felsefesi (TR)
4. Risale (TR)
5. Kemal Paşa-zade (TR)
6. Felsefe (TR)
7. 16. yüzyıl (TR)
8. 15. yüzyıl (TR)
9. İslam felsefesi (TR)
10. Ziyadetü’l-Vücud Ale’l-Mahiyye (TR)
11. Risale (TR)
12. Kemal Paşa-zade (TR)
13. Felsefe (TR)
14. Nature philosophy (EN)
15. İbn Sina (EN)
16. 15. Century (EN)
17. 16. Century (EN)
18. Philosophy (EN)
19. Kemal Paşa-zade (EN)
20. Pamphlet (EN)
21. Islamıc philosophy (EN)
22. Philosophy (EN)
23. Kemal Paşa-zade (EN)
24. Pamphlet (EN)
25. Ziyadetü’l-Vücud Ale’l-Mahiyye (EN)
26. Islamıc philosophy (EN)
YÜKSEK LİSANS VE DOKTORA ÖĞRENCİLERİ
Yazma eserler, günümüze taşıdıkları kültürel miras sebebiyle özel bir yere sahiptirler. Akademik çalışmalar yapan kimselerin ?yazma kültürü?nü bilme ve ?tahkikli metin? çalışmaları yapabilmeleri önemlidir. Zira araştırmalarını sağlıklı bir zeminde yürütmek isteyen araştırmacı, bizzat ana kaynaklara müracaat edebilme, hatta onları ilim dünyasına kazandırma yetkinlik ve sorumluluğunu da taşımalıdır. Bu çalışmanın merkeze aldığı problem, 13. yy.’da yaşamış ilim adamlarından olan Şemsüddin Semerkandî ve onun Beşarâtü’l-İşârât adlı eseri ile ilgilidir. İbn Sinâ’nın el-İşarât ve’t-Tenbîhat adlı eserine bir şerh olarak yazılan bu eser, ?Tabiiyât? bölümü çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde müellifin ulaşılabilen bilgiler çerçevesinde hayatı ve eserleri ortaya konulmuştur. Böylece Semerkandî’nin kendi döneminin klasik eğitimini aldığı ve daha çok kelamcı-mantıkçı kimliği ön planda olmasına rağmen matematik, astronomi ve felsefe sahasında da eser veren ve eserleri genellikle pedagojik karakterde olan bir ilim adamı olduğu tespiti yapılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümü, filozof kimliği ön planda olan İbn Sinâ’nın eserinin kelamcı kimliği de olan Şemsüddin Semerkandî tarafından şerh edilmiş olması hususunda değerlendirmelere ayrılmıştır. Klasik şerh tekniğinin kullanıldığı eserde, Semerkandî’nin kapalı bir üslupla kaleme alınan İşarât’ı kendi tarzıyla açıkladığı ve yer yer kelamcı kimliğini ortaya koyduğu anlaşılmıştır. Çalışmanın son iki bölümü ise Beşârât’ın Türkçeye çevirisi ve tenkitli metninden oluşmaktadır. Sonuç olarak, yaşadığı dönemde önemli pek çok eser telif etmiş olan Şemsüddin Semerkandî ve eseri Beşarât’ın tanınması, anlaşılması ve bunun yanı sıra İslam felsefe-bilim tarihi açısından henüz tam manasıyla aydınlatılmamış bir döneminin aydınlığa kavuşması için katkı sağlanmıştır. Ayrıca eserin tenkitli metni de verilerek eser ilim dünyasına kazandırılmıştır.
