DOÇ. DR. AHMET ÜNVER

Kars bölgesindeki su kaynaklarından Arcobacter spp. izolasyonu ve multipleks PCR ile identifikasyonu Isolation and identification by multiplex PCR of Arcobacter spp. from water sources in Kars region

Bu çalışmada, ülkemizde çevresel su örneklerinden arkobakterler ilk defa izole ve identifiye edilmiştir. Su kaynaklarından arkobakter prevelansının belirlenmesi insan ve hayvan sağlığı açısından risk oluşturabilen bu etkenlerin epidemiyolojisini ve ekolojisini daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır. Çalışma sonuçlarına göre, arkobakterlerin koruma, korunma ve kontrolunde bulaş kaynağı olması muhtemel suların hijyen ve kontrolünün sağlanması, evcil hayvanlar ve insanların temas halinde oldukları su kaynaklarının kontrolü, hayvan yetiştiricilerinin hijyen kurallarını uygulamaları tavsiye edilmektedir.

Kars yöresindeki sığır, koyun ve insanlardan termofilik campylobacterlerin izolasyonu, identifikasyonu ve moleküler tiplendirilmesi. Thermophlic campylobacters isolation, identification and molecular typing from cattle, ship and humans in Kars area.

Bu çalışmada, insanlarda akut bakteriyel gastroenteritisin en yaygın etkenleri olarak bilinen C. jejuni ve C. coli’nin, klinik olarak sağlıklı sığır ve koyunlar ile sağlıklı ve ishalli insanların dışkılarından multipleks zincirleme polimeraz reaksiyonu (mPCR) ile araştırılması ve izolatlar arasındaki genetik heterojenite düzeyinin Flagellin A (flaA) tiplendirme metodu ile belirlenmesi amaçlandı. Toplam 300 sağlıklı sığırdan elde edilen bağırsak içeriği ve safra sıvısı örnekleri Preston Zenginleştirme Buyyonu ve Preston Selektif Agara ekildi. İncelenen sığır örneklerinin 66 (%22) adedi konvansiyonel kültür metotları ile Campylobacter spp. pozitif olarak saptandı. mPCR ile incelenen izolatların % 45,45 (30/66)’i C. jejuni ve % 28,79 (19/66)’u C. coli olarak identifiye edildi. C. jejuni ve C. coli olarak identifiye edilen izolatlar, flaA geninin 1,7 kb amplikon bölgesinin Restriction Fragment Length Polymorphism (RFLP) analizi (flaA tiplendirme) ile tiplendirildi. Sığırlarda, flaA tiplendirme metodu ile 19 adet DNA profili tanımlandı. Bu çalışmada 350 sağlıklı koyundan toplanan rektal svap örnekleri de C. jejuni ve C. coli yönünden incelendi. Konvansiyonel kültür metotları neticesinde incelenen koyun örneklerinin 119 (%34)’unda Campylobacter spp. izolasyonu gerçekleştirildi. mPCR analizi neticesinde izolatların % 31,93 (38/119)’ü C. jejuni ve % 42,86 (51/119)’sı C. coli olarak identifiye edildi. C. jejuni ve C. coli olarak identifiye edilen izolatlar, flaA tiplendirme yöntemi ile başarılı bir şekilde tiplendirildi ve 25 adet DNA profili elde edildi. Kasap, mezbahane çalışanları ve ishalli hastalardan alınan toplam 120 insan dışkı örneği C. jejuni ve C. coli yönünden incelendi. Konvansiyonel kültür metotları neticesinde incelenen örneklerin 3 (%2,5)’ünde Campylobacter spp. izolasyonu gerçekleştirildi. mPCR analizi neticesinde izolatların % 1,67 (2/120)’si C. jejuni ve % 0,83 (1/120)’ü C. coli olarak identifiye edildi. C. jejuni ve C. coli olarak identifiye edilen izolatlar, flaA tiplendirme yöntemi ile başarılı bir şekilde tiplendirildi ve 3 farklı DNA profili elde edildi. Sonuç olarak, sığır ve koyunlardan elde edilen C. jejuni ve C. coli izolatları arasında yüksek bir genetik heterojenitenin mevcut olduğu ve bazı DNA profillerinin diğer profillere göre daha dominant olduğu gözlendi. Ayrıca bu çalışmadan elde edilen veriler, C. jejuni ve C. coli’nin çevreyi ve gıda zincirini kontamine etmesinde sığır, koyun ve insanların önemli role sahip olduklarını ve bu durumun Campylobacter infeksiyonlarının epidemiyolojinde göz önünde bulundurulması gerektiğini ortaya çıkarmıştır.

Brucella seropozitif hastalarda serum antikor titreleri ile bazı yangısal ve biyokimyasal parametrelerin karşılaştırılması Comparison of some inflammatory and biochemical parameters with respect to serum antibody titers among brucella seropositive patients

Bu çalışmada Brucella seropozitif olan insan serumlarındaki antikor titreleri ile serum nitrik oksit (NO) konsantrasyonları ve toplam oksidan-antioksidan kapasitelerinin (TOK-TAK), serum CRP, AST, ALT ve hematolojik bulguların karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışma 2007-2009 yıllarında Kars Devlet Hastanesine ateş, artrit, eklem ağrısı gibi belirtiler sebebiyle gelen hastalardan alınan kan örneklerinde Brucella bakımından seropozitif numunelerden titreleri 1/160, 1/320 ve 1/640 olanlardan yirmişer adet olmak üzere 60 örnek ve negatif olan 20 örnekte analizler yapıldı. Brucella antikor titrelerinin serum TOK konsantrasyonu üzerine etkisi bulunurken (P<0,01) bu titreler ile serum NO, TAK, CRP, AST ve ALT değerleri arasında bir ilişki bulunamadı. Ancak 1/640 titrede AST konsantrasyonu sayısal olarak yüksek bulundu (P<0.07). Brucella antikor titreleri lökosit (P<0,05) eritrosit (P<0,05) sayılarını etkilerken, bunların trombosit sayıları üzerine etkileri bulunmadı. 1/160 ve 1/320 titrelerde eritrosit ve lökosit değerlerinde değişiklik görülmezken, 1/640 titrede lökosit sayılarının azaldığı, eritrosit sayılarının ise arttığı belirlendi. Brucella antikor titreleri ile TOK (r=0,44; P<0,01), AST (r=0,23; P=0,05) değerleri ve eritrosit sayısı arasında pozitif korelasyon (r=0,32; P<0,01) bulunurken, lökosit sayısı arasında negatif korelasyon (r= -0.32; P<0,01) saptandı. Brucella antikor titreleri ile serum NO konsantrasyonları arasında bir ilişki belirlenemediği gibi Brucella negatif ve pozitif serumlarda NO konsantrasyonlarında bir fark belirlenemedi. Bu sonuç NO'nun anti-Brucella özelliğinin sistemik olarak değil dokularda daha önemli olabileceğini ve Brucella etkenlerinin makrofajlarda yaşayabilmesi için NO sentezini baskılayabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca TAK değerlerinin azalmaması antioksidan sistemin immun mekanizmaların bir parçası olarak etkin olduğunu göstermektedir. Çalışma sonuçlarının brusellozun klinik değerlendirilmesinde ve hastalığın patogenizini daha iyi anlamaya yardımcı olması beklenmektedir.