İslam Felsefesinin ana kaynaklarına ulaşmadan bu alanda yapılacak akademik çalışmaların temeli zayıf kalacaktır. Yapılacak çalışmaların bilimsel değerinin kayda değer bir noktaya ulaşabilmesi için ilk elden kaynakların kullanılması büyük önem arz etmektedir. Osmanlı bilim ve kültür tarihi büyük ölçüde el yazması eserler olarak kütüphanelerde çözümlenmeyi beklemektedir. Kemalpaşazâde’nin ?Risâletün fi Tekaddümil’- İlleti’t-tammeti ale’l-ma’lûl? adlı eseri de bunlardan sadece biridir. Çalışmamız 15. ve 16. yy’da kâleme alınmış bir Risâle üzerinedir. Risâle metafiziğin temel problemlerinden birisi olan ?illiyet (sebeblilik)? problemini merkeze almaktadır. ?Tam illetin ma’lûlden önce geleceğine dair? yazılan Risâlede, Kemalpaşazâde Risâlenin tümü ele alındığında İslam Felsefesinde başlı başına araştırma ve incelemeye tabi tutulacak konulara değinmektedir. Ancak, çalışmamızın amacı bu konuları detaylı olarak ele almak olmadığından ?illet? ve bu kavram etrafında şekillenen görüşler derinlemesine bir incelemeye tabi tutulmuştur. Bu açıklamaların bulunduğu bölüm eserin mukaddimesi olarak müellif tarafından belirtilmiştir. İkinci bölümde ise Tam illetin ma’lûlden önce gelmesi konusunda illet ? ma’lûl ilişkisi detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Eserde ayrı bir başlık altında ele alınmamasına rağmen konuya ışık tutacağına inandığımız ihtiyaç ? illet ? ma’lûl ilişkisini de ayrı bir başlık altında incelemiş bulunmaktayız. Sonuçta Kemalpaşazâde risâlede illet ? malul kavramları merkezinde İslam felsefesinin temel meselelerinden nedenselliğin özüne yönelik bir inceleme yapmaktadır. Kemalpaşazade’ye göre tam illet, hangi şekliyle olursa olsun ma’lûlden önce gelir. Çalışmamızda bu noktada detaylı bir inceleme yapmakla beraber çeşitli vesilelerle İslam felsefesinin birçok konusuna temas ettik. Ayrıca çalışmamız dönemindeki felsefi hareketliliğe ışık tutması ve eserin tenkitli metninin de araştırmacıların hizmetine sunulması yönleriyle katkı sağlamıştır.
Kemâlpaşazâde’nin ”Ziyâdetü’l-Vücûd ‘Ale’l-Mâhiyye” adlı risâlesinin tahkik ve değerlendirilmesi
İslam Felsefesi alanında yapılan çalışmalar, akademik araştırmalar ile temellendirilmelidir. Çünkü İslam Felsefesi ana kaynaklarına ulaşılarak yapılan çalışmalar bilimsel bir önem taşımaktadır. Ana kaynaklara ulaşmadan yapılan çalışmalar eksik demektir. Özellikle bu alandaki eski eserlerin bulunması ve değerlendirmeye tabi tutulması bilimsel çalışma ve İslam medeniyeti açısından hayati öneme sahiptir. Bundan dolayı Osmanlı bilim ve düşünce yapısında önemli yere sahip olan, ilim ve devlet adamı Kemâlpaşazâde’nin “Ziyâdetü’l-Vücûd `Ale’l Mâhiyye” adlı risâlesi, bilimsel çalışmalara ana kaynaklık edebilecek öneme ve değere sahiptir. Bu çalışmamız 15.yy’da yaşamış olan Kemâlpaşazâde’nin kaleme aldığı bu risâle üzerinedir. Risâlede felsefenin ana konularından biri olan, varlık ve mâhiyet üzerine olan tartışmalar ele alınmaktadır. Mâhiyetin varlığa eklenmiş olup olmaması konusunun ele alındığı risâlede, taraflar arasındaki iddialar ve bu iddiaların delilleri sunularak, Kemâlpaşazâde tarafından çözümler üretilmektedir. Risâlede ele alınan ve varlık-mâhiyetle ilgili konular, çalışmamızın başında tarihi seyir açısından ele alınmıştır. Bu bölümün sonunda özellikle İslam düşünürleri açısından, varlık ve mâhiyet hakkındaki farklı görüşler işlenmiştir. Son bölümde ise risâlede işlenen tartışmalar, risâlede sıra takip edilerek ve tartışılan konuya göre bazı başlıklar verilerek, detaylı bir şekilde incelenmiştir. Sonuçta ise Kemâlpaşazâde bu risâlede, varlığın mâhiyete arız olup olmama meselesini detaylı bir şekilde incelemektedir. Kendisinin görüşü ise, varlığın mâhiyete sonradan katılması yönündedir. Ayrıca yapılan bu çalışma, hala günümüzde tartışma konusu olan ve farklı fikirlerin sergilendiği varlık ve mâhiyet konusunun, Osmanlı ilim dünyasındaki yansımasını görmek ve eserin tenkitli metninin araştırmacıların hizmetine sunulması yönünde katkı sağlayacaktır.


Yorum yaz